21 Eylül 2022 Çarşamba

Ev Sahibesi*


 

… ..Farkında olmadan yabanileşmişti, bu süre içinde dışarıda başka bir -gürültülü, hareketli, heyecanın ve değişikliğin eksik olmadığı, onu sürekli çağıran ve er geç karışacağı - yaşam olduğu aklına bile gelmemişti.. Bu yaşam hakkında elbette bir şeyler duymuş, ama onu hiç tanımamış ve araştırmamıştı. Çocukluğundan beri kendi kendine has bir tarzda yaşamıştı; artık bu yaşam tarzının dışına çıkamazdı. Ordınov’un büyük, karşı konulamaz, insanın hayatını tüketen ve onu diğer dünyadan, yani günlük hayattan soyutlayan bir tutkusu vardı. Bu tutku - bilimdi. Bu tutku, uykularını bile zehirleyerek yavaş yavaş gençliğini tüketmiş, havasız odasında sağlıklı besin ve temiz hava olmasına izin vermemiş, tutkusunun esiri olan Ordınov bunu fark etmek istememişti. Gençti ve başka isteği yoktu. Bu tutkusu onu dışarıdaki yaşam karşısında bir çocuk kadar aciz duruma düşürmüş ve insanlar arasında, ihtiyaç duyduğunda bile, yer bulamayacak duruma getirmişti. Bilim, kullanmasını bilenler için -bir kazanç kapıdır; Ordınov’un bilim tutkusu ise kendine doğrulttuğu bir silahtı.

Okuyup öğrenme isteği, o güne kadar ilgilendiği her faaliyet gibi, mantıklı bir nedenden çok bilinçsiz bir hevese dayanıyordu. Küçüklüğünde bile arkadaşlarına benzemeyen, tuhaf bir çocuktu. Ailesini tanımamıştı; insanlardan uzak, garip karakteri yüzünden arkadaşları ona sert, kaba davranmışlardı ve böylece giderek yabanıl, kasvetli bir insan haline gelmişti. Ama yalnız başına yaptığı çalışmalarda da düzenli, belirli bir sistemi olmamıştı ve hâlâ da yoktu.; artık sadece bir sanatçının duyduğu ilk coşku, ilk heyecan, ilk tutku kalmıştı. Kendi sistemini yaratmıştı; yıllar içinde bu sisteme alışmış, ruhundaki hâlâ karanlık, belirsiz, ama olağanüstü, aydınlatıcı fikirler, yeni, aydınlanmış bir biçimde yavaş yavaş doğmuş ve bu fikirler ruhunu kaplamış, sıkıntı vermeye başlamıştı.; Ordınov hâlâ tam anlamıyla emin olmasa da, bu fikirlerin eşsiz, doğru ve özgün olduğunu hissediyordu: BU yaratma kabiliyeti, genç adamın enerjisi üzerinde etkisini göstermişti. Bu kabiliyet gelişti ve pekişti. Ama düzenleme ve yaratma süreci hâlâ uzak, belki de çok uzak ve belki de imkânsızdı…. ..

… ..

Kapıcı genç, yirmi beş yaşlarında olmasına rağmen yüzü bir ihtiyarın ki gibi kırışmış, ufak tefek bir Tatardı.

Ordınov:

-Bir oda arıyorum, -dedi.

Kapıcı sırıtarak,

-Nasıl bir oda? -diye sordu. Ordınov’a sanki her şeyin farkındaymış gibi.

-Başka kiracılarla birlikte kalabileceğim bir oda, -diye cevap verdi Ordınov.

Kapıcı gizemli bir tavırla,

-Bu avluda yok, -diye karşılık verdi.

-Peki bu evde?

-Bu evde de yok. -Kapıcı tekrar küreğine sarıldı.  

-Vardır belki. -Ordınov kapıcıya on kapik verdi.

… ..

… .. -Kimliğin var mı?

-Evet, var!, -Ordınov biraz şaşırmıştı.

-Kimin nesisin sen?

-Vasiliy Ordinov, soylulardan memur değilim, kendi işlerimle uğraşıyorum. -İhtiyarla aynı tonda konuşuyordu.

-Ben de kendi işlerimle uğraşıyorum, -dedi ihtiyar. -Benim adım da İlya Murin, tüccarım; bu kadar bilgi yeterli mi? Artık gidebilirsiniz sanırım…

… ..

-Adın Vasiliy galiba değil mi? -diye sordu kadın. -Dün ev sahibinin sana “Vasiliy” dediğini duydum sanki.

-Evet, Vasiliy. Senin adın ne? -Ordinov kadına yaklaşmıştı, ama ayaklarının üzerinde zorlukla duruyordu. Sendeledi. Kadın Ordınov’un elini tuttu, ayakta durmasına yardım etti ve güldü.

-Benimki Katerina. -İri, parlak mavi gözleriyle Ordınav’un gözlerine bakarak cevap verdi.

Birbirlerinin elini tutuyorlardı. 

-Bana bir şey mi söylemek istiyorsun? -diye sordu kadın

-Bilmiyorum, - diye karşılık verdi Ordınov. Gözleri karardı.

-Bak şu işe. Cancağızım, topla kendini, üzülme artık; gel şöyle masaya geç, burası güneş alıyor, ama uslu otur, peşimde dolaşıp durma, -genç adamın ayağının altında dolaşıp işine mani olacağını anlamıştı sanki, -şimdi geliyorum; bana istediğin kadar bakarsın sonra. … ..





*Ev Sahibesi  &  Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Özgün Adı:Хозяйка- Khozayka)

1.Baskı: Ekim 2013

Rusça aslından çeviren: Tansu Akgün


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder