… .. Monica imkânsıza inanmış ve tam da bu sebeple, ben dahil herkesin kaybedilmiş gözüyle baktığı savaştan
zaferle çıkmıştı. Savaşçıyı savaşçı yapan budur işte: İrade ve cesaretin aynı şey olmadığını anlamak. Cesaret
korku ve hayranlık uyandırır, irade gücüyse sabır ve azım demektir. İradeleri çok güçlü olan kadınlar ve erkekler
yalnızdırlar, çünkü dışarıdan soğuk görünürler. … ..
… .. İntikamla elimize tek geçenin düşmanımızla aynı seviyeye inmek olduğunu buna karşılık affetmenin büyüklük olduğunu zahmet edip anlatmaya değmezdi. Himalayalar’daki keşişlerle çöllerdeki azizler bir yana bırakılırsa, bence hepimizin içinde böyle duygular mevcuttur, çünkü bu insanlığın özünde vardır. Bunun için kimse kimseyi yargılamamalıdır.
“… .. Kader tarafından özel bir görev için seçilen iki kişinin doğru yerde
karşılaşmasıyla tesadüfen ortaya çıkabilir.
“Doğru yer derken neyi kastediyorsun,” diye sordum.
“Demek istiyorum ki, iki insan bir ömür boyu birlikte yaşayabilir, ya da hayatlarında
tek bir kez karşılaşıp ebediyen ayrılabilirler, çünkü onları bu dünyada bir araya getirecek şeyin doludizgin gittiği fiziksel mekâna yolları düşmemiştir. Bazen de onları neyin yaklaştırdığını
anlamadan kendi yollarına giderler. … ..
Bazen hâlâ çözülmemiş şeyler
olduğu için karşılaşır insanlar, yarım kalanların hakkını verebilmek için yeniden hayata gelmemiz gerekebilir. … …
… ..”Sevdiklerimizi asla, asla kaybetmeyiz, “ dedim ısrarla. “Onlar bizimledir, hep hayatımızdadırlar, sadece başka odalardayız. Öndeki vagonda kimler var göremiyoruz, ama bizimle, sizinle, herkesle aynı anda seyahat eden insanlar var. Belki konuşamıyoruz, vagonda ne olup bittiğini göremiyoruz, ama ne önemi var; sonuçta onlar
oradalar. Hayat dediğimiz aslında bir tren katarıdır. Bazen şu, bazen bu vagondayızdır. Kimi zaman, rüyalarımızda ya da olağanın ötesindeki hayata teslim olduğumuzda vagondan vagona da geçebiliriz.”. “Ama
onları ne görebiliyoruz ne de irtibat kurabiliyoruz.”
“Tam
tersine. Her gece uyurken başka bir düzleme geçeriz. Dirilere, ölü diye
yaftaladıklarımızla, başka boyutlarda olanlarla, kendi kendimizle- yanı bir
zamanlar olduğumuz ve ileride olacağımız kişilerle- konuşuruz.”
“Enerji akışı giderek hızlanıyordu, aramızdaki bağın her an kopabileceğini fark etmiştim.
“Sevgi ölüm dediğimiz şeyi her daim alt eder.
Sevdiklerimize niye ağlayalım, onlar hâlâ sevdiklerimizdir, hep yanı
başımızdadırlar. ….
“… .. Seni seviyorum çünkü…
..
Seni geçtiği her yerde bitkilere,
ormanlara hayat veren bir nehir gibi seviyorum. Seni susayana su veren, insanları istedikleri menzile ulaştıran bir nehir gibi seviyorum.
… .. Seni seviyorum,
çünkü hepimiz aynı yerde, bizi hâlâ
suyuyla besleyen aynı kaynaktan doğduk. O yüzden zayıf düştüğümüzde tek ilacımı beklemektir. Elbet bahar gelir, kış karları eriyip bize taptaze bir enerji verir..
… ..
Bir erkeğin bir kadına, bir babanın kızına, Tanrı’nın
bütün yarattıklarına duyduğu sevgi değil bu. Tıpkı niye o yollardan geçtiğini anlatamadan hedefine koşan bir nehir gibi, ismi ve açıklaması olmayan bir sevgi. Alacağı da vereceği de olmayan, sadece varlığını hissettiren bir sevgi .
Asla senin olmayacağım, asla benim olmayacaksın, ama yine de söyleyebilirim: Seni seviyorum, seni seviyorum, seni seviyorum.”
elıf
& Paulo Coelho
1.Baskı Eylül 2011
Can Sanat Yayınları
Portekızce
aslından çevıren Saadet Özen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder