12 Ocak 2015 Pazartesi

Zorlu Yılların Sessiz Tanığı ı *

Vatana adanmış bir hayat
-Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Emekli Orgeneral Aytaç Yalman iki cilt halinde hazırladığı anıları daha yayımlanmadan ilgi çekmeye başladı. Kitabın raflarda yerini almasından önce Aytaç Paşa’nın yazılı ve görsel basında gündem oluşturan sözlerinin satışları artırıcı etki yaptığına şahit olduk.
-İlk satın alanlardan biri olarak emekli komutanın basında geçen sözlerinden etkilendiğimi söyleyebilirim. Paylaştığım kadar katılmadığım değerlendirmeleri olduğunu da  ifade edebilirim.
-İnsan olarak; dünyadaki gelişmelere “siyah-beyaz” mantığı ile yaklaşmanın doğru olmadığını, ara renklerin de bulunduğunu ve farklılıkların aynı zamanda birer zenginlik olduğunu öğrenmeye devam ediyoruz.
-Emekli komutan basına neler demişti?
-“Türk  Ordusu tek kişi değildir. Tek Genelkurmay Başkanı da değildir. Ucuz kahramanlık kimseye yakışmaz. Türk Ordusu demek Kara Kuvvetleri Komutanlığı demektir. Hilmi Paşa’nın kaç tane tankı tüfeği vardı?...” iddianamede... ..  “Darbeyi Aytaç Yalman önlemiştir’ diyor.”... .. “Sonuçta testiyi çatlattık ama kırmadık” sözleri tarihteki yerini aldı.
-İlk cilt 280 sayfa. Komutanın önsözde ve takip eden bölümlerinde geçen dikkat çekici ifadelerini
paylaşalım:
-Kitabımda her şart altında Silahlı Kuvvetleri savunabilirdim. Ancak böyle bir hareketin TSK için yararlı olmayacağın düşündürm. Çünkü yapılan yanlışlara devam etmenin TSK’ni yüceltmeyeceğini biliyordum.... ... bu özeleştirinin feyz aldığım değerli yuvama iyi niyetle bakmayanların istismarına yol açmasına asla izin vermem.
-Diğer kurum ve kuruluşlar da özeleştirilerini yapmak suretiyle toplumun geçmişi ile yüzleşip yeni bir beyaz sayfa açılmasına olanak verirler.
-Özellikle son on sene içinde devlet ve toplum hayatında Silahlı Kuvvetlere bakış açısından çok önemli değişiklikler yaşandı.... ..
-Son yıllarda yaşanan ve bizleri sarsan olaylardan sonra, özellikle emekli Silahlı Kuvvetler mensupları içinde çok yakını bulunanlar dışında hiç kimsenin birbirlerinin acısına beklenen duyarlılığı göstermediğini, üzüntü ile gözlemledim.... .. Dostluk; topluluğun acılarını, içtenlikle duymak ve paylaşmaktır. Sevgisizlik ve  samimiyetsizlik bu kitabı yazmamın bir diğer nedenidir.... ..
-Kitapta ele alacağım konulardan biri de Silahlı Kuvvetlerin özeleştiri ve denetim sorunudur. Silahlı Kuvvetlerin kapalı ve konservatif durumu ve tenkit kabul etmez yapısı ne kadar yanlış ise, bugün hiçbir özen gösterilmeden yıllrca milletine ve ordusuna hizmet etmiş komutanlarına ve onların şahsında TSK’ni acımasızca  ve sorumsuzca, adeta geçmiş yılların  rövanşını alırcasına eleştirmek ve yıpratmak da en azından bir o kadar yanlıştır.... ...
-... .. askerlerin emekli olduktan sonra da ruh ve fikir dünyalarının değişmemiş olması... Çünkü az da olsa “kendisi olamayan” emekli askerler uzun yıllar içinde yaşadıkları hayatı devam ettirmektedirler. Hayatını bulunduğu rütbe ve makama göre devam  ettirmeye çalışan askerler, komutan, amir, üst, ast sıfatları ve buna bağlı davranış kalıpları içinde yaşamak isterler. Oysa ki eski hayat bitmiş, yeni bir hayat başlamıştır.... ..
-... .. Darbe söylentileri ile toplumun duyarlılık noktaları sömürülmüş, oluşturulan toplumsal güç ile Silahlı Kuvvetlerimiz bilinçli olarak itibarsızlaştırılmıştır.... ...
-Sonuç olarak ordumuzun onuru kırıldı. ... .. kahraman ordumuz tümüyle pasifize edilmiştir... ..
-İki binli yılların başında bazı sivil ve askerlerin zihin dünyasında müdahale fikri gelişmiş olabilir, hatta Silahlı Kuvvetlerin içinde maksadını aşmış disiplinsizlikler de olmuş olabilir. ... ..
-Bölge üzerinde oynanmak istenen oyunlar ile Anadolu’nun mayası ve hamuru bozulmaya çalışılmaktadır.... ..
-Kuşkusuz ulus devletimiz kültürel, dinsel ve etnik farklılıkları bünyesinde birleştirmelidir. ... .. Nitekim uluslaşmasını istenilen ölçüde tamamlayamamış toplumların ne duruma düştüğünü Irak ve Suriye örneğinde büyük bir üzüntü içinde görmekteyiz.... ...

Değerlendirme
-Her iki cilt de büyük birikimin ve emeğin eseri. Yaşananların ve dünyadaki sosyal değişimin, bunu yanında teknolojik ilerlemelerin her alanda neden olduğu dönüşüme dikkat çekilmesi ön plana çıkarılıyor. Kitata sıralanan ve üzerinde düşünülmesi gereken ayrıntılar komutanın tecrübelerini yansıtıyor.
-Osmanlı dönemi, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyetin ilk yıllarında askerin devlet içindeki konumu , tarihten bugüne Kıbrıs meselesi, 60 ihtilali ve sonraki askeri müdahalaler, iç güvenlik, PKK ve Kürt sorunları, Suriye sorunu...  okuyucuya özet olarak sunulmuş.
-Bazı bölümlerde mükerrerlikler var! İlk ciltte özellikle Kürt sorunu anlatılırken aynı cümleler tekrar tekrar karşımıza çıkınca okumak yerine satır atlamak ihtiyacı hissediyorsunuz... ...
-Kitabın iyi yanı; tarihe mal olmuş gelişmeler için birer pencere açılmış ve anlatılmış...
-Samuel P. Huntington’un “Asker ve Devlet / Sivil ve Asker İlişkilerinin Kuram ve Siyasası” kitabında yaptığı; Amerika Birleşik Devletleri, Japonya ve Almanya örneklerindeki sivil-asker ilişiklerinin tarihi gelişimine benzer şekilde; Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi sivil-asker ilişkileri adım adım incelenmiş. Özeleştiri yapılmış. Dersler çıkarılmış. Geleceğe ilişkin tavsilere yer verilmiş.
-Emekli komutanın da vurguladığı üzere “Her biri ayrı ayrı bir kitap konusu olacak kadar önemli olaylar... “ ; konuyla ilgilenenler ve inceleme yapacaklara değerli bir kaynak olarak sunulmuş.
-Yakın tarihimizi de ilgilendiren olayların içinde önemli roller üstlenmiş bir devlet adamı olarak; yeni nesillere bırakılan bu önemli eserde özeleştiriler daha açık daha şeffaf yapılabilirdi...
-Yakın geçmişimizde yaşanan olayların arka planına daha fazla girilebilirdi...
-Geleceğin karar vericileri için yapılan tavsiyelerin çok kıymetli olduğunu inkar edemeyiz.
-Daha cesur ve daha geniş açılı dersler çıkarılabilirdi. Bir örnek vermek gerekirse; Balyoz davasının açılmasına giden sürece ilişkin iddialar arasında yer alan ve günlüklerde de geçen kendisiyle ilgili süreçlere yer verilebilirdi.
-Sonuç olarak; devletin üst makamlarında hizmet vermiş emekli komutanın kamuoyunu ne kadar tatmin ettiğini / edeceğini zaman gösterecektir.
-Tarihin; gerçekleri ortaya çıkarmak gibi bir özelliği olduğuna bir kez daha vurgu yapmak gerekiyor.
-Kitapta bazı yerler kısaca değinilerek geçilmiş.
-Halbuki tartışmalara neden olunan soruların muhataplarından birisi olarak daha net bilgilendirme yapılmalıydı...
-Her şeye rağmen; halen ülkenin geleceğini şekillendirmekte olan insanımızın yararlanabileceği bir eser ortaya çıkarılmış.
-İki cilt içinde geçen ve özellik arz eden alıntıları müteakip bölümlerde değerlendirmeye devam edeceğiz.

*Zorlu Yılların Sessiz Tanığı ı - Aytaç Yalman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder