Osmanlı İmparatorluğu’nun en zor yıllarında tahtta bulunan Sultan Vahdettin ve maiyetinde bulunan hareminin önce payitahtta ve daha sonra sürgün yeri San Remo’da neler yaşadığını Sultan’ın saraylısı Afife Rezzemaza anlatıyor. Sultan Vahdettin’in üçüncü hanımı Müveddet Kadınefendi’nin nedimesi Afife Rezzamaza bu hatıratıyla Osmanlı hareminin son günlerini anlatmakla kalmayıp günlük yaşantılarına dair birçok bilinmeyen ayrıntıya da yer veriyor. 1991’e kadar yaşayan Afife Rezzemaza, Sultan Vahdetin’den sonra akıbetleri hakkında çok az bilgiye sahip olduğumuz “son saraylıları” ve neler yaşadıklarını günümüze aktarıyor…. ..
… ..
… .. Yazar, Mütareke ve Milli Mücadele yıllarında padişahın yanında yer almış olanları savunur. Bu körü körüne bir traftarlık değildir. Doğru bulmadığı, durum, tutum
hal ve hareket her kimden gelirse gelsin eleştirmekten geri kalmamıştır. Birçok olayı Vahdettin ve hanedanın bakış açısıyla anlatmasına rağmen son padişah kusurlardan arınmış bir insan değildir. Çeşitli zaafları göz önüne serilir. Mesela Millî Mücadele döneminde Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarına yardım etmeme karşılığında İngilizlerin onu her halükarda saltanatta tutacağına dair inandırdıklarını, ona güvenerek yanıldığını dile getirmektedir. Yeri geldikçe padişahın çok yakınında bulundurduğu, itimat ettiği insanlardan bazılarının şahsi özelliklerinin ne derece kötü olduğu dile getirilir. Onları yanında tutan ise Vahdettin’dir.
… .. Padişah, gözdesi Nimet Hanım’a son derece düşkündür. Muhtemeldir ki Nimet Hanım, diğer kadınlar ve dolayısıyla yazar tarafından kıskanılmaktadır. Nimet Hanım’ın çok güzel bir kadın olduğu gerçeğini teslim eden yazar bununla birlikte kişisel özelliklerini kıyasıya eleştirir. Ona olan düşkünlüğünden…. dolayı yazarın eleştiri oklarından Vahdettin de nasibini alır. Hatta İstanbul’un işgali yıllarında padişah devlet işlerini bir yana bırakarak Nimet Hanım’la ilgilenmiş günlerini onunla geçirmiştir.
… ..
Birinci Bölüm: 1906-1924
Saraya Kabulüm
… ..
Sultan Vahdettin’in Hayırseverliği
… .. Ulviye Sultan evlenme yaşına geldiğinde münasip bir damat arandı. Lakin bu damat aranması
pek müşkül, zira Sultan Vahdettin kızı için kimseleri beğenmiyordu. İlâveten İttihatçıları sevmediğinden
müstakbel damadın bunlardan uzaktan yakından alakası olmayacaktı … ..
… .. nihayet Sultan Vahdettin kızına, esasında talıp de olmayan Tevfik Paşazade İsmail Hakkı Bey’i
seçmişti. Vakit kaybetmeden İsmail Hakkı Bey’in bir fotoğrafını Fatma Emine Hanım vasıtasıyla kızına
gösterdi. Ulviye Sultan pek yakışıklı İsmail Hakkı Bey’in fotoğrafını görünce fazla düşünmeden hemen
kabul etti.
Bilâhare Sultan Vahdettin zoraki beğenilen müstakbel damadın pederini; Tevfik Paşa’yı köşke
celb ettirdi. Zavallı Tevfik Paşa her şeyden habersiz şehzadeyi dinledi ve oğlunun damat seçildiğini
işitince, ne yapsın, tabii selam ve niyazla teşekkür etti. Kısa bir müddet sonra nikâh kıyıldı. Fakat
damat hâlâ bütün hadiselerden bîhaberdi. Esasında İsmail Hakkı Bey Almanya’da askerî tahsilde
bulunduğu için kısa süre sonra İstanbul’a gelmesi emredildi. İsmail Hakkı Bey’in İstanbul’a vasıl
olmasını müteakip bir sultan efendi ile evlendirildiğini haber aldı. Bizzat kendileri bunu bize
anlatmışlardır. Hatta İsmail Hakkı Bey bize bu evlilik macerasını anlattığında çok gülmüştük.
… ..
Sultan Vahdettin’in Cülusu
Merhum Sultan Reşad, 3 TEmmuz 1918 tarihinde Hakk’ın rahmetine kavuşmuştır. … ..
İttihatçı hükûmetin başları, yani Talat ve Enver paşalar vakit kaybetmeden Çengelköy’e geldiler.
Yanlarında biri daha varmış, fakat kim olduğunu şimdi hatırlamıyorum. … ..
İttihatçılar fazla vakit kaybetmek istemediklerinden, cülus merasimi icra edildi. … ..
… … Bilâhare Sultan Vahdettin’in zevcelerine yeni ünvanları tevcih edilerek:
Nazikeda Hanım : Başkadınefendi
MÜüeddet Hanım : İkinci Kadınefendi
Nevvâre Hanım : Üçüncü Kadınefendi
Rüşnaz Hanım : Baş Hazinedar Usta
Saadet Bergüsaz Hanım :İkinci Hazinedar
Mestişinaz Hanım : Üçüncü Hazinedar
Nükteşinaz Hanım : Dördüncü Hazinedar
Raksıdil Hanım : Beşinci Hazinedar
Gülebru Hanım : Altıncı Hazinedar
Enise Hanım : Yedinci Hazinedar
… ..
Hünkâr Kalfaları:
Mislieda; Nermin, Bedia,ve Milfer hanımlardı.
Sarayın baş Kâtibesi: Nazlı Melek Hanım
İkinci Kâtibe : Fişriste Hanım
Darüssaade ağası :Cevher Ağa
Başmühasip :Anber Ağa
İkinci muhasip :Hayrettin Ağa
Beşiktaş Sarayı’na geçmemiz ile benim de mevkiim yükseltildi ve İkinci İkinci Kadınefendi’nin
nedimesi makamına terfii edildim. Benden hariç İkinci Kadınefendinin dairesinde hizmet eden
Baş Kalfa Vekadil Hanım, Esvabçıbaşı Navekter Hanım, Kahvecibaşı Gülzemin Hanım, Kâtibe Kalfa
Zermisal Hanım, oda hizmetçileri Mihri ve Milnigar hanımlar, ve ikinci Kadın Muhasibi Besim Aüa idi.
Hademelerin isimlerini unuttum.
İkinci Bölüm: 1924-1927
Sürgün Günleri
Üçüncü Bölüm: 1931-1952
Sultan Vahdettin’den Sonra
Çengelköyü Köşkü'ndeki İkametime Dair
Ebeveynimin vefatını müteakip Çengelköyü Köşkü'ne taşınmam muhterem Ulviye Sultan tarafından
müsaade edildiğinden 1939 senesinde Çengelköy'e geçtim. … .. Bilâhare cennet-mekân Sultan
Vahdettin’in şahsi mülü olan bu köşkte muhtelif emektar kalfalar ikamet etmekte idi. Hanedan menfâya
çıkarıldığı sırada Cumhurî İdare’nin müsadere emrinden kurtulmak için Ulviye ve Sabiha Sultanlar
Çengelköyü Köşkü’n, sadık hazinedarlardan Zehra Hanım’a vermişlerdi. Bu suretle muazzam köşk
ve etrafındaki geniş bahçe kurtarılmıştı..
… ..
Bilâhare büyük havuzun karşısındaki Köçeoğlu dairesinde bulunan bir odaya yerleştim. Maddi
müşkilât sebebiyle köşkün daireleri kiraya veriliyordu…. ..
… .. Cumhurî İdare hanedan kadınların Türkiye’ye avdet etmelerine müsaade verdi. Ulviye Sultan
ve ikinci zevci Ali Haydar Bey hemen İstanbul’a geldi.ve doğrudan Çengelköyü Köşkü’ne geldi. … ..
… ..
… ..Bu suretle Çengelköyü Köşkü dört büyük hisse halinde Ulviye ve Sabiha Sultanlar, Zehra
Hanım’ın veresesi ve Müveddet Hanım’ın veresesi arasında paylaştırıldı. … ..
… ..
… …..
*Saraydan Sürgüne Vahdettin'in Saraylısı Anlatıyor & Afife Rezzemaza / hazırlayan: Dr. Edadil Açba
Timaş Yayınları
İstanbul 2013
Meclis'e göre hainler on binleri buluyordu.[1] Ancak Lozan Antlaşması'nın bir maddesinde sürgün edilecek insanların sayısının 150'yi geçmeyecek şeklinde öngörmesi üzerine ilk önce Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı tarafından oluşturulan listede başlangıçta 600 kişiden oluşmakta iken alevli tartışmalar sonucu önce 300, ardından da 149 kişiye indirilmiştir. 150’likler adı verilen ve 23 Nisan 1924 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin oturumunda saptanan bu listeye 1 Haziran 1924 tarihindeki kararla Köylü gazetesi sahibi Refet Bey de eklenerek nihai şekliyle 150 kişi olarak kabul edilmiştir ve bu kişiler 28 Mayıs 1927'de kabul edilen 1064 sayılı yasa ile yurttaşlıktan çıkarılmışlardır.[2][3][4] 29 Haziran 1938 tarihli 3527 sayılı yasa[5] ile, Yüzellikler'in yurda girmelerini engelleyen 1064 sayılı kanun kaldırılsa da, başta Çerkez Ethem olmak üzere pek çok muhalif ve saltanat taraftarı geri dönmemiştir. Bu listenin 600 kişilik ilk hali açıklanmamıştır.
Padişah VI. Mehmed (Vahdettin)'in Tayfas
1. Kiraz Hamdi - Yaver-i Has
2. Zeki - Hademe-i Hassa Kumandanı
3. Kayserili Şaban Ağa - Hazine-i Hassa Müfettişi
6. Miralay Tahir - Yaverandan Erkan-ı Harp
Meclis Üyeleri
9. Mustafa Sabri Efendi - eski Şeyhülislam
10. Ali Rüşdi - eski Adliye Nazırı
11. Cemal Bey - eski Ziraat ve Ticaret Nazırı
12. Cakacı Hamdi Paşa - eski Bahriye Nazırı
13. Rumbeyoğlu Fahreddin Bey - eski Maarif Nazırı
14. Kızılhançerci Remzi - eski Ziraat ve Ticaret Nazırı
Sevr Antlaşması'nı İmzalayanlar
15. Bağdatlı Mehmed Hâdî Paşa - eski Maarif Nazırı
16. Rıza Tevfik Bölükbaşı - Şura-yı Devlet eski Reisi
17. Reşat Halis - Bern eski elçisi
Kuva-yi İnzibâtiye'ye Dahil Meclis Üyeleri
18. Süleyman Şefik Paşa - Kuva-yi İnzibâtiye Başkumandanı
19. Bulgar Tahsin - Şefik Paşa'nın yaveri, süvari yüzbaşı
20. Miralay Ahmet Refik - Kuva-yi İnzibâtiye Erkân-ı Harbiye Reisi
21. Tarık Mümtaz - Kuva-yi İnzibâtiye Mitralyöz kumandanı ve Damat Ferit Paşa’nın yaveri
22. Ali Nadir Paşa - Kuva-yi İnzibâtiye Kumandanlarından İzmir Kolordusu Kumandanı
23. Kaymakam Fettah- Kuva-yi İnzibatiye mensuplarından ve Nemrut Mustafa Divan-ı Harp üyesi
24. Çopur Hakkı - Kuva-yi İnzibatiye üyelerinden
Mülkiye ve Askeriyeden[
25. Gümülcineli İsmail Bey - eski Bursa Valisi
26. Konyalı Zeynelabidin - âyândan
27. Fanizade Mesut - eski Cebelibereket (Osmaniye) Mutasarrıfı
28. Miralay Sadık Bey - Hürriyet ve İtilâf Fırkası lideri
29. Bedirhani Halil Rahmi - eski Malatya Mutasarrıfı
30. Giritli Hüsnü - eski Manisa Mutasarrıfı
31. Nemrut Mustafa - eski Divan-ı Harp Reisi
32. Hulusi - Uşak Belediye Reisi
33. Hain Mustafa - eski Adapazarı Kaymakamı
34. Hafız Ahmet - eski Tekirdağ Müftüsü
35. Sabit - eski Afyonkarahisar Mutasarrıfı
36. Celal Kadri - eski Gaziantep Mutasarrıfı ve Halep Doğru Yol Gazetesi gazetecisi (Sahibi, Hasan Sadık'ın, kayınbiraderi)
37. Adanalı Zeynelabidin - Hürriyet ve İtilâf Kâtibi Umumisi
38. Vasfi Efendi - Mülga Eski Evkaf Nazırı
39. Ali Galip - eski Harput Vali Vekili
40 Aziz Nuri - Bursa Vali Vekil-i Esbakı
41. Ömer Fevzi - eski Bursa Müftüsü
42. Ahmet Asım - eski İzmir Kadı Müşaviri
43. Natık - eski İstanbul Muhafızı
44. Adil - eski Dahiliye Nazırı
45. Mehmet Ali Bey - eski Dahiliye Nazırı
46. Salim Mirimiran - eski Edirne Valisi ve Şehremini (Belediye Başkanı) Vekili
47. Hoca Rasihzade İbrahim - Kütahya’da Yunanlara Mutasarrıflık etmiştir
48. Abdurrahman - Adana’da Fransız işgalinde Vekillik etmiştir
49. Ömer Fevzi - eski Şarkikarahisar mebusu
50. Adil Kınacı- Mülazım, işkenceci namıyla maruf - Hendek Mal Müdürlüğü yapmış
51. Refik - Mülazım, işkenceci namıyla maruf
52. Şerif - eski Kırkağaç Kaymakamı
53. Mahmut Mahir - eski Çanakkale Mutasarrıfı
54. Emin - eski İstanbul Merkez Kumandanı
55. Sadullah Sami - eski Kilis Kaymakamı
56. Osman Nuri - Bolu Mutasarrıfı ve Dahiliye Nezareti eski Dava Vekili
Çerkes Ethem ve Çetesi
… …
Kitabı yayına hazırlayan Doç. Dr. Cevdet Kırpık'ın ön sözünü dikkatle okumakta yarar var...
YanıtlaSilTemsilden tasarruf olmaz anlayışını değişik versiyonlarının anlatımı sırasında Osmanlı'nın batmasının nedenlerinden birini daha ve bir kere daha anlamak mümkün... padişah eşlerinin her birinin hizmetindekilerin sadece unvanlarını okurken bile insanın içine fenalıklar geliyor... Osmanlı borç batağı içinde, Osmanlı "Hasta Adam" sıfatı ile anılır olmuş ve deyim yerindeyse batılı akbabalar Osmanlı'nın enkazı üzerinde uçuşurken safahat devam ediyor... gemi battı ama günlük yaşam devam ediyor..... yazık oldu ülkeye, yazık oldu ... ..
YanıtlaSilOsmanlı İmparatorluğunun son günleri ve sonrasında iktidar gücünü kaybedenlerin yakın çevresinde yaşananları hayata ödedikleri bedel ....... bir adım sonrasını, diğer bir ifade ile iktidar ve maddi gücün geçici olabileceğini düşünmeden günü yaşamanın nasıl hüzne dönüştüğünün ibretlik öyküsü.... Hayatta her şeyin bedeli var.....
YanıtlaSil