“Yoo,
abartmıyorum! Siz benim hayatımı kurtardınız . Bu nedenle sızın kulunuzum. Eski Çin efsanelerine göre bu böyledir. Gerçekten hayatım sizindir.
Kiraz kaşlarını çattı:
“Lütfen
masallarda kalmış görüşler.”
“Masalları küçümsemeyin, Bayan Kiraz. İnsanlar önce olayları yaşadılar, sonra o masallar söylendi. Ben masallardaki gerçek payına hep inanmışımdır. Keşke biz de dillerden düşmeyecek gizemli masalların kahramanları olabilsek! Bence bu olanaksız değil. Çünkü bu masalın giriş bölümü yaşandı bile.”
Kiraz gülümsemeye başladı:
“Nasıl
yaşandı, anlayamadım?”
“Siz, Everest yamaçlarında beni Azrail’in elinden çekip alan, dünya güzeli bir masal kahramanısınız. Sonra da tıpkı masallardaki periler gibi oldunuz”
“Ben
yok olmadım. Oralarda yaşayıp duruyordum.”
“Ama, benden ayrılırken ne adınızı söylediniz, ne de adınızı söylerdiniz, ne de kimliğinizi belirttiniz.”
“Siz
ölümle pençeleşiyordunuz. Bense, Everest’e tırmanma kursunu bitirmek çabasındayım. Dakikalarım saylıydı.”… ..
… .. Kiraz gözlerini ondan kaçırarak, bir an düşündü. Sonra gülerek: