9 Şubat 2020 Pazar

Evet Demeden Önce *


Evlilikten Beklentiler
Biyolojik ve duygusal açıdan olayları değerlendirme biçimleri birbirinden farklı olan kadın ve erkeğin ihtiyaçlarının ve dolayısıyla beklentilerinin farklılık göstermesi normaldir. Asıl problem beklentiler değil, beklentilerin boyutu ve gerçekçi olup olmadığıdır. Beklentilerimiz gerçekleşmediğinde yapılması gereken şey, kendimize “Acaba doğru bir beklenti içinde miyim?” sorusunu sormak olmalıdır.
Kadın ve erkeği birbirinden tamamen farklı varlıklar olarak algılamak da çok doğru değildir. Önce insan olduğumuzu unutmayalım. Kadın veya erkek fark etmeksizin insan olduğumuzun fark edilmesine. Bize değer verilmesine, varlığımızın onaylanmasına hepimizin ihtiyacı vardır. Nasıl ki hava, su gibi hayati bir öneme sahip ortak biyolojik ihtiyaçlarımız varsa değer görmek ve diğer insanlar tarafından kabul edilmek gibi ortak psikolojik ihtiyaçlarımız da vardır. Hatta bunlar da biyolojik ihtiyaçlarımız kadar önemlidir.
... ..
İnsanoğlunun beklentilerinin ucu bucağı yoktur. Evlilikten sonra bu beklentiler daha da büyür. Öncelikle altını çizmek isterim ki ifade etmediğimiz beklentiyi karşı tarafın anlamasını beklemek gerçek bir duruş değildir. ... ..
... ..
Evlilik Efsaneleri
... ..Bizi sürekli eleştiren biriyle ilişkimizi sürdürmek ister miyiz? Böyle birinden uzaklaşmak ve kaçmak isteriz. Bir insanın hatalarını sürekli söylemenin hiç bir düzeltici yanı yoktur, bu durum bilakis ilişkinin bitmesine neden olur. Bunu yapan eşimiz ise fiziksel olarak ondan uzaklaşamasak dahi dugusal açıdan uzaklaşırız. Bu uzaklaşmaya hukuki olarak boşanmak diyemesek bile duygusal ayrılık diyebiliriz.... ..
İnsan değer verdiği ölçüde bir ilişkiye yatırım yapar. Yatırım yaptığı ölçüde de beklentiye girer. ... ..
Birlikte geçirilen zaman sadece giderlerin, faturaların, çocukların okulunun, geniş aile problemlerinin, dedkoduların konuşulduğu değil; ortak ilgilerin, ortak görüşlerin, merakların, insani ilişkilerin –ki buna cinsellik de
dahil- paylaşıldığı bir zaman dilimi olmalıdır. Buna keyifli, geliştirici, dönüştürücü ve uzun sürecek bir ilişki diyebiliriz.
... ..
Evliliğin ilk günleri
Güç savaşı neden olur?
... .. İlişki çaba ve emek ister. Lakin hep aynı tarafın gayreti ile ilişkinin sağlıklı bir şekilde sürüdürülmesi mümkün değildir. İlişki, özenli davranmayı gerektirir.
... .. Evliklikte beklentiler de muhakkak önemlidir. Beklentisiz olmak doğru değildir. Nihayetinde insanız ve sevilmeye, ilgi görmeye, saygı duyulmaya, sohbet etmeye ihtiyaç duyuyoruz. Önemli olan beklentilerin gerçekçi olmasıdır. Hiç beklentisi olmayan biriyle ilişkiyi sürdürmek de pek mümkün olamaz.
... ..
Meselelere “Ben haklıyım.” nazarıyla bakmak; anlaşmazlığı diyaloğa girerek çözümlemek gerekir. İçinden çıkılamayan konularda ise uzman desteği almak daha doğru bir davranış olacaktır.
Karı-Koca İlişkileri
... .. Kullan-at mantığı, zaman içinde insanlarla olan iletişimimize ve ilişkilerimize de sirayet etti. Kurşum kalam yerine tükenmez kaleme, bez mendil yerini kağıt mendile, demleme çay yerini sallama çaya, çiftlerin eskiden kullandığı büyük yastık yerini tekli yastıklara bıraktıkça ilişkilerimiz de değişti. Nesneler le olan ilişkimiz, insanlarla olan ilişkimizi de değiştirmeye başladı.
... .. Uzmanların sıklıkla söylediği bir söz vardır: “Eşiniz eve geldiğinde kapıyı ona gülümseyerek açın. ” Sonra da uzmanlara kızılır, “Böyle yaptım ama bir şey değişmiyor.” denir. Önemli olan kapıyı hangi duygularla açmış olduğunuzdur. Duygular değişmezse davranış da değişmez. İçte gelmeyen bir gülümsemeyle bir şeyleri değiştirmek, ilişkileri düzenlemek mümkün değildir.
Saygı Görmek
... ..Asıl en büyük saygıyı hayatımızın her anında yanımızda olan eşimize ve evlatlarımıza göstermeliyiz.
Bugün ailelerimize baktığımızda, herkes eve kendi anahtarlarıyla veya şifreyle giriyor.Yemekler ayrı yeniyor. Akşam herkes ayrı bir ekranın başında kendi dizisini izliyor veya elinde cep telefonu ile kendine ait olmayan yabancı dünyalarda vakit geçiriyor. ... ..
Nezaket ve saygı kavramları bu noktadan bakıldığında tükenmiş durumda. Hiçbir koşulda birbirimize selam vermekten, gülümsemekten vazgeçmemeliyiz.
Eşler Arasında Sık Yaşanan Problemler
Sadakat
Bir evliliği ayakta tutan beş sütundan birincisi sevgidir, ikincisi saygıdır, üçüncüsü sadakattir, dördüncüsü sabırdır ve beşincisi cinsel ihtiyaçların karşılanmasıdır. Aldatmalara baktığımızda kişinin iffeti ve namusu kendisi ile ilgili olsa da evliliklerdeki boşluklar sadakatsizliğe zemin hazırlayabilir. Aldatılan kişiler çok zaman “Neyim eksikti?” sorgulamasına gidiyor. Hep bir şeylerin eksik olması gerekmiyor. Fakat ilişkide bir boşluk varsa bunu farketmek, evliliğin hangi sürecinde olunduğunu kavramak gerekir.
Heyecanın bitmesi, her şeyin rutine bağlanması, ‘nasıl olsa garanti’ nazarıyla bakılması, evlilik ilişkisinin salıverilmesi aldatmalara zemin hazırlar.
... ..
Değerli olduğunu, özel olduğunu, birtakım ihtiyaçlarının fark edilmesini, duygusal ihtiyaçlarının karşılanmasını bekleyen kadın veya erkek, bu defa eşinde bulamadıklarını meşru olmayan başka yerlerde aramaya başlıyor. Bir çiçeğin suya ihtiyaç duyduğu kadar, bir insanın fark edilir olmaya ihtiyacı vardır.
Evliliği Yıpratan Davranışlar
Kadının da erkeğin de evlilikte öyle çok büyük beklentileri yoktur. Erkek değerli hissetmek, saygı görmek ve kişisel ihtiyaçlarının karşılanmasını ister. Kadın ise far edilmek, beğenilmek, takdir edilmek ve ilgi görmek ister.
... ..
Bu ihtiyaçları karşılayamadığımızda hiçbir şekilde doğru kabul edilmese bile gözler dışarıya kaymaya daha müsait hale gelir. Erkek de kadın da yaratılış özelliklerine uygun hareket ederlerse esasında evliliklerde kolay kolay öyle çok büyük sorunlar yaşanmaz.
“Bizim sorunumuz yok, her şey çok güzel.” diyerek sahte bir maske takan çiftlerin ilişkileri bir yerde tıkanacaktır. Bu nedenle evliliğimizi yıpratmamak adına aile içinde yaşanan sorunların üstü örtülmemeli, uygun bir dille konuşarak problmler çözülmelidir.
Evlilikte Hoşgörü ve Anlayış
İnsanların birbirlerini kullanabilecekleri, üstüne basıp geçebilecekleri varlıklara dönüşmesi içinde bulunduğumuz yüzyılın en büyük problemlerinden biridir.  ... .
Bencilce yaşamak, insanlara ve eşlere fayda çerçevesinden bakmak ve kullanmak toplumsal bir hastalık hâlini almıştır.
Yetiştiğimiz Aile ve Ortam
... ..
İlişkiler zaman ilerledikçe ister istemez yıpranmaya başlar. Artık birbirlerini tanıyan çiftle “Hep böyle yapıyor, kırıp döküyor, iki gün sonra gönlümü almaya çalışıyor.”  noktasına deneyimleriyle gelebilirler. Yirmi yıllık bir ilişkide çiftler en az dört kez kendini değiştirebilmelidir ki bu ilişki devam etsin. Her dört beş yılda bir insanların amaçları, hedefleri, hayata bakışı, ihtiyaçları ve algıları otomatik olarak değişir. Yirmi yıl önce önce evlenen birisinin, yirmi yılın sonuna geldiği noktanın aynı olması pek de mümkün değildir. O ilişki en az dört defa değişimden geçmiştir ve çiftler değişimde birbirlerine ayak uydurmayı bilmelidirler. Kadın da erkek de değişime açık olmalı, değişimden korkmamalıdır.
... ..
Evlilik uzun soluklu bir yolculuktur. Kendi adımlarımızı atarken yanınızdakini takip etmeyi kaçırmamalısınız. Eşiniz çok öne geçmişse biraz hızlanmanız, çok geride kalmışsa biraz yavaşlamanız gerekir. Onun sisin yanınızda olup olmadığıı sık sık kontrol etmeliiniz.
Gelenek ve Göreneklerin Eşler Arası İlişkiye Etkisi
... ..İlişkiler bilgiyle, okumayla, anlamayla geliştirilebilir. Karşısındakinin kültürünü bilemeden, onu anlamadan, gerektiğinde onu okumadan anlaşabilmek çok zordur. İlişki, kendiliğinden  gelişmez, çaba göstermek gerekir.
... ..
Ailede Kriz Yönetimi
Krizi çözmedeki en önemli adım, “biz” duygusunu  kaybetmemektir.... .. Kriz dediğimiz durum Rabbimizin rahmetiyle ve merhametiyle birlikte gelir. Böyle durumlara, “Ondan geldi, ondan geldiyse de merhametiyle birlikte geldi.”  nazarıyla bakmak gerekir. Dönüşümü sağlayacak olan, krizi soğukkanlılıkla yönetmeye yarayan da işte bu bakış açısıdır.
... ..
Başımıza gelen her şey, rahmetle, merhametle ve bizi üst bir noktaya taşımak için gelir. Rutin bizi hasta eder. Hep beklediğimiz şeyleri bulacağız diye bir şey yoktur. Çünkü hayat böyle bir şey değildir. . Kaldı ki durağanlık bize çok kötü gelecektir.
Evlilikte Eşi Affedebilmek
... ..
“Bir karıncanın bile hakkına sahip çıkan Sahibimiz, muhakkak ki benim de hakkımı kimsede bırakmayacaktır.” Diyebilmekde en büyük iyileştiricilerden biridir. ... .. Bu sözün içtenlikle söylenebilmesi için affetmenin bu adımları olmazsa olmazdır.
“Affettim.” demekle affetmiş olmayız. ... ..
Adaletin öncelikle bu hayatta tecelli etmesi için çaba göstermek gerekir. Sonrasında Allah’a ve ahiret gününe havale edebilmek iyileştiricidir
... ..
Her insanın yaşadığı acılar, incinmişlikler kendi iç dünyasında çok büyüktür ve hiç kimsenin bir başkasına dönüp de “Bunu da mı affedemiyorsun?” demeye, başkasının yaşadığı acıyı küçük görmeye hakkı yoktur. Çünkü her insanın acısı kendine büyüktür.
... ..
“Neden bunu bana yaptı?” konusunda gerekli adımlar atılmalıdır. Kendimizi, hislerimizi karşımızdakine anlatıp ilişkiye biraz ara vermek iyi gelebilir.
Afftemeyi affettiğimiz insanla yeniden samimi olacağımız şeklinde düşünmemek gerekir. Görüşmememiz gerekiyorsa görüşmeyebiliriz veya az görüşebiliriz. Affettik diye kalbimizi kıran insan bir anda iyi insana dönüşüyor diyemeyiz. Affetmek ama aldığımız dersi unutmamak gerekir. Unutmamak demek, hep aklımızda tutmak, kalbimizde taşımak demek değil elbette.
İnsanlar, üzülmemek için affetmemeyi tercih ediyorlar.” Ben onu affedersem, o beni yine kırar. Bu yüzden kızgınlığımı ve öfkemi diri tutayım, affetmiyorum seni diyerek kendimi ondan koruyayım.” noktasında çok üzülür ve ağır bir yükü sırtlanırız. Kendi kendimizi korumak adına zihnimizde canlı tuttuğumuz acılar bizi yer bitirir. Korunmak isterken kendimize zarar veriririz.
Affettiğiniz insan sizi yeniden kırıyorsa bunun nedeni sizin ona ilişkisinde doğru bir yol haritası vermemiş olmanız olabilir. Birisinin sizi hep aynı yerden kırmasına müsaade etmemeli, gerektiğinde o insandan uzaklaşabilmelisiniz.
... ..
Affedebilmenin Yol Haritası
1.
2.
3.
4.Adım: Beni üzen, yaşadığım bu olayın bana öğrtettiklerini idrak edeceğimeve bu öğrendiğim şeyle hayatımı yeniden düzenleyeceğime , canımı acıtan o insanı Allah’a havale edeceğime söz veriyorum.
... ..
Hiçbirimiz Vazgeçilmez Değiliz
... ..
Kendiniz o kadar önemsemeyin. Sizin cimrice verdiğiniz ilgi ve sevgiyi, küserek kendinizi geri çekmenizi bir başka insan canlısı  fazlasıyla verebilir. Hiç kimse için çantada keklik ya da bulunmaz Hint kumaşı değildir!

*Evet Demeden Önce & Nazlı Özburun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder