… .. Evlikileri artık bir “evcilik oyunu”nu andırıyordu. Bu tarz ilişkilerde bir taraf şefkat dilenirken diğer taraf kendisini eşine ebeveynlik yaparken bulur.
Karşınızdakinin ihtiraslarına kurban gitmeden önce kendinize şefkat vermeyi öğrenmeli ve ilişkide yanlış unsurları aramayı bırakmalısınız. Bilin ki çocukluğunuzda yaşayamadığınız o şefkati karşınızdaki size vermeyecek. Sevgi ve şefkati bu nedenle kendinize vermeli, eşinizle olan ilişkinin şehvet üzerine inşa edilmesi gerektiğinin farkına varmalısınız.
… ..
Evlilik çiçek yetiştirmeye benzer. Ona yeterince zaman ayırmaz ve bakım göstermezseniz kurur. Evlilik de böyledir, çiftler arasında evliliği besleyecek unsurlar yok olduğunda ayrışma gerçekleşir. … ..
… ..
Kadın ve erkek, psikolojik ve fizyolojik olarak birbirinden oldukça farklı yaratılmıştır. Tüm bu farklılıklara rağmen aralarında güçlü bir çekim bulunur. Bu çekim kadın ve erkeğin birbirlerine olan ihtiyaçlarının bir göstergesidir, diyebiliriz.. … ..
… ..
… .. Fakat evlilikte yaşanan problemler bu kaderi kabullenip ömür boyu aynı kaderde kalacağınız anlamına gelmez. “Evlilik kader, mutluluk tercihtir” sözü mutluluğu her evlilikte yakalayabileceğinizin kanıtıdır. .. ..
… .. Çünkü evlilik dediğimiz olgu, bir erkek ve bir kadının birbirlerini şehvet ekseninde arzulaması ile meydana gelir. Dolayısıyla onların bu birlikteliğini diğer insanlarla olan ilişkilerinden ayıran en önemli özellik, birbirlerine duydukları şehvettir. Eğer şehvet olmazsa bu birliktelik arkadaşlığa dönmüş demektir. … ..
… .. İnsanoğlunun ihtiyaçlar hiyerarşisinde, ilk sırada beslenme-barınma gelir. Daha sonra sevme, sevilme, anlaşılma vs. gelir. Şefkat bu ihtiyaçların en önemlisidir. Doğduğunuz andan itibaren anne ve
babamızın şefkatine muhtacız. Biz bu şefkati yeterli ve zamanında alamadığımızda yaşımız kaç olursa olsun gördüğümüz herkeste şefkat arayışına girebiliriz. … ..… ..
Oksitoksin, diğer bir deyişle aşk hormonu, kadınlarda daha çok romantizm evresinde salgılanırken erkeklerde daha çok erotizm evresinde salgılanır. Bu hormonun salgılanması her iki taraf için de gereklidir ve yetişkince yaşlanan bir evliliğin olmazsa olmazıdır. … ..
…..
Şefkat ve merhamet çoğunlukla aynı şeylerdir. Fakat eşe karşı gösterilen fazla şefkat karı-koca ilişkilerinde dengeleri bozmaktadır. Çünkü eş ile oluşturulması gereken ilişkinin asıl unsuru şehvettir…. ..
… ..
Şefkat aynen suyun demiri paslandırdığı gibi evliliği de çürütür.
Şehvet ise evliliğin yapısından bulunması gereken en önemli araçtır. Şehvetin olmadığı bir evlilik, arkadaşlıktan öteye gidemez. … ..
… ..
Bu coğrafyanın kadınları şehveti nasıl ortaya çıkaracaklarını bilmiyorlar. Özellikle kadınların kadınlıkları daha küçük yaştan itibaren anneleri tarafından törpüleniyor. O kadını yetiştiren annenin de kadınlığı zamanında annesi tarafından çalındığı için kendi kızına neyi, nasıl aktaracağını bilmiyor ve bu düzen nesilden nesile böyle devam ediyor. … ..
… .. Böyle bir durumda karşısında şefkatli bir kadın gören erkek de ne yapacağını bilemiyor. Yapısı gereği karşısında arzulayacağı ve şehvet duyacağı bir kadın isteyen erkeğin fıtratı bocalıyor. … ..
… ..
Eşe karşı şefkat olarak bahsettiğiniz şey nedir?
Eşe bir “ebeveyn” gibi yaklaşmaktır. Örneğin, “Çay getireyim mi? Aç mısın? Ben hallederim! Tırnakların uzamış. Sırtına kese yapayım vs. gibi cümleler ve bu cümlelerin altında yatan “Ben sana göz kulak olurum” mesajı, şefkatin somut olarak kendini gösterdiği alanlardır. Özellikle kadınların bu tarz davranışları yaptıktan sonra “Hocam akşam olduğunda eşim kedi gibi kıvrılıp yatıyor, cinsel hayatımız yok denecek kadar az” yakınmalarını sıklıkla duyuyoruz.
Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır. Annemiz-babamız bize doğru kadınlık ve erkeklik modelini öğretmedi. Aksine şehveti balyalayacak şeyler yapmış olabilirler.
… ..
… ..
… .. Gerçek bir romantizm kadın erkeğe onu elde etmesi için alan açar. Burada erkeğin içindeki avcı uyanır ve kadını etkileme çabasına girer. Kadın ve erkeğin fıtratı bunun üzerine kurulmuştur. Erkek kahraman rolündedir.
… ..
… ..
Cinsellik, evliliğin en önemli yapı taşıdır. Cinsellik sizin eşinizle olan ilişkinizi diğer insanlarla kurduğunuz ilişkiden ayıran en önemli kriterdir. Cinselliğin olmadığı ya da sorunlu olduğu bir evlilik, ev arkadaşlığından öte gidemez. … ..
… ..
… Fakat bu sorunlarımızın üstünü kapatacağımız anlamına gelmiyor. Elbette ki sorunları dile getireceğiz, çözüm arayışına gireceğiz ama bunu yaparken kullandığımız tavra dikkat edeceğiz. “Ben dili” kullanacağız. “Ben senin bu tavırlarından hoşlanmıyorum, beni rahatsız ediyor, bu durumdan hoşnut değilim” ifade tarzı problemlerin çözümü için büyük adımdır.
Bunun tam tersini yapıp eşimizi değiştirmek adına, eşe parmak sallamaya başlarsak ei ile iki yetişkin değil, alt-üst ilişkisi kurulmuş olur. Alt-üst ilişkisi içerisinde olan bir çiftin sağlıklı cinsellik yaşaması elbette mümkün değildir.. Cinselliğinwh yaşanabilmesi için her iki tarafın eşit olması, her iki tarafın da sağlıklı yetişkin olması şarttır.
… ..
İlişkilerde cinsellikten konuşmamalıyız Cinsellik konuşulacak şey değildir. Cinsellik yaşanır! Karı-koca muhabbet eder, romantizm ve erotizmi yaşar.Bunların sık sık konuşulması, ilişkinin büyüsü bozar. Elbette ortada cinsellikle ilgili problem varsa konuşulup çözüm yolları aranabilir fakat normal giden bir ilişkide bu konular konuşulmaz. … ..
… ..
Evlilik, bir “alma-verme” dengesi”dir. Sürekli olarak tek tarafın hediye davranışları sergilediği ve sürekli alttan aldığı bir sistem değildir. Kaba tabirle , evliliği bişr ticaret gibi düşünürsek ticarette idare etmek var mıdır? Ticarette alttan almak var mıdır? Ticarette görmezden gelme var mıdır?
.. ..
Bu soruları dikkate almak gerekiyor. Biliyoruz çoğu çift kendini tanımıyor. Kendinin farkında değil. “Ben bilinci” yok. Ne yorgunluğunu biliyor ne uykusunu biliyor ne susuzluğunu biliyor… Kendinden kopuk, kendine yabancılaşmış şekilde yaşıyor. Zannediyorki ”Ben her şeyi yaparım! Her şeye yeterim! Ama günün birinde hiç beklemediği bir anda kırılma yaşayacağının farkında değil. Üstüne üstlük yaptıklarınında bir vazife olarak yapışacağının da farkında değil. … ..
… .. Romanları niye okuruz? Filmleri niye izleriz? Şiirleri niye dinleriz? Orada bir duygu aktarımı vardır. İnsanda karşı tarafın duygularını okuyan, algılayan bir mekanizma vardır. … ..
… ..
Evlilikte iletişimi güçlü tutan en önemli dinamik, “şehvettir”. Bi karı-kocayı diğer insanlardan ayıran en önemli özelliktir şehvet. İlişkinin şehvet ekseninde gelişiyor olması,
iletişimi dinamik tutar. Kişisel problemleri daha kolay atlatır. Pazarlık evresini daha rahat geçirirler. Diğer türlü şefkatin ön planda olduğu bir evlilik, iki arkadaşın aynı evde yaşamasına benzer. Şefkat öyle bir bombadır ki evlilikte şehveti yerle bir eder. Kişi eşine karşı bir kez şefkat nazaruıyla baktı mı kişinin tekrar şehvet nazarıyka bakması çok zordur. Beyin bir kez acıma duygusuyla bakarsa o kişiye karşı şehvet duyguları kapanır. Kişi eşiyle şefkat ekseninde bir ilişki kurduğunda şhveti başka birinde aramaya başlayabilir. Evdeki onun “annesi/babası” gibi olmuştur. … … Bunu engellemenin en güzel yolu, önce kendimizi ölçüp, biçmek sonra karşımızdakini insanın eksikliklerini tespit etmektir. … ..
… ..
… .. Bazı birliktelikler sadece ebeveyn rolünde devcan edebiliyor. Erkek eşini partneri olarak değil, çocuklarının annesi olarak görmeye başlıyor. Bu reddiye neden başlıyor? Çünkü sadece karı ve koca olmaktan çıkıyorlar. Yeni rolle beraber evlilikten evciliğe kayıyorlar. Onları bir arada tutan şey, aralarındaki tutku değil, onları bit arada tutan şey çocuklar olmaya başlıyor. Birbirlerini artık o çacukların ebeveynleri olarak görüyorlar ve aralarında başka bir bağ kalmıyor. Dolayısıyla romantizm ve erotizmin sona ermesi çok ciddi problemlerin ortaya çıkmasına sebebiyet veriyor.
… .. Bu hâle indirgendiğinde eşler arasındaki tutku, çekim, arzu ortadan kalkıyor. .. ..
… ..
… .. Her kim eşini kazanmak, evliliğini düzeltmek adına kendini cinselliği yaşamaya zorlarsa bunun sonucunda daha büyük problemler ortaya çıkar. … ..
… ..
… .. Ekstra bir şey yapmanıza gerek yoktur, fıtratınızın önünü açsanız yeter.
… ..
Evlilikte Şehvet Şefkat Dengesi/Eşinize ebeveynlik yapmayın & Uz. Psikolog Fatih Reşit Civelekoğlu
Genel Yayın Yönetmeni: Hatice Kübra Tongar
Genel Koordinatör : İsmail Tongar
Hayy Kitap
1.Baskı: Aralık 2023
*Maslow teorisi - Vikipedi
*Maslow teorisi veya Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi, Amerikalı psikolog Abraham Maslow tarafından 1943 yılında yayınlanmış bir çalışmada ortaya atılmış ve sonrasında geliştirilmiş bir insan psikolojisi teorisidir.
Maslow teorisi, insanların belirli kategorilerdeki ihtiyaçlarını karşılamalarıyla, kendi içlerinde bir hiyerarşi oluşturan daha 'üst ihtiyaçlar'ı tatmin etme arayışına girdiklerini ve bireyin kişilik gelişiminin, o an için baskın olan ihtiyaç kategorisinin niteliği tarafından belirlendiğini söz konusu etmektedir. Maslow'un kişilik kategorileri kendi aralarında bir dizilim oluştururlar ve her ihtiyaç kategorisine bir kişilik gelişme düzeyi karşılık gelir. Birey, bir kategorideki ihtiyaçları tam olarak gideremeden bir üst düzeydeki ihtiyaç kategorisine, dolayısıyla kişilik gelişme düzeyine geçemez.
*Romantizm (Fr. romantisme) veya Coşumculuk, 1800 ve 1850 yılları arasında Avrupa'da edebiyatı, müziği, felsefeyi ve sanatı etkileyen entelektüel bir akımdı. Bir ölçüde Sanayi Devrimi'ne, Aydınlanma Çağı'na aristokratik sosyal ve siyasi düzenine, doğanın bilimsel rasyonalizasyonuna ve klasisizme tepki olarak doğan, doğaya ve duygulara verdiği önemle bilinen bir akımdır.[1] Ortaya çıkışında ise 1789 Fransız İhtilali sonrasındaki toplumsal, siyasal ve düşünsel yapının etkileri vardır.[2]
Romantizm:
İngiltere:
Almanya:
Fransa:
İtalya ve İspanya:
Osmanlı Devleti:
Tanzimat Fermanı'nın ilanından sonra başlayan ve Batı edebiyatı örnek tutularak meydana getirilen Tanzimat Edebiyatı'nın (1859-1896) ilk yıllarında romantizm akımının başlıca kişilerinin başlıca yapıtları verildi. Hugo, Chateaubriand, Dumas; tiyatro alanında özellike Goethe ve Schiller anılabilir. Tanzimat Edebiyatı'nın pek çok yazar ve şairi (Ahmet Mithat, Namık Kemal, Şemsettin Sami, Abdulhak Hamit, Recaizade Mahmut Ekrem) romantizm akımının etkisindedir. Namık Kemal'in İntibah romanı Kamelyalı Kadın'ın; Vatan yahut Silistre oyunu da Romeo ve Juliet'in etkisindedir. Edebiyat-ı Cedide döneminde Halit Ziya Uşaklıgil'nın Mai ve Siyah adlı romanındaki Ahmet Cemil karakteri romantik yazarları okumak için özlem duyar.[4] II. Meşrutiyet döneminden sonra Millî Edebiyat Dönemi'nde Yusuf Ziya Ortaç'ın Binnaz adlı oyununda Hugo'nun etkisi vardır. Fransız edebiyatının etkisi edebiyatımızda hissedilmiştir.
Amerika Birleşik Devletleri:
Görsel sanatlar:
Romantik Edebiyat:
Felsefe ve romantizm:
Romantik bilim:
Romantik müzik:
Müziğin öncelikle insanın duyum ve duygularına seslenmesi ölçüsünde, aklın önceliğini tartışma konusu yapan romantizmle müzik arasında doğal bir yakınlık ortaya çıkar. Romantizmle birlikte iç dünyayı yansıtan yapıtlar, yoğun bir duygusal içerik kazandı (lied); büyük çaplı yapıtlar, yeni bir gerilim ve dokunaklılığa ulaştı (programlı müzik). Orkestra zenginleşti, çeşitlendi ve çalgıların tınısı ve rengi üzerinde titizlikle duruldu. Bu hareket, kaynağını Almanyadaki "Sturm und Drang" ve Fransız Devrimi'nin ideolojisinde buldu.
Özellikle Almanya ve Avusturya'da benimsenen romantizmin başlıca örnekleri Beethoven'ın büyük partisyonlarıdır.
*Erotizm, kelimesi Eski Yunan mitolojisindeki aşk tanrısı Eros'tan türetilmiştir.[kaynak belirtilmeli] Geniş anlamda hem farklı iki cinsten bireylerin cinsel yakınlaşmalarındaki hem de tüm insanlar arası dostluk ve sevgi şeklindeki aşkın görünümlerini kapsar. Ama bu sözcük zaman içinde anlam daralmasına uğramıştır. Günümüzde erotik denince akla gelen, cinselliğin fiziksel ve ruhsal boyutu ve cinsel egoları tatmin amacıyla yapılan hareketler, davranışlar, oyunlar, moda sanat gibi sosyal olgulardır.[kaynak belirtilmeli] Ve bu kullanımıyla da erotizm kelimesi cinselliğin sınırlarını aşmamaktadır. Erotizm kavramı, pornografiye yakın olmakla beraber, pornografi sınır tanımayışı açısından farklılık arz eder.
*Erotizm, kelimesi Eski Yunan mitolojisindeki aşk tanrısı Eros'tan türetilmiştir.[kaynak belirtilmeli] Geniş anlamda hem farklı iki cinsten bireylerin cinsel yakınlaşmalarındaki hem de tüm insanlar arası dostluk ve sevgi şeklindeki aşkın görünümlerini kapsar. Ama bu sözcük zaman içinde anlam daralmasına uğramıştır. Günümüzde erotik denince akla gelen, cinselliğin fiziksel ve ruhsal boyutu ve cinsel egoları tatmin amacıyla yapılan hareketler, davranışlar, oyunlar, moda sanat gibi sosyal olgulardır.[kaynak belirtilmeli] Ve bu kullanımıyla da erotizm kelimesi cinselliğin sınırlarını aşmamaktadır. Erotizm kavramı, pornografiye yakın olmakla beraber, pornografi sınır tanımayışı açısından farklılık arz eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder