Başlangıç
Peki, neden sürgünlere düşmüştüm?
Birincisi sırf yazdıklarımdan, Kirpinin Dedikleri’nden dolayı, hem hiçbir partiye girmediğim, aktif politika yapmadığım halde İttihat ve Terakki komitesinin zulmüne uğramıştım. BU parti yurtta “İttihat” sağlamak şöyle dursun, bütün imparatorluk ahalisini birbiriyle kanlı bıçaklı etmiş, “Terakki” yerine taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmadıktan başka, memleketi dünya haritasından silinmiş hale sokarak tarihimizin en büyük felaketine uğratmıştı. O sebeptendir ki, şimdi bile hicviyelerimde haklı olduğuma inanmaktayım.
Zaten ikinci sürgünlüğümün sebebi de, asıl o parti değil midir?
Anadolu Kurtuluş Hareketi’nin esas ve gaye bakımlarından taraftarı olmakla beraber, komitecilerden birçoğunun o harekete katılmasına bakarak tekrar hortlayacakları ve günün birinde yine vatanı parçalatmaları ihtimalinden korkmuş, eski kinimi bir türlü yenememiş, o tesir altında atıp tutmuştum.
Meğer haksız değilmişim!
Zira ben vatanıma en yakın, kapı komşusu bir bölgeye -o bölgenin bir kısmı tekrar vatan sınırları içine katılmış ve katılması propagandasında az çok emeğim geçmiştir- yerleştikten sonra Milli Hükümet, adı geçen komitecileri, hem de Büyük Kurtarıcı’yı öldürmeye kalkıştıkları için temizlemek zorunda kalmıştı. Ben de bu tarihten ve temizliğe iyice inandıktan sonra, hükümet aleyhindeki yazılarımı kesmiş -zira gurbette de gazetecilik ediyordum- dedikodu kötülemeciliği bırakmış, uysal bir sürgün vatandaş olmuştum.
Keşke bahsi geçen komitecilere Milli Hükümet, başlangıçta yüz vermeden çalışmaya başlayabilseydi; başıma ikinci sürgünlük gelmezdi. Daha mühimi, Atatürk, kurtardığı İzmir'de de ele güne karşı -bir zaman sığınacak delik arayan suçluları kayırıp barındırmasına karşı- onların ihanetine
uğramazdı.Nitekim Ankara Hükümeti, sadece Sarıkamış’ta tecrübeli kumandanların nasihatlerini hiçe sayarak bir orduyu karlara gömüp savaş yerinden kaçmasından dolayı vazifesinden alınıp Yüksek Harp Divanı’na verilmesi lazım gelen ve hiçbir şey olmadığı halde bir “ne oldum delisi” olan Enver’i, ”huduttan içeri sokmamak” ve Cemal Paşa gibi daha az suçlu, fakat kendini beğenmiş hırslı bir kodamana da iltifat göstermemek yolunu tutmuş, isabet etmişti. Bunların şakası yoktu zaten…
Asıl tuhafı şudur ki, saltanatı aldırmak gayesi güden Milli Hareket başkaldırmanın aksine, Birinci Dünya Harbi’nde Osmanlı Orduları Başkumandan Vekilliği eden ve asili bulunan lapa pelte Padişahı kılıcının tersiyle ürküten Enver’in, geleceği hesaplayarak hanedandan bişr sultancıkla evlenmeye can atmasının sebebi , kanaatimce harp kazanıldığı takdirde bir darbe ile Osmanlı tahtına geçmek, şu acayip Enveriye kabalağı gibi başımıza bir de devlet bakımından o derece acayip bir Enveriye saltanatı ve hanedanı geçirmekti! Damat ve Başkumandan Vekilliği, ayağının altında basmaktı. “Yurtta sulh, cihanda sulh”” yerine, tahta yeni geçmiş padişah efendimizin ilk işi Hind-ü Sin’e yürümek olurdu.
… ..
İmdada Yetişen Hızır
Koluma Gİren Meçhul
Ziya Gökalp’in Bir İyiliği
Dostluk Gören Sürgün
... ..
Sonradan Ankara hükümetinde Maliye Vekili olan Hakkı Behiç işte bu zattır. Meşrutiyet’ten
önce ikimiz de Maliye Nezareti’nde ikimiz de matbuata intisap etmiştik. Ama o, isim
yapmayacak kıymetli lakin ağır makaleler yazardı. Birbirimizi görmez olmuştuk.
Asıl tuhafı, muhasebeci bey ile de meğerse aynı kalemde bulunmuşuz. Sıra kendisine gelipte
yüzüne daha dikkatli bakınca tanıdım: Azıcık pepeme, terbiyeli, sakin, iyi bir memurdu: Üç
meslektaştan biri mutasarrıf, öteki muhasebeci olmuştu; terakki etmişlerdi. Üçüncüsü
sadece sürgün olabilmişti!... ..
…
Taçlılar Resmi Geçidi
Üç Mutasarrıf Tipi Daha
Hürriyet Tarihinde Yeri Olan Geyik
Dolmabahçe Sarayı'nda Abdülmecid’i Nasıl Görmüştüm
Kendimi Şehzade gibi satıyormuşum
Deme Kış Yaz; Oku Yaz
Çocukluğumun Çiftehavuzlar Gazinosu
Öldürdüğümüz Üç Gazeteci
Cezalarını bulan Gazeteci Katilleri
Tantuna Götüren Kitaplar
Sürücü-Vardacı-Perdeci
Şimendifercilik Oynadığımız Zamanlar
Ayestefanos’tan Yeşilköye
Beni Görmemezliğe Gelen Adamın Başından Geçenler
…
Veliler ve Adiller
... ..
Rıza Tevfik bir hicviyesinde der ki:
Zâhirperest olma! Yakın gör yakın.
Yezid’in kurnazı Ali görünür
Aman! Çarplırsın, kendini sakın,
Uğursuz münafık veli görünür!
Hey Rıza! bu nasıl hikmettir, bilmem,
Ukala geçinir bir sürü sersem.
Böyle hengâmede -ben zannedersem-
Akıllı olanlar deli görünür!
Bir Şehzade Beni Kurtarmak İstediİ İşkence Yuvası, Bir, "Gizli Zindan"
*Bir Ömür Boyunca & Refik Halid Karay
2009, İnkılap Kitabevi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder