15 Ocak 2021 Cuma

Mucize *

August (Auggie) Pullman; yüzünde fiziksel bir bozuklukla doğduğu için normal bir okula gidemiyordu… şimdiye kadar. Yakında Beecher Ortaokulu’nda beşinci sınıfa başlayacak ve ömrünüzde bir kere bile “yeni çocuk” olduysanız, bunun ne kadar zorlu olduğunu tahmin edebilirsiniz. Dondurma yemek ve Xbox’ına oyun oynamak gibi sıradan şeyleri seven Auggie aslından sadece sıra dışı yüzü olan bir çocuk. Peki, yeni sınıf arkadaşlarını, görüşünün ardında kendisinin de onlar gibi olduğuna ikna edebilecek mi?

… ..

“Tamam, haklısın, “dedim. ” Ama bu kimin günlerinin daha rezil olduğuyla ilgili bir yarışma değil, Agguie. Mesele şu ki hepimiz kötü günlere dayanmak zorundayız. Hayatın boyunca bir bebek ya da özel ihtiyaçları olan bir çocuk muamelesi  görmek istemiyorsan, bunu aşıp yoluna devam etmelisin.”

Hiçbir şey söylemedi ama som sözlerimin onu etkilediğini düşünüyordum.

“O çocuklara bir şey söylemek zorunda değilsin,” diye devam ettim. ”Aslına bakarsan, onların ne dediğini bilmen ama onların ne dediklerini bildiğini bilmemeleri gayet iyi bir şey, biliyorsun değil mi?”

“Ne diyorsun ya?”

Ne demek istediğimi biliyorsun? İstemiyorsan onlarla bir daha konuşmak zorunda değilsin. Ve bunun nedenini hiçbir zaman bilmeyecekler. Anladın mı? Ya da onlarla arkadaşmış gibi davranabilir ama içten içe öyle olmadığını bilebilirsin.”

“Miranda ile sen öyle mi yapıyorsunuz?” diye sordu.

“Hayır” diye cevapladım çabucak, kendimi savunurcasına. “Miranda’ya karşı hislerimde hiçbir zaman rol yapmadım.

“O zaman benim yapmamı neden söylüyorsun?”

“Öyle bir şey söylemedim! Sadece o küçük pisliklerin seni etkilemesine izin vermemen gerektiğini söylüyorum, o kadar.”

“Miranda’nın seni etkilediği gibi mi?”

“Neden konuyu hep Miranda’ya getiriyorsun? Sabırsızca bağırmıştım. “Seninle arkadaşların hakkında konuşmaya çalışıyorum. Lütfen benimkileri konunun dışında tut.”

“Onunla arkadaş bile değilsin ki.”

“Konuştuğumuz konunun bununla ne ilgisi var?”

August’un bakışı bir oyuncak bebeği anımsatıyordu. Yarı kapalı oyuncak bebek gözleriyle bana sadece boş boş bakıyordu.

“Önceki gün aradı, “dedi sonunda.

“Ne?” Afallamıştım. “Ve bunu bana söylemedin mi?”

“Seni aramamıştı, “diye cevapladı iki çizgi romanımı elimden alarak. ”Beni arıyordu. Sadece merhaba demek için. Nasıl olduğumu öğrenmek için. … ..

 … ..

Bay Toto sahnede kürsüye geçip mikrofona, “Müdür Jansen’a nazik açılış konuşması için teşekkür ederiz ,” dedi. “Hoş geldiniz, öğretmen arkadaşlarım ve öğretim üyeleri…

“Hoş geldiniz; anne babalar, büyükanne ve büyükbabalar, dostlar ve değerli konuklar… ve en önemlisi, hoş geldiniz benim beşinci ve altıncı sınıf öğrencilerim…..

Beecher Ortaokulu mezuniyet törenine hoş geldiniz!!!”

… ..”J.M. Barrie, yazdığı The Little Bird adlı kitapta der ki…” … ..”Daima gerektiğinden biraz daha nazik olmaya çalış.”

Bay Toto seyircilere baktı. “Gerektiğinden daha nazik,” diye yineledi. “Ne kadar müthiş bir cümle, değil mi? Gerektiğinden daha nazik. Çünkü nazik olmak yeterli değildir. Kişi, ihtiyaç duyulandan daha nazik olmalıdır. Bu cümleyi, kavramı seviyorum çünkü bana insanoğlu olarak içimizde nezaketin yalnızca kabiliyetini değil, tercihini de taşıdığımızı anımsatıyor. … .. 

“Sizinle başka bir kitaptan güzel bir bölüm daha paylaşmak istiyorum,” … .. Christopher Nolan’ın kaleme aldığı In the Eye of the Clock kitabındaki ana karakter sıra dışı zorluklarla mücadele eden, sıra dışı bir genç adam. Birinin, sınıfındaki bir çocuğun ona yardım ettiği bir kısım var. Görünüşte bu ufak bir jest. Ama ismi Joseph olan bu genç adam için…  şey, izin verirseniz kitaptan okumaya başladı, “Bu gibi anlarda Joseph, Tanrı’nın yüzünü insan suretinde görürdü. Bu yüz ona gösterilen nezakette ışıldar, gayrette parıldar, şefkatte belirir, bakışlarlaysa kucaklardı.”

Duraksayıp okuma gözlüğünü yeniden çıkardı.

“Ona gösterilen nezakette ışıldar,” diye tekrar etti. gülümseyerek. “Nezaket bu kadar basit bir şeydir. Gerçekten de çok basit. İhtiyaç duyulduğunda söylenen, teşvik edici birkaç sözcük. Dostane bşir davranış. Hafif bir tebessüm.

Kitabı kapayıp önüne koydu ve kürsüde öne doğru eğildi.

“Çocuklar, bugün size, nezaket denen basit şeyin değerini anlatmak istiyorum. … .. BU salondaki herkes, nerede olursa olsun, mümkün olan her an gerektiğinden daha nazik olmaya çalışırsa, dünya gerçekten de daha güzel bir yere dönüşür.  Ve bu nu yaptığınız takdirde biri, bir yerde, bir gün, her birinizde Tanrı’nın yüzünü görebilir. … ..”

“Ya da evrensel iyiliğin ruhani temsiline inanıyorsanız onun yüzünü, “ diye ekledi… ..


*Mucize & R. J. Palacio

Özgün adı ; Wondere , 2017

Pegasus Yayıları

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder