10 Temmuz 2022 Pazar

Yaşamışsın Sevaplar Gibi & Cemile Sümeyra Kitabı*


 

… .. Engin bir kalbe erişmemizi, ince şeyler üzerine durup düşünmemizi sağlıyor. Cemile Sümeyra’nın arkadaşlarıyla bir araya geldiğimizde, sanki bir yerlerden çıkıp geleceğini ummak, “Bir telefon açsak, belki Cemile de gelir ,” duygusuyla dolmak, ölümün, hafızamızdan ve kalbimizden silmediği gerçeği değil midir? Bir Hint öğretisine göre de ölüm, bize dokunduğunda yok etmez; yalnızca görünmez kılarmış bizi.

Bir yazar/ sanatçıyı anlamak için onun bize bıraktığı eserler yeterlidir. Fakat yine de hakkında bir şeyler yazabilmek, konuşabilmek, onu anlamak ve anmak için elinizde ne kadar veri olduğu önemlidir. Örneğin verdiği söyleşiler, yazdığı günlükler, hatıralar, anekdotlar, fotoğraflar… Tabii ki bunlar yanıltıcı da olabiliyor yerine göre . Nihayetinde olmayanı olmuş gibi gösterme, çarpıtma, başka türlü anlatma, farklı kurgulama yeteneği edebiyatçının/ sanatçının elindedir. Bu nedenle kendi hayatı hakkında bile olsa yazdığı her şeyin doğru olduğu sonucuna varmamamız gerekir. Cemile Sümeyra’yı ayrı bir yere koyansa hem babası hem de eşi cihetiyle edebiyatın içerisinde, merkezinde bulunmasına rağmen, üstelik kendisi de bir şeyler yazıyor olmasına rağmen ‘görünür’ olmamasıdır. Kendi öyküleri ve öykü anlayışı üzerine bile elimizde hiçbir not yoktur. Takvim Yırtıkları’nda, çocukluğuna dair birkaç anı ve Derin Dalış’ın öykülerinde, bu anıların, anlatıcı tarafından söze dökülmesi, Cemile Sümeyra’nın portresini biraz olsun gözümüzde canlandırmamızı sağlıyor. Örneklendirmek gerekirse şu ili pasajı karşılaştırabiliriz: “Cemil, mürekkeple çok güzel bir portre yapmış. Resim öğretmenine de benim portrem olduğunu söylemiş. Güzel öyküler ve yazılar da yazıyor. Bir de çok güzel mektup yazdı geçen gün. Ben de daktiloda temize çektim. Öğretmeni almış mektubu. Yazıları ve resimleri için bir dosya tutmasını söylüyorum. Cemile'ye.” (Hüseyin Su, Takvim Yırtıkları III; Şule Y., s.209) Bu cümleler, Derin Dalış’ın bir öyküsünde geçen şu cümleyle birlikte düşünüldüğünde çocukluğundan itibaren sanata yatkınlığını ifade eder v e Takvim Yırtıkları’nda, babasının kendisine dair gözlemini destekler: “Çünkü ben kendimi bildim bileli hassas bir kız çocuğu olmuşumdur hep. Sanata yakın duran, sanatçı ruhlu gibi çabucak incinen, kırılan, hatta derin düşünen biri.

Düşünceli ve duyarlı… Yüreğim çok çabuk örselenir bu yüzden.” (Cemile Sümeyra, Derin Dalış, Şule Y., s.41) Kitabı olmayanların bile söyleşi verdiği düşünülünce Cemile Sümeyra’nın bu gayretine rağmen sessiz sedasız gitmesi dokunuyor insana.

Netice olarak Cemile Sümeyra’nın eserlerini ve kişiliğini anlatan bir çalışma yapmak istedik. Esasında bu fikrin , böylesi bir kitaba dönüşeceği aklımın ucundan bile geçmiyordu. Dünya Bizim’de portre denemesi olarak başladığımız ancak sonunda soruşturma havasına bürünen “Yokluğunun Takviminde Düşünülmüş Notlar” dosyası, “Bir Cemile Sümeyra Kitabı neden olmasın?” düşüncesine varmamızı sağladı. Bu kitap bu düşüncenin meyvesidir.

… ..






*Yaşamışsın Sevaplar Gibi & Cemile Sümeyra Kitabı

Hazırlayan: Hatice Ebrar Akbulut

Şule Yayınları

Nisan 2019


4 yorum:

  1. Cemile Süreya, nereden çıktı önüme… ama okumak zarar vermez derken satın almıştım…anladım ki hüzün veren, duyarlılığı yüksek bir hayat hikâyesi … yakın çevresindekilerin onun hakkında yazdıklarının ortak noktası; insan olma özeliklerinin çok fazla olmasında birleşiyor…. bazen insan kendini görür gibi oluyor, bazen de başkaları için fedakârlığın, kendini ihmal edecek kadar veren insan olmayı sorgulamayı hatırlatıyor… Elbette öyküsünü, hayat tarzını takdirle karşılıyorum. Diğer taraftan kendine vefasızlık mı etti sorusunu ben de sormadan edemiyorum. okumaya devam edeceğim

    YanıtlaSil
  2. Onu anlatanların, sözleri içinde en çok " ramazanlarda çocuklar için düzenlediği iftarlar" ve yine çocuklar için düzenlediği " kitap okuma saatleri" neden bahseden cümleleri beğendim....

    YanıtlaSil
  3. Metin Erol'a, Cemile Sümeyra'yi anlatımını anlam dolu ve muhteşem buldum.... fırsat buldukça tekrar okuyacağım

    YanıtlaSil
  4. Kitabın sayfalarında ilerledikce; " genç yaştaki ölümüne üzülüyorum..." demek istedim, vazgeçtim, "vardır bir hikmeti..." diyerek kendimi teselli ettim....

    YanıtlaSil