Mutlu Prens ve Diğer Masallar (1881)
Mutlu Prens
Mutlu Prens’in heykeli, uzun bir sütunun tepesinde, şehrin ta üzerinde yükseliyordu. Baştan aşağı ince
altın varaklarla kaplıydı., gözleri iki parlak safirdi, kılıcının kabzasında da iri kırmızı bir yakut parlıyordu.
Herkes çok hayrandı ona. “Bir rüzgârgülü kadar güzel,” dedi sanat beğenisiyle ün kazanmak
isteyen Şehir Meclisi üyelerinden biri; “ama onun kadar yararlı değil,” diye de ekledi, kendisini aklı
havalarda sanacaklarından korkarak, aslında öyle değildi.
… ..
Bülbül ve Gül
Bencil Dev
Vefalı Dost
Harika Fişek
Nar Evi (1891)
Genç Kral
Prensesin Doğum Günü
… .. Kederli Kral, Saray’ın bir penceresinden onları seyretmekteydi. Arkasında nefret ettiği kardeşi
Don Pedro de Aragon duruyor, günah çıkardığı rahip, Granada Baş engizisyoncusu ise, yanında
oturuyordu. Kral her zamankinden de kederliydi, çünkü etrafındfa toplanan saraylıları çocuksu bir
ciddiyetle , eğilerek selamlayan, kendisine her an eşlik eden asık yüzlü Albuquerde Düşeşi’ne
yelpazesinin arkasında gizlenip gülen Prenses’e baktıkça, Prenses’in annesini hatırlıyordu; genç
kraliçe, kısa bir süre önce -Kral’a öyle geliyordu ki- neşeli ülke Fransa’dan gelmiş ve İspanya
Sarayı’nın kasvetli ihtişamında sararıp solmuş, kızını doğurduktan altı ay sonra, meyve bahçesindeki
bademlerin açtığını ikinci kez göremeden , şimdi ot bürümüş olan avlunun ortasındaki yaşlı, boğum
boğum incir ağacının meyvelerini ikinci kez toplayamadan ölümüştü. … ..
… .. Hiç şüphesiz tahtından resmen vazgeçip zaten fahri başrahibi olduğu büyük Granada Trappist
manastırına çekilmesini engelleyen şey, küçük prensesi kardeşine emanet etmekten korkması
olmuştu, kardeşi, İspanya’da bile zalimliğiyle ün salmıştı ve birçok kişi, Aragon’daki şatosuna yaptığı
ziyaret sırasında hediye ettiği zehirli eldivenlerle Kraliçe’yi oyun öldürdüğünden şüphe ediyordu. … ..
... ..
Balıkçı ile Ruhu
Yıldız-Çocuk
Yıldız-Çocuk; Adam karların içinde, bir pelerine sarılmış bebeği eve getirmişti. Kadın yokluklarını
dile getirip bu durumdan memnun olmadığımı belli ederek; “Kendi çocuklarımızın ekmeği yokken
başkasının çocuğunu mu besleyeceğiz? Bizi düşünen mi var? Bizi besleyen mi var?” deyince;
Adam” Serçeleri bile düşünen, besleyen Tanrı var,” diyerek cevap verdi… .. adını Yıldız Çocuk
koydular… ..
… ..
Yıldız-Çocuk; “Katı bir yüreğin olduğu evde daima soğuk rüzgârlar esmez mi? dedi adam. … .. Bir
süre sonra kadın bebeği öpüp en küçük çocuğunun yattığı yatağa yatırdı. Ertesi gün oduncu tuhaf, yaldızlı pelerini alıp büyük bir sandığa yerleştirdi; karısı da bebeğin boynundaki kehribar kolyeyi
çıkarıp aynı sandığa koydu.
... ..
Lord Arthur Savile’in Suçu ve Diğer Öyküler (1891)
Lord Arthur Savile’in Suçu
Sırrı Olmayan Sfenks
… .. ‘Azizim Gerald,’ dedim. ‘kadınlar sevilmek içindir, anlaşılmak için değildir.” … ..
Canterville Hortlağı
… .. Lütfen gitmeyin, Miss Virginia,” diye bağırdı Hortlak; “Çok yalnız ve mutsuzum, ne yapacağımı
bilmiyorum, … .., uyumak istiyorum , uyuyamıyorum.” … “üç yüz yıldır gözümü kırpmadım… ..”
… ..
“... ..Sen bana yardım edebilirsin. Sen bana Ölüm’ün evinin kapılarını açabilirsin, çünkü, sen sevgi
dolusun ve Sevgi, Ölüm’den güçlüdür.”
… .. Sonra Hortlak yeniden konuştu, konuşması rüzgârın iç çekişi gibiydi.
… ..
“Kütüphanenin penceresinin içindeki eski kehaneti hiç okudun mu?”
“Ah! Hem de sık sık,” diye bağırdı kız, … .. ezbere biliyorum.
Altın kalpli bir kız çıkartırsa
Günahkâr dudaklardan bir dua,
Yeşerirse kurumuş baden ağacı
Ve gözyaşını dökerse küçük bir çocuk,
Nihayet sükûn bulacak bütün ev
Ve o zaman huzur gelecek Canterville’e
Ama ne anlama geldiğini bilmiyorum.”
… ..
“Şu demek,” dedi Hortlak hüzünlü bir sesle, “benim günahlarım için benim yerime sen ağlayacaksın,
çünkü benim gözlerimde yaş yok, benim gözlerimle birlikte ruhumun kurtuluşu için dua edeceksin
çünkü benim inancım yok, ve eğer sen her zaman iyi ve sevecen bir kız olmuşsan, Ölüm Meleği bana acıyacak. Karanlıkta korkunç gölgeler göreceksin, zalim sesler
kulağına bir şeyler fısıldayacaklar, ama sana zarar veremeyecekler, çünkü küçük bir çocuğun iç
temizliği karşısında Cehennemin güçleri dayanamaz. … ..
Mesel Milyoner
Mensur Şiirler (1849)
Sanatçı
İyilik Dağıtıcısı
Çırak
Usta
Hüküm evi
Bilgelik Hocası
… ..
*Bütün Masallar- Bütün Öyküler & Oscar Wilde
Özgün Adı: Complete Short Fiction
The Happy Prince and Other Talse (1888)
A House of Pomegranates (1891)
Lord Arthur Savile’s Crime and Other Stories (1891)
Poems in Prose (1894)
Çeviren ilk üç öykü: Fatih Özgüven - geri kalan bütün öyküler Roza Hakmen
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
1.Basım: Mart 2006, İstanbul
Anlaşılır kısa cümleler... masalcı teyze okuyor gibi; kendiniz okurken bile masal anlatan sevimli bir büyükannenin sesini duyar gibi masal dünyasında yaşamaya başlıyorsunuz......
YanıtlaSilYağmur damlalarıyla ıslanırken, rüzgâ,arı hissediyorsunuz...
YanıtlaSilMutlu Prens; mutluluğun zenginlikte, çeşitli sıfatlarla süslenen makamlarda değil iyi kalpli, iyi insanların iyiliklerinden saklı olduğunu anlatıyor….. “İyilik yapmak kalplere iyi gelir, mutluluk verir…”
YanıtlaSilBülbül ve Gül; “Aşk” ve “sevgi” gibi birer değer ifade eden kavramların maddi değerlerle edinilmesinin yanıltıcı olacağını, duygu ve aklın birlikte kullanılması gerektiği anlatıyor …
YanıtlaSilBencil Dev; Bir zamanlar çocukları korkutan onları bahçesinde istemeyen Bencil Dev, sonradan ”Çok güzel çiçeklerim var, ama en güzel çiçekler çocuklar.” demeye başladı ve sonunda Cennet Bahçesine kabul edildi…
YanıtlaSilGenç Kral; “... ..”Savaşta,” dedi işçi, “zayıflar güçlülerin kölesi olur, barışta da yoksullar zenginlerin kölesi olur. Yaşamak için çalışmaya mecburuz; bize verdikleri ücret o kadar düşük ki , yaşamımıza yetmiyor, ölüyoruz. Bütün gün onlar için uğraşıp didiniyoruz; onlar sandıklarını altınla dolduruyor, bizimse çocuklarımız, vakitsiz solup gidiyor, sevdiklerimizin yüzü, sertleşip fesatlaşıyor. Üzümü biz eziyoruz, şarabı bir başkası içiyor. Mısırı biz ekiyoruz , soframız boş. Kimse görmese de zincirlerimiz var.; bize özgür dense de köleyiz.”
YanıtlaSilGenç Kral; Adil, mütevazı, iyilik sever, dürüst olamanın, insana manevi zenginlik kadar maddi zenginlik kazandıracağını hayatı yaşanabilir hale getireceğini anlatmak istiyor....
YanıtlaSilBalıkçı ile Ruhu; bu kadar, daldan dala atlayıp bir sürü saçmalığı akışkan birdille okutabilmek de bir başarı...
YanıtlaSilSaçmalıklar dizisi, rüya gibi....
YanıtlaSilOscar Wild; okuyucuyu dolambaçlı ve zorlu bir yola sokup uzun uzun insanın sabrını ölçercesine daldan dala atlayan farklı kavramları ardı ardı dizerek lafı en sonunda aşk ve sevgiye getirdi ve diyor ki; içinde iyilik dolu bir kap olmayan ruh / nefs insana inanmayı, sevgiyi unutturabilir, gönlü karartabilir. Sevgi olmayınca diğer duygular, değer değerler sıfırla çarpılır.
YanıtlaSilKalbi iyilik dolu olan ahlâk sahibidir.
İyilik dolu kalp olayları “Bardağın yarısı dolu… “ anlayışıyla değerlendirir.
İçinde aşk olanın olaylara sevgi temelli yaklaşması daha kolaydır….
İnsanın doğasında olan kötülük yapma eğiliminin üstesinden gelmenin en kolay yolu kalbi temiz tutmak, sevgi dolu insanlarla birlikte olmak ….
Kalpsiz, kalbi kararmış insanlar yerine kalbi sevgi dolu olmayı becermek güzelliğin yolunu açar…
"Balıkçı ile Ruhu" büyüklere masallar sayılır...
YanıtlaSilYıldız-Çocuk; gurur ve tevazu…sevgi ve merhamet… ..
YanıtlaSilOskar Wild’in hayal dünyasının zenginliği ve bunu kelimelerle ifadesi mükemmel…. "Contrerwille Hortlağı" nı duygusallaştırma başarısı ayrı bir başarı... .. okunmaya değer elbette…
YanıtlaSil