Evlilikten Beklentiler
Biyolojik
ve duygusal açıdan olayları değerlendirme biçimleri birbirinden farklı olan
kadın ve erkeğin ihtiyaçlarının ve dolayısıyla beklentilerinin farklılık
göstermesi normaldir. Asıl problem beklentiler değil, beklentilerin boyutu ve
gerçekçi olup olmadığıdır. Beklentilerimiz gerçekleşmediğinde yapılması gereken
şey, kendimize “Acaba doğru bir beklenti içinde miyim?” sorusunu sormak
olmalıdır.
Kadın
ve erkeği birbirinden tamamen farklı varlıklar olarak algılamak da çok doğru
değildir. Önce insan
olduğumuzu unutmayalım. Kadın veya erkek fark etmeksizin insan olduğumuzun fark
edilmesine. Bize değer verilmesine, varlığımızın onaylanmasına hepimizin
ihtiyacı vardır. Nasıl ki hava, su gibi hayati bir öneme sahip ortak
biyolojik ihtiyaçlarımız varsa değer görmek ve diğer insanlar tarafından kabul
edilmek gibi ortak psikolojik ihtiyaçlarımız da vardır. Hatta bunlar da
biyolojik ihtiyaçlarımız kadar önemlidir.
...
..
İnsanoğlunun
beklentilerinin ucu bucağı yoktur. Evlilikten sonra bu beklentiler daha da
büyür. Öncelikle altını çizmek isterim ki ifade etmediğimiz beklentiyi
karşı tarafın anlamasını beklemek gerçek bir duruş değildir. ... ..
...
..
Evlilik Efsaneleri
...
..Bizi sürekli eleştiren
biriyle ilişkimizi sürdürmek ister miyiz? Böyle birinden uzaklaşmak
ve kaçmak isteriz. Bir insanın hatalarını sürekli söylemenin hiç bir
düzeltici yanı yoktur, bu durum bilakis ilişkinin bitmesine neden olur. Bunu yapan eşimiz ise fiziksel
olarak ondan uzaklaşamasak dahi dugusal açıdan uzaklaşırız. Bu uzaklaşmaya
hukuki olarak boşanmak diyemesek bile duygusal
ayrılık diyebiliriz.... ..
İnsan
değer verdiği ölçüde bir ilişkiye yatırım
yapar. Yatırım yaptığı ölçüde de beklentiye girer. ... ..
Birlikte geçirilen zaman sadece giderlerin, faturaların, çocukların okulunun, geniş
aile problemlerinin, dedkoduların konuşulduğu değil; ortak ilgilerin, ortak görüşlerin, merakların,
insani ilişkilerin –ki buna cinsellik de
dahil- paylaşıldığı bir zaman dilimi olmalıdır. Buna keyifli, geliştirici, dönüştürücü ve uzun sürecek bir ilişki diyebiliriz.
... ..
dahil- paylaşıldığı bir zaman dilimi olmalıdır. Buna keyifli, geliştirici, dönüştürücü ve uzun sürecek bir ilişki diyebiliriz.
... ..
Evliliğin ilk günleri
Güç savaşı neden olur?
... .. İlişki çaba ve emek ister. Lakin hep aynı
tarafın gayreti ile ilişkinin sağlıklı bir şekilde sürüdürülmesi mümkün
değildir. İlişki, özenli davranmayı gerektirir.
... .. Evliklikte beklentiler
de muhakkak önemlidir. Beklentisiz olmak doğru değildir. Nihayetinde insanız ve
sevilmeye, ilgi görmeye, saygı duyulmaya,
sohbet etmeye ihtiyaç duyuyoruz. Önemli olan beklentilerin gerçekçi olmasıdır. Hiç beklentisi olmayan biriyle ilişkiyi
sürdürmek de pek mümkün olamaz.
... ..
Meselelere “Ben haklıyım.”
nazarıyla bakmak; anlaşmazlığı diyaloğa
girerek çözümlemek gerekir. İçinden çıkılamayan konularda ise uzman desteği almak daha doğru bir
davranış olacaktır.
Karı-Koca İlişkileri
... .. Kullan-at mantığı,
zaman içinde insanlarla olan iletişimimize ve ilişkilerimize de sirayet etti.
Kurşum kalam yerine tükenmez kaleme, bez mendil yerini kağıt mendile, demleme
çay yerini sallama çaya, çiftlerin eskiden kullandığı büyük yastık yerini tekli
yastıklara bıraktıkça ilişkilerimiz de değişti. Nesneler le olan ilişkimiz,
insanlarla olan ilişkimizi de değiştirmeye başladı.
... .. Uzmanların sıklıkla söylediği bir söz vardır: “Eşiniz
eve geldiğinde kapıyı ona gülümseyerek açın. ” Sonra da uzmanlara kızılır, “Böyle
yaptım ama bir şey değişmiyor.” denir. Önemli olan kapıyı hangi duygularla
açmış olduğunuzdur. Duygular değişmezse davranış da değişmez. İçte gelmeyen bir
gülümsemeyle bir şeyleri değiştirmek, ilişkileri düzenlemek mümkün değildir.
Saygı Görmek
... ..Asıl en büyük saygıyı hayatımızın her anında yanımızda olan
eşimize ve evlatlarımıza göstermeliyiz.
Bugün ailelerimize baktığımızda,
herkes eve kendi anahtarlarıyla veya şifreyle giriyor.Yemekler ayrı yeniyor. Akşam
herkes ayrı bir ekranın başında kendi dizisini izliyor veya elinde cep telefonu
ile kendine ait olmayan yabancı dünyalarda vakit geçiriyor. ... ..
Nezaket ve saygı kavramları bu noktadan bakıldığında
tükenmiş durumda. Hiçbir koşulda birbirimize selam vermekten, gülümsemekten
vazgeçmemeliyiz.
Eşler Arasında Sık Yaşanan Problemler
Sadakat
Bir evliliği
ayakta tutan beş sütundan birincisi sevgidir,
ikincisi saygıdır, üçüncüsü sadakattir, dördüncüsü sabırdır ve beşincisi cinsel
ihtiyaçların karşılanmasıdır. Aldatmalara baktığımızda kişinin iffeti ve namusu
kendisi ile ilgili olsa da evliliklerdeki boşluklar sadakatsizliğe zemin
hazırlayabilir. Aldatılan kişiler çok zaman “Neyim eksikti?” sorgulamasına
gidiyor. Hep bir şeylerin eksik olması gerekmiyor. Fakat ilişkide bir boşluk
varsa bunu farketmek, evliliğin hangi sürecinde olunduğunu kavramak gerekir.
Heyecanın bitmesi, her şeyin
rutine bağlanması, ‘nasıl olsa garanti’
nazarıyla bakılması, evlilik ilişkisinin salıverilmesi aldatmalara zemin
hazırlar.
... ..
Değerli olduğunu, özel olduğunu,
birtakım ihtiyaçlarının fark edilmesini, duygusal ihtiyaçlarının karşılanmasını
bekleyen kadın veya erkek, bu defa eşinde bulamadıklarını meşru olmayan başka yerlerde
aramaya başlıyor. Bir çiçeğin suya ihtiyaç duyduğu kadar, bir insanın fark
edilir olmaya ihtiyacı vardır.
Evliliği Yıpratan Davranışlar
Kadının da erkeğin de evlilikte öyle çok büyük beklentileri yoktur. Erkek değerli hissetmek, saygı görmek
ve kişisel ihtiyaçlarının karşılanmasını ister. Kadın ise far edilmek, beğenilmek, takdir edilmek ve ilgi görmek
ister.
... ..
Bu ihtiyaçları
karşılayamadığımızda hiçbir şekilde doğru kabul edilmese bile gözler dışarıya
kaymaya daha müsait hale gelir. Erkek de kadın da yaratılış özelliklerine uygun hareket ederlerse esasında
evliliklerde kolay kolay öyle çok büyük sorunlar yaşanmaz.
“Bizim
sorunumuz yok, her şey çok güzel.” diyerek sahte
bir maske takan çiftlerin ilişkileri bir yerde tıkanacaktır. Bu nedenle
evliliğimizi yıpratmamak adına aile içinde yaşanan sorunların üstü örtülmemeli, uygun bir dille konuşarak problmler
çözülmelidir.
Evlilikte Hoşgörü ve Anlayış
İnsanların birbirlerini kullanabilecekleri,
üstüne basıp geçebilecekleri varlıklara dönüşmesi içinde bulunduğumuz yüzyılın en
büyük problemlerinden biridir. ... .
Bencilce
yaşamak, insanlara ve eşlere fayda çerçevesinden bakmak ve
kullanmak toplumsal bir hastalık hâlini almıştır.
Yetiştiğimiz Aile ve Ortam
... ..
İlişkiler
zaman ilerledikçe ister istemez yıpranmaya başlar. Artık birbirlerini tanıyan
çiftle “Hep böyle yapıyor, kırıp döküyor, iki gün sonra gönlümü almaya
çalışıyor.” noktasına deneyimleriyle gelebilirler.
Yirmi yıllık bir ilişkide çiftler en az dört kez kendini değiştirebilmelidir
ki bu ilişki devam etsin. Her dört beş yılda bir insanların amaçları, hedefleri, hayata bakışı, ihtiyaçları ve algıları
otomatik olarak değişir.
Yirmi yıl önce önce evlenen birisinin, yirmi yılın sonuna geldiği noktanın
aynı olması pek de mümkün değildir. O ilişki en az dört defa değişimden geçmiştir ve çiftler değişimde birbirlerine ayak uydurmayı bilmelidirler. Kadın da erkek de değişime açık olmalı, değişimden korkmamalıdır.
... ..
Evlilik uzun soluklu bir
yolculuktur. Kendi adımlarımızı atarken yanınızdakini takip etmeyi kaçırmamalısınız.
Eşiniz çok öne geçmişse biraz hızlanmanız, çok geride kalmışsa biraz
yavaşlamanız gerekir. Onun sisin yanınızda olup olmadığıı sık sık kontrol
etmeliiniz.
Gelenek ve Göreneklerin Eşler Arası İlişkiye Etkisi
... ..İlişkiler bilgiyle,
okumayla, anlamayla geliştirilebilir. Karşısındakinin kültürünü bilemeden,
onu anlamadan, gerektiğinde onu okumadan anlaşabilmek çok zordur. İlişki,
kendiliğinden gelişmez, çaba göstermek
gerekir.
... ..
Ailede Kriz Yönetimi
Krizi çözmedeki en önemli
adım, “biz” duygusunu kaybetmemektir....
.. Kriz dediğimiz durum Rabbimizin rahmetiyle ve merhametiyle birlikte gelir.
Böyle durumlara, “Ondan geldi, ondan geldiyse de merhametiyle birlikte geldi.” nazarıyla bakmak gerekir. Dönüşümü sağlayacak
olan, krizi soğukkanlılıkla yönetmeye yarayan da işte bu bakış açısıdır.
... ..
Başımıza gelen her şey, rahmetle, merhametle ve bizi üst bir
noktaya taşımak için gelir. Rutin bizi
hasta eder. Hep beklediğimiz şeyleri bulacağız diye bir şey yoktur. Çünkü
hayat böyle bir şey değildir. . Kaldı ki durağanlık
bize çok kötü gelecektir.
Evlilikte Eşi Affedebilmek
... ..
“Bir karıncanın bile hakkına
sahip çıkan Sahibimiz, muhakkak ki benim de hakkımı kimsede bırakmayacaktır.” Diyebilmekde
en büyük iyileştiricilerden biridir. ... .. Bu sözün içtenlikle söylenebilmesi
için affetmenin bu adımları olmazsa
olmazdır.
“Affettim.” demekle affetmiş
olmayız. ... ..
Adaletin öncelikle
bu hayatta tecelli etmesi için çaba göstermek gerekir. Sonrasında Allah’a ve
ahiret gününe havale edebilmek iyileştiricidir
... ..
Her insanın yaşadığı acılar,
incinmişlikler kendi iç dünyasında çok büyüktür ve hiç kimsenin bir başkasına
dönüp de “Bunu da mı affedemiyorsun?” demeye, başkasının yaşadığı acıyı küçük
görmeye hakkı yoktur. Çünkü her insanın acısı kendine büyüktür.
... ..
“Neden bunu bana yaptı?” konusunda
gerekli adımlar atılmalıdır. Kendimizi, hislerimizi karşımızdakine anlatıp ilişkiye biraz ara vermek iyi gelebilir.
Afftemeyi
affettiğimiz
insanla yeniden samimi olacağımız şeklinde düşünmemek gerekir. Görüşmememiz gerekiyorsa
görüşmeyebiliriz veya az görüşebiliriz. Affettik
diye kalbimizi kıran insan bir anda iyi insana dönüşüyor diyemeyiz. Affetmek ama aldığımız dersi unutmamak
gerekir. Unutmamak demek, hep aklımızda tutmak, kalbimizde taşımak demek değil
elbette.
İnsanlar, üzülmemek için
affetmemeyi tercih ediyorlar.” Ben onu affedersem,
o beni yine kırar. Bu yüzden kızgınlığımı ve öfkemi diri tutayım, affetmiyorum seni diyerek kendimi ondan
koruyayım.” noktasında çok üzülür ve ağır bir yükü sırtlanırız. Kendi kendimizi
korumak adına zihnimizde canlı tuttuğumuz acılar bizi yer bitirir. Korunmak
isterken kendimize zarar veriririz.
Affettiğiniz insan sizi yeniden kırıyorsa bunun nedeni sizin ona
ilişkisinde doğru bir yol haritası vermemiş olmanız olabilir. Birisinin sizi hep aynı yerden kırmasına müsaade etmemeli, gerektiğinde o insandan uzaklaşabilmelisiniz.
... ..
Affedebilmenin Yol Haritası
1.
2.
3.
4.Adım: Beni üzen, yaşadığım
bu olayın bana öğrtettiklerini idrak edeceğimeve bu öğrendiğim şeyle hayatımı
yeniden düzenleyeceğime , canımı acıtan o insanı Allah’a havale edeceğime söz
veriyorum.
... ..
Hiçbirimiz
Vazgeçilmez Değiliz
... ..
Kendiniz
o kadar önemsemeyin. Sizin cimrice verdiğiniz ilgi ve
sevgiyi, küserek kendinizi geri çekmenizi bir başka insan canlısı fazlasıyla verebilir. Hiç kimse için çantada keklik ya da bulunmaz
Hint kumaşı değildir!
*Evet Demeden Önce & Nazlı Özburun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder