28 Nisan 2022 Perşembe

Panislamizm - Osmanlı Devleti, Hindistan Müslümanları ve İngiltere *

İlişkilerin Başlangıcı

… .. Hilâfet müessesi, Hz. Ebû Bekir’in (632-34), Hz. Peygamber’in halefi seçilmesiyle ihdas olunmuştur. Bilindiği gibi Hz. Peygamber, özel konumu itibariyle Allah'ın elçisi olarak manevi önderlik ve toplumun günlük işlerini düzenleyen bir idareci olarak iki türlü sorumluluk icra etmiştir. Hz. Peygamber’in vefatı ile tabii olarak birinci hususiyet sona erdi. Fakat kendisinden sonra işleri düzenleyecek idareciye ihtiyaç duyulması böyle birinin bulunmasını gerekli kılıyordu. Hz. Ebû Bekir’in seçimi işte bu mecburiyetin bir ifadesidir ve bu sebeple ona Resûlullahı’ın halifesi denir. Ondan sonra gelen Hz. Ömer (634-44), Hz. Osman (644-56) ve Hz. Ali de (656-61) Hz. Ebû Bekir’le birlikte bu müessesenin ideal ölçülerini temsil etmektedir.


Dördüncü halife Hz. Al’den sonra, Emevilerle (661-750 birlikte bu müessesenin seçme ve seçilme ölçüsünü kaybedip bir çeşit saltanata dönüştüğü bilinen bir gerçektir. Bu şekilde 750’de Abbbâsiler’e intikal eden hilâfeti, 1258’de Moğollar’ın Bağdat’ı tahrip etmelerine kadar devam etmiştir. Ancak üç sene sonra Mısır hâkimi Memlüklüler, kendilerine sığınan Abbâsî oğullarının bu unvanı taşımalarına müsaade etmişlerdir.(*8)


Osmanlı geleneklerine göre, son Abbâsî halifesi Mütevekkil Alellah, Mısır’ın fethinden sonra bu ünvanın ı Yavuz Sultan Selim’e devretmiştir. (1517) Günümüz /özellikle Batılı) tarihçileri ise bu devretme rivayetinin güvenilir kaynaklarla desteklenmediğini dolayısıyla da gerçek olmadığını söylemektedirler.(*9)

Bu noktada ifade edilmelidir ki klasik hilâfet sona erdikten sona erdikten sonra nüfuzu bütün İslam âlemi tarafından tanınmış bir halife olmamıştır. Değişik zaman ve mekânlarda bazı sultanlar kendi topraklarında bu sıfatı kullanmışlardır. Bu durum İslam’ın hızlı gelişmesiyle dünyanın birçok yerinde bağımsız sultanlıkların ortaya çıkmasının bir neticesidir. … ..  Şüphesiz Osmanlılar da bundan istisna değillerdi ve I. Murad’dan (1362-1389) beri Osmanlı sultanları bu sıfatı bir âdet olarak kullanılmaktaydı.

Fakat Osmanlı hakimiyeti Arap yarımadasına kadar genişleyince, Yavuz Sultan Selim aynı zamanda 1hâdim’l Haremeyn eş-şerfeyn” unvanını da yüklenmişti. … .. 


Osmanlılar ve Babürlüler

… .. Evrengzîb’in ölümünden sonra Hindistan'da Bâbürlü hâkimiyeti gerilemeye başlamış ve kısa süre içerisinde memleketin her yerinde bağımsız sultanlıklar oluşmuştu.






Malabar ile Meysur Sultanlıkları ve Osmanlı Devleti

1857 Büyük Hint Ayaklanması ve Sonrası

Panislamizm ve Osmanlı Devleti

Sultan II. Abdülhamid Dönemi  (1876-1909)

1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı ve Hindistan Müslümanları

Hindistan’a Yönelik Osmanlı Faaliyetleri

Jön Türkler ve Hindistan Müslümanları (ı)

Jön Türk İhtilali ve Hindistan Müslümanları

Trablusgarp Savaşı ve Hindistan Müslümanları

Jön Türkler ve Hindistan Müslümanları (II) 

Balkan Savaşları ve Hindistan Müslümanları

Türkiye’ye Gönderilen Kızılay Heyeti

Encümen-i Huddam-ı Kâ’be

İngiltere’nin Tavrı ve Hindistan Müslümanları

Osmanlı Devleti’nin Sonu, Hilâfetin İlgası ve Hİndistan HilâfetHareketi



(*8)Osmanlı anlayışına göre, son Abbasi halifesi İstanbul’da Eyüp (veya Ayasofya) Camii’nde yapılan bir merasimle hilafeti Yavuz Sultan Selim’e devretmiştir. Daha sonraki dönemlere ait olmakla birlikte, bu hadiseden pek çok Osmanlı kaynağı mevcuttur. Hilafetin bu şekilde devri hakkında yazan en erken kaynak kişinin D’Ohsson olduğu söylenir. … ..


(*9)… ..Bilindiği gibi saltanat usulü Emevîler tarafından başlatılmıştır. HulefÂ-yi Râşidîn devrinde böyle böyle bir uygulama olmadığı açıktır. … .. Kezâ gerek Emeviler gerekse Abbâsîler devrinde de resmi bir devir teslim töreni olmamıştır.


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder