Osmanlı’dan Günümüze Sivil-Asker
İlişkileri
-Emekli
Korgeneral İsmail Hakkı Pekin ve Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz’un birlikte
yazdıkları kitap 380 sayfa. Ülkemizin bulunduğu coğrafyanın özellikleri ve siyasi
tarihimiz ile bu akış içinde karşılaşılan önemli olaylar özetlenerek bir giriş
yapılmış. Orta Asya’dan Anadoluya gelirken taşıdığımız özelliklerimiz, 18nci
yüzyıldan sonraki gelişmeler; her biri ayrı birer kitap konusu olabilecek
derslerle dolu tarihimiz....
-Tarih
sayfalarında hepsi özel öneme sahip konu başlıklarından bir kaçını ifade etmeye çalışırsak:
*İttihat ve
Terakki... ordu içinde siyasi faaliyetlerin yürütülmesi... liyakata bağlı terfi
sisteminin çökmesi, saraya yakınlık kriterinin öne çıkması ...
*Balkan
bozgununun sebepleri arasında yer alan; ittihatçı ve İtilafçı ayrışması...
*Osmanlının
son döneminde Alman nüfuzunun artması... .. 1nci Dünya Harbine girmemiz...
*Savaşı sona
erdiren Mondros Mütarekesi ile Osmanlı’nın dağılması ve ardından Cumhuriyete
giden süreç...
*2nci Dünya
Harbi yılları ve sonrası dönemde NATO üyeliği ve subayların dış dünya ile
temasları ... 1960 ihtilalini hazırlayan gelişmeler...
*Ordunun bir
kez daha siyasete müdahalesi; 12 Eylül darbesinin ortaya çıkardığı
yozlaşma... Atatürkçlüğün içinin boşaltılması... tek kişinin aday olduğu ucube cumhurbaşkanlığı seçimi ve Evren dönemi... Kürt sorununun giderek derinleşmesine zemin hazırlanması ...güvenlik kaygısının neden olduğu şehirlere göç ve şehirler etrafında oluşan gettelorın ortaya çıkardığı sosyal problemler ... faili mechuller... 28 Şubat süreci ...
yozlaşma... Atatürkçlüğün içinin boşaltılması... tek kişinin aday olduğu ucube cumhurbaşkanlığı seçimi ve Evren dönemi... Kürt sorununun giderek derinleşmesine zemin hazırlanması ...güvenlik kaygısının neden olduğu şehirlere göç ve şehirler etrafında oluşan gettelorın ortaya çıkardığı sosyal problemler ... faili mechuller... 28 Şubat süreci ...
-Genelde
dünyanın birçok yerinde, özelde ise Ortadoğu’da meydana gelen gelişmelerin arka
yüzünde ABD’nin başını çektiği Batı dünyasının şekillendirdiği gelişmeler...
“Büyük Ortadoğu Projesi”....
-Yazarların
Türkiye için önerdiği “laik devlet”
vurgusu ...
-Kitabın
ilerleyen bölümlerinde “asker-sivil ilişkileri”ni inceleyen diğer yazarların
eserlerinden alıntılar yapılmış. Bilgilendirme ve yorumlara yer verilmiş... ..
diğer taraftan söz günümüzün ağırlıklı gündem maddelerinden olan askerlerin yargılanmasına
getirilmiş ... .. tarihte yaşanan haksız hukusuz uygulamaların günümüzde de
tekrarlandığına vurgular yapılmış.
-5N1K (ne? Ne zaman?
Nerede? Nasıl? Neden? Kim) sorgulaması
dışa yönelik olarak detaylı yapılmış...
-Özellikle Samuel P. Huntington’un “Asker ve Devlet / Sivil ve Asker
İlişkilerinin Kuram ve Siyasası” kitabından yapılan alıntılar ön plana
çıkarılmış.
-Huntington’un totaliter devletin idare yöntemlerinden
birisi olan “komplo” kavramı üzerinde ilgi çekici yorumlar yapılmış ...
-2010‘ların
Türkiye’sinde olup bitenler “komplo”
kavramı üzeriden açıklanmış... ..
-Kitabın
son bölümü (sf.273 ve sonrası) anlamlı derslerle dolu...
Değerlendirme; Okuyucu bu kitabı neden alır? Kitaptan
beklentileri düşünelim/değerlendirelim.
-Yazarların
ikisi de son dönemin canlı tanıkları. Mağduriyetleri inkâr edilemez. Öncesinde
ve takip eden süreçte yaşananları en iyi değerlendirecek kişiler onlar. Damdan düşme meselesinde olduğu gibi...
-Aynı anlamda
kitap yazan diğer emekli askerlerden farklı olarak; olayların bilinmeyen arka
yüzünü aydınlatacak ve de en önemlisi aziz milletimizi ikna edecek ayrıntılar
vermeleri beklenirdi.
-Kitabın ilk
yarısı asker-sivil ilişkilerine ayrılmış. Emek verilmiş.
-Yeni
başlayanlar için ve kendini geliştirmek isteyenler için hazır özet bilgi sunulmuş.
-Her bir
ayrıntısı kütüpheneler dolduracak kadar geniş konular ustalıkla hap haline
getirilmiş.
-Kitabın
ortalarından itibaren; sivil-asker ilişkilerini inceleyen çok sayıdaki isim
yapmış yerli / yabancı yazarın eserlerinden yapılan alıntılar savunma yapmak
için kullanılmış.
-Dava
süreçlerinde kendilerini destekleyici mahiyette harekete geçmeyenler için on
madelik bir suçlama listesi hazırlanmış (sf.228,229).
-Sonraki
sayfalarda “kendilerini anlamayanlar” için kullandıkları “zekâ özürlü” vurgusu,
“vicdan ya da ahlâk sorunlu oldukları” ifadelerini kullanmaları dikkatlerden
kaçmıyor..... Bu küçük bölüm hariç seviyeli bir dil kullanılmış. Aynı değerlendirmeyi yakın tarihte iki cilt
halinde anıları yayımlanan emekli komutanın kaleme aldıkları için
söyleyemeyiz...
-Eseri kaleme
alan emekli komutanların değerlendirmeleri
farkındalıklarını da ortaya çıkarıyor. Haklarını vermek gerekir.
-Nitelikli
geçmişleri ve birikimleri kadar kitabı hazırlarken ortaya koydukları emekleri
de hissediliyor.
-1960
dönemini incelerken vurgu yaptıkları “Hem yargılananlar hem de yargılayanlar
muktedir oldukları dönemleri mutlak ve değişmez olarak algılamışlardır“(199)
tespiti önemli bir gerçeği gözler önüne seriyor.
-Balyoz,
Ergenekon derken kantarın topuzu kaçtı .... intikam kokusu... .. dışarıdan ve
içeriden yönlendirmeler .... birilerinin birşeylere kılıf hazırladığı vurgularına
katılmamak mümkün değil.
-Yazarların
kendi vurguladığı; okuyucunun haklı olarak sorabileceği “Bu davaların
içerisinde suça konu hiçbir şey yok mu?” sorusuna verilen cevaplar aziz
milletimiz tarafından takdir edilecek...
-Tarih yine
bir gün gerçekleri ortaya çıkaracak...
-Yazarların
“Genelkurmay Karargâhı’ndaki yüzbaşıyı suçlamak anlaşılabilir değildir. Türk
ordusu komutan ordusudur. Komutan yapılan ve yapılamayan her şeyden sorumludur.
Yargılanacaksa bir tek onun komutanı yargılanır. O da hesabını verir.”
vurgusunu görmezden gelemeyiz.
-Olanlara/olaylara
siyah-beyaz mantığıyla bakamayız.
-“Hatalar tek
taraflı mı?” sorusu da unutulmamalı...
-Bu sürecin hemen
öncesinde askerlerin siyasete bulaşmasını, görünen sonun başlangıcı
sayılabilecek 27 Nisan bildirisini ve
bunun daha da öncesinde yaşanan darbe süreçlerini ... birkaç satırla
geçiştirebilir miyiz?
-Ortaya çıkan
iddialar için “düzmece” demek yeterli mi?
-Ordu içinde
liyakat sorunu; kitapta hak ettiği ölçüde yer bulmuş diyebilir miyiz?
-Bu konuda
eski Kara Kuvvetleri komutanı E. Orgeneral Aytaç Yalman’ın iki ciltlik
kitabında yazılanları yok mu sayacağız.
-Eski
Genelkurmay Başkanı E. Orgeneral Işık Koşaner’in basına da yansıyan ve “Söylediklerimin
arkasındayım..” sözlerini nereye koyacağız? ... Örnekler çoğaltılabilir.
-Son on beş
yılın sandık sonuçları incelendiğinde; hem ülke genelinde hem de askeri
lojmanlar bölgelerindeki oy dağılımları süreç içinde nasıl / neden / hangi
tabloyu oluşturdu ....
..sorgulanmalıydı.
-Ne alakâ
diyemeyiz. Asker bir şey yaptı... arkasından millet seçimlede cevabını verdi...
daha önceleri de aynısı olmuştu... ... milleti küçümseyenlere her defasında
anlamlı cevaplar verdi...
-Ordunun gücü
elinde bulundurduğu dönemlerden başlayarak aziz milletimiz kimleri nasıl / neden
kitapların tarih sayfalarına gönderdi... kimlere ise nasıl / neden / hangi uyarılarda bulundu... ders çıkarıldı mı?
-“Milletin
hizmetkârı olunduğu” akıllardaki yerini
hep korudu mu?
-Sosyolojik boyut
ne kadar dikkate alındı? ....
-Kitabın son
bölümlerinde (sf. 273:322) ortaya konan ve profesyonel
askerlerin günümüzdeki yetiştirilme anlayışının; önce mevcut hali ile ortaya
konulması ve devamında eleştirel yaklaşımla yorumlanması çok anlamlı olmuş.
Dersler çıkarılmış...
-Bu sayfalar
kitabın sonu yerine daha öne alınmalıydı.
- Kitaba özel
bir değer kattığını söyleyebileceğimiz
bu bölümlerden sonra söz Balyoz, Ergenekon ve türevleriyle ilgili
yargılamalara getirilmeliydi...
-Halen
görevde olanların kitabı dikkate alması için çok neden var....
-Anadolu
insanının değerleri ve yaşananların sosyolojik boyutu da bu son bölümlerde sorgulanmış...
-Balyoz ve
Ergenekon türevi denebilecek yargılamaların haksızlığına vurgu yapılmaya
çalışılan bölümlerde “çuvaldızı kendine batırmak..” anlamındaki içe dönük
eleştirler daha azken ve muhataplara yönelik suçlamalar daha fazla iken, bu son
bölümlerde samimi ve içe dönük eleştirilere yer verilmiş... ..
-Hatta “Buraya
kadar getirdiğimiz eleştirilerin en azından bir kısmının sorumluluğunu
üstleniyoruz.” ifadelerine de yer verilmiş...
-Hiç bir şey
için geç değil...
-Yargılamalara
maruz kalanlar ve diğer emeklilerin yazdıklarından dersler çıkarılmalı... sosyolojik
boyut göz ardı edilmemeli...
-Bir örnek
verilmesi gerekirse; sorunların çözümü için kitapta önerilen kirterler birisi
olan “Laik Devlet” devlet vurgusunun ucu
açık bırakılmış...
-Cumhuriyet’in
kuruluşundan itibaren aziz milletimizin bir türlü kabullenmediği “laiklik”
mi?... söylenmek istenen....
-Özellikle
kitaba konu olan dönemde laikliğin farklı tanımları yapılmıştı...
-Halen
mutabakat sağlanmış bir “laiklik” tanımı yok ...
-Laikliğin
şimdiye kadar uygulanmak istenen tanımı aynı mı kalsın isteniyor?
-“Laiklik”ten
ne anlaşılacağı net tanımlanmalıydı...
-İnsanımız
için, geleceğimiz için temel güvencelerden birisi olan “Silahlı
Kuvvetlerimizin” önceki saygınlığını tekrar hak etmesi gerekiyor...
-Azizi
milletimiz için “peygamber ocağı” nitelemesi
kalplerden silinmiş değil...
-Şimdi, asker-sivil
herkese görev / sorumluluk düşüyor.
-Kaybedilen
itibar için tekrar ayağa kalkılmalı... bunu ümit ediyoruz ... bekliyoruz
*Asker ve Siyaset – İsmail H. Pekin / Ahmet Yavuz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder