21 Ocak 2023 Cumartesi

Araf*

… .. Her soru bir yenisine yol açarken Ömer yüksek sesle de ifade edebilmek isterdi aklından geçen kuruntuları, tabii eğer Abed’in lafını kesmek mümkün olabilseydi.

“Derken ta-ta-ta… açılış günü gelir Yani bir bar ya da dükkânın ilk olarak halka açılmasına İngilizce de ne denir?”

“Bilmiyorum,” dedi Ömer kızgınlıkla.

Ne vakit bir yabancı bir başka yabancı ile ikisine de yabancı olan ortak dilde sohbet etmeye kalksa, konuşmalarının en iyi tarafı budur işte. İçlerinden biri bir kelimeyi bulamadığında, öteki de bulmaz nasıl olsa.

“Bilmesen de anladın ama neden bahsettiğimi,” diyerek kendinden emin konuşmayı sürdürdü Abed.

Ne vakit bir yabancı bir başka yabancı ile ikisine de yabancı olan ortak bir dilde  sohbet etmeye kalksa, konuşmalarının ikinci en iyi tarafı budur işte. Ne biri ne de öteki bulabilse de belli bir kelimeyi, gene de kabildirler birbirlerini anlamaya.

Etiyle kanıyla burada olmasa da dünya işlerine müdahale eden bir hayalet gibi o asla bulunamayan kelime bizzat sahnede boy göstermeden anlamını ifade etmenin bir yolunu bulur. Ortak bir yabancı dilde konuşan insanlar arasında kelimeler, sessizliklerde konuşmak, yokluklarıyla var olmak gibi muğlak bir yetenek geliştirirler. Bi nevi dilsel hayalet uzuv etkisi. Ameliyattan çok sonra bile kesilmiş uzuvlarını hisseden insanlar gibi, ana dillerinden tüm,yle koparılmış olan ve sonrasında başka bir dilde hayatlarını sürdürmeyi öğrenen insanlar da uzak geçmişlerindeki kaybettikleri kelimeleri bir şekilde hissetmeye devam ederler ve artık sahip olmadıkları o kelimelerle cümleler kurmaya çalıştıklarından eksiklik hissini peşlerisıra sürüklerler. 

“Açılış günü olduğundan ilk içkiler ücretsizdir. Bütün mahallenin orada olmasına şaşmamak lazım. Patron gayet mutlu, gayet meşgul ve muhtemelen gayet sarhoştur. Sonra görüş mesafesindeki tek ayık adam yaklaşır ve sorar: ‘Beyefendi, merakımı mazur görün, ama barınıza niçin Gülen

Saksağan adını verdiniz?’ Patron bocalar. Verecek cevabı olmadığını yeni fark etmiştir! Sonra karısının sözlerini hatırlar: ‘Çünkü buraya neşeli bir hava veriyor.’ Çalışanlar da bu açıklamayı duyup anında taklit ederler çünkü onlar da bu dangalak ismin kerametini çözmeye çalışmaktadırlar. Bu böylece zincirleme gider, ben aynı soruyu sorardım, sonra bil bakalım brmen ne cevap verir: ‘Çünkü buraya neşeli bir hava veriyor! Ouaghauogh!”

Abed’in son sesi tam olarak yansıtmasa da yazılı olarak ona en yakın ifade bu olmalı. “Ouaghauogh” Abed’in hoşlanmayı reddettiği türlü şey için toptan kullandığı bir ses efektiydi. Muhtelif tepkileri altında yığabildiği bir şemsiye tabirdi, tepkilerle beraber çok sayıda sıkıntı ifadesini ve envai çeşit sesi de (değişen desibellerde kahkahalar, naralar, homurtular ve iniltiler). Her ne bağlamda kullanılırsa kullanılsın “Ouaghauogh” aslında bir ünlemden, bir bitiş vurgusundan ziyade bir star tabacasıydı. Abed ne vakit ağzının bu sesi ateşlediğini duysa bitimsiz konuşma maratonunda bir hücuma geçerdi. 

… ..

(s.114) Sıkıntılı bir sessizliğin ardından Ömer mırıldandı. “İnsan yabancı oldu mu kendisi olamıyor artık. Başkalarının gözünde bir ulusal kimlikten ibarettim artık. Kendim hariç her şeyim.”

… ..


(s.276) “Bilmez miyim,” dedi Ömer derinden gelen bir sesle. ‘… …Ortadoğu'da Milliyetçilik ve Entelektüeller’ üzerine doktora tezi yazan, dünyanın en matrak İspanyolu ve en matrak Faslısıyla Boston’da yaşayan, ekimin son günü doğmuş, 26 yaşındaki bir Türk erkeğiyle karşılaşmadım. O adamı bulduğum gün , size söz, hemen Gail’i bırakıp kendim gibi biriyle evleneceğim.”

… ..


İkisinin de ne demek istediğini gayet iyi anlıyordu. Tanımı gereği aşk, sezgisel akıl dışı bir şey, bir nevi katlanılır delilik olduğundan, ille de benzer bir geçmişten gelen birine âşık olmak gerekmiyordu. Ama mesele evlenmeye gelince değişiyordu ölçütler. Evlilik bağının yazılı olmayan kuralları, her kuşun kendi sürüsünden biriyle eşleşmesini şart koşuyordu. 

… ..

    (s.276)"Demek şimdiki aradayız..."
    "Ne dedin?" Ömer kulaklığını çıkardı.
"Demek şimdi iki aradayız, dedim" diye mırıldandı Gail karşıya bakarak.
    Nihayet anladı Ömer onun ne demek istediğini: Bir tarafında ASYA KITASINA HOŞGELDİNİZ, " öteki tarafında AVRUPA KITASINA HOŞGELDİNİZ yazan köprü aradaydı, arafta.
... ..

… ..


İkisinin de ne demek istediğini gayet iyi anlıyordu. Tanımı gereği aşk, sezgisel akıl dışı bir şey, bir nevi katlanılır delilik olduğundan, ille de benzer bir geçmişten gelen birine âşık olmak gerekmiyordu. Ama mesele evlenmeye gelince değişiyordu ölçütler. Evlilik bağının yazılı olmayan kuralları, her kuşun kendi sürüsünden biriyle eşleşmesini şart koşuyordu. 

… ..


*Arafı & Elif Şafak

Metis yayınları 2003


 

16 yorum:

  1. Üzerinde düşündüren, okununca da hemen üzerinde karar verilemeyen, felsefi sözler de var arada: "Sevgililerimizi elimizden kaçırmaktan ölesiye korktuğumuz için onlardan gelecek değişime inatla direniriz, oysa belki de aşkla beraber gelen değişim tek kurtarıcımız olacak hayatta."

    YanıtlaSil
  2. bakalım, arkasından bir açıklama gelecek mi?

    YanıtlaSil
  3. İlginçlikler var: Antik bir isim olan ve "Gümüş ışıltısı" anlamına gelen "Zarpandit"in; "her gece ay doğarken tapınılan hamile bir Asur-Babil tanrıcası" olması...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amerika'da “siyaset bilim doktora” eğitimi için giden Ömer’in öyküsü ve romanda ona eşlik eden, bir kısmı aynı evi paylaştığı diğerleri ise bir şekilde hayata giren insanlar, kediler ve bir de köpek…

      Sil
  4. Diğer bir ilginçlik: Roman kahramanlarından Ömer'in karısı Gail'in kızlık arkadaşı Debra Ellen Thomson KÇ Stratejisi'ninden bahsederek kullanılan kısaltmanın "Kasti Çarpıtma" anlamında kullanılması...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Erkek egemen kültürün söylemi ile karşılıklı duvar tenisi oynayacağı" vb ifadeleri güçlendirmek için kullandıkları vurgusu yapılıyor:):):)

      Sil
    2. West ve Rest (Batı ve Diğeri) birbirinin zıttı huyları olan iki kedi… evi paylaşan Arroz (köpekleri)...

      Sil
    3. Ömer Özsipahioğlu; mide kanaması geçirecek kadar sağlık sorunları olan, aynı zamanda alkol, sigara ve ot bağımlısı ve hayatın akışına ters yaklaşımları olan sıra dışı bir kişilik… Anadolu’dan yurt dışında doktora eğitimi için gidebilecek kadar başarılı olması şaşırtıcı ve sıra dışı bir yurdum insanı …

      Sil
    4. Gail; zaman içinde Ömer’in eşi olacak…

      Sil
    5. Abed, Faslı bir Müslüman. Biyoloji mühendisliği okuyor… Ömer’e göre manevi değerlerine daha yakın…

      Sil
  5. Meksika kökenli Amerikalı Alegre (Neşe)...

    YanıtlaSil
  6. Debra Ellen Thomson ve Piyu (Joaquin)

    YanıtlaSil
  7. İçinde normal yaşantılar da bulunan ama, acaba sadece biz mi bu kadar şifacılar, uzak doğu başta olma üzere dünyanın her bölgesinden alıntılanan okuyup-üfleyiciler, mistik terapi hizmetleri verenlerin sunduğu hurafelerin şaşılacak derecede çok çeşitliliğe sahip, hurafelerin Amerika'daki etkinliği... inanç istismarcıları orada da işbaşında...

    YanıtlaSil
  8. İstanbul'da hayatın akışı, yoğunluğu içinde farkına varamadığımız ayrıntıları uzun zamandır yurtdışında yaşayan Ömer ve eşi Gail'in anlatımı ile okumak keyif verici.... Batılılar için İstanbul her zaman ellerinden alınan Konstantinopolis.....

    YanıtlaSil
  9. Yazar, "mutlu son yok..." der gibi, kitabının sonunu olumsuzluğa bağlamış...

    YanıtlaSil