26 Kasım 2022 Cumartesi

Bakirenin Aşığı *


 

İngiltere’nin yeni kraliçesi Elizabeth'in bekleyen  iki büyük tehlike vardı. Fransızlar’ın, İskoçya’yı istila edip İskoçya Kraliçesi Mary’yi tahta geçirme tehdidi ve Elizabeth’in vatan hainliğinden hüküm giyip zindanda kalmış Robert Dudley’ye olan tutkulu aşkı.

Tarihi gerçekleri çağımızda devam eden söylentilerle birleştirip karıştıran Philippa Gregory, Tudor günlerini anlatan karanlık ve gerilim dolu bir romanla… .. Kraliçe Elizabeth'i daha öncenin hiç kimsenin göstermediği şekilde resmediyor. 


  Sonbahar 1558

Nortfolk’ta tüm çanlar Elizabeth için çalıyordu, peş peşe çalan çanlar adeta  Amy’nin beynine işliyor bir kadının histerik çığlıkları gibi kulaklarında çınlıyordu, tam hafifledi sustu derken ahenksiz, tiz çınlamalar işkence giibi en baştan başlıyordu. Amy dışarıdan gelen gürültüye daha fazla tahammül edemeyince başını yastığın altına sokup üstüne de yorganı çekti ama ne yapsa kulaklarındaki uğultu kesilmek bilmiyordu. Kargalar yuvalarını terkedip sürü halinde göğe yükseldi, rüzgârda meşum bir şeylerin habercisi gibi zikzaklar çizerek uçmaya başladılar; yarasalar siyah  siyah bir duman bulutu gibi, sanki dünyanın tersine döndüğünü gösterircesine, gün hiç doğmayacak, artık sonsuza dek gece yaşanacak dercesine çan kulesinden havalandı.

Amy tüm bu tantananın neden koptuğunu biliyordu, sormasına hiç gerek yoktu. Sonunda zavallı hasta Kraliçe Mary ölmüş, taht tartışmasız varisi Prenses Elizabeth'e kalmıştı. Ne mutlu, İngiltere’deki herkes bu kutlamaya katılmalıydı. Protestan Prenses tahta oturmuş, İngiltere Kraliçesi olmuştu. Ülkedeki tüm çanlar yeni Kraliçe’nin şerefine çalıyor, halk ellerinde bira kupaları, evlerinde duramamış, sokakta sevinçten dans ediyordu ve artık boşalan hapishanelerin kapılarını ardına dek açılıyordu. İngilizler  Elizabeth’lerine kavuşmuş, Mary Tudor’un yüreklere korku salan devri kapanmıştı. Herkes bu kutlamanın

gönüllü birer parçasıydı.

Amy hariç herkes.

Çanlar Amy’i uyandırdı ama diğer İngilizler’in aksine, yüreğine mutluluk ve umut tohumları ekmiyordu. Amy, koca İngiltere’de yalnızca Amy, Elizabeth’in tahta yükselişini kutlamıyordu. Hatta çanlar bile onun ruh haline uygun gelmiyordu. Sesleri Amy için kıskançlığın ritmiydi, öfkenin haykırışıydı, terkedilmiş bir kadının hıçkırıklarla dolu çığlıklarıydı.

... ..







Boleyn Kızı &  Philippa Gregory

Orijinal Adı: The Virgin’s Lover 

İngilizce’den Çeviren: Özlem Malkara - Bilge Turan

Artemis Yayınları  

1.Basım: Kasım, 2008


.. en iyi arkadaş kitap ..: Kısa İngiltere Tarihi * (enyiyiarkadaskitap.blogspot.com)



*Tudor Hanedanı - Vikipedi (wikipedia.org)


*Tudor Hanedanı: 1485 ile 1603 yılları arasındaki dönemde İngiltere Krallığı'nı idare eden, Galler kökenli hanedan ve hanedanın iktidarda olduğu döneme verilen isim. Söz konusu dönem, İngiliz tarihinin en parlak dönemlerinden biri olarak gösterilir. VII. Henry güçlü bir merkezi otorite kurdu ve VIII. Henry zengin bir devletin ve güçlü bir monarşinin temellerini attı. İngiltere'deki ailesi (Galce: Tudur), İngiltere ve İrlanda'yı 1485'ten 1603'e kadar, 118 yıl boyunca yöneten, Galler kökenli kraliyet ailesidir. Kurucusu Henry Tudor'dur. Aralarından üçü (VII. Henry, VIII. Henry ve I. Elizabeth) İngiltere'yi Orta Çağ'dan çıkarıp gelecek yüzyıllarda dünyanın büyük bir kısmına egemen olan güçlü bir Rönesans devletine dönüşmesine önemli katkı sağlamışlardır.


*Galler :Galler, Büyük Britanya'da Birleşik Krallık'a bağlı dört ülkeden biri. Doğuda İngiltere'nin Cheshire, Shropshire, Herefordshire ve Gloucestershire kontlukları, güneyde Bristol Kanalı, batıda ve kuzeyde İrlanda Denizi ile çevrilidir.












































Tudor Hanedanı'na mensup krallar:

VII. Henry'nin torununun kızı Lady Jane Grey dokuz gün kraliçe olarak hüküm sürdü. Fakat daha sonra I. Mary tarafından tahttan indirildi ve eşi Guilford Dudley ile beraber idam edildi.

Tudor döneminde, İngiltere tarafından yönetilen İrlanda devleti, 1541 yılında lordluktan kraliyete yükseltildi.



IElizabeth (7 Eylül 1533 – 24 Mart 1603), 17 Kasım 1558'den 1603'teki ölümüne kadar İngiltere ve İrlanda Kraliçesi idi. Bazen Bakire Kraliçe olarak da anılan ...
Sonra gelen: I. James
Önce gelen: I. Mary ve Philip
*https://evrimagaci.org/kralice-1-elizabeth-kimdir-tudor-hanedaninin-son-hukumdari-ingiltere-tarihi-icin-neden-onemlidir-10754


 Elizabeth, 1533 yılında Londra’da Kral 8. Henry ve Anne Boleyn’in kızı olarak dünyaya gelmiştir. Doğduğu zaman teni bembeyazdı ve "hayalete benzediği" gerekçesiyle öldürülmek istenmişti. o dönemler cadı, hayalet ya da Şeytan ile anlaşma yapmış kişi olarak damgalanmak çok kolaydı. Ancak o zamanlarda, kendisinin İngiltere tarihinin en etkili isimlerinden biri olacağını kimse bilmiyordu.

Elizabeth’in babası olan ve zamanına göre fazlasıyla sansasyonel olan Kral 8. Henry’nin birtakım girişimleri, İngiliz reformunun fitilini ateşlemişti. 8. Henry, eşi Aragonlu Catherine’den boşanıp, Anne Boleyn ile evlenmek istemiş ancak Papa buna karşı çıkmıştır. 8. Henry ise İngiltere’yi Katolik kilisesinden ayırarak, Anglikanizmi kurmuştur.

8. Henry’nin ölümünden sonra oğlu 6. Edward tahta geçmiştir. Kısa süre sonra hayatını kaybetmiş ve Hükümdarlığı kısa sürmüştür. Yerine gelen "Kanlı Mary", İngiltere’de 400 yıl aradan sonra tahta geçen ilk kadın hükümdar olmuştur. Mary, bir Katolik’ti ve İngiltere’yi tekrar Katolik Kilisesi’ne bağlamak istedi, bu sebeple Katolik İspanya Kralı 2. Philippe ile politik bir evlilik yaptı. Ve İngiltere’yi yeniden Katolik yapmak için çok ağır yaptırımlar uygulayarak, yüzlerce kişinin ölümüne sebep oldu. Bu sebeple kendisine "Kanlı Mary" denmiştir.

Mary’nin ölümünden sonra taht, Kardeşi Elizabeth’e geçti ve İngiltere’de "Elizabeth dönemi" başladı. Hayatı boyunca savaşmak zorunda olan Elizabeth, taç giydiğinde Avrupa’da din savaşları vardı. Zor bir dönemde, büyük bir sorumluluk ile ülkesini yönetmesi gerekti. Tahta çıktığında kendisini İngiltere Kilisesi Lideri seçtirmiş ve ülkeyi yeniden Protestanlığa döndürmüştü. Bunun sonucunda pek çok suikast girişimine maruz kaldı. Kraliçe Elizabeth, Katolik İskoçya yönetimine karşı Protestan Lordlara destek verdi. Tahta çıkışı, Katolik dünyanın dikkatini çekmiş ve Papa, İngiltere tahtında Protest Buna ek olarak Mary Stuart tehdidi vardı. İskoçya Kraliçesi olan Mary, genç yaşta Fransa Prensi François ile evlendirilmişti. Mary Stuart, 8. Henry’nin kardeşi Margaret Tudor’un torunu olduğundan İngiltere tahtında da hak iddia edebiliyordu. Kraliçe 1. Elizabeth, Mary Stuart’ı kendisine karşı alternatif bir Tudor tehdidi olarak görmüştü.

Mary Stuart hikayesi oldukça uzundur, ancak kısaca şunu söyleyebiliriz ki François ölünce Mary Stuart da İskoçya’ya dönmüş, Protestanlar tarafından çıkarılan isyanla İskoç tahtından indirilmiş ve İngiltere’ye sığınmıştır. Orada İngiltere tahtını ele geçirme planları yapmış ancak Elizabeth’in casuslarının şifreli mektupları çözmesi sayesinde başarılı olamamış ve 1587 yılında Kraliçe 1. Elizabeth tarafından vatana ihanet suçundan idama mahkum edilmiştir. Böylece tahta aday rakip bir Tudor kanı ortadan kalkmıştır.


Kraliçe Elizabeth’in oldukça zeki bir kadın olduğunu söyleyebiliriz, öyle olmasa erkek egemen bir dünyada hükümdarlığının ilk yılında bile tahtını koruyamazdı. Tek başına bir ülkeyi başarıyla ve uzun bir süre yöneten Kraliçe Elizabeth, hayatı boyunca hiç evlilik yapmamıştır. Birçok diğer nedenin yanı sıra, bunun önemli bir nedeni, onunla evlenmek isteyen birçok kişinin gözünün kendisinden ziyade tahtın gücünde olmasıdır. Örneğin ablasının eşi İspanya Kralı 2. Philippe kendisine evlilik teklifinde bulunmuş, ancak Elizabeth’e evlilik teklifinde bulunan diğer tüm hükümdarlar gibi o da ret cevabı almıştır. Kraliçe danışmanının tavsiyelerine kulak asmamış ve hiç evlenmemiştir. Kendisiyle evlenmek isteyen erkeklerin asıl istediğinin kendisi değil, tacı olduğunun bilincindeydi ve iktidarının sarsılmasını istemiyordu. 1. Elizabeth, kendisini "manevi olarak ülkesiyle evli" ilan etmiştir. 

Kraliçe, ablasının yaptığı hataları yapmamış, Katolik ve Protestanlar konusunda mezhep savaşlarını körükleyecek davranışlarda bulunmamaya gayret etmiştir. Kız kardeşinin danışmanlarını görevden almamış ve eşitliği sağlamak amacıyla Protestan danışmanlar da görevlendirmiştir. Elizabeth’in kendisi de bir Protestan'dır. 

Katolik İspanya Kralı evlilik teklifinin de reddedilmesiyle iyice kızmış ve meşhur İspanyol Armadasını İngiliz sularına sokarak İngiltere’yi ele geçirmek istemiştir. Kral Philippe’in en büyük hatası, İngiltere’yi ve Kraliçe'yi "kolay lokma" olarak görmesiydi. İspanyollar, yavaş ilerleyen savaş gemilerine ağır hasar veren kısa menzilli toplar yüklemişlerdi. İngiliz gemilerine yaklaşıp karşı güverteye geçerek İngiliz gemilerini ele geçirmek istemişlerdi. İngilizler ise askerlerin az olması sebebiyle yakın dövüş istemiyorlardı. Hızlı gemileri ve uzun menzilli toplarıyla İspanyolları uzaktan batırmak istiyorlardı. İngilizler, 131 savaş gemisi bulunan İspanyollara karşı başta üstünlük sağlayamadılar, fakat Gravelines Muharebesi'nde alevlerle tutuşan gemileri üzerlerine salmış ve topçuların da desteğiyle İspanyolların formasyonunu dağıtmayı başarabilmişlerdi. Bu sayede armada, Dunkirk’te bekleyen kara kuvvetleriyle bir araya gelemedi ve Kuzey’e doğru püskürtüldü. Savaştan sonra İspanya, güç kaybetti.

Savaşı İngiltere’nin kazanması ise, Avrupa çapında Protestanlar'a cesaret verdi. İspanyol ticaret gemilerine korsan saldırıları arttı. Örneğin Kraliçe Elizabeth'in favori korsanı olan Francis Drake'in hikayesini buradan okuyabilirsiniz. Ayrıca Kraliçe 1. Elizabeth'in Osmanlı Padişahı 3. Murat’tan yardım istediğine dair tarihi kayıtlar mevcuttur. Buna göre Elizabeth, yazdığı mektupta Katolikler'in putperest olduklarını, Protestanlığın da tıpkı İslamiyet gibi putlara ve ikonlara tapmayı yasakladığını anlatmıştır. Mektuplaşma öyle ilerlemiştir ki bir noktada 3. Murat, Elizabeth’e Kelime-i Şahadet getirerek Müslüman olmasını teklif etmiştir. Tabii Kraliçe, teklifi nazikçe reddetmiştir. Sonuçta 3. Murat 1. Elizabeth'e olumlu yanıt vererek İngilizlerle ittifak kurmuş ve Kraliçe ile dostluğunu ilan etmiştir. Ayrıca Osmanlı Devleti de bu dönemde yükselen bir güç olan İspanya Krallığı ile düşmandı. Bu işbirliği, İspanya tehdidini engelleyebilirdi. Osmanlı donanması, İspanyol donanmasını Akdeniz’de sıkıştırmış ve zarar vermiştir. Armada, İngiliz sularına girdiğinde yorgundur ve İngilizlerin işi kolay hale gelmiştir. Ancak İngilizler, bu olayların doğruluğunu reddetmektedirler. Kraliçe ve Osmanlı Sultanı'nın ilişkisini daha net anlamak ve bu alanda okumalar yapmak isteyenler Jerry Brotton'ın The Sultan and The Queen eserini okuyabilirler.

Elizabeth’in hiç evlenmemesinin bir diğer sebebi de büyük aşkı Robert Dudley’dir. Robert Dudley, Leicester kontu ve Kraliçe'nin yardımcısıydı. Ayrıca Elizabeth'in çocukluk arkadaşıydı. Dudley’nin eşi merdivenden yuvarlanıp öldüğünde, Kraliçe onunla evlenmekte özgürdü. Ancak sonrasında Robert’ın eşinin ölümünü planladığına dair söylentiler ortaya çıktı. Bunun kaza olduğu anlaşılmış olsa da bu söylentiler hep devam etti. İkili, birbirlerini seviyor olsalar da hiç evlenmediler. Kraliçe böyle söylentileri olan bir adamla evelenmezdi hem de güçlü devletlerin hükümdarlarını reddetmişken...

Kraliçe 1. Elizabeth döneminde İngiltere, altın çağını yaşadı. Bir İngiliz Rönesans’ının yaşandığını söylemek yanlış olmayacaktır. Örneğin William Shakespeare de bu dönemde yaşamıştır. Kraliçe 1. Elizabeth, 1558 yılında tahta çıktığında İngiltere dünyanın en güçsüz ve virane ülkelerinden biriydi, gelecekte sahip olacağı güçten yoksundu. 1603 yılında hayata gözlerini yumduğunda ise, dünyanın en güçlü ülkelerinden biri haline gelmişti. Hatta bugün İngilizce öğrenmek zorunda olmamızın başlıca sebebi, Elizabeth’in bir sömürge imparatorluğunun temellerini atması ve İngiltere’yi gelecek yüzyıllara dünya gücü olarak girmesini sağlamasıydı.

Kraliçe ölüm döşeğinde elinde Robert Dudley’nin kendisine yazdığı mektup olduğu rivayet edilir. Kraliçe hiç evlenmeyerek ardında tahta çıkacak birini bırakmadığı için en yakın akrabası olarak uzaktan kuzeni Mary Stuart’ın oğlu James tahta geçerek kral olur.





Calais - Vikipedi (wikipedia.org)

*Calais, Fransa'nın kuzeyinde, Pas-de-Calais ilinde (département) deniz limanı ve sanayi merkezi kent.

Dover Boğazı kıyısında yer alır; İngiltere'ye en kestirme denizyolunun karşı noktasını oluşturan Dover'a 34 km uzaklıktadır. Günümüzde kanalların ve liman havuzlarının çevrelediği bir bölgede kuruludur.

Tarihçe: Önceleri bir balıkçı köyüyken, Flandre kontunun 997'de bayındırlık çalışmalarıyla gelişti. Boulogne kontunca 1224'te surlarla çevrildi. Crécy Çarpışması'nın ardından İngiliz kuvvetlerinin 1346'daki kuşatmasının yaklaşık bir yıl karşı koydu. Sonunda kentte başgösteren açlık üzerine düştü. Calais'i kurtarmak için teslim olan altı kentlinin ünlü öyküsü, daha sonra Auguste Rodin'in yaptığı heykel grubuyla anıtlaştırıldı. Guise 2. dükü François de Lorraine 1558'de kenti geri aldı.Calaisis olarak bilinen çevredeki topraklar Pays Reconquis (Yeniden Fethedilen Bölge) olarak anılmaya başladı. Kısa süreli İspanyol işgalinin (1596-1598) ardından Vervins Antlaşması'yla Fransa'ya geri verilen Calais, Napolyon'un 1805'te İngiltere'ye saldırma hazırlıkları sırasında bir yığınak noktası olarak kullanıldı. II. Dünya Savaşı sırasında Fransa'ya giren Alman kuvvetlerinin Manş Denizini tutmak için yöneldiği başlıca hedefler arasında yer aldı. Eylül 1944'te kurtarılmasından önceki üç ay boyunca İngiltere'yi hedef alan Alman V-1 füzeleri buradan fırlatıldı.

Çarpışmalarda 1560'tan kalma içkaleyi çevreleyen eski kent yıkıldı ve güneye düşen Saint-Pierce sanayi bölgesi büyük hasar gördü. Yeniden inşa edilen kentin 13. yüzyıldan kalma saat kulesi hala ayaktadır.



*Belçika - Vikipedi (wikipedia.org)

*Belçika  Belçika KrallığıBatı Avrupa'da bulunan bir devlettir. Avrupa Birliği'ne üyedir. Birliğin ve NATO gibi bazı uluslararası organizasyonların merkezlerini barındırır.[5] 30,528 km²'lik bir alanı kaplayan ülkenin nüfusu yaklaşık 11,4 milyon kişidir.

Cermen ve Latin dünyası arasında bir sınır oluşturan Belçika'da Felemenkler tarafından FelemenkçeValonlar tarafından Fransızca ve küçük bir Alman grup tarafından Almanca konuşulur. Belçika federal bir devlet yapısına sahip olup Felemenkçe'nin resmî dil olduğu Flaman BölgesiFransızcanın resmi dil olduğu Valon Bölgesi ve her iki dilin de resmî dil sıfatını taşıdıkları Brüksel Başkent Bölgesi'nden oluşur.[6] Son olarak, tamamı Valon Bölgesi'nin sınırları içinde kalan ve Almanya'ya komşu Almanca konuşan küçük bir topluluk, Valon bölgesine bağlı olmakla birlikte bazı alanlarda özerkliğe sahiptir ve yaşadıkları bölgede Almanca resmi dildir.[7] Belçika'nın dilsel çeşitliliği ve bununla ilgili politik ve kültürel anlaşmazlığı, Belçika tarihine ve yönetim sistemine yansımıştır.



*İskoçya - Vikipedi (wikipedia.org)

*İskoçya  Birleşik Krallık'a bağlı dört ülkeden biri. İskoçya anakarası, Büyük Britanya adasının kuzeydeki üçte birlik kısmını kaplar. Güneydoğusunda İngiltere ile 154 km uzunluğunda bir sınırı vardır. Kuzeyi ve batısı Atlas Okyanusu ile, kuzeydoğusu Kuzey Denizi ile ve güneyi İrlanda Denizi ile çevrilidir.

İskoçya KrallığıErken Orta Çağ'da bağımsız, egemen bir devlet olarak ortaya çıkmış ve 1707 yılına kadar varlığını sürdürmüştür. 1603 yılında verasetle İskoçya Kralı VI. Jamesİngiltere ve İrlanda Kralı oldu ve böylece üç krallığın şahsi birliğini sağladı. İskoçya daha sonra 1 Mayıs 1707'de yeni Büyük Britanya Krallığı'nı oluşturmak için İngiltere Krallığı ile siyasal birliğe girdi.[7][8] Birlik, aynı zamanda hem İskoçya Parlamentosu hem de İngiltere Parlamentosu’nu birleştiren yeni bir Büyük Britanya Parlamentosu oluşturdu. 1801 yılında Büyük Britanya; Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı'nı oluşturmak için İrlanda Krallığı ile siyasi bir birliğe girdi.[9]

İskoçya'da, Birleşik Krallık Monarşisi dönemine geçilmesiyle, birlik öncesi İskoçya Krallığı'na özgü çeşitli stiller, başlıklar ve devletin diğer kraliyet sembolleri kullanılmaya devam edildi. İskoçya içindeki hukuk sistemi de İngiltere, Galler ve Kuzey İrlanda’dan ayrı kalmıştır; İskoçya hem kamu hem de özel hukukta ayrı bir yargı yetkisi oluşturmaktadır.[10] İngiltere'nin geri kalanından farklı hukukî, eğitimsel, dinî ve diğer kurumların varlığının devam etmesi, İngiltere ile 1707 birliğinden bu yana İskoç kültürünün ve ulusal kimliğinin devamına katkıda bulunmuştur.[11]


*
Windsor Castle (Windsor Sarayı), dünyanın hususi ikametgâha tahsis edilmiş ve tarihin en uzun süreli ikâmet halinde bulunan sarayıdır.

Buckingham Sarayı ve Edinburgh'daki Holyrood Sarayı ile beraber Britanya monarşisinin resmi ana rezidanslarından biridir. Kale Berkshire kontluğunda[1] bulunan Windsor kentindedir. Sarayın alt kısmından Thames Nehri nehri güneye doğru yol alarak başkent Londra'ya istikametine akar.

Kraliçe II. Elizabeth yılın birçok hafta sonunu Windsor Sarayı'nda geçirirdi.Bu vesile ile binayı hem devlete ait kabullerinde hem de özel amaçları için kullanır. Windsor Saray'nın temelleri I. William zamanına aittir.



*Manş Tüneli - Vikipedi (wikipedia.org)

*Manş Tüneliİngiltere ile Fransa'yı denizden birbirine bağlayan Fransa ve İngiltere ortak yapımı bir demir yolu tünelidir. Manş Denizi'nin tebeşir kayalarından meydana gelen tabanında kolayca tünel açılabileceğini düşünen bir Fransız mühendis, 1802'de Dover Boğazı'nda iki kıyıyı birleştiren bir tünelin yapılmasını teklif etti. Napolyon tarafından beğenilen teklif savaş yüzünden askıya alındı. Bu tür teklifler 19. yüzyılda defalarca gündeme geldi. 1880'li yılların başlarında bazı özel kuruluşlar iki kıyı arasında bir Demiryolu tüneli yapmak için kazılara başladılar. Tünel 1800 m'ye ulaştığında basının, İngiltere'nin güvenliği açısından projenin tehlikeli olduğu hakkındaki kampanyaları yüzünden yapım durduruldu.

Fransa ve İngiltere hükümetleri 1960'lı yılların ortalarında tünelin yapılması için tekrar anlaştılarsa da daha sonra yüksek maliyetleri gerekçe gösteren İngiltere, 1970'li yıllarda yapımı durdurdu. Bu süre içinde tünelin her iki taraftan 2,4 km'lik kısmı kazılmıştı. Manş Tüneli 1986'da tekrar gündeme geldi. Projenin maliyeti Fransız ve İngiliz firmalarından meydana gelen bir şirketler birliği tarafından çok sayıda bankadan borç alınarak ve hisse senedi çıkarılarak karşılandı. Dover ile Calais'yi birbirine bağlayan tünel 50.5 kilometre (31.4 mil) uzunlukta olup, 6 Mayıs 1994'te tünel açılışı yapıldı.

14.000 işçinin görev aldığı bu projede, milyonlarca metrik tonluk taş, toprak ve çamurun atılması için kazı makineleri kullanılmıştır. Bunlardan iki kazıcı ile kanalın iki ucundan kazmaya başlamıştır. Her biri bir lazer ışını yardımıyla yönlendirilmiştir.

Tünelin su altındaki bölümünün uzunluğu 38 kilometredir. Tünel, tünelin iki ucu arası karşılıklı sefer yapan arabalı trenler, LondraParisBrüksel ve Amsterdam arası sefer yapan Eurostar trenleri ve yük trenleri tarafından kullanmaktadır. Tünel, LGV Nord hattı ile Lille ve Paris'e, Lille'in doğusunda LGV Nord'dan çatallanan HSL 1 hattı ile Brüksel'e ve High Speed 1 hattı ile de Londra'ya bağlanır. Yüksek hızlı demiryollarını kullanmayacak trenler, tünelin bitiş noktalarının hemen ilerisindeki bağlantı hatlarıyla konvansiyonel hatlara geçiş yapar.


3 yorum:

  1. Günümüzde tekrar tekrar bütün ülkelerde olduğu gibi bizde de maruz kalınan, kendini başkalarından üstün gören, hatta "Allahını yeryüzündeki gölgesi" sıfatını ağızları öle söylemeseler bile çevrelerinde söyleyenlere ses çıkarmayan ya da davranışları ile bu izlenimi uyandıran tarihi bir roman....

    YanıtlaSil
  2. Güç zehirlenmesine maruz kalanların rezillikleri anlatılıyor

    YanıtlaSil
  3. Algı operasyonlarının tarihteki versiyonları

    YanıtlaSil