13 Mart 2023 Pazartesi

Üç Kız Kardeş*

Birinci Perde

Prozorovların evi. Arkasında büyük bir salon görünen sütunlu misafir odası. Güzel, güneşli bir gün, öğle vakti. Salonda yemek hazırlığı sürmektedir.

Olga’nın üzerinde kız lisesi öğretmenlerinin giydiği lacivert bir takım var; kim zaman durarak öğrenci defterlerini düzeltir. Maşa siyah bir elbise giymiştir; kucağında şapkası, sandalyede otururken kitap okumaktadır.  Beyazlara bürünmüş İrina ayakta durmaktadır; düşüncelidir.


Olga 

Bugün beş mayıs, senin isim günün İrina.  Babamız öleli tam bir yıl oluyor. Hatırlıyorum da o gün hava çok soğuktu, kar yağıyordu. Bu acıya dayanamayacağımı sanıyordum; sen bayılmıştın, ölü gibi yatıyordun. Ama bak işe, bir sene sonra bundan kolayca bahsedebiliyoruz; sen beyazlar içindesin, yüzün sevinçle ışıldıyor. (saat on ikiyi vurur) O zaman da saat böyle çalmıştı.


Sessizlik.

Cenaze merasiminde bando vardı, mezarlıkta havaya ateş etmişlerdi. Babamız generaldi, tugay komutanıydı, ama cenazesinde kalabalık yoktu. Hava yağmurluydu o gün. Sağanak bir yağmur vardı, ardından da kar bastırmıştı.


İrina

Bunları hatırlamanın ne anlamı va?


Sütunların arkasındaki salonda, yemek masasının çevresinde, Baron Tuzenbah, Çebutikin, Salyoniy gözükürler.


Olga

Bugün hava güzel,pencereleri açık tutabiliriz, ama kayın ağaçlarının tomurcukları hâlâ patlamadı. Çok iyi hatırlıyorum, on bir yıl evvel bugünlerde babam birliğini alıp bizlerle birlikte Moskova’dan ayrıldığında, şehir baştan başa çiçek ve ışıl ışıl  güneş içindeydi. Aradan bunca sene geçti ama sanki dün ayrılmışız gibi her şey hafızamda. Aman Tanrım! Bugün sabah gözlerimi açtığımda baharın geldiğini gördüm, ruhum sevinçle doldu ve gönlüm doğup büyüdüğüm yere gitti.


Çebutikin

Lanet olsun!


Tuzenbah

Saöma tabii.


Maşa kitap okumaya dalmış, ıslıkla şarkı söylemektedir.


Olga

Islık çalma Maşa. Bunu nasıl yaparsın!


Sessizlik.


Bugün günlerim lisede ders vererek geçtiğinden, sürekli başım ağrıyor ve kafamın içinde kötü düşünceler dolaşıyor. Lisede görev yaptığım şu dört yıl içinde gücümün, gençliğimin eryip gittiğini hissediyorum. Yalnız bir hayalim var ki durmadan büyüyor…

… ..







*Üç KIz Kardeş & Anton Çehov

Lacivert Yayınları

Rusçadan Tercüme Eden: Leyla Şener


*Anton Çehov - Vikipedi (wikipedia.org)

*Anton Pavloviç Çehov ( 29 Ocak 1860 - 15 Temmuz 1904), Rus oyun ve kısa öykü yazarıdır. Tarihte kısa öykü alanında en iyi yazarlar arasında sayılmaktadır. Oyun yazarı olarak kariyerinde dört klasik eser üretmiş ve en iyi kısa öyküleri, yazarlar ve eleştirmenler tarafından olumlu eleştiriler almıştır.[2][3] Çehov, Henrik Ibsen ve August Strindberg ile birlikte çoğu zaman tiyatroda erken modernizmin doğuşundaki üç yaratıcı figürden biri olarak anılmaktadır.[4] Çehov, edebî kariyerinin çoğunda tıp doktoru olarak çalışmış ve "Tıp benim nikâhlı karım, edebiyat ise metresim." sözlerini dile getirmiştir.[5]

… ..

Tiyatro oyunları

  • Tütünün Zararları (О вреде табака; 1886, 1902)

  • Kuğunun Şarkısı (Лебединая песня, 1887)

  • İvanov (Иванов, 1887)

  • Ayı (Медведь: Шутка в одном действии, 1888)

  • Bir Evlenme Teklifi (Предложение, c. 1888-1889)—one act

  • A Tragedian in Spite of Himself ya da A Reluctant Tragic Hero (Трагик поневоле, 1889)

  • Düğün (Свадьба, 1889)—one act

  • Tatyana Repina (Татьяна Репина, 1889)

  • The Wood Demon (Леший, 1889)

  • The Festivities (Юбилей, 1891)

  • Martı (Чайка, 1896)

  • Vanya Dayı (Дядя Ваня, 1899-1900)

  • Üç Kızkardeş (Три сестры, 1901)

  • Vişne Bahçesi (Вишнёвый сад, 1904

  • Anayol Kıyısında (1884).

Öyküleri

 

4 yorum:

  1. Kitabın arka kapağından alıntı:
    Artık hayatta olmayan General Prozorov'un kızları Olga, Maşa ve İrina taşra yaşamından kurtulup Moskova'ya geri dönme özlemi içindedirler. Ancak askeri garnizona galan subaylarla tanışınca dünyaları değişir, yeniden hayattan tad almaya başlarlar. Ne var ki subayların orada geçirecekleri günler sınırsız değildir.

    Oyun, ayrıcalıklı sınıfa mensup bir ailenin değişen koşullar ve yeni değerler karşısında yaşadığı çelişkileri göz önüne serer. Şu sözlerde olduğu gibiğ: "Bugün öyle bir zamandayız ki, korkunç bir çığ üzerimize doğru geliyor, güçlü bir fırtına yaklaşıyor... Aylaklığı, kaygısızlığı, kokuşmuş can sıkıntısını silip süpürecek bu fırtına koptu kopacak. Artık ben de çalışmak zorundayımü yirmi beş otuz sene sonra ise herkes çalışacak. Herkes!"

    YanıtlaSil