Elinizdeki kitapta, Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul’un fethiyle ilgili bilgiler dışında kurmacabir öykü anlatılmaktadır. Tarih kitaplarında, bugün müze olan Kariye’de gizli bir hazine bulunduğu konusunda hiçbir bilgi
ye rastlamadım. Bence Kariya’nin en büyük hazinesi, 1300’lü yılların başından bu yana, yani yaklaşık 700 yüz yıldır bu görkemli anıtının iç duvarlarını süsleyen mozaik ve freskler (duvar resimleri) olmuştur. Kitabın sonunda, Kariye hakkında ayrıntılı bilgi bulacaksınız.
Bir Amacı Vardı Onun
1451 yılındayız. Saruhanlı Sancağı’nın yönetim merkezi olan Manisa’da soğuk bir kış günü. Sancak Beyi Şehzade Mehmet, sabah alacasında uyandı. Bir sıkıntı vardı yüreğinde. Sırtına bir pelerin alıp konağın bahçesine çıktı. Bir bülbül sesi geliyordu büyük bahçenin dip tarafındaki ağaçların birinden. İNsanın içine huzur verene bu sesi daha yakından dinlemek için o tarafa doğru yürümeye hazırlanıyordu ki, dörtnala gelen bir atın nal seslerini duydu. Bahçe kapısının dışında telaşlı sesler yükseldi.
Bülbülün sesi kesilmişti.
Büyük kapı açıldı. Koşarak bir nöbetçi girdi içeri.
… ..
18 Şubat 1451 günü, yani babasının ölümünden on beş gün sonra Osmanlı Devleti’nin başına geçtiğinde tamı tamına on dokuz yaşındaydı Sultan II. Mehmet. Bu nun tahta ikinci çıkışıydı.
Çok özel bir eğitim görmüş, çağının en önemli bilginleri tarafından eğitilmişti ama, böylece genç bir yaşta fetihler yapmak bir yana, devleti yönetmekte bile başarılı olabileceği kuşkuluydu. Oysa, o, kendisine amaçlar belirlemeyi, onlara ulaşacak yolları çizmeyi çok iyi öğrenmişti öğretmenlerinden. Tek dileği vardı genç sultanın: İstanbul’u fethetmek.
… ..
Kentin bir yakasında bunlar olurken, bir başka yakasında, bir grup yeniçeri, surların üzerindeyken çan kulesini gördükleri bir kiliseye doğru ilerliyorlardı. Sultanın son emirleri henüz ulaşmamıştı onlara. Kilise yağmalanacak pek çok değerli eşya, oraya sığınmış ve esir alınacak pek çok insan olacağını düşünüyorlardı. Kariye Kilisesi’ydi burası.
Ama kilise bomboştu. Ne değerli bir eşya, ne de bir tek kişi vardı kilisede.
Bu haber geç vakit genç sultana ulaştı. “Bulun!” dedi genç sultan. “Birileri kilisedeki hazineyi yağmalamış, oraya sığınanları da sir almış olmalı. Çabuk bulun onları bana.
Yapılan araştırmaları tümü boşa çıktı. Kiliseye o bir grup yeniçeriden başkası uğramamıştı. Zenginlikte, Ayasofya ile baş edebilecek durumda olan kilisenin yalnızca duvarları ve duvarlarındaki İsa, Meryem ve azizler ait mozaik tasvirler duruyordu yerinde. Kilisenin içinde bile öylesine büyük bir hazinenin dikkat çekmeden kiliseden taşınmış olması olanaksızdı. Yine de tüm sorgulamalar ve soruşturmalar sonuçsuz kaldı. Esas hazineyi, yani, İstanbul’u fethetmiş olan sultan, bu konunun üstünde pek fazla durmadı.
Sultan II. Mehmet n, o gün atının sırtında kente girerken yeni bir çağın başlamış olduğunu farkında bile değildi. Bu zaferiyle “fatih” unvanını kazanan sulrtan, artık Doğu Roma İmparatorluğu’nun, uani “Diyar-ı Rum”un da hükümdarı olmuştu.
Fatihten 554 Yıl Sonra
(29 Mayıs 2007)
… ..
… ..
s.11
Kariye Hazinesi & Bilgin Adalı
Can Sanat Yayınları
2.Basım: Haziran 2008
*Saruhan Sancağı, Manisa merkezli Osmanlı sancağının adıdır. Osmanlı'da genellikte veliaht şehzadeler burada görev yapardı.[1] İlk bu sancağa Şehzade Ertuğrul son olarak III. Mehmed tayin edilmiştir. Dördü sonradan sultan olacak 14 şehzade Saruhan'da sancakbeyliği vazifesini yürütmüşlerdir.[2] Aydın ve İzmir merkezli Aydın Eyaleti'nin bir sancağı idi. Manisa ve çevresi tarihi devirlerde; Hititler, Akalar, Frigler, Lidyalılar, Persler, Makedonyalılar, Bergamalılar, Romalılar ve Bizanslılar tarafından yönetilmiştir.
Saruhan Sancağı'nda görev yapan Osmanlı şehzadeleri:
*I. Mehmed (Osmanlıca: محمد ثانى, romanize: Meḥemmed-i Sânî) veya bilinen adıyla Fatih Sultan Mehmed ya da kısaca Fatih (30 Mart 1432, Edirne - 3 Mayıs 1481, Gebze), Osmanlı İmparatorluğu'nun 7. padişahıdır. İlk olarak 1444-1446 yılları arasında kısa bir dönem, daha sonra 1451'den 1481 yılındaki ölümüne kadar 30 yıl boyunca hüküm sürdü. 29 Mayıs 1453 tarihinde İstanbul'u fethetti ve yaklaşık bin yıllık Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu'na son verdi. Fetihten sonra "Fâtih" ünvanıyla anılmaya başladı.[1] Bu olay, birçok uzman kişi tarafından Orta Çağ'ın sonu ve Yeni Çağ'ın başlangıcına neden olan tarihî olaylardan biri olarak görülmektedir.[2]
… ..
*Kariye Camii (Osmanlı Türkçesi: قعريه جامع شريفى Ka'riye Câmi-i Şerîfi) veya eskiden Azize Kurtarıcı Hora Kilisesi (Yunanca: Ἐκκλησία τοῦ Ἁγίου Σωτῆρος ἐν τῇ Χώρᾳ Ekklisía toú Agíou Sotíros en tí Chóra), İstanbul'un Fatih ilçesinin Edirnekapı semtinde camiye çevrilmiş bir Rum Ortodoks kilisesi[1] ve müze.
Edirnekapı semtinde, hâlen ayakta duran Theodosius Surları'na yaklaşık yüz metre uzaklıkta bulunan yapı, Doğu Roma İmparatorluğu döneminde büyük bir yapı topluluğu olan Hora Manastırı'nın merkezini oluşturmaktaydı. İstanbul'un Fethi'nden sonra elli sekiz yıl daha kilise olarak işlevini sürdürdü. Mozaikleri ile ünlü kilise, 1511'de cami olarak kullanılmaya başladı. 1945'te ulusal anıt ilan edilen yapı, Bakanlar Kurulu kararı ile 1948 yılında Müzeler İdaresi’ne bağlı bir müze hâline getirildi. Türkiye'nin en çok ziyaret edilen müzelerinden birisi olan[2][3] Kariye, 2019 yılında Danıştay'ın iptal kararı sonucu Cumhurbaşkanı tarafından Diyanet İşleri Başkanlığı'na devredilmiş olup, 6 Mayıs 2024 tarihinde ibadete açılmıştır.[4]
Kariye, iyi korunmuş mozaik ve freskleriyle dünya çapında tanınmıştır. Kiliseden camiye dönüştürülmesinden sonra, içindeki Hristiyanlık sembolleri, yazılar, bütün freskolar, mozaikler ince bir boya ve kireç badanası ile yapı tahrip edilmeden örtülmüş, bu sayede günümüze kadar ulaşmıştır.[5]
Birinci devre:
İkinci devre:
Üçüncü devre:
Dördüncü devre:
Beşinci devre:
Osmanlı Devri:
Yapı, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'un fethi sırasında hiçbir zarar görmedi.[9] Fetihten 58 yıl kadar kilise olarak kullanılmaya devam etti. 1511 yılında Sultan II. Bayezid sadrazamlarından olan Atik Ali Paşa tarafından camiye dönüştürüldü. Bu dönüştürme sırasında bu eski kilisenin duvarları üzerinde bulunan mozaik ve freskler sıva ile kaplandı. Camiye dönüştürülürken güneybatı köşesindeki çan kulesinin yerine minare inşa edildi ve güneydoğu köşesine mermer bir mihrap eklendi. Kentteki diğer kiliseden çevrilmiş camilerde olduğu gibi, bu yapı da bir süre "Kilise Camii" olarak anıldı. Zamanla "Kahriye" ya da "Ka’riye" Camii adı da kullanılmaya başladı. Atik Ali Paşa'nın Kariye Camii'nin yanına bir de medrese yaptırdığı bilinmektedir. Medrese yapısının 20. yüzyılın ikinci çeyreğinin başlarında ortadan kalktığı düşünülür.[6]
1766 Büyük İstanbul depreminden sonra Mimar İsmail Halife'nin yaptığı bilinen önemli bir onarım geçirdi.[6] Yapı, 1860 yılında Rum mimar Peloppida Kouppas tarafından onarılarak mozaiklerinin bir kısmı temizlendi; ortaya çıkarılan tasvirler ahşap kapaklar ve perdelerle örtüldü.[6] Yapı daha sonra 1875-1876'da onarım gördü. 1894 yılında depremden hasar gören yapı II. Abdülhamid tarafından restore ettirildi.[9]
Cumhuriyet Devri:
Mimari özellikleri:
Mozaikler:
Kariye Camii, Thedoros Metokhites tarafından büyük ölçüde yeniden inşa edildiği 1316-1321 yılları arasında
yapı mozaikler ve freskler ile bezenmiştir. Kariye'deki günümüze ulaşan mozaik ve freskolardan oluşan
sahneler, Bizans resminde olduğu kadar dünya resim tarihinde de önem taşır. Bizans sanatçılarının bu yapıda
gerçekleştirdiği betimleme tarzı ve resimsel özellikler, "Bizans Rönesansı" olarak değerlendirilmektedir.[13]
Hristiyanlıkta dini yapılar, okur yazarlığı olmayan Hristiyanlara dini konuları görsel olarak aktarmak,
yapıların iç mekanlarını zenginleştirmek ve görkem katmak amacı ile dini sahnelerin betimlendiği mozaik
ve fresklerle bezenirdi. Kariye de Portreler, Eski Ahit, Yeni Ahit ve Apokrif İncillerden alınmış sahneler
içeren mozaik ve resimler ile bezelidir. Yapı, sanat tarihçileri tarafından içindeki bezemeler bakımından genellikle İtalya'nın Padova kentindeki Arena Şapeli'nde aşağı yukarı aynı tarihlerde Rönesans resminin öncüsü Giotto tarafından yapılan Arena Şapeli ile karşılaştırılır. İkisinde de Meryem Ana'nın annesi Anna, babası Yohakim, Meryem'in kendisi ve İsa'nın yaşamından birçok sahne yer alır. Yüzyıllardır aynı donuk ve cansız şekilde resmedilen dinî sahneler
ve yüzler, bu iki yapıda farklı biçimde resmedilmeye başlamıştır. Resimsel biçem olarak antikiteye
dönülmüştür. Arena Şapeli'nde sahneler kronolojik olarak sıralanmış; Kariye'deki ise sahneler, kronolojik
bir sıra takip etmenin yanı sıra benzer konular ortak alanlarda betimlenecek şekilde düzenlenmiştir.[13] Kompozisyonlarda arka fonlar sahne dekoru gibidir ve kumaş, bitki gibi ayrıntılarla doludur. Seyirciye
bakmayan, sahnedeki diğer figürlerle iletişim kuran figürler görülür. İstanbul'daki Arap Camii ve Fethiye
Camii üslupsal benzerlikler gösterir.[14]
İsa'nın hayatı ile ilgili sahneler dış nartekste, Meryem'in hayatı ile ilgili sahneler iç nartekste yer alır. Kronolojik sıraya göre, dış narteksteki ilk mozaik Yusuf'un düşünü betimleyen mozaiktir. Solda İsa'nın doğumu, vali Quirinus'un önünde nüfus sayımı, meleğin Yusuf'a görünüp Meryem'i alıp gitmesini öğütlemesi, ekmeğin çoğaltılması, suyun şaraba dönüştürülmesi; sağ tarafta ise haberci kralların İsa'nın doğumunu haber vermesi, felçlilerin iyileştirilmesi ve çocukların katli gibi sahneler vardır.
İç nartekste kronolojik anlatım solda Meryem'in annesi Anna'ya Müjde, Meryem'in babası Yohakim'in İnzivası, Anna ve Yohakim'in Altın Kapı'da Buluşması sahneleriyle başlar, Meryem'in ilk adımları, takdis edilmesi gibi sahnelerle devam eder; Meryem'in Evlenmesi ve Meryem'e İsa'nın Doğumu'nun Müjdelenmesi sahneleri
ile tamamlanır. Bu bölümdeki en eski mozaik "deisis"tir. Bu bölümdeki iki kubbeden güneydekinde İsa ve dilimler içinde İsa'nın Ataları, kuzeydekinde Meryem ve Ataları gösterilmiştir.
Ana nefe giriş kapısı üzerinde ortada İsa, sol tarafta kiliseyi onaran ve mozaiklerle süsleyen Theodoros Metokhites kilisenin maketini sunar şekilde gösterilmiştir. Dış narteksten iç nartekse geçilen kapının üzerinde ise bir "Pantokrator İsa" mozaiği vardır. Kilisenin ana ibadet kapısının üzerinde Meryem'in ölümünü betimleyen mozaik, yan duvarlarda ise çocuk İsa'yı taşıyan Meryem ve bir aziz mozaiği yer alır.
Gerek duvarlarda, gerekse tavandaki mozaik betimlemeler günümüze çok az hasarla ulaşmıştır. Mozaiklerin
yanı sıra renkli ve desenli mermer süslemeler de vardır.
Mozaik Listesi:
Naos[değiştir | kaynağı değiştir]
İç Narteks[değiştir | kaynağı değiştir]
Meryem'den Ayrılan Yusuf; Yusuf'un Meryem'i Kınaması
Kör ve Dilsiz Adamın İyileştirilmesi
İsa'nın İki Kör Adamı İyileştirmesi
Aziz Petrus'un Kayınvalidesinin İyileştirilmesi
İsa'nın Kanayan Kadını İyileştirmesi
Kurumuş Elli Adamın İyileştirilmesi
İsa'nın Cüzzamlıyı İyileştirmesi
İsa'nın Kalabalığı İyileştirmesi
Dış Narteks[değiştir | kaynağı değiştir]
Blakhernitissa Meryem'i
Yusuf'un Rüyası; Beytehem Yolculuğu
Suriye Valisi Kirenius Önünde Nüfus Sayımı
İsa'nın Doğumu
Müneccimler'in Yolculuğu; Herodes Huzurunda Müneccimler
Rahipleri ve Yazıları Sorgulayan Herodes
Müneccimlerin Doğuya Dönüşü
Mısır'a Kaçış
Masumların Öldürülmesi
Askerlerin Çocukları Öldürmesi
Çocuklarına Ağlayan Kadınlar
Elizabeth ve Yahya'nın Kaçışı
Yusuf'un Rüyası; Kutsal Aile'nin Mısır'dan Dönüşü
İsa'nın Kudüs'e Götürülüşü
Vaftizci Yahya'nın İsa'ya Şahitlik Etmesi ve İsa'nın Vaftizi
İsa'nın Günaha Teşvik Edilmesi
Kana Mucizesi
Ekmeklerin Çoğaltılması
İsa'nın Cüzzamlıyı Tedavi Etmesi
Beytsayda Havuzunda İsa'nın Felçliyi İyileştirmesi
Kefernahum'da İsa'nın Felçliyi iyileştirmesi
Zakkay'ı Çağıran İsa
Freskler:
Fresk Listesi:[değiştir | kaynağı değiştir]
Dış Narteks:[değiştir | kaynağı değiştir]
Kuzeybatı’daki Mezar Nişi
Güneybatı’daki Mezar Nişi
İrene Raoulaina Palaiologos’un Mezar Nişi
Pareklezyon:[değiştir | kaynağı değiştir]
Anastasis
İsa’nın Bir Dulun Oğlunu Diriltmesi
İsa’nın Jairos’un Kızını Diriltişi
Son Yargı
Meryem ve On İki Melek
Aziz Ioannes Dameskenos
Aziz Kosmas
Aziz Yusuf
Aziz Theophanes
Musa ve Yanan Çalı
Musa’nın Yüzünü Gizlemesi
Kutsal Eşyaların Taşınması
Ahit Sandığının Taşınması
Ahit Sandığının Yerleştirilmesi
İşaya’nın Kehaneti
Harun ve Oğulları Sunak Önünde
Apsisteki Azizler
Yazar Bilgin Adalı’nın eseri çocuklar için kaleme alınmış. Büyüklerin de okuyabileceği bir kitap. Genel anlamda Fatih Sultam Mehmet’in İstanbu’ fethetmesi ve dönemin tarihi hakkında bilgi verilmesi, define arama kavramı ve bunun yasal boyutuna dikkat çekiliyor.
YanıtlaSil