22 Temmuz 2015 Çarşamba

Bilim ve Yanılgı *

Taha Akyolun bu eseri de diğer kitapları gibi bir başucu olarak değerlendirimeli. Bilgilerinizi tazelemeniz bilmediklerinizi öğrenmeniz için gerekli bir kaynak kitap.Tekrar tekrar okunabilecek kalitede. Anlaşılması kolay olmayan ve başa dönmeyi gerektiren bölümleri de var. Her şeye rağmen sürükleyici bir dille kaleme alınmış.
Aydınlarımızın, kendini geliştirmek isteyenler okumalı. Ders almak isteyenler için tecrübelerle dolu. Geçmişten geleceğe uzanan süreçler akıcı bir dille anlatılmış. Felsefeye merakınız var ise ilginizi çekebilir. Derin düşünmeye başlayabilirsiniz. Okurken kendinizi zaman ve mekân ötesinde bulabilirsiniz.
Okudukça farkındalığınız artıyor.
Kitabı okumamız için gerekçe oluşturabilecek kısa bilgiler paylaşalım:
...
Yükselen Asya
-Amerikalı yazar Fareed Zakaria’nın Amerika Sonrası Dünya kitabı!... Kitabın ilk bölümünün başlığı “Diğerlerinin yükselişi”dir ve “Amerika nasıl başa çıkılabilir?” sorusunun cevabını araştırıyor. Zakaria da Asya’nın yükselişini kabul ediyor. Artık uluslararası ekonomik ve siyasi kurumlarda Batı egemenliğinin yürümeyeceğini, uluslararası kurumlarda iktidarın paylaşılmaı gerektiğini söylüyor. Ama Zakaria’nın önemli bir vurgusu var:
Amerika’nın en iyi endüstrisi yükseköğretimdir. ... Dünya nüfusunun yüzde 5’ini oluşturan ABD dünyanın en başta gelen elli üniversitesinin, bilim dallarına göre , yüzde 42 ila yüzde 68’ine sahip olmakla dünya yükseköğretmine hükmetmektedir. Başka hiçbir alanda ABD’nin avantajı bu kadar rakipsiz değildir. ... ABD milli gelirinin yüzde 26’sını yükseköğretime yatırıyor; Avrupa’da bu oran yüzde 1,2 ve Japonya’da yüzde 1,1 olmasına karşılık...
-Bilim, üniversite çağımızda ne kadar büyük bir stratejik kuvvet, görüyor musunuz?
-Avrupa’yı mısoruyorsunuz? Doğrusu karanlık olmayan ama pek de parlak olmayan bir gelecek gözüküyor. Yaşlanan, doğurganlığı duraklamadan öteye nüfus azalmasına dönen, parçalı karar organları dinamik çalışmayan ve hepsinden önemlisi “küreselleşmeden korkan”, içine kapanan Avrupa’yı XXI. yüzyılın küresel dünyasında zor günler bekliyor. ... ..
-... .. Tekrar vurgulayalım, iki temel dinamik uygulamalı bilim ve piyasa ekonomisi.
-.....Medeniyeti Batılılığa eşitleyen XIX. ve XX. yüzyıl geride kaldı. Çin’de piyasa hamlesini başlatan Deng  Xiaoping’e Çinli kıyafetinden dolayı veya Hindistan Başbakanı Manmohan Singh’e başındaki Sih sarığı ve hiç kesmediği sakalından dolayı kim gerici diyebilir? Yahut Malezya’da piyasa atılımının önderi Mahatir Muhammed’e Malezya serpuşu giyiyor diye gerici mi denildi? ... ..
-Şunu da gözden kaçırmamak lazım: Gelişen girişimci orta sınıf ve eğitimli nüfus, Asya topraklarında ekonomik rasyonalizmi geliştirdiği gibi er veya geç ama mutlaka liberal demokrasiyi de geliştirecektir. ... ..
-Çin’de demokrasi ve bağımsız yargı yok.  Fakat piyasa ekonomisi toplumda ekonomik ilişkiler ve hareketliliği artırıyor. Bu hem ihtilafların, hem bürokrasideki suistimallerin artmasına yol açıyor, toplumda huzursuzluk, protesto hareketleri çoğalıyor. Böylece, Çin’de bu sorunları çözecek bağımsız yargıya ve köy, şehir gibi mahalli düzeyde demokratik kurumlara olan ihtiyaç da hızla artıyor. Artık Çinli liderler bu ihtiyacı açıkça dile getiriyor, mahalli seçimleri teşvik ediyorlar ve hukuk eğitimine önem veriyorlar. ... ..
Kanuni Süleyman çağı
İki devrim: Okyanus ve sanayi
-... .. Osmanlı ticaret yollarını tutmak için savaşıyor, masraf yapıyor ve mali buhrana sürükleniyordu. Avrupalılar ise yine savaş masrafları artmakla beraber, korsanlık ve sömürge ticaretiyle okyanuslarda adeta vurgun vuruyor, Avrupa’ya servet akıyordu. 1577’de kıtasına orta boy dört gemiyle yelken açan  İngiliz kaptan Drake bu iş için 5000 sterlin harcamış fakat üç yıl sonra İngiltere’ye 1,5 milyon sterlin değerinde gümüş, altın ve inciyle dönmüştü.
-1591-1600 yılları arasındaki 9 yıl içinde Amerika kıtasından Avrupa’ya 19 milyon gram (19 ton) altın ve 3 milyon gream (3 ton) gümüş taşındı.
-Halbuki 1570’li, 1580’li yıllar Osmanlı’daki iktisadi canlılığın “tersyüz olmaya başladığı”, devletin mali bunalımı daha ağır hissetmeye başladığı dönemdir. ... ..
-Şehir hayatı ... ticaretin gelişmesi ... .. giirişimciliğin artması... ..
-Sanayi devrimi... .. Avrupa’ta korkunç bir kudret, tüm Asya ve Afrika’ya ise felakeet getirdi ... ..
-Yayılan Avrupa sömürgeciliği ... ... köle ticareti... ..
-Osmanlı’nın Çatalca’ya kadar gerileyişi... ..
-İzleyen yüzyılda iki chan savaşı... ..
Yükselen Asya
G-7: ABD, Japonya, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya, Kanada
E-7(Emerging/yükselen ): Çin, Hindistan, Brezilya, Rusya, Türkiye, Endonezya, Meksika
Yükseleşin 7 temeli
1.Piyasa ekomisi
2.Bilim ve Teknoloji
3.Meritokrasi... .. liyakat ilkesi...
4.Pragmatizm
5.Barış kültürü
6.Hukuk devleti... .. öngörülebilirlik... ..
7.Eğitim
Batılı ve Doğulu değerler
İslamda bilim tartışması
Geometri ve din
İslam’da bilimlerin doğuşu
... ..
-İbni Haldun (1332-1406) ... .. “Mukaddime” ... ..”Hatıralar” ... ..  “Fizik” adlı kitabı...
-İbni Rüşd... ..
İslam medenyeti ve Akdeniz
Kervan deyip geçmeyin...
Kerevanlarda kitap ve bilginler
-Kervan ve gemi hem iletişim hem ulaşım aracıdır. ... ..
-... ..İslam’ın ticari ve ilmi gelişme çağı olan VIII. yüzyıldan başlayarak XIII. yüzyıla kadar olan dönemdeki girişimci-tüccar, ... .. “piyasa ekonomisi”nin ve “para ekonomisi”nin girişimcisidir.. tarımsal ekonomiyi ilerici bir ticarileştirmeye dönüştüren insandır. ... ..Şeker pancarından rafine şeker üretimi, pamuk tarımı, tahta ve takstil ürünleri... .. bu dönemin Müslüman tüccarları için “kapitalist” demenin ... olmayacağını vurguluyor. ... .. Bunlar uzun mesafe ticareti yapıyorlar. Çin’den Fas’a uzanan İslam dünyasında hangi ürünü nereden almanın, nerede satmanın daha kârlı olacağını hesap ediyorlar.
-... .. gidiş gelişi iki üç yıl süren Çin ticareti Müzlüman tüccar denizcilere çok cazip gelmişti.Çin’e Ortadoğu ürünlerini götürüp satıyorlar, porselen gibi Çin ürünlerini getiriyorlardı. Bunun “riski ve kârı yüksek” olduğu için Müslüman tüccarlarca büyük ilgi görüyordu. Hindistan, Cava ve Sumatra’dan (Endonezya) ticari gemilerle malların büyük bölümü Mezopotamy kent ve kasabalarında tüketilirdi. Akdeniz’deki İskenderiye, Antakya, Lazkiye, Tarablusşam, Cebel, Sayda, Sur ve Akkâ limanları Müslüman ve Hristiyan Akdenizli tüccar gemileriyle doluydu. ... ..
-... .. sermaye birikimi “kapitalist” ise bunun arkasında rasyonel üretim ve pazarlama vardır, ticaretle ilgili bir hukuk vardır. Define bularak veya soygun yaparak değil ticaretle para kazanmak isteyen kapitalist tüccar başta matematik olmak üzere bilimlere ilgiden öte ihtiyaç duyacaktır; hesabını kitabını yapmak için, uçsuz bucaksız denizlerde ve çöllerde yön tayini için... Güvenilir kurallara ihtiyaç duyacağı için hukuk sistemi de gelişecektir.... ..
-Vakıf ... .. İslâm’ın bir şahaseridir ve güçlü vakıfların temelinde elbette güçlü ekonomi vardır. ... ..
Akılcı Mutezile ve burjuvazi
-... .. Gelişme çağlarında İslam dünyasında “Mutezile” adlı rasyonalist kelam okulu en çok tüccar sınıfında taraftar bulmuştur! “Ticari sermaye ve İslam” konulu akademi,k eserinde Mahmood Ibrahim , Peygamber Efendimizin ticareti nasıl teşvik ettiğini ayrıntılı larak izah ediyor... ..
İslam’da bilimler neden söndü?
-... .. İslam medeniyetinin doğup yükselmesini engellemeyen İslamiyet, durup dururken onu niye karanlığa boğsun? Başka sebepler olması gerekmez mi? ... ..
-Avrupa XI. yüzyılın sonuna doğru Akdeniz’i yeniden fethetmeye, İslamda bu denizden sağladığı faydayı kaybetmeye başladı, ... .. VIII. ve IX. yüzyıllarda Akdeniz’i Müslümanların fethetmesiyle bu denizi kaybeden Avrupa’nın geriye çekilip kendi içine kapandığına inanmıştı. Şimdi ... tez tersine işliyordu.  XI. yüzyılda Akdeniz İslam’a kapanmaktaydı; ... ..
-Onun içindir ki Rönesans İtalya’da başlayacaktı; çok sonraki yüzyıllarda sanayinin ortaya çıkacağı İngiltere’de değil... Devrim’in patlayacağı Fransa’da, fabrika medeniyetinin örneği olacak Almanya’da da değil...
Akdeniz darbesi
-Haçlı seferleri...
1805’te İspanya’da reconquista (yeniden fetih) başlıyor...
-Toledo Müslümanların elinden alınıyor... ..
-Baş hedef Kudüs... .. Haçlı Seferleri Doğu’da Antakya’yı; Suriye limanları Lazkiye, Trablusşam, Beyrut, Sayda, Yafa’yı; Mısır’da Dimyat L,manı’nı Müslümanlardan alıyor.
-1095 yılında başlayan Haçlı Seferleri 1270 yılına kadar 175 yıl içinde sekiz defa yapılacaktır. ... ..
-Anadolu’dan geçen Haçlı kolu, Urfa’ya kadar uzanmış ve o zaman çoğunluğu Hristiyan olan yerli halkla birleşerek bölgede Urfa Haçlı Kontluğu’nu kurmuşlardır. Urfa’dan aşağıdoğru Antakya’da, Trablusşam’da, Kudüs’te Haçlı krallık ve kontlukları kurulmuştur. Bunların kurulmsında en önemli etken, Akdeniz’den gelen Haçlı donanmaları olmuştur.
-... .yerli Hristiyanlar bir süre sonra Latin zulmünden illallah diyerek Müslüman idaresini özleyeceklerdir. ... ..
-Endülüs meneniyetinin çöküşten öteye yok edilişi ... .. 1492’de Müzlümanların ve Yahudilerin İspanya’dan tamamen kovulması... ..
-Haçlı Seferleri sırasında İslamın .. kahramanları... .. Selahaddin Eyyubi... .. Kılıç Arslan... .. İmameddin Zengi ve oğlu Nureddin Zengi. ... ..
-Haçlı Seferleri’nden başlayarak Avrupa’nın Akdeniz ticaretini ele geçirmesi, Venedik, Cenova, Pisa, Mi,lano gibi İtalyan şehir devletlerinde muazzam bir sermaye birikimine yol açacak, bu da burujuva sınıfını geliştirecekti. Rönesans’ın temelinde bu tarihi süreç vardır. ... ..
Moğol felaketi
-İslam medeniyetine inen diğer büyük darbe
-Selahaddin Eyyubinin Kudüs’ü alışından 20 yıl önce... .. 1167 yılında dünyaya gelen Timuçin, geleceğin CengizHan’ı... ...
-İlk akınını 1211’de Çin’e yaptı... ..
-12118’de Orta Asya Türk devletlerinden Harizmşahlar’ın üzerine yürüdü, İran ve Azerbaycan’a girdi... ..
-Bir Moğol kolu Rusya’ya girip Kiev’e kadar... ..
.. ..bir kolu 1240’da Macaristan ve Polonya’ya kadar ilerledi ... ..... ..
-Ardından Anadolu’ya saldırdı, 1243’de Kösedağ Savaşı’nda Selçuklu ordusu mağluo oldu... ..
-1251-1259 arasında İran, Suriye ve Mezopotamya’yı istila ettiler. ... ..
-Cengiz’in torunu Hulagu Han... .. karısı Dokuz Hatun mutaassıp bir Nasturi Hristiyan’dır ve Müslümanlara karşı kin ve nefret doludur.  ... ..
Şehirlerin kasabaya dönüşmesi
-Bağdat’ta ve Moğolların girdiği her yerde âlimlerin çoğu öldürüldü, kütüphaneler yakılıp yıkıldı, yağma edildi. ... ..
-... Avrupa, Haçlı Seferleri’nden altı yüzyıl önce kavimler göçünü yaşamış, verimli coğrafyası sayesinde ... .. yerleşik feodal düzene geçmişti. ... ..
Hukukta duraklama, fıkhın donması
-... ..Akdeniz’in kaybının yarattığı daralma ve ... .. Moğol istilasının şehir altyapısının mahvedilip... ..hukuki düşünceyi yüzyıllarca sürecek bir katılaşmaya itmiştir. ... ..
Hareket Avrupa’da
-... dünya ticareti okyanuslara kayınca İtalya’da Osmanlı da gerilemeye başladı, okyanus ticareti yapan Batı Avrupa öne geçti, ... ..
Osmanlı’nın yeri
Bilime açık olmak
-... .. Gerçi Osmanlı tekrar Akdeniz’i alacaktır ama bu defa da Batı okyanuslara açılacak, Akdeniz’in ekonomik rolü pörsiyecektir.
-Batı’nın korsanlık duygularıyla başlayan okyanuslara açılması o kadar önemlidir ki, pörsüyen Akdeniz medeniyetiyle beraber çöken, sadece Osmanlı değil, bir zamanlar Rönesans’ın beşiği olmuş İtalya’dır. ... ..
-... ..İspanya’dan agelen Museviler de hem Batı’daki gelişmeleri hem de İslam’ın İspanya’daki klasik bilim mirasını Osmanlı’ya taşımışlardır. .... ..
Bilim ve “bilmek”
Düşünmek zor iş
Düşünmeye ideoloji engeli
-... .. pozitvizmin, dinin yerine bilime geçirme girişimi, insanlık tarihinde pozitivist totaliterliklerin kapısını açtı. ... ..
-Dünya akımlşarında görülen “yanılmaz lider”in görüşleri...
-Denemmesi ve sınanması mümkün olmayan alan, bilimin alanı değildir. ... ..
Bilim, din, ahlak
-Objelerin, olayların bilgisini ... .. deney, gözlem ve ölçüm metodlarıyla edindikten sonra, bunun sınırlarını aşmaya başladığımız noktadan itibaren “teori”nin, “felsefe”nin, “ahlak”ın, “sanat”ın ve “din”in alanına gireriz.
-Ayrıca, hem insanın iç dünyasında, hem tarihi akışta, hem de fiziki evrenin kendisinde deney, gözlem, ölçüm gibi nötr bilimsel metodların uygulanamayacğı bir meçhuller alanı vardır.
Merakımız oralara uzanır, bundan kendimizi alamayız. Ama oralara artık bilimin deney, gözlem, ölçüm metodları işlemez.
-Söz konusu olan, bugün ulaşamayıp bir gün ulaşacağımız bir objektif bilgi değildir.
-.. fizikçi Sir James Jean... ... ... fakat bir zaman ve mekândaki gösterilen âleminden (bu) alt tabakaya geçer geçmez, anlamadığımız her hangi bir tarzda meteryalizmden idealizme ve belki de maddeden ruha geçer gibi oluruz.
-... ..  bilimin durduğu yerde merakımız durmaz. Bilim adamlarının giderek daha dindarlaşmasının ve fizikle felsefenin daha fazla ilişkilere girmesinin sebebi, bilimin durduğu noktada insan merakının durmaması, metafiziğe yöenlmesidir.
-Bilimdeki bu tür problemler, ... .. katı determinizme dayanan meteryalist evren tasavvurunu sarsmıştır.
-... ..determinizmin sarsılmasıyla... ..
-Objelerin bilgisi olan bilim, objeler âlemiyle sınırlıdır.
-Bu âlemin sınırını aşan meraklarımızın, sorularımızın cevapları deneyle, ölçümle araştırılamaz. Öte yandan, bilimin deneyle, gözlemle, ölçümle ulaşacağı, mesela tıp, mühendislik, astronomi gibi bilgilere de dini bilgiyle ulaşamayız, dini vecd ya da metafiziklu bu bilgileri elde edmeyiz.
-Sosyal olaylaı “anlama”nın da yolu, gözlemdir...
-... iki ayrı âlem: Bilimin “gerçeklik” âlemi ile dinin ve felsefenin “hakikat” âlemi... İkisi arasında tabii ki geçişler vardır. ... ..  Bir fiizikçiyi bir laboratuvr deneyi de metafizik “hakikat”e, Allah inancına götürebilir. Ama nitelik farkı ortadan kalkmaz: Biri maddi gerçekliğin deneyleriyle, öteki metafizik hakikatin idrakiyle oluşmuştur. ... ..
-“Bilim” kantiteler, yani ölçülüp sayılabilir, sınanabilir şeyler âlemiyle ilgili...
-“Bilgi” ise, gözlem, deney ve ölçüm yapılamayan, ancak sezilen, hissedilen, idrak edi,len, inanılan “kalitatif” âlemle ilgili...
-İki farklı alan ... .. biri diğerinin reddini gerektirmez. ... ..
Dindar ve dinsiz fizikçiler
-Bilim objektif ve nötrdür. ... ..
-... bireylerin ve toplumların ahlaki, manevi, felsefi, estetik değerlere de kesinlikle ihtiyacı vardır. Yolsuzluğun sebeplerini bilim tespit eder. Ama öncelikle manevi değerlerimiz yolsuzluğun ahlaken kötü, adalet bakımından haksız olduğuna ve düzeeltilmesi gerektiğine karar verir! ... ..
-Din, bilim ve siyasi ideoloji birbirinin yerine ikamesi mümkün olmayan, her üçünün de kendi farklı doğruları olan alanlardır.  Bunlar arasında geçişler, tadahiller tabiiki olur ama birbirlerinin yerine geçemezler. Böyle bir iddia, vahim bir totalitarizme yol açar. ... ..
-Akıl bir tasnif aracıdır. ... .. Aklın işi düşünmektir ve “tasnif” aşamasında bile aklın işi zordur, büyük birikim gerektirir. ... .. bilimle iman arasında , gerçekle hakikat arasında, sosyal olguyla ahlaki değer arasında tasnif edilemeyen bir “belirsizlik” alanı ve o alanda “tercih”lerimiz (inançlarımız) daima var olacaktır.
-... ”yanılmaz” bir ideolojiye veya siyasi öndere bağlanmak, başımız her sıkıştığında, aklımız her karıştığında birilerinin bizim yerimize hazır reçeteler yazdığını sanmak ne kadar kolay ve ferahlatıcı.
-“Düşünmek “ise zordur, “doğrular”a doğru gerçekten zor bir yolculuktur.
-Yolda bizi en çok şaşırtıp yanıltacak kılavuzlarımız, bizzat kendi psikolojimizin putlarıdır; önyargılarımızdır, kendikaygılarımız, ve özlemlerimizdir. ... ..

Bilgi, ideoloji ve kehanet
----
-Piyasa yerine bürokrasiyi koymanın ne olduğunu Sovyet çöküşüyle öğrendiğimiz için Marksizimin bu boşluğu sebebiyle insanlar artık hayallere kapılmıyor. .... ..
-20 Mart 2003 ...  ABD Irak savaşını başlattı ... ..  1 Mart Tezkeresi ... ..
Karl Popper ve açık toplum
Açık Toplum vedüşmanları
... ..
Demokrasi, yanılma-düzelme rejimidir
... ..
Dinozor ve liboş
Bilim ve bilenler
... ..
Şerif Mardin’i dinlerken
Bilim ve üniversite
... ..
Bilimde yükselen ülke
Bilim ve piyasa
Girişimci üniversite
Bilim disiplini
Bilim ve kalıkınma
Stratejik kavram: rekabet gücü
... ..
Anadolu kaplanları ... ..
XXI. yüzyıl, felaket mi, şans mı?
Türkiye’nin 2013 hedefi
Toplumsal entegrasyon
Türkiye’nin tasarruf sorunu
... ..

XXI. yüzyılı yakalamak
*Bilim ve Yanılgı – Taha Akyol

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder