… .. Odanın ortasında dimdik duran şövaleye olağanüstü bir güzelliğe sahip bir adamın tam boy portresi tutturulmuştu. Tablonun önünde, biraz ötedeyse ressamın ta kendisi, birkaç yıl önceki ani kayboluşuyla herkesi telaşlandırıp pek çok tuhaf varsayıma sebebiyet vermiş Basil Hallward oturuyordu.
Büyük bir ustalıkla sanatına yansıttığı zarif ve yakışıklı figüre bakarken ressamın yüzünde bir anlığına beliren kendinden hoşnut gülümseme, geçip gitmeden önce bir süre oyalanmak ister gibiydi. Fakat birden ayağa kalkıp uyanmaktan korktuğu tuhaf bir rüyayı zihnine hapsetmek ister gibi gözlerini kapattı ve parmaklarını gözkapaklarının üzerine koydu.
“Bu senin yarattığın en iyi eser Basil; senin şaheserin,” dedi Lord Henry cansız bir sesle. “Seneye bunu muhakkak Grosvenor’a (*Kraliyet Akademisi’nin aksine yeni sanay formlarına kapısını açan, özellikle Raphael öncesi sanat görüşünü benimsemiş ressamları bünyesinde bulunduran galeri.-ç.n.) göndermelisin. Akademi hem çok büyük hem de çok avam. Ne zaman oraya gitsem, ya insan kalabalığından tabloları göremiyorum ki bu korkunç, ya da tablo kalabalığından insanları göremiyorum ki bu daha beter. O yüzden, en iyisi Grosvenor.”
Basil başını, Oxford’dayken arkadaşlarının ona gülmesine sebep olan o tuhaf biçimde geriye doğru atarak, “Tabloyu herhangi bir yere göndereceğimi sanmıyorum, “diye cevap verdi. “Hayır, hiçbir yere göndermeyeceğim.”
Lord Henry kaşlarını kaldırarak ağır, esrarlı sigarasından halka halka, düş misali yükselen ince mavi dumanların ardından ressama hayretle baktı. “Hiçbir yere göndermeyecek misin? İyi de neden sevgili dostum? herhangi bir gerekçen var mı? Siz ressamlar ne tuhaf adamlarsınız! Şu dünyada ünlü olmak için yapmayacağınız şey yok. Üne kavuşur kavuşmaz da onu bir kenara atma istiyorsunuz sanki. Bu yaptığınız çok saçma zira şu dünya hakkında konuşulmasından daha kötü bir şey varsa o da hakkında konuşulmamasıdır. Bu tablo, seni İngiltere’deki tüm genç ressamlar arsında zirveye taşır, yaşlı ressamlarıysa kıskançlıktan çatlatır; tabii yaşlılar hâlâ herhangi bir biçimde duygulanabiliyorsa.
“Bana güleceğinden eminim,” diye cevap verdi Basil, “fakat tabloyu gerçekten sergileyemem. Ona
kendimden o kadar çok şey kattım ki.”Lord Henry divana iyice yayılarak güldü.
“Güleceğini biliyordum ama gerçekten öyle.”
“Demek kendinden çok şey kattın, öyle mi? Bu kadar kibirli olduğunu bilmezdim Basil. Şu kaba saba güçlü karası yüzüne, kömür karası saçlarına bakıyorum da; fildişi ve gül yaprağından yaratılmışa benzeyen bu Adonis’le aranda en küçük bir benzerlik göremiyorum. O bir Narkissos, sevgili Basil, sense… Entelektüel bir havan olduğunu kabul ederim ama güzellik, hele ki gerçek güzellik, entelektüelliğin başladığı yerde biter…. ..
…. ……. …
(s.223) “Avrupalılar ne diyor bizim için?”
… .. İngiltere'ye dükkân açmış, diyorlar”
“... .. Halkımız betimlemelerden hiçbir şey anlamaz.”
“Pratiktirler de ondan.”
“Pratiklikten ziyade kurnazdırlar. Hesap defterini tutarken aptallıklarını zenginlikle, kötülüklerini ikiyüzlülükle telâfi ederler.”
“Yine de büyük işler başarmışız”
… ..
“… .. Derler ki kadınlar kulaklarıyla, erkekler gözleriyle severlermiş”... ..
… ..
Dorian Gray’in Portresi & Oscar Wilde
Özgü adı: The Picture of Dorian Gray
İngilizce aslından çeviren : Didar Zeynep Batumlu
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Birinci Basım: Kasım 2018
*Oscar Wilde - Vikipedi (wikipedia.org)
*Oscar Fingal O’Flahertie Wills Wilde (16 Ekim 1854, Dublin - 30 Kasım 1900, Paris), İrlandalı oyun yazarı, romancı, kısa öykücü ve şair.
İğneli üslubu ile geç Victoria dönemi Büyük Britanya'sının en başarılı ve ünlü yazarları arasına girdi. Bir dava sonucu fiili livata ve ahlaksızlıktan suçlu bulununca büyük bir düşüş yaşadı ve doğduğu ortamla tam bir zıtlık içinde Paris'te fakir bir otel odasında öldü.
… ..
*Dorian Gray'in Portresi - Vikipedi (wikipedia.org)
*Dorian Gray'in Portresi, Oscar Wilde'ın 1891 yılında yayımlanan felsefi romanı.
Wilde'in yayımlanmış tek romanıdır. Kendisi yerine tuvaldeki portresinin yaşlanmasını dileyen ve bu dileği gerçekleşince
yoldan çıkıp yozlaşan haz ve güzellik tutkunu yakışıklı bir adamı konu alır.
İlk kez Temmuz 1890'da İngiltere ve Birleşik Amerika'da eşzamanlı olarak "Lippincott's Monthly Magazine" adlı dergide
tefrika edilmeye başladı ve ahlaksızlığı yücelttiği gerekçesiyle özellikle İngiliz basınında büyük tepkiyle karşılandı.[1] Sanatın özünde ahlakdışı olduğunu ve herkesin Dorian Gray’de kendi günahını göreceğini savunan Wilde, ertesi yıl eseri
genişletip sanat anlayışını açıklayan bir önsözle birlikte kitap olarak yayımladı.
Roman, yayımlanışından sonra meydana gelen olaylar, skandallar ve davalar nedeniyle Victoria devri insanlarının edebiyata bakışlarının; içinde yaşadıkları dünyayı, özellikle cinsellik ve erkeklikle ilgili olarak, algılama ve
anlama biçimlerinin değişmesine yol açmıştır.[2]
Konusu :
Karakterler :
*17. Yüzyıldan Kalma Bir Meydan: Berkeley Square (ytur.net)
*Berkeley Square, İngiltere’nin Londra şehrinde yer alan bir meydandır. Berkeley Square yeşil bir meydan olarak da bilinmekte olup adeta canlı bir park gibi düzenlenmiştir. Bu meydan ilk olarak 1660’lı yıllarda inşa edilmiştir ve Lord Berkeley’in anısına yapılmıştır. Aynı zamanda yanına bir Berkeley Evi’de yapılmıştır ancak sonrasında Berkeley Evi
yıkılmış ve meydan tek başına kalmıştır.
*Michelangelo - Vikipedi (wikipedia.org)
*Michelangelo di Lodovico Buonarroti Simoni (6 Mart 1475 – 18 Şubat 1564), İtalyan rönesans dönemi ressam, heykeltıraş, mimar ve şairidir.
*Michelangelo'nun Aziz Peter Basilikası'nda (1498–99) yer alan Pietà adlı eseri
*merdümgiriz: insanlardan nefret eden,onlardan kaçan,onlara güvenmeyen kimse.ingiliz yazarı jonathan swıft örnek teşkil eder.eserleri olan guiver'in hikayeleri ve modest proposal'da bunu dile getirir.
*Grotesk - Vikipedi (wikipedia.org)
*Grotesk, dünyayı yabancılaştıran ve onu eğlenceli hayali bir alana götüren, içinde esrarengiz, tekin olmayan güçlerin egemenliğinin yansıdığı, aslında bir araya gelmez gibi görünen şeylerin(örneğin; trajikle komiğin, adilikle yüceliğin) bir oyun havasında birleştirilmesidir.
Grotesk, varlıkların absürt (sıra dışı) özelliklerle yeniden tasviri ile dünyaya ait olmayan bir olgu haline getirilme sanatıdır. Grotesk sanatının bir başka uygulaması, dünyaya ait olan canlıların her bir özelliğinin harmanlanması şeklindedir.
Karikatürler, grotesk çizimlere sahiptirler ve bu konuda örnek eserlerdir.
*merdümgiriz: insanlardan nefret eden,onlardan kaçan,onlara güvenmeyen kimse.ingiliz yazarı jonathan swıft örnek teşkil
eder.eserleri olan guiver'in hikayeleri ve modest proposal'da bunu dile getirir.
*Grotesk - Vikipedi (wikipedia.org)
*Grotesk, dünyayı yabancılaştıran ve onu eğlenceli hayali bir alana götüren, içinde esrarengiz, tekin olmayan güçlerin
egemenliğinin yansıdığı, aslında bir araya gelmez gibi görünen şeylerin(örneğin; trajikle komiğin, adilikle yüceliğin) bir oyun havasında birleştirilmesidir.
Grotesk, varlıkların absürt (sıra dışı) özelliklerle yeniden tasviri ile dünyaya ait olmayan bir olgu haline getirilme sanatıdır. Grotesk sanatının bir başka uygulaması, dünyaya ait olan canlıların her bir özelliğinin harmanlanması şeklindedir.
Karikatürler, grotesk çizimlere sahiptirler ve bu konuda örnek eserlerdir.
*Hedonizm - Vikipedi (wikipedia.org)
*Felsefede, hazcılık veya hedonizm, hazzın mutlak anlamda iyi olduğunu, insan eylemlerinin nihai anlamda haz sağlayacak bir biçimde planlanması gerektiğini, sürekli haz verene yönelmenin en uygun davranış biçimi olduğunu savunan felsefi görüş. Kirene Okulu'nda, Sokrates'in öğrencisi Aristippos (M.Ö. 435-355) tarafından kurulmuş, daha sonra Epikuros tarafından devam ettirilmiştir.[1]
Antik Yunanistan'da ortaya çıkan hazcılık, 19. yüzyılda ortaya çıkan İngiliz faydacılığını etkilemiştir.[1][2]
*Jurupari | Myth and Folklore Wiki | Fandom
*Jurupari is a common deity among several indigenous peoples of the Amazon region. There are many legends about this character that show him as both a lawful god and a evil god.
Jurupari, Amazon bölgesinin birkaç yerli halkı arasında ortak bir tanrıdır. Bu karakter hakkında onu hem yasal bir tanrı hem de kötü bir tanrı olarak gösteren birçok efsane var.
*Tannhäuser - Vikipedi (wikipedia.org)
*Tannhäuser (Almanca tam ismi Tannhäuser und der Sängerkrieg auf Wartburg yani Tannhäuser ve Wartburg'da Şarkıcılar Yarışması) Richard Wagner tarafından 1845'te yazılmış ve bestelenmiş üç perdelik operadır. Bu operanın konusu iki Alman Orta Çağlar efsanesi olan Tannhauser ve Wartburg Şatosu müzikçiler yarışmasından uyarılmıştır. Konunun teması kutsal ve kutsal olmayan aşk arasındaki ilişkiler ve insanların ruhunun aşk ile kurtulmasıdır.
*Wagner: Tannhäuser – Ouvertüre ∙ hr-Sinfonieorchester ∙ Alain Altinoglu - YouTube
İfrat-tefrit arasında savrulan; çeşitli soyluluk unvanları ile mirasyedi zenginliği içinde üremeden sürekli eğlence temelli bir hayat sürenlerin yanında uşaklar ve hizmetçilerin efendileri için koşuşturmaları arasında başlayan ve çabucak bitebilen duygusallığı mum alevi kadar bile sürmeyen aşklar… .. bazılarının hayatları fantastik roman gibi olsa da; Oscar Wilde, emek verilmeden mutlu olunmadığı mesajını veriyor...
YanıtlaSil
SilBirkaç gün süren aşk sonrasında, seçkin Dorian Gray’in neden sayılmayacak kadar küçük bir bahane ile sevgisinin kalmadığını söylemenin ötesinde yoksul genç kızı aşağılaması ile başlayan ve okuyucuyu şok edici son; vefasız Dorian’ın “Eğer bir konudan hiç bahsetmesek sanki hiç yaşanmamış gibi olur. …” yorumu ikinci bir şok yaratıyor.
Bu sürecin devamında dile getirilen düşüncelerini ise "ahlaksızlık" olarak isimlendirebiliriz.
SilYa da "vefasız"(:
SilYazarın, okuyanı kızdırabilen düşünceleri yanında; iltifat ve itiraflar arasında savrulkani ruh halini, sanatçı inceliği içinde kelimelere yansıtabilmesi de “muhteşem”.
SilRomanın fantastik tarafını oluşturan; Dorian Gray’in kendi tablosuna bakıp, kendisi yerine resimdeki yüzünün giderek yaşlanması ve bunun etrafında dönen olaylar sürükleyiciliği sağlıyor
YanıtlaSilAlın terinin olmadığı, emek ile ilgili kaygılar yerine, her şeyin doğuştan hak kazanılan varlıklar üzerine kurgulandığı; anlaşılması zor, can sıkıcılık içinde kıvrananların; mutluluk için her defasında değişiklik peşinde olanların, arayış içindeki yaşam hikâyesi….
YanıtlaSilRoman kahramanının, zamanın giderek yıprattığını düşündüğü, annesinin güzelliğinden gelen, gençliğinin yansıdığı portresindeki değişiklikleri unutmak ve can sıkıntısına iyi geleceğine inandığı geçici heveslerinin arasında: mezhep ya da inanç ritüellerine katılım, dünyanın her tarafından hatta tarihte kullanılan folklorik müzik aletlerine ait koleksiyonları ve bu müzik aletlerinin kullanılması, tütsüler ve parfüm yapımı, çeşitli çiçeklerin etkilediği duyulara hitap şekilleri, güzel kokular, insan sağlığını olumlu-olumsuz olarak etkileyen bitkiler, isimleri sıralanmak istendiğinde uzun zaman alacak, telaffuzu zor isimleri olan doğal taşlar ve bunların insan yaşamına olan etkileri, mücevherlere ve diğer değerli taşlara olan düşkünlüğünün kıyafetlerine yansıması, dünyanın değişik yerlerinde kullanılan ilginç desenli duvar halıları, dokuma ve işleme sanatının zenginlik göstergesi sayılan seçkin kumaş, tül ve diğer örneklerine olan ilgisi, dini seremonilerde kullanılan giysiler; hepsi yaşlandığını unutmak, takıntılarından kurtulmak için…… nitekim yaşı beşi geçtiğinde hakkında dolaşan çeşitli söylentiler ve çevresinden uzaklaşanları artması da kendini göstermeye başlamıştı….. skandallara konu olmak, … kan bağı olan geçmişini oluşturan ve değişik soyluluk unvanları taşıyan aile büyüklerinden kalan dev servetini sağladığı kalkan … hayatta hiçbir şeyi eksik olmayanların hastalığına tutulmuştur.
YanıtlaSilİntihara meyledecek kadar hayattan bezmek... ..
SilOscar Wilde; “Yapılan kötülükler, günahlar insanı, bir hayalet gibi takip ediyor” mesajı veriyor. Kötü kalpli insanlar bile kendilerini takip eden hayaletten kurtulamıyor….
YanıtlaSilKorku filmi gibiydi....
YanıtlaSil