Sabahattin Ali’nin romanı 160 sayfa. Bir solukta okunabilecek kitapta; yazar Raif Efendi’yi anlatırken kendi hayatını bizlerle paylaşıyor. Bir taraftan 1933 ve sonrasında yaşanan aşk öyküsü diye düşünürken, diğer taraftan kendi hayatınızdan izler buluyorsunuz.
Raif Efendi kendini içine kapanık bir tip olarak tanımlarken; karşılaştığı Maria Puder’in ona bir ruhu olduğunu, âşık olabileceğini göstermesini, hayata karamsar bakan adamın bir kadının gözlerinin içine bakarak şimdiye kadar kimseye söyleyemediklerini, hatta kendisine bile ifade edemediklerini ona anlatabilmesini,
ellerini avuçlarına alarak yakınlaşması sırasında yaşananları anlatan duygu dünyasının içine giriyorsunuz. Yazar “okşanmış bir kedi gibi gözlerinin içine baktım .. .. ..nasıl olduğunu anlamadığım bir arzu ile bu eli yakaladım ve avucunun içini öptüm. Derhal yumuşak fakat kati bir hareketle kolunu çekti. Bunun üzerine hiçbir şey konuşmadık .. .. Fakat o andaki ciddiliği, bir daha bu
şekilde hislerime kapılmaktan beni men edecek kadar açık ve kuvvetliydi. .. .. .. Eski mahcupluğum ve sıkılganlığım kalmamıştı. .. … Bütün bu karışık hisler, ışığa çıkmaktan korkar gibi, ruhlarımızın en saklı köşelerinde durmaktaydı .. ..” ifadelerinden daha fazlasını romanda buluyorsunuz.
şekilde hislerime kapılmaktan beni men edecek kadar açık ve kuvvetliydi. .. .. .. Eski mahcupluğum ve sıkılganlığım kalmamıştı. .. … Bütün bu karışık hisler, ışığa çıkmaktan korkar gibi, ruhlarımızın en saklı köşelerinde durmaktaydı .. ..” ifadelerinden daha fazlasını romanda buluyorsunuz.