Bu güncenin konusunu oluşturan ilginç olaylar 194…‘te Oran’da meydana geldi.
…. ..
16 Nisan sabahı Doktor Bernard Rieux, muayenehanesinden çıktı ve sahanlığın ortasında ölü bir fareyle karşılaştı. O anda fazla önemsemeden hayvanı ayağıyla itti v e merdivenleri indi. Ancak sokağa geldiğinde, bu farenin olması gereken yerde olmadığı aklına geldi ve kapıcıya haber vermek üzere geri döndü. Yaşlı Mösyö Michel’in tepkisi karşısında bu gördüğünün alışılmadık olduğunu daha iyi hissetti. Bu ölü farenin varlığınla yalnızca tuhaf gelmişti, oysa kapıcı için bir rezaletti. Kesinlikle emindi. Apartmanda fare yoktu. Doktor, boşu boşuna onu ilk katın sahanlığında muhtemelen ölü bir fare kanısı olsun inandırmaya çalıştı; Mösyö Michel’in kanısı biraz olsun değişmiyordu. Apartman fare yoktu, o zaman biri bunu dışarıdan getirmiş olmalıydı. Sözün kısası, bir şaka söz konusuydu.
Aynı akşam Bernard Rieux, koridorun iyice dibinde yalpalayan ve ıslak tüylü, büyük bir fare gördüğünde, apartmanın girişinde, dairesinden çıkmadan önce, ayakta durmuş anahtarlarını arıyordu. Havya dengesini arıyormuş gibi durdu, küçük bir çığlıkla çevresinde döndü ve ağzından kan fışkırarak sonunda devrildi. Doktor bir süre onu izledi ve dairesine çıktı.
Düşündüğü fare değildi. Bu fışkıran kan, onu kafasını kurcalayan konuya döndürüyordu. Bir yıldır hasta olan karısı ertesi gün dağda bir dinlenme yerine gidecekti. Ona tembih ettiği üzere, karısını odasında yatarken buldu. Karısı bu şekilde kendini yol yorgunluğuna hazırlıyordu. Gülümsüyordu. “Kendimi çok iyi hissediyorum,” dedi.
Başucu lambasının ışığında doktor yüzünü ona çevirmiş bakıyordu. Rieux için otuz yaşındaki bu yüz, hastalığın izlerine karşın hep genç bir yüzdü, belki de geri kalan her şeyi alt eden şu gülümseme yüzünden.…. ..
… ..
“Veba” sözcüğü ilk kez ağza alınıyordu…. ..
… ..
Castel açık renk gözlerini Rieux’ye doğru kaldırdı. Sonra iyilik dolu bakışını topluluğa çevirdi ve bunun
veba olduğunu iyi bildiğini ancak kuşkusuz bunu resmi olarak tanımanı acımasız önlemler almayı zorunlu kılacağını belirtti. Temelde bunun meslektaşlarının geri çekilmesine yol açtığını biliyordu ve bundan dolayı onların huzuru için bunun veba olmadığını kabul etmek istiyordu. Vali yerinde kımıldandı ve durum ne olursa olsun bunun iyi bir düşünce biçimi olmayacağını bildirdi…. ..… .. Hastalığın yayılmasına bakınca durdurulmazsa iki ay dolmadan kentin yarısını öldürebilir. Böylece bunu ister veba, ister ateş diye adlandırın, pek önemi yok. Önemli olan tek şey, bunun kentin yarısını öldürmesine engel olmanız”
… ..
… .. Söz konusu olan, bir şeyin kötü yanını görmek değil, önlem almak. … ..
… ..
“Sorun yasanın öngördüğü önlemlerin ciddi olup olmaması değil,” diye üsteledi Rieux, “bunların kentin yarısının ölmesini engellemek için gerekli olup olmadığı. Gerisi yönetimin işi ve bizim kurumlarımız da bu sorunları halletmek için bir vali göndermiş. … ..
…. ..
… .. Zaten salgın biraz geriler gibi oldu ve birkaç gün boyunca, yalnızca on kadar ölü kaydedildi. Sonra, birdenbire, sayı ok gibi yükseldi. Ölü sayısı yeniden otuza ulaştığı gün, Bernard Rieux, valinin uzattığı resmî yazıya bakıyordu: “Korktular,” diyordu vali. Telgrafta şöyle deniyordu: “Veba durumunu ilan edin. Kenti kapatın!”
… ..
… .. Hastalığın en ciddi döneminde, insanlık duygularının işkenceli bir ölümden daha güçlü olduğu tek bir duruma tanık olundu.
… ..
… .. Böylece salgına soğukkanlılık sanılabilecek esenlikli bir duygu kattılar. Umutsuzlukları onları paniğe kapılmaktan kurtarıyordu, mutsuzluklarının iyi bir yanı vardı. Örneğin, bir insan hastalığa yenilse de, hemen hemen her zaman, dikkat edecek zaman bile bulamadan oluyordu bu. İçinden bir gölgeyle yaptığı uzun söyleşimlerden uzaklaşıp doğrudan toprağın en yoğun sessizliğine atılıveriyordu. Hiçbir şey yapmaya zamanı olmuyordu.
… ..
*Veba & Albert Camus
Fransızca aslından çeviren: Nedret Tanyolaç Öztokat
Can Sanat Yayınları
1.Basım 1997
*Oran is a major coastal city located in the north-west of Algeria. It is considered the second most important city of Algeria after the capital Algiers, due to its population and commercial, industrial, and cultural importance. It is 432 km (268 mi) west-south-west from Algiers.
*Veba - Vikipedi (wikipedia.org)
*Antik Çağlar'dan itibaren tanınmış bir hastalıktır. Lakabı "Kara Ölüm"dür. Orta Çağ'da 1347-1353 arasında, Avrupa nüfusunun üçte birinin kaybedilmesinden sorumludur. (Ayrıca bu hastalık 1347-1348 yılları arasında Venedik nüfusu 130.000 iken 70.000'e düşmesine neden olmuştur.) Modern antibiyotiklerle tedavi edilebilir. Gelişmiş ülkelerin tamamında ve gelişmekte olan ülkelerin pek çoğunda ortadan kaldırılmış olmasına rağmen Asya ve Afrika kıtalarının bazı bölgelerinde hâlen görülebilmektedir.
… ..
Hıyarcıklı Veba
Septisemik Veba
Pnömonik Veba
*Kara Ölüm - Vikipedi (wikipedia.org)
*Kara Veba olarak da bilinen Kara Ölüm, insanlık tarihinde kaydedilen en ölümcül salgındır. Avrasya ve Kuzey Afrika'da 75-200 milyon[1][2][3] kadar insanın ölümüne yol açtığı düşünülmektedir. 1346-1353 yılları arasında Avrupa'da zirveye ulaşan salgın, insanlık tarihinde kaydedilen en ölümcül salgındı.[4] Hastalığın sebebi Yersinia pestis bakterisidir. Genellikle hıyarcıklı veba görülse bile, pnömonik veba ve septisemik veba da görülebilinir.[5][6]
Kara Ölüm, ikinci veba salgınının başlangıcıydı.[7] Veba, Avrupa tarihinin seyri üzerinde önemli etkisi olan dini, sosyal ve ekonomik çalkantılar yarattı.
Kara Ölüm'ün kökeni tartışmalıdır. Pandemi ya Orta Asya'da ya da Doğu Asya'da ortaya çıktı. Ancak ilk kesin görünümü 1347'de Kırım'da olmuştur. Kırım'dan, büyük olasılıkla Ceneviz gemilerinde seyahat eden ve siyah farelerde yaşayan pireler tarafından taşınmıştır. Akdeniz Havzası'ndan yayılarak Konstantinopolis, Sicilya ve İtalyan Yarımadası üzerinden Afrika, Batı Asya ve Avrupa'nın geri kalanına ulaştı. Kara Veba'nın karaya çıktıktan sonra esas olarak kişiden kişiye pnömonik veba olarak yayıldığına ve böylece salgının iç bölgelere hızlı yayılmasını açıkladığına dair kanıtlar var; bu, birincil vektörün hıyarcıklı vebaya neden olan sıçan pireleri olması durumunda beklenenden daha hızlıydı. [8]
Kara Ölüm, Geç Orta Çağ'da Avrupa'yı vuran ikinci büyük doğal afetti (ilk olanı 1315-1317 Büyük Kıtlığıydı) ve Avrupa nüfusunun yüzde 30 ila yüzde 60'ını öldürdüğü tahmin ediliyor. [9] [10] [11] Vebanın 14. yüzyıldaki yaklaşık 475 milyon olan dünya nüfusunu 350-375 milyona düşürdüğü tahmin ediliyor.[12] Geç Orta Çağ boyunca başka salgınlar da vardı ve diğer katkıda bulunan faktörlerle birlikte Avrupa nüfusu 1300 yılındaki seviyesini 1500 yılına kadar geri kazanmadı. [a] [13]
Roman, pandemi döneminde ülkemizde yaşananları anlatıyor sanki...
YanıtlaSilAlbert Camus, Cezayir'de veba salgını olduğunda doktorların, kamu yöneticilerinin sıradan vatandaşların psikolojisini ifade ederken aslında insan davranışlarına ayna tutuyor...
SilDin adamlarının Camus'un romanındaki Veba için, günümüzde ise Corona Pandemisi için din adamlarının yorumları pek farklı değil. Romanda vurgu yapıldığı üzere; "... .. Tanrı düşmanlarının cezalandırılması nedeniyle.... "Tanrı'nın bu felaketi, kibirlileri ve körleri dize getirmiştir. Bunu iyice düşünün ve diz çökün.
SilSon pandemi döneminde, tedbir amaçlı alınan tedbirlerden bili olan; "toplantı ve benzeri faaliyetlerin yasaklanması" konusunda ilk önce kamu otoritesinin örnek olmak yerine lebalep kongreler yapması unutulacak gibi değil....
YanıtlaSilCamus (s.195) diyorki; " Veba varken, gizli soruşturmalar,dosyalar,fişler ya da eli kulağında tutuklamalar yoktu artık. Açıkçası polis yoktu, artık eski ya da yeni cinayet yoktu; yalnızca Tanrı lütuflarının en keyfi olanını bekleyen mahkumlar vardı, bir de onların arkasındaki polisler.”
YanıtlaSil… .. İnsanları bir araya getirmenin tek yolu onlara veba yollamaktır. … "
Sonra da insanların 'Veba'ya maruz kalmadan önce onları heyecanladıran, hırs ve öncelikleriniş değiştiren, hatta toplumun genel kabullerine ilişkin sınırlarını aşan kötülük dolu davranışlarından uzaklaştığını vurguluyor. Sonuç olarak kötülük yapma eğiliminde olanlar için 'Veba'nın iyi geldiğini vurguluyor....
SilDaha fazlası : https://thinpo.com/albert-camus-veba-kitap-incelemesi/
YanıtlaSil