Çok düşük bir IQ ile doğan Charlie, bilim adamlarının, zeka seviyesini artıracak deneysel ameliyatı gerçekleştirmeleri için kusursuz bir adaydır. Bu deney Algernon adındaki laboratuvar faresinde test edilmiş ve büyük bir başarı elde etmiştir.
Ameliyattan sonra, Charlie’nin durumu günlüğüne yazdığı raporlarla takip edilmeye başlanır. İlk yazdığı raporlara çocuksu bir dil ve imla hataları hakimdir. Ve sonra ameliyat etkisini göstermeye başlar. . Charlie artık,insanların kendisiyle dalga geçemeyeceğini ve bir üsür arkadaş edineceğini, aşık olduğu kadına açılabileceğini düşünür. Faka zekası normalin çok üstüne fırladığından, çevresinde yadırganır, kıskanılır ve istemiş olduğu arkadaşları edinmekte yine başarısız olur ve yine yalnızdır…
Bu deney, son derece önemli bir buluş olarak görülüyordu, ta ki Algernon’da bir gerileme baş gösterene kadar… Acaba Charlie’de de aynı gerileme olacak mıydı?
ilerneme rapuru 1 marrt 3
Doktor Strauss bundan böyle herbişeyi neler düşündüğümü yazmamı istedi … ..Ben akıllı olmak isitiyorum. Benim adım Charlie Gordon. … .. 32 yaşındayım… ..ilerneme rapuru 1 marrt 3
ilerneme rapuru 2- marrt 4
Bu gün bana bi test yaptılar. Sanırım testi geçemedim ve sanırım artık beni kullanacaklar…. .. bana öyle yemeyi saatinde profesör Nemurun ofisine git demişlerdi… .. kapısında psikoloji departmanı yazan bir yere götürdü. … .. Adamın elinde üslerine mürekkep dökülmüş beyaz kartlar vardı. Ban otur Charlie ve rahatına bak dedi. … ..
Burt sonra bana Charlie dedi bu kartın üzerinde ne görüyorsun. Dökülmüş mürekkep görüyordum ve cebimde bir tavşan ayaa olmasına rağmen çok korkmuştum çünkü çocukken testleri hiç geçemezdim ve oraya buraya hep mürekkep dökerdim.
Burte beyaz bir kartın üzerine dökülmüş mürekkep görüyorum dedim. Burt evet dedi ve güşlümsedi ve bende kendimi iyi hissettim. Tüm kartları tektek gösterdi ve bende bunların üzerine birisi kırmızı ve siyah mürekkep dökmüş dedim. … ..
… …
Burt çok nazik biri ve tıpkı bayan Kinnianın benim gibi zor anlayan yetişkinnerin gittiği sınıfta yaptığı gibi tane tane konuşuyo. Bana bu testin ro şok testi (*Rorschach Testi: Deneklerin algılarını mürekkep lekelerini kullanarak analiz eden psikolojik bir test-ç.n.) olduğunu söyledi. Diyer insanlar lekelere bakınca bişeyler görüyormuş. Ona nerde görüyorlar bana da gösterin dedim ama göstermedi ve durmadan bak düşün ve kartın üzerinde bişey olduğunu hayal et dedi durdu. Ben de ona kartın üzerinde mürekkep lekeleri olduğunu hayal ettiğimi söyledim. Balını salladı demekki buda doğru değildi . … .. Bana kartın üzerinde birşey varmış gibi düşünmek aklına ne getiriyor dedi. Kartın üzerinde birşey varmış gibi düşünmek için gözlerimi uzun bi süre kapadım ve sonra dedim ki kartın üzerinde birşey varmış gibi düşünmek aklıma beyaz bir kartın üzerine dökülmüş bir şişe mürekkepi getiriyo dedim. Ve işte o zaman nasıl olduysa kaleminin ucu kırıldı ve ayaa kalktık ve dışarı çıktık.
ilerneme rapuru 3
… ..
Onlara eğer bana yardım ederseniz akıllı olmak istiyorum dedim. Aylemden izin almaları gerekiyormuş ama bana bakan amcam Herman öldü ve ben de aylemi hatırlamıyorum. Ne annemi ne babamı nede kızkardeşim Noırmayı bayadır görmedim. Belkide onlar ölmüştür. Dr. Strauss onların nerde oturduğunu sordu. Sanırım brooklinde dedim. Bakalım belkide ilerde buluruz onları dedi.
… ..
ilerneme rapuru4
mar6 - Bugün aynı yerde ama farklı test odalarında deyişik testleden geçtim. Testi veren ve alan bayan testin adını söyled ve bende ona ilerleme rapuruna eklemek için bunun nasıl yazıldığını sordum. Bunun adı TEMATİK KAVRAMA TESTİ dedi. İlk 2 sözcüğü biliyorum ama testin ne demek olduğunu biliyorum Geçmen gereken birşey yoksa kötü puan alırsın. Ya başarılı olacam yada başarısız.
Bu test basit gibi görünüyordu çünkü resimleri görebiliyordum. Ama bu kes resimlerde ne gördümü anlatmamı istemediler. Bu kafamı karıştırdı. Kadına dedimki Burt benden mürekkeplerde neler görüdümü söylememi istemişti dedim. Oda bana farketmez çünkü bu test başka bi test dedi. Sen şimdi bana bu resimlerdeki insanlarla ilgili hikâyeler anlat bakalım dedi.
… ..
… ..
… .. Bu testin ve ro şok testinin kişilik belirleme testleri olduğunu söyledi. Gülldüm. Ona üstüne mürekkep dökülmüş kartalardan ve tanımadığın insanların fotoğraflarından bunu nasıl yapabilirisiniz dedim. Sanırım bana sinirlendi ve kartları kaldırdı. Bunu umursamadım.
… ..
… .. Beni üniversitenin 4.üncü katıunda deyişik bir yere götürdü kapıda PSİKOLOJİ LABARATUVARI yazıyordu. …..
… .. Oyunlardan bi tanesinde bi kadın üzerine her yöne doru çizilmiş çizgiler ve bisürü kutular vardı. Bir tarafta BAŞLANGIÇ diyet tarafta BİTİŞ yazıyorduç Burt oynun adı Labirent dedi ve kalemi al ve BAŞLANGIÇ yazan yerden BİTİŞ yazan yere kadar hiçbi çizginin üzerinden geçmeden git dedi.
ben bu labirenti hiç anlamadım ve bisürü kağat harcadık. Burt sonrabak sana bir şey göstericem deney odasına gidelim dedi belki o zaman anlarsın dedi. 5. kattaki başka bi odaya çıktık orda bisürü kafesler hayvanlar maymunnar ve fareler vardı. Çöp giibi tuhaf birşey kokuyodu. … ..
… .. Burt kafesten beyaz bi fare çıkardı ve bana gösterdi. Burt bunu adı Algernon dedi ve bu bu labirenti o çok güzel yapıyo ddi. … ..
… .. Burt saatini aldı ve kayar bi kapıyı kaldırdı ve hadi göreyim seni Algernon dedi ve fare 2 ve ya 3 kere havayı kokladı ve koşmaya başladı. Önce uzun bi koridora girdi ama önüne bi duvar çıkınca daha fazla gidemedi ve başladığı yere geri döndü bıyıklarını oynatarak orda bi dakka durdu. Sonra diyer yöne doğru gitti ve tekrardan koşmatya başladı.
Burt benim kağatların üzerindeki çizgilerle yapmamı istediği şeyin aynısını farenin yapmasını bekliyodu. Çok güldüm çünkü bu bi farenin yapabiceği bişey değildi. Ama Algernon o kutunun içinde dosdoğru gitti ve BİTİŞ yazan yere vardı ve cik diye bi ses çıkardı. Burt farenin bu işi başardığı için mutlu olduğunu onun için böyle ses çıkardığını söyledi.
Şu işe bakın dedim nekadar aklılı bi fare bu. Burt bana Algernonla yarışa varmısın dedi. … ..
… ..
Ve daha sonraki on kerede Algernon kazandı çünkü BİTİŞ yazan yere varmak için doru olan koridorları ben bi türlü bulamıyodum. Ama kendimi kötü hissetmedim çünkü Algernonu izleyerek uzun sürede labirent testini geçmeyi sonunda ben de örendim.
farelerin bu kadar akıllı olduğunu hiç bilmiyordum.
ilerneme rapuru5: marrt 64
Brooklinde annmele birlikte yaşayan kızkardeşim Normayı bulmuşlar deney için beni kullanmalarına izin vermiş.
… ..
… ..Dr Strasuss ve Burt Selden geldiğinde Nemurun ofisinde oturuyodum. prof. Nemur beni deneyde kullanma konusunda endişeliydi ama Dr Syrauss bugüne kadar testettikleri kişiler için de eniyisi görünenin ben oldumu söyledi. Burtde ona bayan Kinnianın eğittiği öğrencilerin eniyisi oldumu söyledi hani benim şu gittiğim okuldaki.
… ..
Prof Nemur benim At-Qum çok düşük olduğu için birden yükselirse hastalanırım diye endişeleniyormuş. Ve Dr Strauss Nemura benim anlamadığım bişeyler söyledi o yüzden ilerleme rapuruma eklemek için onların kullandığı baz ı sözcükleri defterime yazdım.
… ..
Sonra prof Numur unutmayınki dedi Charlie ameliyyatla zekası artırılan ilk insan olcak. Dr. Straussda evet dedi benimde tam olarak söylemek istediğim şeyde bu zaten.
… ..
Dedikiş Charlie biz bunun üzerinde çokuzun zamandır çalışıyoruz ama hep Algernon gibi hayvanları kullandık. … ..
… ..
… .. eğer böyle bişey olursa seni tekrardan Warren devlet bakımevine göndermemiz gerekir.
Umurumda değil dedim çünkü ben hiçbi şeyden korkmuyorum. … ..
…
… .. Bu deney bisürü işe yaradı ama hiçbi insan üzerinde denenmedi. Sen ilk olacaksın.
ilerneme rapuru 6ncı mar 8
… .. , Prof Nemur amaliyat işe yararsa ve kalıcı olursa o zaman benim gibi başka insanları da akıllı yapacaklarını söyledi. Belki e bütün dünyadaki insanları. Ve bu benim bilim için büyük bi katkı yaptığım anlamına geliyormuş meşşur olucakmışım ve adım kitabklara geçicekmiş. … ..
… ..
… ..
… ..
… .. İnsanlar aptalların kendileri gibi davranmamasını komik buluyorlar. .8 .. ..
… .. Dr. Strauss bir psikiyatrist ve beyin cerrahıymış. … .. “Zekan geliştikçe, sorunların da o ölçüde artacak, Charlie,” dedi. “Zihinsel gelişmen duygusal gelişmeni aşacak. Ve zaman içinde bana sormak istediğin pek çok şey olduğunun farkına varacaksın. Senden sadece, bir şeye ihtiyacın olduğu vakit gelmen gereken tek yerin burası olduğunu hatırlamanı istiyorum.”
Mayıs 15 - Çalışmalarım iyi gidiyor. Üniversite kütüphanesi ikinci evim gibi oldu artık. Bana özel bir oda ayırmak zorunda kaldılar çünkü basılı bir sayfayı özümsemem sadece bir saniye alıyor ve ben kitapları karıştırırken meraklı öğrenciler değişmez bir şekilde etrafıma dolanıp beni seyrediyorlar.
Şimdiki durumda beni en fazla ilgilendiren konular, kadim lisanların etimolojisi, varyasyonlar hesabı konusundaki en yeni çalışmalar ve Hindu tarihi. … ..
… .. başka bir platoya atlamış durumdayım ve şimdi farklı bilim dallarının sanki aynı kaynaktan çıkmışçasına, birbirine yakın mecralarda akıttıklarını görebiliyorum.
… ..
Fikirleri elementer düzeyde tartışmaktan artık hiç keyif almıyorum. Ama insanlar sorunun karmaşıklığına kafa yormadıkları onlara gösterildiği vakit, bundan hiç hoşlanmıyorlar yüzeydeki küçük dalgaların altında neler olduğunu bilmiyorlar. Daha yüksek düzeyde de işler daha iyi değil, ben Beekman’daki profesörlerle bunları tartışmaktan çoktan vazgeçtim.
… ..
Mayıs 17 - … ..
… .. Avuçlarımdaki terlemenin, göğsümdeki sıkışmanın ve ona sarılma arzusunun sadece biyokimyasal tepkimeler olduğunu kendime telkin edip duruyordum. Tedirginliğime ve heyecanıma neden olan uyarıcı-ve-tepki kalıplarını bile teşhis etmeye başlamıştım. Yine de her şey muğlak ve bulanıktı. Ona sarılmalı mıydım, yoksa sarılmamalı mıydım? Benim ona sarılmamı bekliyor olabilir miydi? Sarılsam bana kızar mıydı? Onun bir yeni yetme gibi davrandığını görüyordum ve bu beni öfkelendiriyordu.
… ..
… ..
“Hintçe ve Japonca okuyamıyor mu? Hadi canım …”
“Charlie, herkes diller konusunda senin kadar yetenekli değil.”
Peki ama o zaman Rahajamati bu metoda yaptığı saldırıyı nasıl çürütecek ve Tanida’nın bu tür bir kontrol mekanizmasının geçerliliğini sorgulamasına karşı nasıl tavır alacak?
… ..
… .. “Siz hangi dilleri biliyorsunuz?” diye sordum.
“Fransızca, Alınmanca, İspanyolca, İtalyanca ve idare edecek kadar da İsveççe”
“Rusça, Çince, Portekizce bilmiyor musunuz?
… … Eski dillerden sadece Latinceyi ve Yunancayı okuyabiliyordu. Doğu dillerinden hiç haberi yoktu.
… .. Evet o egoist bir insan… Ne olmuş yani? Böyle bir işe girişmek için bir kişinin öyle bir egosu olması gerek. Onun gibi pek çok adam gördüm ben, o gösterişin ve kendine güven görüntüsünün altında, aslında oldukça büyük bir korku ve güvensizlik duygusu yatmakta.”
“Ayrıca sahtekarlık ve sığlık.,” diye ekledim. “Şimdi ben onları olduğu gibi görebiliyorum. O her zaman bir şeylerden ürkmüş görünüyor. Ama doğrusu Strauss beni şaşırttı.”
… ..
… ..
Senin bu kadar kısa süre içinde nasıl bir gelişme gösterdiğini düşünüyorum,” dedi. “Şimdi müthiş bir akla, zeka seviyen ölçülemiyor bile, bazı insanların tüm ömürleri boyunca uğraşıp öğrendikleri bilgileri sen bu kısa süre zarfında elde etmiş durumdasın. Ama sende simetrik olmayan bir şey var. Bilgilisin. Her şeyi görebiliyorsun. Ama anlayışlı veya -sanırım belki de şu sözcüğü kullanmalıyım- hoşgörülü olma yeteneğin gelişmedi. Onlara sahtekar diyorsun ama onların hangisi bugüne kadar mükemmel veya insanüstü olduğunu iddia etti ki? Onlar sıradan insanlar. Dâhi olan sensin.”
… ..
… ..
Öğrenmek tuhaf bir olay: Ne kadar derinlere gidersem, var olduğunu bile bilmediğim şeylerle karşılaşıyorum. Kısa bir süre önce, her şeyi -dünyadaki tüm bilgileri- öğrenebilirim gibi aptalca bir hisse kapılmıştım. Şimdi ise, sadece onların var olduğunu bilmeyi ve bir nebzesini anlayabilmeyi ümit ediyorum.
… ..
… .. Benim yerim neresi? Şimdi ben kimim ve neyim? Tüm hayatımın mı, yoksa son birkaç ayın mı toplamıyım ben? .… ..
… ..
… .. Zihnimdeki hiçbir şey tamamen yok olmuyordu. Geçirdiğim ameliyat onun üstünü bir eğitim ve kültür tabakasıyla örtmüştü, ama duygusal olarak o hâlâ oradaydı - beni seyrediyor ve bekliyordu.
… ..
… .. Başkalarına kendimden bir şey vermeli, bilgimi ve becerilerimi insan zekasının geliştirilmesi için kullanmalıyım. Kim daha donanımlı? Her iki dünyayı da tanımış, her iki dünya da da yaşamış olan başka kim var?
… .. Bazı fikirlerim var.
Eğer mükemmel bir hale getirilebilirse, bu teknikle yapılabilecek o kadar çok şey var ki… Benden bir dâhi yapmayı başardıklarına göre, ülkede sayıları beş milyonu geçen düşük zekâlı insan için de aynı şeyler neden yapılamasın? Ya dünya üzerinde sayısız zihinsel engelli insana ve henüz doğmamış olmakla birlikte kaderlerinde düşük zekalı olarak doğmak olan insanlara ne demeli? Bu teknik normal insanların üzerinde de kullanılırsa, kim bilir ne muhteşem zeka düzeyleri ortaya çıkar? Ya dâhilerin üzerinde kullanılırsa?
Açılması gereken öyle çok kapı var ki, … ..
Ama artık yalnız başıma olamam. Alice’e bunu söylemeliyim.
… ..
… .. Değer verdiğim kişinin önünde içimdeki iltihabı yakıyordum ve bu bana yeni bir soluk getiriyordu. … ..
… ..
Warren Devlet Bakımevi ve Eğitim Okulu…. Çocuklarımı çok seviyorum İşimiz kolay değil ama onların size ne kadar ihtiyaçları olduğunu düşündüğünüzde, büyük bir tatmin duygusu yaşıyorsunuz. … .. “Normal çocuklar çok çabuk büyüyor ve size olan ihtiyaçları çabuk bitiyor. Ama bu çocuklar sizin vereceğiniz her şeye muhtaç- tüm hayatları boyunca hem d. “... ..”İşimiz zor ama değiyor.”
… .. “Burası özel güvenlik köşkü, “ diye izah etti. “Burada duygusal açıdan hasta olan düşük zekalılar var. Fırsat bulduklarında ye kendilerine, ya da diğerlerine zarar verirler. Onları K köşküne koyuyoruz ve her zaman kilit altında tutuyoruz.”
“Duygusal anlamda hasta olanlar mı? Onların akıl hastanelerinde olmaları gerekmez mi?”
“Evet, tabii,” dedi, “ama buna karar vermek çok zor. Duygusal rahatsızlık sınırına yakın olanların bazıları, ancak burada bir süre geçirdikten sonra çökme belirtileri veriyor. Diğer bazıları için mahkeme kararı var ve onlar için yerimiz olmamasına rağmen buraya kabul etmekten başka çaremiz olmuyor. Asıl sorun, buradakimse için yer olmaması. Bekleme listemizin ne kadar uzun olduğunu biliyor musunuz? Tam bin dört yüz kişi sırada bekliyor. Ve bu yılın sonuna kadar belki yirmi beş veya otuz kişi için yerimiz olabilecek.”
“Peki bu dört yüz kişi nerede şimdi?”
“Evlerinde. Dışarıda, burada veya başka bir kurumda yer açılsın diye bekliyorlar. Gördüğünüz gibi, bizzim yer sıkışıklığımız sıradan bir hastanede yer olmamasına benzemiyor. Bizim hastalarımız buraya genellikle hayatlarının sonuna kadar yaşama için geliyorlar.”
… ..
… .. “Bunlar benim çocuklarım… dilsiz ve sağır olanlar
“Onarlardan elimizde altı yüz tane var,” “federal hükümetin sponsorluk yaptığı özel bir proje kapsamında…”
Bu ne inanılmaz bir şeydi! Diğer insanlara göre, ne kadar az şeye sahipti bu insanlar. Düşük zekalı, sağır ve dilsiz - ve buna rağmen büyük bir şevkle sıraları zımparalıyorlardı.
… ..
… “Para ve malzeme verebilecek olan insan sürüyle var, ama vaktini ve sevgisini verecek insan çok az çıkıyor.”. … ..
… ..
“Şu şişeyi görüyor musunuz?”
… ..
“Kollarına yetişin bir adamı alıp bu şişeyle beslemeye hazır olan kaç kişi tanıyorsunuz? Veya bir hastanın onu baştan aşağıya idrar ve dışkıyla sıvaması riskini göze alabilecek? Şaşırmış gibisiniz. Anlayamazsınız, nasıl anlayabilirsiniz ki, siz araştırmalarınızı fildişi bir kulede yapıyorsunuz, öyle değil mi? Bizim hastalarımız gibi en basit insani deneyimden mahrum olmanın nasıl bir şey olduğunu siz nereden bilebilir sini ki?
… O, beni anlayabilecek türden bir adam.
… ..
Zeka kalkulusu çok büyüleyici bir alan. Bir bakıma, bu benim tüm hayatım boyunca ilgi duyduğum bir konu. İşte, şimdi elimin bugüne kadar ilgilendiğim tüm bilgileri uygulayabileceğim bir imkan var.
… ..
… .. “Ama ben zekanın tek başına hiçbir anlam taşımadığını öğrendim. Burada, sizin üniversitenizde zeka,eğitim ve bilgi büyük idoller haline gelmiş. Ama şimdi biliyorum ki, hepinizin atladığı bir şey var: Sevgi ve şefkat eli değmeyen zeka ve eğitim beş para etmez.”
… ..
“Beni yanlış anlamayın lütfen,” dedim. “Zeka bir insanın sahip olabileceği en büyük lütuflardan biri… Ama ne yazık ki, bilgi arayışı sevgi arayışını kapı dışarı ediyor. Bu da benim son zamanlarda keşfettiğim şeylerden biri. Size şunu hipotez olarak sunuyorum. Sevgi alma sevgi verme yeteneğinden yoksun olan zeka, zihinsel ve ahlaki çöküşe, nevroza ve muhtemelen insan ilişkilerini dışlayan bir beynin, sadece şiddete ve acıya neden olacağını da eklemek istiyorum
… ..
Ağustos 26 - Profesör Nemur’a Mektup (Kopyası)
Sevgili Profesör Nemur:
… .. “Algeron-Gordon Efekti: Arttırılmış Zelanın Yapısı ve İşlevi Üzerine Bir Çalışma” başlıklı raporumun bir kopyasını gönderiyorum. … ..
… ..
Roschach testini, kağıtlarda ne göründüğünün değil, onlara nasıl tepki verdiğinin önemli olacağını bilecek kadar iyi biliyordum. Oradaki şekilleri bütün olarak mı, parçalar halinde mi, yoksa hareketsiz figürler olarak mı görüyordun, renkli noktalara dikkat ediyor muydun, yoksa onları yok mu sayıyordun, aklına çok fikir geliyor muydu, yoksa birkaç basmakalıp yanıtla işi geçiştiriyor muydun…
“Bu test geçerli değil,” dedim. “Senin ne aradığını biliyorum. Zihnimle ilgili belirli bir resim yaratmak için ne tür yanıt vermem gerektiğini de… Bütün yapmam gereken…”
*Algrenon’a Çiçekler & Daniel Keyes
Özgün adı : Flowers for Algernon
Çeviren Handan Ünlü Haktanır
Koridor Yayıncılı
1966
*Daniel Keyes (August 9, 1927 – June 15, 2014) was an American writer who wrote the novel Flowers for Algernon. Keyes was given the Author Emeritus honor by the Science Fiction and Fantasy Writers of America in 2000.[1]
… ..
Flowers for Algernon
The short story and subsequent novel, Flowers for Algernon, is written as progress reports of a mentally disabled man, Charlie, who undergoes experimental surgery and briefly becomes a genius before the effects tragically wear off. The story was initially published in the April 1959 issue of The Magazine of Fantasy & Science Fiction and the expanded novel in 1966.[9] The novel has been adapted several times for other media, most prominently as the 1968 film Charly, starring Cliff Robertson (who won an Academy Award for Best Actor) and Claire Bloom. Keyes also won the Hugo Award in 1959 and the Nebula Award in 1966 for the story.[1][10]
The inspiration for Flowers for Algernon came from Keyes's experiences as a teacher. When he was teaching at a high school, he taught both mentally gifted and challenged students. One particular experience with a boy in his mentally challenged class sparked the inspiration to begin writing Flowers for Algernon. He was wondering what would happen if it was possible for a person to gain intelligence.[
… ..
Novels[edit]
Flowers for Algernon (novel, 1966) adapted for cinema as Charly, 1968, and as Flowers for Algernon, 2000
The Touch (1968; re-edited and published as The Contaminated Man, 1977)[22]
The Fifth Sally (1980)[22]
Unveiling Claudia (1986)
The Milligan Wars: A True-Story Sequel (Japan, 1994)
Until Death (1998)
The Asylum Prophecies (2009)
*Kalkülüs - Vikipedi (wikipedia.org)
*Başlangıçta sonsuz küçük hesap veya "sonsuz küçüklerin hesabı" olarak adlandırılan kalkülüs, geometrinin şekillerle çalışması ve cebirin aritmetik işlemlerin genellemelerinin incelenmesi gibi, kalkülüs sürekli değişimin matematiksel çalışmasıdır.
Kalkülüsün diferansiyel kalkülüs ve integral olmak üzere iki ana dalı vardır. Diferansiyel kalkülüs anlık değişim oranları ve eğrilerin eğimleriyle ilgiliyken, integral miktarların ve eğrilerin altındaki veya arasındaki alanların toplamıyla ilgilidir. Bu iki dal birbiriyle kalkülüsün temel teoremi ile ilişkilidir ve sonsuz dizilerin yakınsaması ve iyi tanımlanmış limite kadar sonsuz serilerin temel kavramlarını kullanır.[1]
Matematik eğitimi'nde "hesap", temel olarak fonksiyonlar ve limitlerin incelenmesine ayrılmış temel matematiksel analiz derslerini ifade eder.
Kalkülüs, aslında "küçük çakıl taşı" anlamına gelen Latince bir kelimedir. Bu tür çakıl taşları, antik Roma'da kullanılan ulaşım araçlarının kat ettiği mesafeyi saymak (veya ölçmek) için kullanılırdı,[2] kelimenin anlamı gelişti ve bugün genellikle bir hesaplama yöntemi anlamındadır. Bu nedenle, önermeler hesabı, Ricci kalkülüsü, değişimlerin kalkülüsü, lambda kalkülüsü ve proses kalkülüsü gibi belirli hesaplama yöntemlerini ve ilgili teorileri adlandırmada kullanılır.
Özellikle mühendislik alanında, tüm modellemelerin temelini ve fiziksel olaylarını matematiksel yani somut bir ortama çevirmek için kullanılır. İçerisinde Fonksiyon, limit, türev, integral ve diziler gibi konuları içerir. Kalkülüsün temeli cebir, trigonometri ve analitik geometri konularının üzerine inşa edilmiştir.
…. ..
*https://tr.wikipedia.org/wiki/Katatoni
*Katatoni, psikomotor belirtilerle karakterize bir klinik tablo. İlk kez 1874 yılında, Karl Ludwig Kahlbaum tarafından tanımlanmıştır.[1][2][3] Psikiyatrik bozukluklar dışında başka çeşitli tıbbi nedenlerle de ortaya çıkabilir.
*Regresyon Nedir?. Makine öğrenmesinde üretilen çıktılar… | by Ece Akdağlı | Medium
*Makine öğrenmesinde üretilen çıktılar kategorik ise sınıflandırma (classification) ,nümerik ise regresyon (regression) denir.Regresyon bağımsız ve bağımlı değişkenler arasındaki ilişkiyi matematiksel olarak ifade etmemize yarayan bir istatiksel ölçümdür. Günlük hayatımızdan örnek verirsek su faturasına her sene %10 zam geldiğini düşenelim .Bu orana göre ilerleyen yıllardaki su faturasının fiyatını tahmin etmek. …. .…
*https://tr.wikipedia.org/wiki/Atreus
*Atreus, Miken Kralı. Zeus'un oğlu Tantalos'un torunu. Pelops ile Hippodameia’nın oğludur. Thyestes ile Nikippe’nin kardeşidir. Kleola ile evliliğinden Pleisthenes doğdu. Aradan zaman geçtikten sonra, Atreus dul kalan gelini Aerope ile evlendi. Bu ikinci evliliğinden Agamemnon ile Menelaos adlı iki oğlu ve Anaksibia adında bir kızı oldu.
Bir söylentiye göre Atreus ile kardeşi Thyestes, babalarının daha çok sevdiği kardeşleri Khrysippos’u öldürüp baba bedduası aldılar ve daha sonra Argos Krallığını ele geçirdiler. Ancak Thyestes hükümdarlığın sembolü olan altın kuzuyu çalarak Atreus’un karısı Aerope’yi ayarttı. Suçu ortaya çıktıktan sonra kaçarken Atreus’un oğlu Pleisthenes’i de beraber götürdü ve kendi oğlu gibi büyüttü. Oğlan büyüyünce Thyestes onu Atreus’u öldürmeye yolladı. Ancak Atreus kendi öz oğlu olduğunu sonradan anladığı Pleisthenes’i öldürdü. Atreus Krallığı bölüşmek vaadi ile, sefalet içinde dolaşıp duran kardeşi Thyestes’i çocuklarıyla beraber yanına getirtti. Sonra bir yolunu buldu. Thyestes’in oğullarını gizlice kestirdi. Barışma ziyafetinde babalarının önüne yemek diye koydu. Hiçbir şeyin farkında olmayan Thyestes oğullarını yedikten sonra Atreus oğlunun pişirilmemiş uzuvlarını lanetler savurarak, küfürler ederek, masayı devirdi. Duyduğu dehşetten nefretten Güneş bile üzüldü, şaşırdı, gökteki yolunu tamamlamadan geri döndü.
Akhilleus'un babası Peleus gibi dönemin yiğitlerinden ve güçlü savaşçılarındandır, ancak Atreus biraz daha çok gaddarlığıyla tanınan bir şahsiyettir, Atreus'ların laneti birçok yazara ve şaire esin kaynağı olmuştur.
*https://tr.wikipedia.org/wiki/Kadmos
*Yunan mitolojisinde, Kadmos ya da Cadmus(/ˈkædməs/ ')' efsanevi Boeotia'daki Thebai şehrinin kurucusudur ve Fenikelidir. [1] Perseus ve Bellerophon'la birlikte ilk Yunan kahramanıydı ve Herakles'ten önceki en büyük kahraman ve canavar avcısıydı.[2] Yaygın olarak Fenike prensi olduğu belirtilir,[3] kral Agenor'un ve kraliçe Tire'li Telephassa'nın oğluydu, kardeşi Phoenix, Cilix ve Europa idi. Kadmos'un soyağacı Zeus'a dayanmaktadır. Başlangıçta, Zeus tarafından Fenike kıyılarından kaçırılan kız kardeşi Europa'yı bulup Tire'ye geri götürmek için kraliyet ailesi tarafından yolculuğa gönderildi. İlk anlatımlarda, Kadmos ve Europa, Phoenix'in çocuklarıydı.[4] Kadmos, aslen onun onuruna Cadmeia akropolisi olarak adlandırılan Yunan şehri Thebai'yi kurmuştur.
Kadmos'un anavatanı, antik yazarlar arasında önemli bir anlaşmazlık konusuydu. Apollodorus, onu Fenikeli tanımlar, ancak Tire, Sidon ve hatta Mısır'daki Thebes'ten farklı versiyonlarda bahsedilmiştir. Soy ağacı bazen duruma uydurulacak şekilde değiştirilmiştir, örneğin annesi Nil'in kızıdır.[5]
Okuduğum kitapların (dünya klasikleri dahil ) çoğunluğu tarihi konular ve Algernon'a Çiçekler" değişiklik oldu benim için ama maalesef engellilerin maruz kaldıklarını bir kez daha anlamış olmak; bu konuda duyarlı olmak ve destek olmak konusunda muhasebe yaptırıyor.... Henüz başlardayım ve sürükleyici ...kolay okunabilir bir kitap olduğunu düşünüyorum.... Bu arada kitabın baş tarafındaki mürekkep (Rorschach )testi ve TEMATİK KAVRAMA TESTİ ve daha fazla testlerden geçirilmiş (damdan düşürülmüş -üstelik bir çuval dolusu antidepresan yüklemesi yapılmış bir ) adam olarak 🤭🤔😀 Charlie Gordon'a yapılanları daha kolay anlıyorum ... Aslında Kitap okumak en iyi antidepresan🤣😇🤣🤣🤣
YanıtlaSilEngellilerin toplum içinde maruz kaldıkları, çoğunluğu kötü olan davranışlar ve diğer taraftan engellilere yönelik olumlu çalışmalar yapan bilim adamlarının çabaları anlatılmakta…
YanıtlaSilHangi insan, diğerleri tarafından, hangi gerekçe ile; yok yere alaya alınmayı, sadece üzmek maksadıyla sataşılmayı, hatta acı çektirilmeyi hak etmektedir?
SilBunu ahlaki yanı olmadığını bilmeye gerek yok.
SilBunu yapabilenler “kişilik bozukluğu” sınıfında kalıyorlar….
SilEngellilerin, kendi kendilerine; “İnsanlar, aptalların kendileri gibi davranmamasını komik buluyorlar. … .. “ diye düşündüklerinin farkında olmalıyız……. Bu durumun farkında olanlar vardır mutlaka
SilYa da kimin, veya yakınlarımızdan birinin; ne zaman?, nerede?, neyle karşılaşacağını? bilebilir miyiz? Ohalde başa gelmeden empati yapmak gerekmez mi?
Silİnsanlar içinde bu ince düşünceye sahip olanlar ve engellilerin özel durumlarının bilincinde olanlar elbette çoktur…..
SilBütün bu karmaşık ilişkilerin sağlıklı olabilmesinde, belki de en başta gelenlerin arasında anne-baba rollerini ayrı bir özelliği olduğunu bilmek gerekiyor. Yazar, Psikiyatrist Dr. Gülseren Budayıcıoğlu’nun kitaplarında da vurgulandığı üzere; kişilik sorunlarının önemli bir bölümünün (betona kazınırcasına iz bırakan) çocukluk travmalarından kaynaklandığı, bunun da yine önemli bir kısmının; anne-babalar başta olmak üzere; giderek uzaklaşan bir halka olarak kabul edilecek yakın aile çevresinden kaynaklandığı gerçeğinin farkında olmak gerekiyor…..
Silİşte Daniel Keyes’in bu eseri; roman kahramanı Charlie Gordon’un, çocukluğunda maruz kaldığı anne-baba davranışlarının başta olmak üzere çevresindeki insanların neden olduğu derslerle dolu…. Yazar, çocuğunun sorunlarını kabullenmekte zorlanan annesinin çocuğun yeteneklerini aşan beklentilerinin karşılayamayan çocuğa şiddet uygulanması ve bu durum karşısında da babanın ortamı terk etmesi …. ..
SilRoman kahramanı Charlie’nin, ameliyat sonrasında zeka anlamındaki potansiyelinin beklenenin ötesinde artması, bu sefer yeni sorunları da beraberinde getiriyor….
SilKitabı okurken her şeyin arka planının anlayabiliyor olmak, ya da gerçek hayatın her safhasında karşılıklı iletişimde bulunulan insanların düşüncelerini okuyormuşçasına anlamlandırabilmek, bütün bunlar olurken insanların biyolojik yanlarını ve bunun da ötesinde vücutlarda meydana gelen anlık kimyasal olayları, bilinç ve bilinçaltı ve psikolojik süreçleri algılayabilmek, daha da ileri giderek bütün bu gelişmelerin; geçmişte kalan çocukluk travmaları yönü ile değerlendirebilmek…. ; bir diğer ifade ile her şeyin farkında olmanın ne kadar dayanılmaz olacağını anlatılmak isteniyor…. Romanın bu yanı fantastik de olsa sürükleyiciliği sağlıyor….
SilNormal zekanın ötesine geçmenin; diğer bir ifade ile akıllı ve zeki olmanın ötesinde de bir zekaya sahip olmak çekici gelse bile, bu durumun tereddütle karşılanması gerekiyor…. Tabii ki, bundan önce normal zekanın sınırının ne olabileceği soyut bir kavram gibi görünüyor…..
SilRoman kahramanı bilimsel bir çalışmanın kobayı olduktan sonra; zeka performası ölçülemeyecek kadar artan Charlie, kendisinin merkezinde olduğu bir konvensiyon ortamında, olup biteni yorunmalamaya çalışıyor; dünyanın değişik yerlerinden gelen bilim adamlarının aslında sıradan insanlar olduğunu, ilişkilerinde göstermelik ve sahtelikler olduğunu düşünüyor…. yetişkin insanların içlerinde birer çocuk olduğunu hatırlatan yaşanmışlıkları anlatıyor… ..
YanıtlaSilAnne Rose’u özürlü çocuğun artık evde istememesi, yeni doğan ikinci çocuğuna zarar verebileceği endişesi ile abi olan Charlie'yi bıçaklayarak öldürmeyi göze laması yazarın bu sahneyi kurgulamakta aşırıya kaçtığı; bir diğer ifade ile hayatın doğal akışına uymadığı izlenimi uyandırıyor…. bunun olabilmesi annenin de normal olmadığı anlamına geliyor…
YanıtlaSilRomanın ana teması, anneden kaynaklanan travmaların çocuk üzerindeki kalıcı etkileri … ..
YanıtlaSilWarren Devlet Bakımevi ve Eğitim Okulu’nun varlığı ve orada kalma durumunda bulunanlar ve de orada kalabilmek için sırada bekleyenleri düşününce insanların hallerine şükretmek için ne kadar çok nedeni olduğunu düşünmemek mümkün değil…..
YanıtlaSilZeka özürlülerin içinde dilsiz ve sağır olanları bilmek ise bardağı taşıran dama gibi oluyor....
Sil“Algrenon’a Çiçekler”, Daniel Keyes’i okurken duygulanmamak elde değil. Bazı yazarlarda fark ettiğim gibi bu romanda da yazar hiç de ihtiyacı olmayan, belki de ilgiyi artırmayı hedefleyen, gereksiz bulduğum yan konulara girmekle birlikte; akıl sorunu olan insanların ortamları ve konu uzmanlarının çalışmaları konusunda çok emek vermiş görünüyor….
YanıtlaSilHayatın akışı içinde sağlıklı olan kimselerin farkında olmaktan korktuğu, farkına varanların büyük kısmının da, kendi psikolojilerinin olumsuz etkilenmesinden çekinerek; uzak durdukları zeka engeli olanları ele almış. Bunu yaparken de bir anlamda tefekkür etmenin, empati yapmanın kapılarını aralamaya çalıştığı farkediliyor…
Romanın sonlarına yaklaşırken; farkındalık yaratması bakımından kitapların değerini bir kez daha anlamak aynı zamanda insanda tatmin olma mutluluğu da veriyor….
Bu arada bir şeyi daha fark ettim. Kitabın çevirisini yapan Handan Ünlü Haktanır’ın da hakkını vermek gerekiyor. Keyes’in anlatmak istediklerini Türkçe olarak ifadesi için “mükemmel” vurgusunun uygun olacağını düşünüyorum. Çeviri konusunda çok sayıda okuduklarım arasında bu ikinci defa oluyor.
YanıtlaSil