-Ne acıdır
ki, sürekli 28 Şubat mağduriyetinden söz eden iktidar çevreleri 28 Şubatçıların
çizgisine gelmişlerdi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu NTV’de katıldığı bir
programda, bir akademisyen olarak kendisine 28 Şubat sürecinde, üniversitede
hayat hakkı tanınmadığını
anlatacaktı. ... ... Davutoğlu’nun 17 Aralık
Operasyonu’yla Cemaatin gündeme getirdiği yolsuzlukları kapatmak adına
Osmanlı’yı örnek gösterip, “kardeş katli”ni savunuyor olmasıydı.
-... ...
Hasan Cemal’in yazısında Başbakan’ı kızdıracak birşey yokyu ama Tayyip
Erdoğan’ın siyaset yapma tarzı böyleydi. Kavgayı seviyordu. Tepkisini
meydanlarda dillendiriyor ve parti tabanı üzerinden kitlesel desteğe
dönüştürüyordu.
-İlginçtir
Dolmabahçe’den sonra Büyükanıt’ın üzerine gidilmedi! 28 Şubat dava konusu yapılırken, 27 Nisan’a
dokunulmadı.
-... Erdoğan
Demirören.... “Beyefendi’ye olan bağlılığın gerçekte çıkarsız, umarsız sevgi ve
dostluktan mı yoksa ticari kaygılar ve şirketlerei olası tehlikelerden koruma
güdüsünden mi kaynaklandığını anlayamamıştım. O zamanlar Demirören’i tanımıyordum!
-Medya-iktidar
ilişkileri bu ülkede öteden beri sorun olmuştur. Çünkü siyasal güç odakları her
zamanmedya ve gazeteci milletini genellikle kendi çektikleri “kırmızı
çizgiler”le kontrol altında tutmaya çalışmıştır. Bunu için ekonomik, siyasal ve
hukuksal aletlerle baskı uyulamıştır.
*Batsın Böyle
Gazetecilik – Derya Sazak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder