30 Mart 2023 Perşembe

Son Dünya Düzeni*

Osmanlı İmparatorluğu, tarihin gördüğü en büyük imparatorluklardan birisiydi. Ancak tarihi tam olarak yazılamadığı gibi, eksi ve yanlış yazılmıştır. Bu yüzden Osmanlı tarihi hakkında birçok şeyi bilmeyiz.


Günümüzde, özellikle son 20-25 yılda Afrika’da, Balkanlar’da, Kafkasya’da ve Ortadoğu’da kaldırılan her taşın altından Osmanlı İmparatorluğu’nun izleri çıkıyor. Roma İmparatorluğu gibi Osmanlı İmparatorluğu da, tarih sahnesinden kalmasına rağmen tesirleri devam ediyor. Osmanlılar’ın izlediği siyasi ve dini politikalar günümüz dünyasının şekillenmesinde önemli rol oynamıştır. Altı asır süren Osmanlı İmparatorluğu, son dünya düzeniydi ve yenisi de kurulamadı.


Fransa’nın Gizli Türkiye’yi İşgal Planı

16.yüzyılda Osmanlı yardımıyla varlığını devam ettiren Fransa, 17. yüzyılın sonlarında Türkiye’yi işgal planları yapmıştı.

İspanya Kralı Şarlken, Fransa Kralı Fransuva’yı 24 Şubat 1525’te Kuzey İtalya’da Pavia Muharebesi’nde mağlup edip esir almıştı. Fransızlar, Şarlken karşısında aciz kalınca Osmanlılar’dan yardım istediler. Kanunî Fransa Kralı’na gönderdiği fermanda, gönlünü hoş tutup, üzülmemesini yakında yardıma geleceğini söylemişti.


Fransa yok olmaktan Kurtuldu

Osmanlılar, Habsburglar’a Fransa’yı hem askerî hem de ticari olarak desteklediler. Fransızlara verilen kapitülasyonlar; bu ülkenin Doğu ticaretinden faydalanmasını ve zenginleşmesini sağladı. Osmanlılar’ın Orta Avrupa’daki faaliyetleri Fransa’yı yok olmaktan kurtardı. Nitekim Kral Fransuva, 1532’de Venedik Elçisine Şarlken karşısında hem kendi ülkesinin hem de diğer bütün Avrupa devletlerinin

varlığını garanti eden yegâne gücün Osmanlı İmparatorluğu olduğunu itiraf ediyordu.

Osmanlı Devleti ile Fransa arasındaki ilişkiler 16. yüzyıldan imparatorluğun sonuna kadar inişli çıkışlı bir seyir takip etti. Fransa’nın tutarsızlığı yüzünden 16 yüzyılın sonlarında Fransa Elçisi Germiny’in kendilerine verilen kapitülasyonların, İngiltere, Venedik ve Lehistan’a tanınan ayrıcalıklardan daha geniş bir şekilde yenilenmesi isteği geri çevrildi. Üçüncü Murad, elçinin dilekçesinin kenarına yazdığı, “Şimdiye kadar size ettiğimiz iyiliklere karşılık sizn de insaniyet ve iyilik göstermeniz gerekir” sözleriyle tepkisini belli etti.


Düşmanla İşbirliği

Osmanlı İmparatorluğu ile Fransa arasında 16. yüzyılda kurulan ittifak 17 yüzyılın ilk yarısında da devam etti. Ancak Fransızlar 17. yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlı İmparatorluğu’nun nimetlerinden istifadeye devam ederken, diğer taraftan aleyhimize çalışmaya başladılar. Fransa, “Güneş Kral” lakaplı Fransız hükümdarı XIV. Louis zamanında Girit’te Osmanlılar’a karşı savaşan Venedikliler’e yardım gönderdiler. Daha sonra da bir numaralı düşmanları olmasına rağmen Avusturya'ya bile Osmanlı karşısında yardım ettiler.

Sadrazam Fazıl Ahmed Paşa , 1663’te Avusturya seferinde Uyvar’ı fethetti. Viyana’nın surları ve tahkimatı zayıf olduğu içim fethe uygun durumdaydı. Osmanlı ordusu, Sengotar’da Avusturya kuvvetleri tarafından karşılandı. Meydan muharebesinin başlarında Osmanlılar üstünlüğü ele geçirdiler. Ancak bu muharebe için Avusturya’ya hiç ummadıkları bir ülkeden yardım gelmişti. Avusturya ordusunun yardımına gelen Fransız birliklerinin müdahalesi, Avusturya’yı bozgundan kurtardığı gibi savaşı aleyhimize çevirdi.

… ..

… ..

Asmaların gölgesinde özgürce yaşamak için Türkiye’ye gelmişlerdi

Rumlar Latin külahı yerine Türk sarığını tercih etmişlerdi

Kanunî’nin 10 yıl süren seferi

Kanunî’nin kalbi kilisenin altında kaldı

Kıyamet alameti olarak Türkler

Papaya sünnet olma şartıyla şeyhülislamlık teklifi

Papayı Haçlı Seferleri düzenleyeceğiz diye kandırmışlardı

Anneciğim Türkler

Fransızları kurtarmak için donanma gönderdik, 300 yıl sonra bize yağmacı dediler

Fransa, ülkesinin birliğini bile Osmanlı’ya borçlu

Fransa, Osmanlı’nın Avrupa’daki kulağıydı

Fransa’nı gizli Türkiye’yi işgal planı

Osmanlı döneminde elçilerin başına gelenler

Hırsız yüzünden Venedik’le 16 yıl savaşmıştık

Portekiz’i tarihten silmiştik

Hollanda elçisi Aziz Mahmud Hüdayi’nin sayesinde huzura kabul edilmişti

Osmanlı yenildi, Polonya parçalandı

Vaslui’yi kazanan Romenleri Valea Alba’da hezimete uğratmıştık

300 yıl önce İsveç’te Türk modası

Osmanlı’nın İrlanda’ya yardımı

Mezardaki kemikleri bile yok etmişlerdi

Osmanlı döneminde Atina’da 350 kilise vardı

İlk Rus savaş gemisi İstanbul’da krize sebep olmuştu

Katerina’nın mücevherleri

Zehir, bize Kırım’ı kaybettirmişti

213 yıl önce ABD ile bayraklarımız benziyor demiştik

Avrupalıları hayran bırakan Osmanlı bahçeleri

Avrupalılar, 500 yıldır Türkiye’den bitki ve hayvan götürüyorlar

Osmanlı adaleti

Hayvanlara eziyet edenler falakaya yatırılırlardı

Osmanlı’yı 600 yıl bürokrasi ayakta tuttu

Osmanlı döneminde memur mesaisi

Ortadoğunun kapılarını açan rüya

Yavuz Sultan Selim, Peygamberimizin kendisini Harameyn hizmetine davet eden bir rüyadan sonra Ortadoğu seferine çıkmıştı.

Fatih döneminde gergin olan Memlük-Osmanlı ilişkileri İkinci Bâyezid zamanında düzelmişti. Yavuz Sultan Selim zamanında Portekizliler, Memlük Devleti üzerinde baskılarını artırmışlardı.Yavuz’un ilk yıllarında iki devletinm ilişkileri iyi durumdaydı. Ancak Memlüklüler’in Çaldıran Savaşı’ndan sonra Safeviler’le anlaşma yapması ilişkilerin  bozulmasına sbepoldu.


Yavuz’a Davet

Osmanlı tarihçisi ve şeyhülislam HOca Sadeddin Efendi, Yavuz Sultan Selim’in musahibi olan babası Hasan Can’dannaklen ilginç bir ürya anlatır…. ..

… ..


Ortadoğu’nun kapılarını açan savaş

… ..

Osmanlılar zaten Hint ticaret yollarının Portekizliler yüzünden kapanmasından ve İslamiyet'in kutsal topraklarının tehdit altında olmasından dolayı Memlük topraklarında hâkimiyet kurmalarının zorunlu olduğunu anlamışlardı.Memlüklüler’e karşı harekete geçmeleri için bir kıvılcım yetiyordu. Onu da Osmanlı İmparatorluğu’nunbüyümesinin kendilerinin aleyhinde olduğunu anlayanve bun bir an önce durdurmak içinn harekete geçen Kansu Gavri yaktı. 24 Ağustos 1516’da Halep yakınlarında Mercidabık’ta meydana gelen savaşta hiçbir varlık gösteremeyip, hükümdarlarını kaybeden Memlük ordusu büyük bir mağlubiyete uğradı ve Suriye Osmanlılar’ın eline geçti.

Kansu Gavri’nin son zamanlarında Mısır ve suriye ahalisinden bazı kimseler ve bazı Memlük emirleri Yavuz'a kendi hükümdarlarını şikâyet eden mektuplar göndermişlerdi. Osmanlı idarecileri, bu Memlük beyleri ile temas kurmuşlar ve Mercidabık Savaşı sırasında Halep Emiri Hayır Bey Memlüklülerle beraber Osmanlılar’a katılmıştı. Suriye'nin ardından Ürdün,Lübnan,Filistin ve İsrail’in bulunduğu yerler fethedildi.


Mısırın Fethi

Yavuz, Mercidabık’tan sonra bütün Suriye’ye hâkim olmuştu. Bu arada Mısır’da hükümdar seçilen Tumanbay’a Osmanlı İmparatorluğu’na tâbi olup, vergi vermek şartıyla Gazze’den itibaren Mısır’a bırakmayı teklif etti, ancak bu isteği kabul görmedi.

Memlükler, Yavuz’un ordusuyla çölü cesaret edemeyeceğini düşünüyorlardı. Osmanlılar çölü geçmeye kalktıklarında ise büyük bir kısmı zayiata uğrayacak ve kalanı da yorgun bir halde yakalanıp yok edilecekti. Ancak yağan yağmurların da yardımıyla Osmanlı ordusu Sina Çölü’nü rahatlıkla geçti. Kahire’nin kuzey doğusunda Ridaniyye sahrasında 22 Ocak 1517’de meydana gelen savaşta Memlük kuvvetlerini bir kez daha mağlup etti. Ancak bu mağlubiyete rağmen Tumanbay pes etmedi, Kahire’de sokak savaşlarıyla Osmanlı’ya karşı çalıştı. Bir taraftan Memlükler her yerde takip edilirken, diğer taraftan da itaat etmiş Memlük emirleri, kadılar ve Abbasi halifesi kullanılarak direnişin kırılmasına çalışıldı. Son Memlük sultanı Tumanbay’ın yakalanıp asılmasının ardından (19 Nisan 1517) Mısır’da Osmanlı denetim kurabildi.


… ..

… ..






*Son Dünya Düzeni  &  Erhan Afyoncu

Yeditepe Yayınları

Baskı Tarihi: Kasım 2014





*Karlofça Antlaşması - Vikipedi (wikipedia.org)

*Karlofça Antlaşması, 26 Ocak 1699 tarihinde Osmanlı ile başlarında Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu bulunan diğer Kutsal İttifak devletleri (Avusturya, Venedik ve Lehistan) arasında imzalanmış olan bir barış antlaşmasıdır. Gerileme Dönemi'nin başlangıcı olarak sayılmaktadır. Karlofça bugünkü Sırbistan'ın sınırları içinde yer alan küçük bir kasabadır. Antlaşma, 1683-1698 yılları arasındaki Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşları'nın sonucunda imzalanmıştır.

Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşları:Sultan II. Mustafa döneminde Osmanlılar, Avusturya üzerine üç büyük sefer düzenlediler. Papa XI. Innocentius 1684'te Osmanlı İmparatorluğu'na karşı "Kutsal İttifak" adı altında Avusturya, Lehistan ve Venedik'ten oluşan bir ittifak oluşturdu. 1686'da bu ittifaka Rusya da katıldı.

Erdel'de yapılan bir sıra muharebeler yanında Venedikliler, Mora Yarımadası/Mora ve Dalmaçya'ya, Lehistan ise Boğdan'a saldırmışlardı. Uzun süren savaşlar sonunda Osmanlı İmparatorluğu yorgun düştü. Aynı dönemde Rusya'nın başına I. Petro geçmişti. I. Petro; ordusunu modernize etmiş, boğazlardan Akdeniz'e inme ve Karadeniz'e egemen olma çabalarına girişmişti. 1695'teki saldırıda başarısız olmuş; fakat bir yıl sonra Azak Kalesi'ni ele geçirmişti (6 Ağustos 1696). Ancak Osmanlı İmparatorluğu, ordusunun 11 Eylül 1697'de Zenta Muharebesi'nde uğradığı yenilgi ile bir anda savunmasız kaldı. Özellikle İngiliz ve Hollanda hükûmetlerinin araya girmesi sonucu Sultan II. Mustafa, barış müzakerelerine razı oldu.

Müzakereler:... ..

Sonuç:Karlofça Antlaşması Osmanlı İmparatorluğu'nun batıda büyük çapta toprak kaybettiği ilk antlaşmadır. Karlofça Antlaşması'ndan sonra Osmanlı İmparatorluğu kaybettiği toprakları geri alma siyaseti izlemeye başlamıştır. Ayrıca duraklama dönemi biterken, gerileme dönemi başlamıştır.

Avusturya'nın barış görüşmelerini kabul etmesinin başlıca sebebi batıda çıkması önlenemez olduğu gayet açık olan savaştı. Habsburg Hanedanı'nın İspanya kolundan olan İspanya Kralı II. Carlos fiziksel ve akılsal olarak kusurlu idi ve ayrıca kendisinin yerine geçebilecek bir çocuğu da yoktu.[kaynak belirtilmeli] İspanyol İmparatorluğu'na vâris olarak iki değişik hanedan temsilcisi bulunmaktaydı: Birisi Kutsal Roma Germen İmparatoru olan Habsburg Hanedanı'ndan I. Leopold, diğeri ise Bourbon Hanedanı'ndan Fransa Kralı XIV. Louis. Her ikisi de İspanya İmparatorları II. Felipe'nin torunu ve sonraki IV. Felipe'nin damatları olup her ikisinin de İspanya tahtı üzerindeki iddiası aynı güçte idi. II. Carlos kendine vâris olarak önce I. Leopold'u seçmişti; ama sonra fikrini değiştirip XIV. Louis'i vâris yapmıştı. Fransa ve İspanya'nın birleşmesi ve (İspanya'yı da idaresine geçiren) Fransa'nın; Avrupa'nın, Amerika ve Asya'da İspanya kolonilerine sahip süper güçlü ülkesi olarak ortaya çıkması Avusturya'yı olduğu gibi diğer birçok batı Avrupa ülkesini de korkutmaktaydı. Bu karmaşık İspanya veraseti sorununun bir Avrupa savaşı ortaya çıkarması bekleniyordu. Nitekim de Karlofça Antlaşması'ndan 2 yıl geçmeden beklenen oldu ve 1701-1714 döneminde 13 yıl süren İspanya Veraset Savaşları başladı. Karlofça'ya İngiltere ve Hollanda'nın ara buluculuk yapmaya çok hevesli olmaları ve Avusturya'nın bu antlaşmaya hemen razı olması hep bu beklenen savaş nedeniyleydi.


*Prut Savaşı - Vikipedi (wikipedia.org)

*Rusya, Osmanlı Devleti ile mücadelesinde kendi lehine bir zemin yaratmak istiyordu. Osmanlı içinde yaşayan Ortodoks toplumları kışkırtarak Osmanlı Devleti'ni zayıflatacak ve yapacağı savaşlarda daha önce kaybettiği toprakları geri alacaktı. Eflak ve Boğdan Beylerini Osmanlılara karşı kışkırtan Rus Çarı I. Petro, Poltova Muharebesi'nde İsveç Kralı Demirbaş Şarl'ı yenince, XII. Karl Osmanlılara sığındı. İsveç Kralı'nı kovalayan Rus birliklerinin Osmanlı topraklarına akınlar düzenlemesi ve Bender'de mülteci bulunan Karl'ın İstanbul'a yazdığı mektuplarla Rusya aleyhine yaptığı kışkırtmanın etkisi ile Sultan III. Ahmed 1710 yılında Rusya'ya karşı savaş ilan etti.

Berâil Kuşatması:Rus-Moldavya ordusu Prut boyunca ilerlerken, General Carl Ewald von Rönne komutasındaki Rus ordusunun bir kısmı, Tuna'nın sol kıyısında (Eflak'ta) bulunan büyük bir liman kenti olup ancak doğrudan Osmanlılar tarafından yönetilen bir kaza olan Berâil'e doğru ilerledi. Rus ordusu, hükümdar Constantin Brâncoveanu'nun emirlerine itaat etmeyen ve Ruslara katılan Spatharios (hükümdardan sonra ikinci en yüksek askeri komutan) Toma Cantacuzino'nun komutasındaki Eflak ordusunun bir kısmı ile bir araya geldi. İki ordu iki günlük bir kuşatmadan sonra Berâil'e saldırdı ve fethetti (13-14 Temmuz 1711)

Savaşın Kazanılması:Sadrazamlığa getirilen Baltacı Mehmet Paşa, 120.000 kişilik bir orduyla Tuna'yı geçerek Eflak'a girdi.

Osmanlı donanması da Karadeniz'e açılarak ağır toplarının muharebe bölgesine nakli görevini üstlendi. Ardından ise Azak kalesini geri almak amacıyla Kırım ve Azak Denizi'ne yöneldi.

Osmanlı kuvvetleri, Kırım Ordusunun da desteği ile Rus birliklerini Prut Nehri kıyısında Stanileşti kasabası yakınında çember içine aldılar.[8] O an için kurtuluş imkânı bulunmayan Rus Çarı Petro, Moskova'ya bir mektup yazarak durumun zorluğunu ve ümitsizliğini anlattı. Çariçe I. Katerina araya girerek Osmanlı Devleti'ne barış teklifinde bulundu. Hem Kırım Hanı, hem de İsveç Kralı saldırıya geçilip Rus ordusunun yok edilmesini savunuyorlardı. Ancak Baltacı Mehmed Paşa, Deli Petro'nun ordusunun etrafını sarmışken, isyan belirtileri gösteren Yeniçerilere güvenmemesi nedeniyle barışı kabul etmiştir. 22 Temmuz 1711'de taraflar arasında bir antlaşma yapılmıştır. Antlaşmanın imzalanmasından Sultan III. Ahmed de memnun olmuştu. Ancak ordusunu muhasaradan kurtaran Çar I. Petro'nun, vaatlerini yerine getirmemesi, sadrazama karşı İstanbul'da bir muhalefet grubunun oluşmasına yol açtı. Baltacı ile Katerina arasında ne tür bir ilişki kurulduğuna dair zaman içinde geniş kapsamlı söylentiler, tartışmalar ve literatür oluşmuştur. Ancak bilimsel anlamda yapılan araştırmaların, Prut Savaşı sırasında Baltacı ile Katerina arasında bir buluşmanın gerçekleşmediğini ortaya koyduğu belirtilmektedir.


*Memlûk Devleti - Vikipedi (wikipedia.org)

*Memlûk Devleti, Eyyûbîlerin çöküşü ile Osmanlıların Mısır'ı ele geçirmesi arasında geçen üç yüzyıla yakın zaman diliminde Mısır ve Suriye'de hüküm sürmüş olan devlet. Memlûk Devleti'ni 1250 ve 1382 yılları arasında kurucu aile Bahrî Memlûkler idare etmiş, 1517'ye dek ise Burcî Memlûkler yönetimi ele almıştır. Tarihyazınında devlet bu iki hâne başlıkları altında incelenmiş olup Bahrî Memlûklerin Türk kökenli olması dolayısıyla bu devirde yöneticiler daha çok Türklerden oluşurken daha sonraki dönemde Çerkesler asıl unsur olmuşlardır. Tarihçiler arasında; Memlûk devletinin Türk sultanlar döneminde askeri ve siyasi olarak doruğa ulaştığı, ardından ise Çerkesler döneminde uzun süreli bir gerileme dönemine girdiğine dair evrensel bir fikir birliği vardır.[1]

Yönetici sınıfın Türk, halkın ise çoğunlukla Araplardan müteşekkil olduğu bir yapısı bulunan Memlûk Devleti en parlak devrini I. Muhammed'in sultan olduğu yıllarda yaşamış, Çerkes kökenli Burcî Memlûkler idaresindeyse çöküş dönemine girmiştir. İdareci unsur olan memlûklerin kökeni Kuman-Kıpçak, Çerkes, Abhaz, Oğuz ve Gürcü soylu asker kölelerdi. Bu köleler askerî amaçlarla satın alındıklarından sıradan kölelerden daha yüksek statüdeydiler ve silah taşıma izinleri vardı. Zamanla güçlenerek Memlûk Devleti'ni kuran bir sosyal sınıf hâline gelen bu köleler Mısır vatandaşlarının da üzerinde bir sosyal statüye erişmişlerdir. Sultanlık, zamanla güçten düşmesine karşın Orta Çağ Mısır ve Suriyesinde gerek siyasi gerek ekonomik ve gerekse de kültürel olarak İslam'ın Altın Çağını temsil eden bir güç olarak görülmektedir.


*Küçük Ayasofya Camii - Vikipedi (wikipedia.org)

*Küçük Ayasofya Camii, İstanbul'un Küçük Ayasofya semtindeki cami. Bizans (Doğu Roma) İmparatoru I. Justinianus ve karısı Theodora tarafından 527-536 yılları arasında Aya Sergios ve Bachos Kilisesi (Yunanca: Eκκλησία τῶν Άγίων Σεργίου καί Βάκχου ὲν τοῖς Ὸρμίσδου) adıyla yaptırılan kilise 1497'de sultan II. Beyazıt Topkapı Sarayı Darüssaade ağası Hüseyin Ağa döneminde camiye çevrilmiştir.



*Kariye Camii - Vikipedi (wikipedia.org)

*Kariye Cami veya eskiden Azize Kurtarıcı Hora Kilisesi , İstanbul'un Fatih ilçesinin Edirnekapı semtinde yer alan bir cami, eski Orta Çağ Rum Ortodoks kilisesi[1] ve müze.

Edirnekapı semtinde, halen ayakta duran Theodosius Surları'na yaklaşık yüz metre uzaklıkta bulunan yapı, Doğu Roma İmparatorluğu döneminde büyük bir yapı topluluğu olan Khoara Manastırı'nın merkezini oluşturmaktaydı. İstanbul'un Fethi'nden sonra elli sekiz yıl daha kilise olarak işlevini sürdü. Mozaikleri ile ünlü kilise, 1511'de cami olarak kullanılmaya başladı. 1945'te ulusal anıt ilan edilen yapı, Bakanlar Kurulu kararı ile 1948 yılında Müzeler İdaresi’ne bağlı bir müze haline getirildi. Türkiye'nin en çok ziyaret edilen müzelerinden birisi olan[2][3] Kariye, 2019 yılında Danıştay'ın kararı iptaliyle yeniden camiye dönüştürülmüş ve 21 Ağustos 2020 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile de Müslüman ibadetine açılmıştır.


 

*Vasco da Gama - Vikipedi (wikipedia.org)

*Vasco da Gama (Portekizce: Vasico dı Gama) (d. 1469, Sines, Portekiz – ö. 24 Aralık 1524, Koçi Kerala, Hindistan), Keşifler Çağı'nda yaşamış, Avrupa'nın en başarılı kâşiflerinden olan, Avrupa'dan çıkıp doğrudan Hindistan'a giden ilk kişi olarak bilinen, Portekizli denizcidir.

Portekiz kralı I. Manuel'e bağlı olarak, Doğu'nun hazinelerine ve Hristiyanlar için kutsal olduğuna inandıkları Hindistan topraklarına ulaşmakla görevlendirilmiştir. 1497'de, kendisinden önce Bartelemeu Dias'ın keşfettiği ve Afrika'yı dolanan Ümit Burnu'nu kadar uzanan deniz yolunu geliştirerek, Denizci Henri'nin başlattığı Portekiz deniz keşiflerine bir yenisini eklemiştir.

Avrupalıların Hindistan'a deniz yoluyla ulaşabilmeleri, Osmanlı Devleti'nin ve İran'ın ticarî alandaki üstünlüklerine son vermiş, deniz ticaretinde Avrupalıların üstünlüğü ele geçirmesini sağlamıştır.

Gittiği yerlerde Müslüman gemilerine karşı, özellikle hacdan gelen zengin gemilere karşı korsanlık yapmış, Calicut, Mombasa, ve Malindi gibi liman şehirlerinde, yerel halkla savaşıp, bu şehirleri topa tutmuştur.



*I. Richard - Vikipedi (wikipedia.org)

*I. Richard veya Aslan Yürekli Richard; 8 Eylül 1157 - 6 Nisan 1199), İngiltere Krallığı'nın 1189-1199 tarihleri arasındaki kralı. İngiltere Krallığı'nı 1154 ve 1485 yılları arasında yöneten Fransız asıllı Plantagenet Hanedanı'na mensup olan I. Richard, İngiltere Krallığı'nın tamamını ve Fransa'nın yarısını kapsayan bir bölgeye egemen olan Angevin İmparatorluğu'nun da hükümdarıydı.

Konuşma dili olarak Fransızca ile yetişkin hayatının çoğunu geçirdiği Akitanya Düklüğü'nde konuşulan Oksitanca konuşmaktaydı. Aslen Normandiya Fransızı olan I. Richard'ın İngilizce'yi ne kadar iyi konuştuğu tam olarak bilinmemektedir. İngiltere'de doğup büyümüş olmasına rağmen on senelik hükümdarlığının yaklaşık altı ayını İngiltere'de geçirmiştir. Konuşması kısa ve tavırları sert olduğu için gününde kendisine Oksitanca Oc e No (Türkçe: Evet ve Hayır) lakabı verilmişti.[1]

Richard'a Aslan Yürekli unvanı, üstün cesaretine ve komuta kabiliyetine binaen verilmiştir. Henüz 16 yaşındayken, komutası altındaki birliklerle, babası II. Henry'ye karşı ayaklanan asileri bastırmayı başarmıştır. Üçüncü Haçlı Seferi'ne bizzat katılmış ve Fransa Kralı II. Philip'in seferden ayrılmasını takiben komutayı elden bırakmayıp Selahaddin Eyyübi ve Müslüman güçlerine karşı önemli zaferler elde etmiştir. Birçok önemli başarı elde etmesine rağmen Kudüs'ü ele geçirememiştir. Robin Hood hikâyelerinde önemli bir karakter olarak yer almıştır.






1 yorum:

  1. Kitap, aslında seçilen konular bakımından ilgi çekici. Diğer yandan, imla hataları, cümle bozuklukları rahatsız edici. Örneğin sf.149 üçüncü paragraf son cümle.

    YanıtlaSil