Vatana adanmış bir hayat
-Eski Kara
Kuvvetleri Komutanı Emekli Orgeneral Aytaç Yalman iki cilt halinde hazırladığı
anıları daha yayımlanmadan ilgi çekmeye başladı. Kitabın raflarda yerini
almasından önce Aytaç Paşa’nın yazılı ve görsel basında gündem oluşturan
sözlerinin satışları artırıcı etki yaptığına şahit olduk.
-İlk satın
alanlardan biri olarak emekli komutanın basında geçen sözlerinden etkilendiğimi
söyleyebilirim. Paylaştığım kadar katılmadığım değerlendirmeleri olduğunu da ifade edebilirim.
-İnsan olarak;
dünyadaki gelişmelere “siyah-beyaz” mantığı ile yaklaşmanın doğru olmadığını,
ara renklerin de bulunduğunu ve farklılıkların aynı zamanda birer zenginlik
olduğunu öğrenmeye devam ediyoruz.
-Emekli
komutan basına neler demişti?
-“Türk
Ordusu tek kişi değildir. Tek Genelkurmay Başkanı da değildir. Ucuz
kahramanlık kimseye yakışmaz. Türk Ordusu demek Kara Kuvvetleri Komutanlığı
demektir. Hilmi Paşa’nın kaç tane tankı tüfeği vardı?...” iddianamede... .. “Darbeyi Aytaç Yalman
önlemiştir’ diyor.”... .. “Sonuçta
testiyi çatlattık ama kırmadık” sözleri tarihteki yerini aldı.
-İlk cilt 280
sayfa. Komutanın önsözde ve takip eden bölümlerinde geçen dikkat çekici
ifadelerini
paylaşalım:
paylaşalım:
-Kitabımda
her şart altında Silahlı Kuvvetleri savunabilirdim. Ancak böyle bir hareketin
TSK için yararlı olmayacağın düşündürm. Çünkü yapılan yanlışlara devam etmenin
TSK’ni yüceltmeyeceğini biliyordum.... ... bu özeleştirinin feyz aldığım
değerli yuvama iyi niyetle bakmayanların istismarına yol açmasına asla izin
vermem.
-Diğer kurum
ve kuruluşlar da özeleştirilerini yapmak suretiyle toplumun geçmişi ile
yüzleşip yeni bir beyaz sayfa açılmasına olanak verirler.
-Özellikle
son on sene içinde devlet ve toplum hayatında Silahlı Kuvvetlere bakış
açısından çok önemli değişiklikler yaşandı.... ..
-Son yıllarda yaşanan ve bizleri sarsan olaylardan sonra,
özellikle emekli Silahlı Kuvvetler mensupları içinde çok yakını bulunanlar
dışında hiç kimsenin birbirlerinin acısına beklenen duyarlılığı göstermediğini,
üzüntü ile gözlemledim.... .. Dostluk; topluluğun acılarını, içtenlikle duymak
ve paylaşmaktır. Sevgisizlik ve
samimiyetsizlik bu kitabı yazmamın bir diğer nedenidir.... ..
-Kitapta ele alacağım konulardan biri de Silahlı Kuvvetlerin özeleştiri ve denetim
sorunudur. Silahlı Kuvvetlerin kapalı ve konservatif durumu ve tenkit kabul
etmez yapısı ne kadar yanlış ise, bugün hiçbir özen gösterilmeden yıllrca
milletine ve ordusuna hizmet etmiş komutanlarına ve onların şahsında TSK’ni
acımasızca ve sorumsuzca, adeta geçmiş
yılların rövanşını alırcasına eleştirmek
ve yıpratmak da en azından bir o kadar yanlıştır.... ...
-... .. askerlerin emekli olduktan sonra da ruh ve fikir dünyalarının
değişmemiş olması... Çünkü az da olsa “kendisi olamayan” emekli askerler uzun
yıllar içinde yaşadıkları hayatı devam ettirmektedirler. Hayatını bulunduğu
rütbe ve makama göre devam ettirmeye
çalışan askerler, komutan, amir, üst, ast sıfatları ve buna bağlı davranış
kalıpları içinde yaşamak isterler. Oysa ki eski hayat bitmiş, yeni bir hayat
başlamıştır.... ..
-... .. Darbe söylentileri ile toplumun duyarlılık
noktaları sömürülmüş, oluşturulan toplumsal güç ile Silahlı Kuvvetlerimiz
bilinçli olarak itibarsızlaştırılmıştır.... ...
-Sonuç olarak ordumuzun onuru kırıldı. ... .. kahraman
ordumuz tümüyle pasifize edilmiştir... ..
-İki binli yılların başında
bazı sivil ve askerlerin zihin dünyasında müdahale fikri gelişmiş olabilir,
hatta Silahlı Kuvvetlerin içinde maksadını aşmış disiplinsizlikler de olmuş
olabilir. ... ..
-Bölge üzerinde oynanmak istenen oyunlar ile Anadolu’nun
mayası ve hamuru bozulmaya çalışılmaktadır.... ..
-Kuşkusuz ulus devletimiz kültürel, dinsel ve etnik
farklılıkları bünyesinde birleştirmelidir. ... .. Nitekim uluslaşmasını
istenilen ölçüde tamamlayamamış toplumların ne duruma düştüğünü Irak ve Suriye
örneğinde büyük bir üzüntü içinde görmekteyiz.... ...
Değerlendirme
-Her iki cilt de büyük birikimin ve emeğin eseri.
Yaşananların ve dünyadaki sosyal değişimin, bunu yanında teknolojik
ilerlemelerin her alanda neden olduğu dönüşüme dikkat çekilmesi ön plana
çıkarılıyor. Kitata sıralanan ve üzerinde düşünülmesi gereken ayrıntılar
komutanın tecrübelerini yansıtıyor.
-Osmanlı dönemi, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyetin ilk
yıllarında askerin devlet içindeki konumu , tarihten bugüne Kıbrıs meselesi, 60
ihtilali ve sonraki askeri müdahalaler, iç güvenlik, PKK ve Kürt sorunları,
Suriye sorunu... okuyucuya özet olarak
sunulmuş.
-Bazı bölümlerde mükerrerlikler var! İlk ciltte özellikle
Kürt sorunu anlatılırken aynı cümleler tekrar tekrar karşımıza çıkınca okumak
yerine satır atlamak ihtiyacı hissediyorsunuz... ...
-Kitabın iyi yanı; tarihe mal olmuş gelişmeler için birer
pencere açılmış ve anlatılmış...
-Samuel P. Huntington’un “Asker ve Devlet / Sivil ve
Asker İlişkilerinin Kuram ve Siyasası” kitabında yaptığı; Amerika Birleşik
Devletleri, Japonya ve Almanya örneklerindeki sivil-asker ilişiklerinin tarihi
gelişimine benzer şekilde; Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi sivil-asker ilişkileri
adım adım incelenmiş. Özeleştiri yapılmış. Dersler çıkarılmış. Geleceğe ilişkin
tavsilere yer verilmiş.
-Emekli komutanın da vurguladığı üzere “Her biri ayrı
ayrı bir kitap konusu olacak kadar önemli olaylar... “ ; konuyla ilgilenenler
ve inceleme yapacaklara değerli bir kaynak olarak sunulmuş.
-Yakın tarihimizi de ilgilendiren olayların içinde önemli
roller üstlenmiş bir devlet adamı olarak; yeni nesillere bırakılan bu önemli eserde
özeleştiriler daha açık daha şeffaf yapılabilirdi...
-Yakın geçmişimizde yaşanan olayların arka planına daha
fazla girilebilirdi...
-Geleceğin karar vericileri için yapılan tavsiyelerin çok
kıymetli olduğunu inkar edemeyiz.
-Daha cesur ve daha geniş açılı dersler çıkarılabilirdi.
Bir örnek vermek gerekirse; Balyoz davasının açılmasına giden sürece ilişkin
iddialar arasında yer alan ve günlüklerde de geçen kendisiyle ilgili süreçlere
yer verilebilirdi.
-Sonuç olarak; devletin üst makamlarında hizmet vermiş
emekli komutanın kamuoyunu ne kadar tatmin ettiğini / edeceğini zaman
gösterecektir.
-Tarihin; gerçekleri ortaya çıkarmak gibi bir özelliği
olduğuna bir kez daha vurgu yapmak gerekiyor.
-Kitapta bazı yerler kısaca değinilerek geçilmiş.
-Halbuki tartışmalara neden olunan soruların
muhataplarından birisi olarak daha net bilgilendirme yapılmalıydı...
-Her şeye rağmen; halen ülkenin geleceğini
şekillendirmekte olan insanımızın yararlanabileceği bir eser ortaya çıkarılmış.
-İki cilt içinde geçen ve özellik arz eden alıntıları
müteakip bölümlerde değerlendirmeye devam edeceğiz.
*Zorlu Yılların Sessiz Tanığı ı - Aytaç Yalman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder