28 Temmuz 2023 Cuma

İzlanda Balıkçısı*

Breatagne bölgesindeki Paimpol kasabasında her avlanma mevsimi öncesinde hummalı bir çalışma vardır. Denizcilerin muşamba giysileri, lodos şapkaları dikilir; oltaları onarılır, yanlarına alacakları erzak hazırlanır… Yıl ikiye ayrılır: balıkçıların kasabada olduğu aylar ve denize gittikleri zamanlar… Onlar yokken ne kadar kaygılı bir bekleyiş egemense döndüklerinde de o kadar mutluluk vardır ( ya da dönemeyenlerin kasabanın üzerine çöken matemi)...


Romanın fonunda bir balıkçı kasabası olsa da İzlanda Balıkçısı üç aileye odaklanır: Kuşaklar boyu denizci olmuş Gaos’lar, Moan’lar zengin bir aile olan Mevel’ler… Gaos’ların yakışıklı ve mağrur oğlu Yann, Mevel ailesinin güzeller güzeli kızı Gaud, yaşlı büyükannesiyle yaşayan Yann’ın yakın arkadaşı Sylvestre. Maud ile Yann arasında uzaktan uzağa süren aşkın tek engeli, aralarındaki sınıf farkıdır. “Paris görmüş” Gaud aşkı için her şeyden vazgeçmeye hazırdır ama Yann’dan umduğu karşılığı göremez. Yann ise kendisinden katbekat  zengin bir kıza olan aşkını bir türlü açığa vuramaz.


Denize dair bütün kitaplarda olduğu gibi başkahraman denizdir… Deniz hem hayatın hem de ölümün sebebidir. Her zaman son sözü söyleyendir…. 

… ..

Deniz ve salamura kokan, loş bir bölmede dirsek dirseğe vermiş içen irikıyım beş kişiydiler. Boylarına göre oldukça alçak olan bu barınak, içi boşaltılmış (ilk paragraftan itibaren romanın anıtsal kurgusuna hazırlık niteliğindeki bu hayranlık uyandıran “İçi boşaltılmış martı” imgesinin altını çizmemek elde değil. Balıkçı gemisinin “barınağı” (daha şimdiden “burada yatıyor” cümlesinin yankısı olarak işittiğim) o andan itibaren içi boşaltılmış bir beden gibidir. Denizciler bedensel bir kılıfın boşluğunda yaşamaktalar-YN) büyük bir martı gibi uzayarak uca doğru daralıyordu; tekdüze bir sızlanmanın eşliğinde, uyku yavaşladığında hafif hafif sallanıyorlardı.

Dışarıda deniz ve gece olmalıydı fakat bulundukları yerden pek anlaşılmıyordu: Tavana açılmış tek açıklık, tahta bir kapakla kapatılmıştı; adamaları, yukarıdan sarkan lambanın titreşen ışığı aydınlatıyordu.

Bir mangalda ateş yanıyor; kurumakta olan ıslak elbiselerinin üzerinde tüten buharlar, kilden

pipolarından tütmekte olan dumanlara karışıyordu.

… ..




*İzlanda Balıkçısı  &  Oierre Loti

 Özgün adı: Pecheur d’Islande

Fransızca aslından çeviren: Barış Behramoğlu

Can Sanat Yayınları

1. Basım: Şubat 2012




*
Pierre Loti - Vikipedi (wikipedia.org)

*Pierre Loti, asıl adı Louis Marie Julien Viaud (14 Ocak 1850 - 10 Haziran 1923), Fransız romancı. Pierre Loti isminin yazara, kimi kaynaklara göre öğrencilik yıllarında; kimi kaynaklara göreyse, 1867 yılında yaptığı Okyanusya seferi sırasında, Tahitili yerliler tarafından verildiği söylenir. "Loti", egzotik iklimlerde yetişen egzotik bir çiçeğin ismidir.[1]

1850 yılında Fransa'nın Rochefort kentinde Protestan bir ailenin en küçüğü olarak doğdu. 17 yaşında Fransız Deniz Kuvvetleri'ne girdi. Denizcilik eğitimini tamamladıktan sonra 1881'de yüzbaşı oldu ve ilerleyen yıllarda da terfi ederek albaylığa kadar yükseldi. Orta Doğu ve Uzak Doğu'da bulundu. Bir deniz subayı olarak romanlarında konu ettiği yabancı kültürünü pek çok yer gezerek tanıma fırsatını buldu. Bu yolculuklarında edindiği deneyimlerini ve gözlemlerini daha sonra kitaplarına yansıttı.

1879'da ilk romanı olan ve o dönemin Osmanlı Türkiye'sinden kesitler veren[2] Aziyadé 'nin (Aziyade) yayımlanmasının ardından 1878'de Mariage de Loti (Loti'nin Düğünü), 1886'da Pécheur d'Islande'la (İzlanda Balıkçısı)'nı yayınladı. Loti, kendini edebiyat çevresine kabul ettirmiş bir yazar oldu. Daha sonraki yıllarda her yıl bir kitabı çıktı ve kitapları geniş kitlelerce okundu. 1891 yılında Fransız Akademisi'ne seçilen yazar 1910 yılında Légion d’Honneur nişanını aldı.[3] İzlenimci bir yazar olan Pierre Loti'nin çok yalın bir dili vardı. Edebiyattaki bu izlenimciliği kişiliğini de derinden etkiledi. Derin bir umutsuzluğu dile getiren yapıtlarında aşkın yanı sıra ölüm duygusu da geniş yer alıyordu. Bütün bu umutsuzlukla birlikte içinde duyduğu insanlığa karşı şefkat ve acıma duygusunu yapıtlarına yansıttı.[4]


 


*
Ploubazlanec - Wikipedia

*Ploubazlanec is a commune in the Côtes-d'Armor department in Brittany in northwestern France.

Historically its economy relied on fishing. Fishermen in the 19th century and early 20th century went to Iceland aboard sailing ships called goelettes.

The name Ploubazlanec is typically Breton, "plou" meaning "land of". The name changed from Pleraneg, which still can be seen on road signs.

Ploubazlanec is the embarkation point for boats to the Île-de-Bréhat.

The place was made famous by the French novel by Pierre Loti, Pêcheur d'Islande.


*Breton language - Wikipedia

*Breton  or  ……i  is a Southwestern Brittonic language of the Celtic language group spoken in Brittany, part of modern-day France. It is the only Celtic language still widely in use on the European mainland, albeit as a member of the insular branch instead of the continental grouping.[6]

Breton was brought from Great Britain to Armorica (the ancient name for the coastal region that includes the Brittany peninsula) by migrating Britons during the Early Middle Ages, making it an Insular Celtic language. Breton is most closely related to Cornish, another Southwestern Brittonic language.[7] Welsh and the extinct Cumbric, both Western Brittonic languages, are more distantly related, and the Goidelic languages (Irish, Scottish Gaelic) have a slight connection due to both of their origins being from Insular Celtic.

Having declined from more than one million speakers around 1950 to about 200,000 in the first decade of the 21st century, Breton is classified as "severely endangered" by the UNESCO Atlas of the World's Languages in Danger.[4] However, the number of children attending bilingual classes rose 33% between 2006 and 2012 to 14,709.[3][1]



*Bretons - Wikipedia

*The Bretons ] Breton: Bretoned or Vretoned, Breton pronunciation: [breˈtɔ̃nɛt]) are a Celtic[8] ethnic group native to Brittany, north-western France. They trace their heritage to groups of Brittonic speakers who emigrated from southwestern Great Britain, particularly Cornwall and Devon, mostly during the Anglo-Saxon settlement of Britain. They migrated in waves from the 3rd to 9th century (most heavily from 450 to 600) into Armorica, which was subsequently named Brittany after them.[9]



*yalıyar - Nedir Ne Demek

*Yüksek kıyılarda dalga aşındırmasıyla oluşan ve aşınma sürdükçe karanın içine doğru gerileyen diklik.


*Falez - Vikipedi (wikipedia.org)

*Falez, kayaların aşınması ile oluşan yüksek eğimli (genelde >40°, dik hatta negatif eğimli) kıyıdır.[1] Fransızca falaise dik kayalık sahil anlamına gelmektedir. Türkçe coğrafya literatüründe yalıyar da kullanılmaktadır.



**yalıyar - Nedir Ne Demek

*Yüksek kıyılarda dalga aşındırmasıyla oluşan ve aşınma sürdükçe karanın içine doğru gerileyen diklik.


*Falez - Vikipedi (wikipedia.org)

*Falez, kayaların aşınması ile oluşan yüksek eğimli (genelde >40°, dik hatta negatif eğimli) kıyıdır.[1] Fransızca falaise dik kayalık sahil anlamına gelmektedir. Türkçe coğrafya literatüründe yalıyar da kullanılmaktadır.




*Paimpol - Wikipedia

*Paimpol is a commune in the Côtes-d'Armor department in Brittany in northwest France.

It is a tourist destination, especially during the summer months when people are attracted by its port and beaches.



*Grotesk - Vikipedi (wikipedia.org)

*Grotesk, dünyayı yabancılaştıran ve onu eğlenceli hayali bir alana götüren, içinde esrarengiz, tekin olmayan güçlerin egemenliğinin yansıdığı, a slında bir araya gelmez gibi görünen şeylerin(örneğin; trajikle komiğin, adilikle yüceliğin) bir oyun havasında birleştirilmesidir.

Grotesk, varlıkların absürt (sıra dışı) özelliklerle yeniden tasviri ile dünyaya ait olmayan bir olgu haline getirilme sanatıdır. Grotesk sanatının bir başka uygulaması, dünyaya ait olan canlıların her bir özelliğinin harmanlanması şeklindedir.

Karikatürler, grotesk çizimlere sahiptirler ve bu konuda örnek eserlerdir.

Grotesk, gotik mimaride önemli bir öge olup, gargoyle ve chimera adı verilen mimari eserler, groteskin gotik mimarideki önemli örnekleridir. Edebiyatta grotesk tasvirleri ise en çok gotik - korku edebiyatında yapılmaktadır.



*
Keltler - Vikipedi (wikipedia.org)

*Keltler (Latince: Celtae, Galli) Tarih öncesi ve İlk Çağ döneminde Avrupa'da yaşayan ve günümüzde altı ulustan oluşan bir halktır. Dört bin yıl kadar önce Keltler, anavatanları olan Orta Avrupa'dan[kaynak belirtilmeli] göç ederek özellikle Büyük Britanya Adaları'na, İspanya'ya ve Galya'ya yerleştiler.

Demir Çağında Britanya ve İrlanda'nın sakinlerini Keltler oluşturuyordu.[1][2][3][4] Savaşçı ve avcı oldukları kadar mükemmel çiftçiydiler. Tekerlekli pulluğu ve fıçıyı icat ettiler. Yayılmaları batıda, Bronz Çağı'nın sonuna ve Demir Çağı'nın başına denk gelir. Sayısız göçleri sırasında Yunanların, Etrüsklerin, İtalyotların tekniklerini benimsediler; kazancılığı ve çömlekçiliği geliştirdiler. Onların yaptığı yollara sonradan Romalılar taş döşeyecekti. Çoğu zaman birbirine rakip kabileler ve klanlar halinde toplanmış olan Keltler, gerek yaşama biçimi, gerek kültür yönünden özgün bir halktı. Ürünlerin koruyucusu sayılan kır tanrılarına taparlar, geleneklerin koruyucusu olan hem kâhin, hem yargıç niteliğindeki din adamlarının (druidler) yönetiminde yaşarlardı.

MS 1. yüzyılda Romalılar tarafından kısmen yıkılan Kelt uygarlığı, gene de, Orta Çağ'a kadar yaşayageldi. Bugün bile, bazı Breton ve İrlanda törelerinde bu uygarlığın varlığını sürdürdüğü görülür.


2 yorum:

  1. Pierre Loti, olayları ve duyguları yansıtmaktaki ustalığı ile; Büyük Okyanus derinliklerinde avlanan balıkçıların ve ailelerinin yaşamlarını,denizle iç içe yaşamanın zorluklarını; okuyucusunu da olayların içine katmayı başararak anlatıyor...

    YanıtlaSil
  2. Aşıkların kavuşması için iki yıl süren bekleyiş ve ardından gelen mutlu yuva kurulması ardından edebi ayrılık acı verici… denizcilik ve özelde ise balıkçılık, zor mesleklerden biri….

    YanıtlaSil