8 Kasım 2022 Salı

Kamelyalı Kadın*


 

Düşünceme göre, bir insan bir dili nasıl ancak ciddi bir şekilde öğrendikten sonra konuşabilirse, insanları da ancak iyice inceledikten sonra roman kahramanlarını yaratabilir.

Henüz yaratma yaşına erişemediğinden sadece anlatmakla yetineceğim.

Durum böyle olunca , okuyucuya da bu öykünün gerçekliğine inanmasını söylerim. Bu romanın kadın kahramanı dışında bütün kişiler hâlâ hayatlarını sürdürmektedir.

Buraya aldığım olaylarının çoğunun Paris’te tanıkları var. Tanıklığım yeterli gelmezse  onlar bu olayları doğrulayabilirler. Özel bir durum sonucu, onları sadece ben yazabilirim. Çünkü son sırların tek ortağı bendim. Onlarsız da kusursuz, ilginç ve eksiksiz bir öykü oluşturmak olanağı bulunamazdı.

Bakın şimdi ben tüm bu ayrıntıları nasıl öğrendim:

Yıl 1847, mart ayının 12’sinmde, Laffite Caddesi’nde, mobilya ve zengin antika eşyalarının satılacağını bildiren büyük bir ilan okudum. Bir ölüm ilanının sonunda bu satış yapılıyordu. Fakat, satış Antin Sokağı’ndaki 9 numaralı evde, saat on ikiden on yediye kadar, ayın 16’sında yapılacaktı.

Ayrıca bu ilanda, ayın13’ünde ve 14’dünde apartmanın ve eşyaların görülebileceği yazılıydı.

Her zaman antika eşyalara karşı ilgi duydum. Almak için olmasa bile, hiç değilse görmek maksadıyla bu fırsattan yararlanmaya kesin karar vermiştim ve ertesi gün Antin Sokağı’ndaki 9 numaraya gittim.

Erken saatte gitmiş olmama rağmen apartmanda görmeye gelen beyler, hatta hanımlar vardı. Hanımlar çok zengin olmalarına karşın, yine de gözlerinin önüne serilen o görkeme hayranlık ve şaşkınlıkla bakıyorlardı. 

Bu hayranlık ve şaşkınlığı daha sonra anladım. Çünkü ben de aynı şekilde incelemeye koyulunca kibar bir fahişenin apartmanında bulunduğumu rahatlıkla anladım. Yüksek sosyete kadınlarının en fazla görmeyi istedikleri şey işte o biçim kadınların eviydi. Yüksek sosyete kadınları orada da vardı.

Evinde bulunduğum kadın ölmüştü: Bu amaçla en namuslu aile kadınları onun yatak odasına bile

girebilirlerdi. Bu görkemli bataklığın havasını ölüm arıtıp temizlemişti. Zaten eğer böyle bir şey gerekirse, kimin evine geldiklerini bilmeden açık artırmaya geldiklerini söyleyerek kendilerini hatalı gösterebilirlerdi. İlanları okumuşlardı. Orada yazılanları görmek ve önceden bir seçim yapmak istiyorlardı. Bundan daha basit bir şey olmazdı. Fakat, bu durum  onların bütün bu benzersiz eşyaların arasında o kibar fahişe yaşantısının izlerini aramalarına engel olmuyordu. Kim bilir o yaşantı hakkında bu aile kadınlarına neler anlatmışlardı.

Çok yazık ki, tüm sırlar tanrıçayla birlikte ölmüştü. … ..

... ..

… ..

… .. O kadın için acı çekmek isteyen ben , beni çarçabuk kabul etmesinden, uzun bir bekleyişle

ya da büyük bir özveriyle ödemek istediğim aşkı çok aceleyle bana vermesinden korkuyordum. İşte biz

erkekler böyleyiz. 

Aşk çok yüce bir çocukluk.

… ..

“Fakat, bakın, şunu iyice bilin, söylüyorum: Yaşamım konusunda size eb ufak bir ayrıntıyı haber vermeden, canımın istediği her şeyi yapmakta tamamıyla özgür olmak isterim. Uzun zamandan beri genç, güvensizlik duymadan âşık olan, hak iddia etmeden sevilen bir âşık arıyorum. Hiçbir zaman böylesini bulamadım. Erkekler, bir kerecik olsun elde etmeyi ancak hayal ettiklerini kendisine uzun zaman verdiğinizde, memnun olacak yerde, metreslerinden bugünün, geçmişin hatta geleceğin bile hesabını sorarlar. O kadına alıştıkça hakim olmak isterler. Ve tüm istedikleri verildiği ölçüde de daha fazla şey isterler. Şimdi yeni bir âşık edinmeye karar verirsem onun çok seyrek rastlanan üç niteliğe sahip olmasını istiyorum: Boyun eğen, güvenen, cekingen biri olmasını.”


… .. İşin gerçeği bizim aslında hiç dostumuz yoktur. Bencil âşıklarımız vardır. Onlar da servetlerini, dedikleri gibi, bizim için değil, kendi boş gururları uğruna harcarlar. “ 

O kimseler için, sevinçli oldukları zaman neşeli, ziyafete gitmek istedikleri zaman sağlıklı, kendileri gibi şüpheci olmalıyız. Yuhalanmak, bütün saygınlığımızı yitirmek pahasına, vicdan sahibi olmamız yasaklanmıştır.

Biz, birer eşya gibiyiz artık. O kişilerin gururları bakımından baş köşeyi tutarız fakat, saygıları söz konusu olduğunda sonuncu sırada geliriz. Arkadaşlarımız vardır tabii, aşırı harcamayı seven, eskiden kibar fahişe olan, yaşları bakımından bunu elde edemeyen kadınlardır. İşte o zaman bizimle dost olurlar. Fazladan âşığımız olması onları hiç ilgilendirmez. Yeter ki bundan bilezik, giysiler kazansınlar, arada bir arabamızla dolaşabilsinler, tiyatroya gelip locamızda kurulsunlar. Bir gün evvelki çiçeklerimizi alırlar, Lahor şallarımızı ödünç kullanırlar. Bize hiçbir zaman, ne kadar küçük olursa olsun, değerinin iki katını koparmadan, tek bir hizmette bulunmazlar. Benim adıma gidip Dük’ten istemesini rica ettiğim altı bin frangı getirdiği akşam Prudence’ın nasıl davrandığını kendi gözlerinle gördün. Benden beş yüz frank ödünç aldı. Bunu büyük olasılıkla geri vermeyecektir. İşte ben de aradığım aşkı Dük’te bulmuştum. Yalnız şu var ki, Dük yaşlı, yaşlılık da, ne avutur ne de korkutur. Bana sağladığı yaşantıyı kabul edeceğimi sanmıştım; ama, ne yaparsın? Can sıkıntısından ölüyordum. Yavaşça yanıp tükenecek olduktan sonra, mangal kömürüyle boğulmaktansa koskoca yangının içine atılmak daha iyidir. 

İşte o anda sana rastladım. Genç, mutlu ve ateşliydin. Sende asıl sevdiğim o andaki erkek değildi, ileride olacak erkekti. Bu rolü kabul etmiyorsun, sana layık değilmiş gibi geri çeviriyorsun. Sen de sıradan bir âşıksın. Tıpkı diğerleri gibi yap, ücretimi ver ve bundan bir kez daha söz etmeyelim.

... ..


  




*Kamelyalı Kadın &  Alexandre Dumas Fils

İstanbul -2016

EMOFİS Yayıncılık


 

*Alexandre Dumas Fils Kimdir? Kamelyalı Kadın'ın Yazarının Hayatı ve Eserleri (nkfu.com)

*Alexandre Dumas Fils (27 Temmuz 1824, Paris, Fransa – 27 Kasım 1895, Marly-le-Roi, Fransa), ünlü Fransız romancısı Alexandre Dumas Pere’in gayrimeşru oğludur.


*Ünlü Fransız romancısı ve oyun yazarı Alaxandre Dumas’ın evlilik dışı oğludur.


8 yorum:

  1. Aşk çok yüce bir çocukluk. ... ..

    YanıtlaSil
  2. Kimseyi küçümseme, talep gelmediği müddetçe kendi özelinde yaptıklarını düzeltme hakkımız yok…. yapılanları onaylamıyor olabiliriz, sözümüzün geçebileceğini düşünüyorsak, haddimizi aşmadan tavsiyede bulunabiliriz, bunun ötesinde zorlayıcı olmak yerine aramızdaki mesafeyi ayarlamaktan öte yapılacaklar için öncesinde düşünmeliyiz…..
    Romandaki Marguerite Gautier ve Armand arasındaki ilişki, genel kabul gören sınırların dışında ve sonu gelmez bir macera peşinde ve aldatılmayı peşinen kabul eden bir genç adamın (kendi ifadesiyle “Çok zayıf ve zavallı yaratıklar”ın) öyküsü mü, yoksa Kamelyalı Kadın’ın hikâyesi mi….

    YanıtlaSil
  3. Marguerite’nın çocukluk travamalarını öğrenmek acı verici; annesinin çocukluk döneminin on iki yılında onu dövmesi betona kazınır gibi güncelliğini kaybetmemesi acı verici (s.135) …. yazarın bu bölümde yaptığı psikolojik analiz ders verici…

    YanıtlaSil
  4. Marguerite’nın sosyal konumunun kendisinde yarattığı alçaltıcı, başkalarının üzerinde yarattığı yaralayıcı bakış açılarını ifade ederken; “... .. bizim aslında hiç dostumuz yoktur. Bencil âşıklarımız vardır. Onlar da servetlerini, dedikleri gibi, bizim için değil, kendi boş gururları uğruna harcarlar. “ sözlerinin doğruluğunu göz ardı edemeyiz…..

    YanıtlaSil
  5. Günümüzde de karşılaşıldığı üzere; insanlık tarihi boyunca da inançların nasıl istismar edildiği, dini prensiplerin zamanın ve iktidar sahiplerinin kişisel isteklerine göre nasıl eğilip büküldüğü, ruhban sınıfı da dahil gücü eline geçirenlerin toplumun gözlerinin içine baka baka, utanmazcasına kendi ikballeri için ortaya çıkardıkları istismar alanlarının hemen ardından tam asine iddialarla nasıl tekrar ortaya çıkarak alay edercesine kendilerini yalancı durumuna düşürme pahasına, yüzleri de kızarmadan, her şeye rağmen nasıl toplumun gözündeki itibar kaybına meydan okuyacak tutumlarını sürüdürdüklerini görüyoruz. ….. günümüzde de şahit olunan olaylardan sonra tarihin karanlık sayfalarında benzeri olayların yaşanmasını öğrenmek ilgi çekici ama şaşırtıcı değil….

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Diğer taraftan şaşırtıcı olan bir şey var. Kral VIII. Henry mensubu olduğu Katolik anlayışının kuralların beklentilerini karşılamaması üzerine yeni bir mezhep kurabiliyor ve kendini de bu mezhebin başı olarak hareket edebiliyor… .. neyin doğru neyin yanlış olduğunu sorgulamanın ötesinde; “Güç Zehirlenmesi”nin yol açtığı boyutlar için tarihte yaşanmış ilginç bir örnek…

      Sil
    2. Saf dışı bırakılacak insanların "cadı" olmakla suçlanmasına göz yumanların, süreç içinde aynı suçlamaya maruz kaldıkları günler....

      Sil
    3. VIII. Henry'nin ilk eşi Kraliçe'ye kumpas kurup onun yerine geçen ikinci eşinin benzer kumpasın kurbanı olması "Alma mazlumunu ahını çıkar aheste aheste " veciz sözünü hatırlatıyor.

      Sil