1 Ekim 2016 Cumartesi

Sınırlar Arasında *

Kitabın 1. baskısı 2006’da yapılmış. Yazar 2002 ve 2005 yılları arasındaki gözlemlerini anlatıyor. Ülkemizdeki bir çok ailenin ortak geçmişi; bugünkü topraklarımızın dışında kalan ve Osmanlı döneminde egemenlik kurduğumuz, ancak İmparatorluğun dağılma süresinde ise terk etmek zorunda kaldığımız coğrafya ile ilgili. Gönülerimiz hala oralarda.
-Kitabı okuduğumuzda eski Osmanlı coğrafyası ile ilgili duygularımızın tekrar canlandığını ve hüzünlendiğimizi hissediyoruz.
-Bilinmesi gereken bir diğer husus ise madalyonun ters yüzü; Bir zamanlar sahibi olduğumuz bu topraklarla ilgili tarihi süreç bütün hızı ile devam ediyor. Günümüzde Balkanlarda olup bitenler ve Ortadoğu’da yaşanan insanlık dramları anlatılıyor.
-Osmanlı coğrafyası parçalandığında Anadolu’ya göç etmek zorunda kalan ve eski topraklarımızda yaşamlarını sürdüren insanımızın öykülerini okurken; olup bitenlerin arka planındaki büyük oyunu anlamaya çalışıyorsunuz.
-Kısa alıntıları paylaşalım; Bulgariztan’ın Kırcaalisi, Yunanistan’ın Gümilcinesi, Makedonya’nın Kocaali’si Ya da Suriye’nin sınır köylerinde yaşayan insanımız...
-Batum’da, Kırım’da kekük’te; İran’da kuşaktan kuşağa aktarıan anılar...
-Yazar Banu Avar’ın anneannesi Balkan Harbi’nin dehşet dolu göç dalgalarında Selanik ile İstanbul arasında bir yerde doğmuş. Dedesi bir Manastır göçmeni.
-Babasının babası Bahatin Bey Dağıstan doğumlu. Küçük bir çocukken İstanbul’a getirilmiş.Yıldız Srayı’nda büyümüş. Çerkez göçmeni Nazmestan Hanım’la evlenmiş, iyi bir asker olarak ün yapmış, ünlendikçe de birilerinin gözüne batmış ve sonunda Halep’e sürgün gönderilmiş. Babasının doğumyeri Halep. O doğduğu yıl yani 1893’te Halep bir Osmalı vilayeti...
-Halası bir Trablusgarplıya varmış. O da Osmanlı’nın bir başka vilayeti.
Avrasya coğrafyasında her yer birbirine benziyor.
-Balkanlar’da, Karadeniz çevresinde, Kafkaslar’da ve Orta Asya’da son iki yılda gittiğim 45 ülkede ortak özelllikler vardı. En bariz özellik bu ülkelerdeki bir avuç insanın giderek zenginleşmesi ve geride kalan nüfusun hızla yoksullşmasıydı. Bu
ülkelerin çoğunda fabrikalar çalışmıyor, işsizlik %70’lere varıyordu.
-İkinci ortak özellik bu ülkelerdeki demokratikleşme çalışmalarıydı ki âdeta tek bir merkezden yürütülüyor gibiydi. Bu ülkelerdeki sivil toplum örgütleri, ülkelerinin yararından çok dünyanın büyük güçlerine çalışıyor görünüyorlardı
-... .. üçüncü ortak özellik kültürel vce dini soykırımdı. Tüm bu ülkelerde halkın, özellikle medya tarafından yoğun bir kültürsüzleştirme ve kimliksişzleştirme bombardımanına tutulduğunu gördük. Hristiyanlık propagandası bu kapsamda yapılan faaliyetler içinde en dikkat çekici olanıydı.

-... .. Birileri “yeni dünya düzeni” demişti. ... ..

*Hüznün toprağı Balkanlar’dan geleceğin gücü Avrasya’ya  Sınırlar Arasında – Banu Avar 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder