Virginia Woolf’un, yakın arkadaşı, karizmatik, biseksüel yazar Vita Sackville-West için yazdığı Orlando, eğlenceli, fantastik ve ‘sahte biyografi’. Canı istediğinde bukalemun gibi biçim, daha doğrusu cinsiyet ve kimlik değiştiren tarihi bir karakterdir. Orlando. Erkek olarak başladığı hayatını kadın olarak sürdürür, on altıncı yüzyılda soylu bir aileye doğar, birkaç yüzyılı hızla yaşar, bir gecede cinsiyet değiştirir, yirminci yüzyılın ilk yarısına bir kadın yazar kimliğiyle ulaşır. Delikanlılığında Kraliçe’nin sevgilisi olur, İngiltere Kralı tarafından İstanbul’a büyükelçi olarak gönderilir; Çingenelerin arasında da yaşar, saraylarda da; edebiyat sevdalısı, melankolik bir şairdir; çeşitli kimliklerde çıkar karşımıza Orlando ve değişken ruh halleriyle, yaptıklarıyla hep şaşırtır. Viktorya Dönemi değerlerini eleştiren ve cinsiyet, özgüven,hakikat, kimlik, kişinin toplumdaki yeri, edebiyat gibi konulara şiirsel bir üslupla dokunan Woolf’un kendi deyişiyle Orlando, yazarlık yaşamında tasasız bir tatil,; kafaları karıştırıyor, ne yana döneceği belli olmuyor ve bu yüzden de keyifli. … ..
Çevirmenin Sunuşu
Kraliçe Victoria’nın ölümünden sonra büyük bir değişim geçiren İngiliz toplumunda eski ve yeni yaşam tarzları ve toplumsal değerler arasında hatırı sayılır bir fark oluşmuştu; bir kısım insanlar Viktorya devrinin (1837-1901) geleneksel değerlerine bağlı kalırken bazıları daha çağdaş ve liberal bir yaşam tarzını seçtiler. Ailevi değerlere saygı, ama bunun sonucunda zaman zaman ikiyüzlü davranma zorunluluğu, bireyin toplumsal durumundan memnun olup karşı çıkmaması, soylularla sıradan halk arasındaki sınıf farklılığının öne çıkması, cinsel konularda tutuculuk ve evliliğin ne olursa olsun kutsanması, paranın önemi, dar kafalılık, iffet taslama vb. kavramlar şeklinde özetlenebilecek bir hayata bakış açısına karşı çıktılar. Virginia Woolf’un, kendisi ve eşi gibi düşünen felsefeci, sanatçı, yazar ve entelektüellerle birlikte katıldığı Bloomsbury Grubu mevcut toplumsal ritüeller bu karşı çıkışın yoğunlukla somutlaştığı yerdi. Özellikle feminizm, savaş karşıtlığı ve cinsellik konusundaki farklı görüşleriyle öne çıkan Bloomsbury Grubu’nun felsefesi çerçevesinde ve 20. yüzyıl başı Londrası’nda
oluşan bu hava içinde yazıldı Orlando ve konusuyla ses getirdi.Virginia Woolf’un en eğlenceli romanı sayılan Orlando, aslında ölümsüz kahramanını 400 yıla yakın bir yaşam sürecinden geçiren fantastik bir biyografi. On altıncı yüzyılın başından 1928 yılına uzanan bir zaman diliminde süren upuzun bir yaşam. … ..
... ..
Değersiz bir halkayım ben,
Hayatın yorgun zincirinde,
Kutsal sözler söyledim,
Ah, boşuna söyledin deme,
Ay ışığında yalnızken gözyaşları,
Gidene ve sevilene döktüğü
gözyaşları parlayan genç kız
Mırıldanacak mı-
O kadar değişimişti ki,
Gökyüzünü pembeye boyayan akşam bulutu gibi
Bir zamanlar yanaklarını örten
O yumuşak karanfil bulut solup gitmişti,
Bölünerek göz alıcı, parlak kırmızılarla,
mezar meşaleleriyle.
*Orlando & Virginia Woolf
Özgün adı: Orlando
Çeviren : İlknur Özdemir
Kırmızı Kedi Yayınevi
*Virginia Woolf - Vikipedi (wikipedia.org)
*Fantastik: Gerçekte var olmayan, gerçek olmayan, hayali.
Cinsel açıdan insanlar eğer yalnızca karşı cinsten etkileniyorlarsa bu kişiler heteroseksüel olarak isimlendirilmektedir. … ..
…. .. yalnızca kendi cinsine karşı cinsel bir ilgi duyan kişiler de homoseksüel olarak adlandırılmaktadır… ..
… ..Biseksüel, her iki cinse karşı da cinsel arzu duyabilen kişilerin cinsel kimliği olarak tanımlanmaktadır.
… ..
*Duygusal ve cinsel olarak sadece kendi cinsiyetindeki kişilere ilgi duyan kişiler eşcinsel olarak tanımlanır.
… ..her iki cinsiyetten kişilere karşı cinsel olarak ilgi duyan veya duygusal ilişki içine girme potansiyeli yaşayan kişileri ise biseksüel olarak tanımlanır.
Hayal aleminde yüzen roman kahramanının birkaç yüzyıllık öyküsü… .. Londra ağırlıklı ama içinde İstanbul, Bursa’ya ait gerçek dışı yaşanmışlıkların; rastgele akla gelen kelimelerle kurulmuş cümleler dizisindeki gelişmeleri anlamlandırılması zor; adı üstüne fantastik bir roman…
YanıtlaSilElbette okunması için tavsiyede bulunmayacağım…. diğer taraftan, Londra’da geçen yer isimleri; Piccadilly Circus, Hyde Park, Thames ve Tower, St. Paul Katedrali, Westminster Kilisesi, St. James Parkı, St. James Bulvarı, Charing Cross, Buckingham Sarayı'nı insanın tekrar göresi geliyor...
YanıtlaSilbir gerçek var; yazarın romanda geçen kendi ifadesi ile “ altın çağdan yozlaşmış bir çağa yolculuk” yapılıyor… .. at,ve ata arabası ile başlayan öykü; otomobil, otobüs, tren ve uçak kullanımı ile devam ediyor ve hepsi 1928’de bitiyor... ..
YanıtlaSil