10 Eylül 2014 Çarşamba

Kamu vicdanı*

-Bir demokrasinin esas olarak sağlıklı olan kurumları içerisinde yüksek mevkileri işgal eden birilerinin, bağışlanamayacak cehaletleri ya da bireysel çıkarları nedeniyle “yasallığın sınırlarını biraz” aşmaları, rüşvet işlerine bulaşmaları, açıkça yalan söylemeleri, güç alanlarını
genişletmeleri, insan haklarını ihlal etmeleri v.b. ender rastlanan şeyler değildir.
-Devlet içindeki bu kadro çürümesiyle genel olarak muhalefet ve medya, bir de belki mahkemeler ilgilenirler.
-Böyle bir bozlumaya karşı kurumsallaşmış araçlar, parlementer kontrolün yanında, politikanın aleniliği ve de mahkemelerin bağımsızlığıdır.
-Ancak, bu karşı araçların kendiliklerinden harekete geçmesinin bir garantsi yoktur.
-Böyle bir durumda kamusal direniş hukuki ve ahlaki açıdan bir zorunluluk haline gelmiştir. Ancak bu direniş sivil iteatsizliğe dönüşmeyecek, tersine kamuoyu baskısıyla açıklığa çıkana kadar tartışma özgürlüğü temel hakkını sonuna kadar kullanmakla yetinecektir.
-Ama tam da bu ssüreçte suçlu politikacı kamuoyu nezdindeki güvenirliğini, yani temsilci olarak otoritesini yitirecektir.

*Batsın Böyle Gazetecilik – Derya Sazak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder