19 Temmuz 2023 Çarşamba

Tesla*

Bu dünya nedir?

Peki ya varoluşun amacı nedir?

Bu gibi sorular Milutin Tesla’nın kafasının içinde kedi yavruları gibi oynaşırken , kendisi o son, korkunçsoryya takılıp kalmıştı: Ne nedir? Tam bu noktadarahibin düşünceleri sustu ve başı dönmeye başladı.

İnsan beyni pragmatiktir; bir nevi makine esasında, diye bir neticeye vardı Milutin. Yayı alıp enstrüman gibi çalabilirsin fakat aynı şeyi testereyle yapamazsın. Testere ağaç kesmek içindir.

Öğrencilerine tereddüt etmeyi bırakıp karar vermeleri gerektiğini söyledi. “Mesela ben, askeri okulu tam da mezun olmak üzereyken bırakıp rahip olmayı seçtim,” dedi

Milutin’in ilk görev yeri, çoğu Sırp destanında bahsi geçen rüzgârlı şehir Senj’deki bir kiliseydi. Oradaki cemaatine,”Sizden ricam - ki bu sizin hayrınızadır- görgü fukarası olmayın. Sizler, kendilerine sağduyu bahşedilmiş insanlarsınız. Bu nedenle, ilerleme ruhunu kucaklayın. Özgürlüğe ve kardeşliğe odaklanın, “deyip durdu.

Cemaat ise rahiplerinin kendilerini aydınlatmaya yönelik çabalarını görmezden geliyordu. Onu iç bayıltıcı vev bilhassa da gülünç olmasından yakınıyorlardı. Onlara kalsa rahibi rahasızlıklarının sorumlusu yine kendisiydi; bunu bahane ederek onu kovmak istediler. Rahip ise onlar gibi insanlarla muhatap olmanın herkesi hasta edeceği cevabını verdi.

“Sizce burada olmanın bana bir getirisi var mı?” diye sordu onlara iğneleyici bir şekilde. “Besarabya’ya taşınsaydım daha kötü durumda olmazdım!” dedi.

Fakat Baserabya yerine Lika’daki Smijan köyüne tayin edildi Peder Milutin. Burada kaldığı süre boyunca ölüm döşeğindekilere son dualarını etmek için atına atlayıp gitmekten hiçbir zaman geri durmadı, kurtların gözüyle aydınlanan kış gecelerinde dahi… Uzun bir yolculuğun ardından, vizon mantosunun üzerinde biriken karları silkeleyerek hasta adamın kulübesine girdi. Yatağa yaklaşıp ölüm döşeğindeki adama doğru eğilerek alçak bir sesle, “Şimdi kalbini bana açabilir ve omuzlarındaki yükün ne olduğunu


fısıldayabilirsin, zira Tanrı en çok fısıltılara kulak verir.” derdi. Kaba saba adamlar bile ona kalplerini açar ve daha önce kimseye anlatamadıkları hayat hikâyelerini ona anlatırlardı. Rahip, duyduklarının çoğunu unutmaya çalışırdı ama ne fayda?

Karlar altında gömülü evinde, zamanının çoğunu okuyarak geçirirdi Milutin Tesla. Demiryolları, Kırım Savaşı ve Londra'da yeni inşa edilen camdan saray hakkında yazılanları okurdu. Smiljan rahibi, yerel bir gazete için Dalmaçya’dan Lika’ya “masanın üzerine dökülen yağ misali” yayılan kolera üzerine bir yazı kaleme almıştı. Ayrıca bir halk eğitimi savunucusunun, Karlofça Piskoposluk Bölge’sinin geri kalmış kısımlarında karşılaştığı “sayısız engel” üzerine de yazmıştı. … ..

… ..

… ..  Diğer öğrenciler bilimi, gelecekte işlerine yarayacak ve yeri geldi mi ezberden okuyacakları bir şiir misali düşünmeksizin mass ediyorlardı. Ama Nikola'nın, şeylerin özüne karşı sahici bir ilgisi vardı. Fiziğin yanı sıra, cilt cilt klasik ve felsefi eseri bir çırpıda okuyup bitirmişti.

Nikola okuyor ve okudukça dünyası genişliyordu. Her şeyden öte, bir mucit olmak istiyordu; bir şeyler icat etmek, de dünyanın genişlemesi anlamına gelmiyor muydu zaten? Kütüphanenin kapanış saati glip çattığında mecburen dışarı çıkar, Kant’ın yıldızlı gecesini (*Burada İmmanuel Kant’ın sözüne gönderme yapılmıştır: İki şey var ki ruhumu hep yeni , hep artan bir hayranlık ve müthiş bir saygıyla dolduruyor. Üzerimdeki yıldızlı gökyüzü ve vicdanımdaki ahlak yasası”) seyrederdi. Yıldız patlamaları, altında büyüdüğünü hissediyordu. Bir süre sonra sivri kulakları, şehrin kuleleriyle aynı hizaya gelecekti. Ya sonra? Galaksiler saçlarının arasına karışırdı.

Ya daha sonra?

… ..

Deli gibi cızırdayan dinamo, öğrencilere eğlence çıkarmıştı.

“Bu elektrik boşalmaı azaltılabilir ama yok edilemez.” Profesörün sesi, rahatsız ediiiici parazit sesini bastırdı. “Doğru akım geldiği ve mıknatıslar çift kutuplu olduğu sürece dinamo cızırdamaya devanm edecek.”

“Akım niçin tek yönlü ilerlemek zorunda?” diye fısıldadı Nikola sıra arkadaşı Szigety’ye

….

… .. Tesla bir anlığına nerede olduğunu unuttu. Alnı ışıl ışıldı. Bu sezginin, üzerinde güçlü baskısından kurtularak sordu: “Peki ama niçinNiçin komütatörden kurtulmuyoruz?

… ..

Szigity, davudi sesli bir başpiskopos edasıyla, “Komütütarü neden devre dışı bırakmıyoruz?” diye yineledi…. ..

 … ..


Nikola, okuldaki ilk senesinde iki yıllık ders alıp “iyinin de ötesinde” notlarla geçince eve döndüğ. Böylece hem Militargrenze bursunu hak ettiğini hem de elektrik mühendisliğ okumaktaki kararlılığını hak ettiğini kanıtlamış oldu. Nikola’nın Gospiç’e dönmesiyle birlikte komşusu Bjelbaba, onun değişip değişmediğini merak etmeye başladı.

… ..

“Şu ana kadar bu problem üzerinde çalışan herkes tek bir elektrik devresi kullandı, biliyorsun. Ben en az iki tane kullanacağım. Neden mi, çünkü aynı jeneratöre bağlı birde fazla akım vermek, motorun statorundaki elektrik millerinde manyetik alanlar yaratabilir. Her mil diğeriyle aynı frekansa sahip ama elektromanyetik dalgaları eşzamanlı değil.”

… ..

“Vuruşları sırayla yapıyorlar. Bu da ikinci bir silindir takılmış gibi bir etki yaratıyor motorda. Birbirine dikey düşen iki manyetik alan, vektör gibi bir noktada toplanıyor ve ortaya çıkan alan dönmeye başlıyor.”, Soyut kavramlar, Tesla’nı ağzından kozmik rüzgârlar gibi dökülüyordu. Bir yandan da değneğiyle bir şeyler çizmeye devam ediyordu. Konuştukça ağzından buhar çıkıyordu.

“Akım yönünü değiştirince dönmeye başlıyor. Böylece rotoru sımsıkı tutan değişken bir manyetik girdap elde ediyoruz ve komütatöre ihtiyacımız kalmıyor artık. güzel değil mi? Hem basit, ha? Tesla, gözlerini kocaman açarak Szigety’ye baktı.

“Basitmiş,” diye onayladı Szigety.

… ..

Tesla’nın aşkı başkaydı. Dünyanın merkezi Paris, merkezin merkezi Milli Kütüphane’ydi: Maupassant’ın erken dönem kısa hikâyelerini okudu. Hausmann Bulvarı’ndaki yapıları hayranlıkla seyretti. İçlerinde kimlerin yaşadığını merak ettiği mansard çatılı evlere aşkla baktı, katedralin duvarlarına oyulmuş şeytansı yaratık figürlerini aşkla inceledi. Aşk onu operaya ve -ister inanın ister inanmayın- sanat galerilerine de sürükledi. Doyuramadığı sanat merakı Karlovaç günlerine dayanıyordu … .. Durand-Ruel’i meşhur eden çerçeve içindeki rastgele saçılmış renkli boyaların önünde bir görev bilinciyle başımı sallıyordu.

Paris’e duyduğu aşktan ötürü, Paris komünü’nün hâlâ “Şehitle Banliyösü” olarak andığı Saint-Marceu beldesindeki ufak odasının yetersizliğini görmezden geliyordu. … 

… ..


Tesla utana sıkıla motor konusunu açtı. Bachelor, bakımlı sakalını sıvazlayarak alçak sesle Edison ve Werner von Siemens’in alternatif akıma karşı olduklarını söyledi. Mucit bu görüşü sabırlı bişr şekilde gülümsemeyle göz ardı etti. Tesla, adı gibi biliyordu ki her ikisi yanılgı içindeydi ama onun motoru bu yanılgıyı kısa sürede bertaraf edecekti. Paris’teki Continental Edison Company’deki yerini sağlama aldıktan sonra, işvereni Tvadar Puskas Szigety’ye iş teklif etmesi konusunda ikna etti

Bir gün Bay Pierre Raux, Tesla’nın odasına gelip gürledi:

“Bu ne rezalet!”

“Ne oldu?”

Strazburg'daki tren istasyonunun açılışında sigortalardan biri kısa devre yapmış, duvarlardan birinin bir kısmı Kayser I. Wilhelm’in önünde yıkılmıştı.

Böylesi bir skandal şirket için hiç de iyi olmazdı.

Tesla apar topar Strazburg’a gönderildi.

Soluk soluğa konuşan müdür söz verdi: “Bu işi çözersen karşılığını fazlasıyla alacaksın.”

… ..

… ..

AMERİKA

Tesla, New York’ta gemiden indi. Şehrin kendisiyle zerre kadar ilgilenmiyordu. Bir labirenti andıran bulvarlara ve caddelere dalarak derhâl Edison’un Laboratuvarını aramaya koyuldu…. ..

…. …


Yüzünde gülümsemesi, cebinde dört sentle Tesla kader kapısından geçti. Ama Tesla kimin umurundaydı? Asıl babası, dünyanın en meşhur bilim insanı, kapının ardında kendisini bekliyordu. Bir kaç dakika içinde Edison onu, büyük bir adam ve ruhdaşı olarak kabul edecekti.

… .. Mucitler kralı teatral bir edayla tavsiye mektubunu bir kenara atarak ciddileşti.

“İstersen yarın başlayabilirsin.”

İşte bu!

Tesla az kalsın heyecandan bayılacaktı. Asıl hikâye şimdi başlıyor! diye düşündü Şimdi!

… ..

Labaratuvardaki ikinci haftasında, Oregon adlı transatlantik adlı bir gemide iki dinamo eş zamanlı olarak kısa devre yaptı.

Kaşlarını çatan işçiler, “Tamir edilmesi mümkün değil!” diyerek omuz silktiler.

“Ne demek mümkün değil?” Edison köpürdü.

Elektrik teknisyenleri aynı şeyi tekrar ettiler: “İmkânsız!”

Edison tüm ekibi kovdu.

Oregon, onun sistemiyle aydınlanan ilk transatlantik gemisiydi.

Tesla’yı gönderdiler. Derhâl yola koyuldu Tesla.

Tesla’nın bilgiden ziyade sezgiye dayalı bir çözüm bulma yöntemi vardı: Problem bu. Bu değil. Nokta atışı yapıyordu.

Şafak sökmeden üstü başı is içinde geldi. Gören, meşalelerle düştüğünü sanırdı.

Edison onu laboratuvarın girişinde karşıladı.: “Bu bizim Parislimiz mi? Ee, parti nasıldı?

Oregon’daki sorunu hallettim.” Bu beklenmedik cevap, Edison’un yüzüne tokat gibi indi.

Boğuk bir sesle takdir etti: “Aferin.”

Tesla hemen gülümsedi.

“Bir mühendis olarak sizinle çalışmak bir onurdur.”

Edison’un yokluğunda Edison’a durmadan motorunu anlattı, heyecanı bırakın içini, binanın dışına taşıyordu.

“Benim açımdan bu öylesine büyük bir onur ki, çünkü uzun zamandır size alternatif akımla çalışan motorumu göstermek istiyordum. Doğru akıma karşılık en büyük avantajı, hâlihazırdaki  elektrik santralleri yalnız bir millik etki alanına sahipken…”

….. ..

BAŞARI

Bir icadın yüz binlerce dolara mal olabildiğinim son derece farkında olan Tesla’nın patent avukatları Duncan ve Curtis ve Page, San francisco’dan yatırımcılara ve Pittsburgh’dan George Westinghouse’la müzakerelere başladılar.

… ..

… .. Amerika Elektrik Mühendisleri Enstitüsü Başkan Yardımcısı Thomas Commerford Martin:

… .. 

Bir ricada bulunmak için gelmişti. “Derneğimizde bir konferans verir misiniz?”

“Ciddi misiniz?”

Tesla, motorunu anlatabilmek için yıllar boyunca ilgisiz insanların elini eteğini öpmüştü. Şimdiyse sağır Edison’un kale almadığı şeyleri dinlemek isteyenler vardı.

… .. 16 Mayıs 1888 … ..

… .. basitçe, … başladı anlatmaya: “Elektrik de sıvı gibi sıkıştırılamaz bir şeydir. Bu, bağlı olduğu maddenin temel organizasyonel ilkesidir. Yalnız küçük bir kısmı serbest dolaşım halinde bulunur. Elektrik yükünde bir dengesizlik olsaydı evrene elektrik hükmederdi, çünkü kendisi yerçekiminden kat kat büyük bir güce sahip.

… ..

“Elektrik yoktan var edilemez ya da yok edilemez. Niceliği daima sabittir. Tanrı gibi; şekli,  

kokusu yahut sesi yoktur ama kendini gösterdiği vakit buna kimse karşı koyamaz. Çakan şimşekler elektrik değil sıcak havadır, çünkü elektrik gözle görülmez.

… ..

… ..  gelecekteki uzak mesafe elektrik aktarımından ve Niagara Şelalesi’Nin New York’u aydınlatacağından bahsetti: “New York gibi koca bir şehir, bir tanesi yeterliyken, niçin ikibin elektrik santraliyle aydınlansın?

… ..

… .. Martin, gözleri yuvalarından fırlamış vaziyette, daha sonra Electrical Worl’de yayımlanmak üzere Tesla’dan konuşmanın bir nüshasını aldı.

… ..

Girişimcileri babası J.P. Morgan, Edison şirketini satın aldıktan sonra aynı teklifle Westinhouse’a geldi. 

“Asla!” diye gürledi Westinghouse can çekişen bir dinazor gibi.

… ..

… .. İngiltere seyahatim, Lonfra Bilimler Akademisi'ne kabul edilmemle sonçlandı.

… ..

… . 

Her yerde şöyle yazıyordu: “Bu, Doğu’yla Batı’nın savaşıdır.”

“Kiminle kimin?” Burnunu kırıştırdı Tesla.

Alfabe, tapınaklar, heykel ,tiyatro,matematik… Hepsi Doğu’dan gelmişti Yunan’a. Musevilik ve Hıristiyanlık da öyleRomnalılar soylarının Truva’ya dayanmasıyla övünmüşlerdi hep. Ortaçağp’da yapılan at üstünde mızrak dövüşü ve Arap sayıları Hindistan’dan, gotik kemer Ermenistan’dan, tıbbî kitaplar Mısır ve Fas’tan, barut Çin’den, hümanistler Konstatinopolis’ten gelmişti.

Sözde mantığa dayanan, Doğu’nun Yüce Ruhu ile Batı'nın Şeyteni Cadısı arasında yaşanan bu savaş teranesi Tesla’nın aklına pek yatmıyordu. Nikola Tesla, ne coğrafyanın büyüsüne ne de savaş muhabirlerinin yazdıklarına inanıyordu. Memleketi Balkanlar bir nevi ana damar, anten, kedi bıyığıydı onun için. Kötü bir yerde doğmuş olmak, iyi bir yerde doğmuş olmaktı aslında. Sınıra yakın yaşayan bir adam, Sırp kiliselerindeki “doğum öncesi karanlığa” alışkındı. İslam’daki ışık ve su aşkına, Latinlerin saat ve çan takıntısına da aşinaydı Tesla. Kimse, Türk ve Rus kültürünü anlamaymasındı ona.

Ne Batı’sı? Ne Doğusu?









*TESLA Maskelerle Çevrili Bir Hayat  &  Vladimir Pistalo 

 Özgün adı: Tela, Portret Medu Maskama

Türkçesi: Süeda Kaya

Zeplin Kitap

Bu kitap ilk defa 2008 yılında Agora tarafından Tesla, Portret Medu Maskama adıyla yayımlanmıştır.

1.Basım: Ocak 2017




*https://en.wikipedia.org/wiki/Vladimir_Pištalo

*Vladimir Pištalo (Serbian Cyrillic: Владимир Пиштало, pronounced [ʋlǎdimiːr pǐʃtalo]; born 8 May 1960) is a Serbian American writer, most notably winning the NIN Award for novel of the year in 2008.[1]

In 2021, he became the director of the National Library of Serbia.[2]



*Nikola Tesla - Vikipedi (wikipedia.org)

*Nikola Tesla (İngilizce telaffuz: [ˈtɛslə];[1] Sırpça telaffuz: [nǐkola têsla]; Sırpça: Никола Тесла; 10 Temmuz 1856 - 7 Ocak 1943), SırpAmerikalı mucit, elektrik mühendisi, makine mühendisi ve fütüristti.[2][3][4] Günümüzde en çok alternatif akım (AC) elektrik kaynağı sistemine ve mühendisliğe verdiği katkılarla tanınmaktadır.[5]

Avusturya İmparatorluğu'nda doğup büyüyen Tesla, 1870'lerde mühendislik ve fizik alanında ileri bir eğitim aldı ve 1880'lerin başında telefonculukta ve Continental Edison'da yeni elektrik enerjisi endüstrisinde çalışırken uygulamalı deneyim kazandı. 1884 yılında vatandaşı olacağı Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etti. New York'ta kısa bir süre kendi yoluna koyulmadan önce Edison Machine Works'te çalıştı. Ortaklarının fikirlerini finanse etmeleri ve pazarlamaları için Tesla, New York'ta çeşitli elektrikli ve mekanik cihazlar geliştirmek için laboratuvarlar ve şirketler kurdu. Kendisinin alternatif akım (AC) indüksiyon motor ve 1888'de Westinghouse Electric tarafından lisanslanan ilgili çok fazlı AC patentleri kendisine önemli miktarda para kazandırdı ve şirketin pazarlayacağı çok fazlı sistemin temel taşı oldu.

Patentini alabileceği ve pazarlayabileceği icatlar geliştirmeye çalışan Tesla, mekanik osilatörler /jeneratörler, elektriksel deşarj tüpleri ve erken X-ışını görüntüleme ile ilgili çeşitli deneyler yaptı. Ayrıca ilk sergilenenlerden biri olan kablosuz kumandalı bir tekne inşa etti. Bir mucit olarak tanınan Tesla, laboratuvarındaki ünlülere ve zengin müşterilere başarılarını gösteriyordu ve halk konferanslarında şovmenliğiyle dikkat çekiyordu. Ayrıca sık sık Delmonicos'ta yemek yiyordu.[6] 1890'lar boyunca New York ve Colorado Springs'teki yüksek voltajlı, yüksek frekanslı güç deneylerinde kablosuz aydınlatma ve dünya çapında kablosuz elektrik enerjisi dağıtımı konusundaki fikirlerini sürdürdü. 1893 yılında, cihazlarıyla kablosuz iletişim olasılığı hakkında açıklamalar yaptı. Tesla, bu fikirleri kıtalararası bir kablosuz iletişim ve güç ileticisi olan bitmemiş Wardenclyffe Kulesi projesinde pratik kullanıma sunmaya çalıştı, ancak bunu tamamlamadan önce parası tükendi.[7]

Wardenclyffe'tan sonra Tesla, 1910'larda ve 1920'lerde çeşitli derecelerde başarıya sahip bir dizi icatla çalıştı. Parasının çoğunu harcayan Tesla, New York'ta birçok otelde yaşadı ve ödenmemiş faturaları geride bıraktı. Ocak 1943'te New York'ta öldü.[8] Tesla'nın çalışması, onun ölümünden sonra 1960'larda Ağırlıklar ve Ölçüler Genel Konferansı'nda SI birimi olarak manyetik akı yoğunluğuna tesla adı verilene kadar göreceli belirsizliğin içine düştü.[9] Bu durum 1990'lı yıllardan beri Tesla'ya duyulan ilginin yeniden ortaya çıkmasını sağladı.[10]


İlk yılları:

Budapeşte Telefon Borsasında çalışması:

Nikola Tesla Elektrikli Aydınlatma Şirketi:

Amerika Birleşik Devletleri'ne taşınması:

Alternatif akım ve indüksiyon motoru:

New York laboratuvarları:

Tesla bobini:

Vatandaşlığı:

Buharla çalışan salınımlı jeneratör:

Çok Fazlı Sistem ve Kolomb Fuarı:

İcatları:

Alternatif akım:

Uzaktan radyo kontrolü:

Yüksek frekans öncülüğü:

Dünya çapında telsiz:

Dünya'nın en güçlü vericisi:

İyonosfer çalışmaları, radar ve türbinler:

Radyo frekans alternatörü:

Uzaktan kumanda, kozmik ses dalgaları ve uzay:

Kişiliği:

Nikola Tesla ve Thomas Edison:

Nikola Tesla ve J.P. Morgan:

Öngörü Yeteneği:

Ölümü ve sonrası:

Mirası:


 


*mass etmek - Nedir Ne Demek

*soğurmak (Bir madde bir sıvıyı içine çekmek. Katı veya sıvı bir madde soğurma yoluyla bir gazı içine almak, emmek, massetmek, absorbe etmek. Soğurma eylemi. Bir madde veya sıvıyı emmek, içine çekmek, içine almak, yutmak,  ) (Bir işi yapmak. Bir durumu ortaya çıkarmak. "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak. Bulmak, erişmek. Birini bir şeyden yoksun bırakmak. Herhangi bir değerde olmak. Vermek. Eşit değer kazanmak. )



*Immanuel Kant - Vikipedi (wikipedia.org)

*Immanuel Kant (22 Nisan 1724 - 12 Şubat 1804), Prusya kökenli Alman filozof.[1][2] Alman felsefesinin kurucu isimlerinden biri olmuş, Aydınlanma Çağı ve felsefe tarihinin kendisinden sonraki dönemini belirgin olarak etkilemiştir.[3] Bugün Rusya topraklarında bulunan Königsberg'de doğan Kant'ın epistemoloji, metafizik, etik ve estetik alanlarındaki kapsamlı ve sistematik çalışmaları, onu modern Batı felsefesinin en etkili isimlerinden biri haline getirmiştir.

… .. 

…. ..Felsefi şüphecilik doktrinine karşı koyma girişimi kapsamında en tanınmış eseri olan Saf Aklın Eleştirisi'ni (1781/1787) yazmıştır.

Kant, aklın ahlakın kaynağı olduğuna ve estetiğin tarafsız bir yargılama yetisinden doğduğuna inanıyordu. Kant'ın dini görüşleri, onun ahlak teorisiyle derinden bağlantılıydı. Bununla birlikte, Kant'ın dini teorilerinin kesinlikleri hâlâ tartışılmaktadır. Devletler arasında ebedi bir barışın evrensel demokrasi ve uluslararası işbirliği yoluyla sağlanabileceğini umuyordu. Bununla birlikte, uluslararası itibarı, hayatının son on yılında bu görüşlerini değiştirmiş olsa bile, kariyerinin büyük bir bölümünde bilimsel ırkçılığı savunması nedeniyle lekelidir.

Yaşamı:

Felsefesi:

Metafizik eleştrisi:

Ahlak temellendirmesi ve özgürlük:

İnsanın konumu:




*Voltaire - Vikipedi (wikipedia.org)

*François Marie Arouet (21 Kasım 1694 - 30 Mayıs 1778), ya da Voltaire takma adıyla tanınan Fransız yazar ve filozof. Fransız Aydınlanması'nın en önemli filozoflarının başına gelir hatta Aydınlanma hareketinin babası sayılabilir. Zamanının toplumsal, dinî, politik ve kültürel konularını radikal bir biçimde eleştirmiştir.[4]

Voltaire çok yönlü ve üretken yazardır; oyunlar, romanlar, şiirler, makaleler, bilimsel açıklamalarına rastalamak mümkündür, neredeyse her yazınsal türde eser vermiştir. 20 binden fazla mektup, 2 binden fazla kitap ve kitapçığı mevcuttur.[5] Voltaire, toplumsal özgürlüklerin yılmaz savunucusuydu ve Katolik Fransız Monarşisi'nin sıkı sansür yasaları karşısında tehdit altındaydı. Hoşgörüsüzlüğü, dinî dogmaları ve Fransız kurumlarını yıpratıcı bir biçimde hicvediyordu. En ünlü yapıtı aynı zamanda başyapıtı (magnum opus'u) Candide; zamanının birçok olayını, düşünürünü ve felsefesini, en önemlisi Gottfried Leibniz'i ve dünyamızın "mümkün dünyaların en iyisi"[6] olduğu inancını ele alan, eleştiren ve alay eden bir romandır.

… ..

Hayatı:

İngiltere'ye sürgün:

Château de Cirey ve sonrası:

Fikirleri:

Sadece Fransa'da değil tüm Avrupa'da Aydınlanma döneminin büyük önderi Voltaire'dir. Victor Hugo'nun dediği gibi, "Voltaire'i anmak, tüm 18. yüzyılı anlamaktır" ("Citer Voltaire, c'est caractériser tout le XVIIIe siècle."). Lamartine ise şöyle der: "İtalya Rönesans'ı yaşadı, Almanya Reform'u gördü fakat Fransa'nın ise Voltaire'i vardı" 


Metafizik anlayışı:

Voltaire'nin felsefi anlamda tutarlı bir görüş sergilediği söylenemez, çünkü hem "düşünen madde" (la matière pensante), hipotezini benimseyerek sıkı bir materyalist yaklaşım sergilerken, hem de Tanrı'nın varlığını kanıtlamaya yönelik argümanlar ortaya koyar. Despotizmden nefret etmesine rağmen, filozofların etkisiyle aydınlanmış bir monarşinin adil ve haksever yönetimini tercih eder. Bu özellikleriyle Fransız Aydınlanması'nın önde gelen isimlerinden biri olan Voltaire, Fransız monarşisi ve kiliseye karşı mücadelesiyle bilinirken, aslında din ve Hristiyanlık görüşleriyle de tanınır.

… ..

Tabiat ve Tanrı anlayışı:

Tolerans:

Deizmi:

Voltaire, İngiliz felsefesinin etkisiyle deizme bağlanmış ve klasik Tanrı anlayışlarını ve dinin kurumsal boyutunu sert bir eleştiriyle karşılamıştır. Hristiyanlık ve özellikle Katolik Kilisesi'ne duyduğu düşmanlık, sadece inanç kaybından değil, daha çok sosyal ve insani gerekçelerden kaynaklanmaktadır. Voltaire, Hristiyanlık ve Kiliseyi otorite, sınırlama ve baskı sembolleri olarak görmekte ve evrensel değerler olan insan hakları, özgürlük ve adaleti engelleyen kurumsal yapılar olarak eleştirmektedir. Onun düşünceleri, dinî kurumları sorgulamayı ve insanların özgür iradeleriyle düşünmeyi teşvik etmektedir. Voltaire, eğitim sistemindeki tekelleşme ve hoşgörüsüzlük yaratan Kiliseye karşı çıkmış ve aydınlanma ideallerini savunmuştur. Mücadelesi, insanların özgürlüğünü ve adaleti destekleyen bir aydınlanma idealiyle derinlemesine bağlantılıdır. Hristiyan bağnazlığına yönelik sert eleştirilerine rağmen, Voltaire materyalist ateizme tam anlamıyla düşmek istemez. 

… ..

Etik Anlayışı:

Politika anlayışı:

Çalışmaları:

… ..


Felsefe: Voltaire'in en tanınmış ve büyük felsefi eseri Dictionnaire philosophique yani "Felsefe Sözlüğü"dür. Dönemin Fransız siyasi müesseselerine yoğun eleştiri içeren yazınlar içeren sözlük, aynı zamanda o dönemlerde popülerleşmiş düşünceler ve Voltaire'in rakip ve düşmanları hakkında da yazınlar içerir. Bunun dışında eserde din eleştirisi de bulunmaktadır.


 


*Câlût - Vikipedi (wikipedia.org)

*Câlût[1] ya da Golyat[2] (İbranice: גָּלְיָת; Arapça: جالوت), MÖ 11. yüzyılda yaşadığına inanılan[3] ve Tanah, Eski Ahit ve Kur'an'da bahsi geçen savaşçı dev. İsrail Krallığı'nın gelecekteki hükümdarı Davud (İslam'da Davud peygamber) ile yaptığı ve kaybettiği düello ile bilinir.

Yahudi ve Hristiyan kaynaklarında:

İslam'da:

Bakara Sûresi'nde (249-251) Davud ve Câlût'dan kısaca bahsedilir. Câlût'un kafir bir kavimden olduğu, Davud tarafından öldürüldüğü ve Allah'ın Davud'a hükümdarlık bahşettiği söylenir.

… ..



*Dekadan - Vikipedi (wikipedia.org)

*Dekadan, (décadent) 'düşkünleşmiş' anlamına gelen Fransızca bir kelime.

19. yüzyıl sonlarında Fransa'da natüralistlere karşı ortaya çıkan sembolizm akımına öncülük eden sanatçılara, edebiyatı soysuzlaştırdıkları ima edilerek verilen isim. Akım o zamana kadar gelen edebiyat geleneklerini yıkma yoluna giderek, toplumsal ve sanatsal düzenin dışına çıkmayı planlamıştır. İmgeye karşı aşırı neredeyse hastalık derecesindeki duyarlılığa sahip dekadanlar, daha önce görülmemiş imgeler oluşturarak bu imgeleri karşılayacak sözcükler bulmuşlardır.

Türk edebiyatında dekadan ifadesi Ahmed Midhat tarafından Servet-i Fünûn sanatçıları için kullanılmıştır.


*Mansard Çatı Nedir? Gambrel Tipi Çatı- Fransız Çatı (insapedia.com)

*Mansard çatı, her yüzünde değişik eğimi ve iki dam yüzeyi bulunan çatı çeşididir. Mansard terimi, mansard tipi çatı altındaki kattaki çıkıntı yapan pencere için de kullanılmaktadır. Mansard çatı için “Tepesi az meyilli eteği daha dik çatı”,  “sagrılı çatı” ya da “dam bacası” şeklinde farklı tanımlamalar da mevcutur.  Mansard terimi mansart olarak da kullanılmaktadır.



*Thomas Edison - Vikipedi (wikipedia.org)

*Thomas Alva Edison (11 Şubat 1847 - 18 Ekim 1931), 20. yüzyıl yaşamını icatlarıyla büyük bir şekilde etkileyen Amerikalı mucit ve iş adamıdır. Elektrik enerjisi üretimi, kitle iletişimi, ses kaydı, filmcilik gibi birçok alanda cihazlar geliştirdi. Fonograf, film kamerası, ampulün ilk versiyonları gibi icatları sanayileşmiş modern dünyada büyük etki yarattı. İcat geliştirme sürecine düzenli bilim ve takım çalışması prensiplerini uygulayan ilk mucitlerden biriydi. Birçok araştırmacıyla çalıştı. Dünyanın ilk endüstriyel araştırma laboratuvarını kurdu. ABD'de kendi adına kayıtlı 1.093 patentin yanı sıra başka ülkelerde de bulunan patentleriyle tarihin en verimli mucitlerinden biridir.[2][3]

Edison iki kez evlendi ve altı çocuğu oldu. 1931'de diyabete bağlı komplikasyonlar nedeniyle öldü.

Hayatı:

Çocukluk ve gençlik dönemi:

Buluşları:

Edison ve Nikola Tesla

New York'ta Pearl Caddesi'ndeki ilk laboratuvarında akkor lambası için pazar aramakla meşgul olan Thomas Edison'a rastladığı zaman Nikola Tesla, gençlik heyecanıyla, kendisinin bulduğu alternatif akım sisteminin açıklamasını yaptı. Edison, "Sen teori üzerinde vaktini harcıyorsun" dedi.[kaynak belirtilmeli]

Tesla, Edison’a çalışmalarından ve alternatif akım planından bahseder. Edison alternatif akımla fazla ilgilenmez ve Tesla'ya bir görev verir.[kaynak belirtilmeli]

Tesla, Edison tarafından kendisine verilen görevi her ne kadar sevmemiş olsa da Edison'un kendisine 50.000 dolar vereceğini öğrenince görevi birkaç ay içinde tamamlar. Doğru akım santralindeki sorunları çözmüştür. Edison’un kendisine söz verdiği ücreti talep ettiğinde, Edison şaşırmış bir şekilde “Sayın Tesla, Amerikalıların espri anlayışını kavrayamamışsınız hala” der ve herhangi bir ücret ödemez. Tesla derhal istifa eder. Kısa süren birlikte çalışma dönemini, uzun süreli bir rekabet izleyecektir.[kaynak belirtilmeli]

Menlo Park:

Ölümü:



*Werner von Siemens - Wikipedia

*Ernst Werner Siemens (von Siemens from 1888; English: /ˈsiːm.ənz/ SEEM-ənz;[1] German: [ˈziːməns, -mɛns];[2] 13 December 1816 – 6 December 1892) was a German electrical engineer, inventor and industrialist. Siemens's name has been adopted as the SI un
it of electrical conductance, the siemens. He founded the electrical and telecommunications conglomerate.


*George Westinghouse - Vikipedi (wikipedia.org)

*George Westinghouse (6 Ekim 1846, Central Bridge, Schoharie County, New York - 12 Mart 1914, New York, ABD), ABD'de elektrik iletiminde alternatif akım kullanılmasına öncülük eden mucit ve sanayici.

İlk yılları:

Elektrik ve Akımların Savaşı:

Ödüller:



*JPMorgan Chase - Vikipedi (wikipedia.org)

*JPMorgan Chase & Co., merkezi New York'ta bulunan Amerikan yatırım bankası ve finansal hizmetler holding şirketidir.

30 Haziran 2021 itibarıyla JPMorgan Chase, piyasa değeri açısından dünyanın en büyük bankasıdır. Banka toplam varlıklar açısından 3.684 trilyon ABD dolarını kontrol ederek dünyanın en büyük beşinci bankası konumunda bulunuyor.[4]

JPMorgan Chase, S&P Global tarafından ABD'nin en büyük bankasıdır ve toplam varlığı US$2.687 trilyon’dur. Aynı zamanda piyasa değeri bakımından dünyanın en değerli bankasıdır. JPMorgan Chase, Delaware'de kurulmuştur. Bir "Bulge Bracket" bankası olarak, çeşitli yatırım bankacılığı ve finansal hizmetlerin ana sağlayıcısıdır. Bank of America, Citigroup ve Wells Fargo ile birlikte Amerika'nın Big Four bankalarından biridir. JPMorgan Chase, evrensel bir banka ve saklama bankası olarak kabul edilir. J.P. Morgan markası, yatırım bankacılığı, varlık yönetimi, özel bankacılık, özel servet yönetimi ve hazine hizmetleri bölümleri tarafından kullanılmaktadır.




*J. P. Morgan - Wikipedia

*This article is about the American financier. For other uses, see J. P. Morgan (disambiguation) and John Morgan (disambiguation).

John Pierpont Morgan Sr. (April 17, 1837 – March 31, 1913)[1] was an American financier and investment banker who dominated corporate finance on Wall Street throughout the Gilded Age. As the head of the banking firm that ultimately became known as J.P. Morgan and Co., he was the driving force behind the wave of industrial consolidation in the United States spanning the late 19th and early 20th centuries.

… ..



*Salome - Wikipedia

*This article is about the daughter of Herodias. For other uses, see Salome (disambiguation).

Not to be confused with Salome I or Salome (daughter of Herod the Great).


Salome with John the Baptist's head, by Charles Mellin (1597–1649)

Salome (/səˈloʊmi/; Hebrew: שְלוֹמִית, romanized: Shlomit, related to שָׁלוֹם, Shalom "peace"; Greek: Σαλώμη),[1] also known as Salome III,[2][a] was a Jewish princess, the daughter of Herod II, who was the son of Herod the Great, with princess Herodias. She was granddaughter of Herod the Great, and stepdaughter of Herod Antipas. She is known from the New Testament, where she is not named, and from an account by Flavius Josephus. In the New Testament, the stepdaughter of Herod Antipas demands and receives the head of John the Baptist. According to Josephus, she was first married to her uncle Philip the Tetrarch, after whose death (AD 34) she married her cousin Aristobulus of Chalcis, thus becoming queen of Armenia Minor.


*salome - Nedir Ne Demek

*Dansı ile kendisini Yahya Peygamber'e vermesi konusunda Herod'u ikna eden kadın; bir bayan ismi

*salomon: Süleyman, bir erkek ismi; bir soyadı



*.. en iyi arkadaş kitap ..: Sodom ve Gomore* (enyiyiarkadaskitap.blogspot.com)




*Yahya - Vikipedi (wikipedia.org)

*Yahya veya Yuhanna[not 2] (y. MÖ 10 / 1 – MS 30), İsa'nın çağdaşı, Zekeriya'nın ise oğlu olan Yahudi[13][14] din büyüğüydü. Hristiyanlıkta Vaftizci Yahya (יוחנן המטביל‎, romanize: Yohanān HaMatbil) olarak anılır ve aziz kabul edilir. Hristiyanlar tarafından her yıl 24 Haziran'da "Vaftizci Aziz Yuhanna Günü" kutlanır.[15][16][17] Bahá’ílik, Sâbiîlik ve İslam'da ise bir peygamber olarak kabul edilir. Bu durum Yeni Ahit'teki Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncilleri ile Kur'an'da[18] ve Bahá’í metinlerinde teyit edilir.[19]

Vaftizci Yahya'nın yaşamı, bizzat Yahudi tarihçi Josephus tarafından anlatılır.[20] Yeni Ahit'e göre, Yahya kendisinden daha büyük bir mesiyanik figür öngörür ve inciller, Yahya'yı İsa'nın habercisi veya öncüsü olarak tasvir eder.[21][22][23] Luka İncili'ne göre, İsa'nın akrabasıdır.[24] Sâbiîler Yahya'nın, İsa'nın akrabası olduğuna inanmaz ancak Sâbiîlikte Yihya Yahane olarak geçer ve en büyük peygamber olarak kabul edilir. İslam'a göre Yahya'nın annesi, Meryem'in teyzesidir.[25]


Görüşler:

Mitolojik bağlantılar / Tarihsel gerçeklik:

Hristiyanlıkta:


İslam'da:

Doğumu, çocukluğu ve şeceresi:Zekeriya Peygamber ve eşi, çocuksuz bir aileydiler. Zekeriya, kendisi vefat ettikten sonra yerine, akrabalarının geçmesinden endişeleniyordu. Bu yüzden, kendisine bir evlat bahşetmesi için Allah'a dua etti.[30] Duasının kabul edildiği kendisine haber verildi.[31] Dünya'ya gelecek olan çocuğuna, daha önce kimseye verilmemiş olan Yahya ismini vermesi emredildi.[32]

Yahya'ya küçük yaşta hikmet verildi. O, çocukluğundan itibaren anne babasına saygılı, yumuşak kalpli, Allah'a derin saygılı, hayır işlerinde yarışan bir insan oldu.[33]

Yahya'nın annesi el-İşbâ ile Meryem Ana'nın annesi Hanne kızkardeştiler. Bu iki kardeşin babasının adı Fakud idi


Tebliği:Yahya, peygamberlik yapmaya çocuk yaşta başladı. Yahya'nın peygamberlik için gönderildiği şehir Şam'dır.[36] Yahya ile İsa buluştuğu zaman, İsa otuz yaşında idi.[34] Yahya, onun başını suya daldırdı.[36] Yahya, İsa'nın peygamberliği başladıktan sonra, on iki havari ile birlikte onun elçisi olarak tebliğine devam etti.[

Ölümü:Musa'nın şeriatında yasaklanan fiillerden birisi, yeğenle evlenmekti. İsrailoğullarının hükümdarı Herod Agrippa,[38][39] kardeşinin kızıyla evlenmek istiyordu. Yahya da bunun İncil'de yasaklandığını ve nikâhın imkânsız olduğunu bildirdi. Bu duruma içerleyen kızın annesi, Yahya'nın öldürülmesini istedi. Bunun üzerine Herod Agrippa, Yahya Peygamber'in başını kestirdi. Müslüman geleneğine göre Yahya, Şam'da gömülüdür.





*
Vitruvius Adamı - Vikipedi (wikipedia.org)

*Vitruvius Adamı (ya da Vitruvian Adam), ünlü ressam Leonardo da Vinci'nin günlüklerinin birinde bulunan, aldığı notların yanında çizdiği bir eskizdir. 1492 yılında yapıldığı düşünülmektedir. Antik Romalı ünlü mimar ve yazar Marcus Vitruvius Pollio'nun (MÖ.80-15) "De Architectura" adlı eserinde açıkladığı oranlardan esinlenerek yapıldığından, "Vitruvius Adamı" olarak anılır.[kaynak belirtilmeli]

Resim, iç içe geçmiş bir daire ve bir karenin ortasına çizilmiş, uzuvları açık ve kapalı pozisyonda üst üste geçen bir çıplak erkeği betimler. Bu çizim ve yanındaki notlar sıkça "Oranların Kanunu" ya da daha az sık olarak "İnsanın oranları" olarak anılır. Venedik'te bulunan Gallerie dell'Accademia'da sergilenmektedir.

Leonardo da Vinci'nin Vitruvius Adamı, Rönesans döneminde yapılmış örnek bir bilim ve sanat eseri olma özelliğini taşır. Leonardo'nun oranlara duyduğu ilgi ve merakın bir kanıtıdır. Bunun yanında resim, Leonardo'nun insan ve doğayı birbiri ile ilgilendirme-bütünleştirme çalışması için de bir dönüm noktasıdır. Britannica Ansiklopedisi'ne göre Leonardo "insan vücudunun evrenin işleyişinin bir analojisi olduğunu" düşünüyordu. Bununla birlikte Leonardo'nun maddesel varlığı kare, ruhsal varlığı ise daire ile sembolize ettiği ve insanoğlunun iki yönünü çizimde bu şekilde ifade ettiği sanılmaktadır.



*Yugoslavya - Vikipedi (wikipedia.org)

*Yugoslavya , Balkanlar’ın batısında 20. yüzyılda, üç defa farklı yapı ve idari şekille kurulmuş olan bir devlet olmuştur. Bu ada sahip olan devlet, 1918-2003 yıllarında çeşitli idari yapılarda varlığını sürdürmüş bir Balkan devletidir.

Yugoslavya adıyla bilinen ilk devlet 1918 yılında kurulan Yugoslavya Krallığı’dır. 1943 yılında Demokratik Federal Yugoslavya ilan edilmiştir. Bu devlet, 1946 yılında Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti” adını almıştır.

Tarih: Bugünkü Yugoslavya topraklarında yaşadığı bilinen ilk kavim İliryalılardır. Bu bölgede 4. yüzyıl civarında Hun grupları yaşamıştır. Hunlar, Gotlardan, Alanlardan ve Germen Taifallardan oluşturdukları yardımcı kuvvetlerle takviyeli olarak ilk defa 378 baharında Tuna’yı geçmişlerdir. Romalılardan karşılık görmeksizin Trakya’ya kadar ilerlemişlerdir. Roma imparatoru I. Theodosius’un ölüm yılı olan 395’te Hunlar yeniden Balkanlar’da hareketlenmişlerdir.[1]

Roma öncesi dönem:Scodra (bugünkü İşkodra) şehri merkez olmak üzere İlirler, MÖ IV. yüzyılda bölgede güç oluşturmuşlardır. Ancak, MÖ 358’de II. Filip (Büyük İskender’in babası), İlirleri yenip egemenlik alanını Ohri Gölü’ne dek genişletmiştir.

MÖ 229 ve 219’da Roma ordusu, İlirya yerleşkelerine baskın düzenlemiştir. Bu baskınlar Neretva vadisinde gerçekleşmiştir.

MÖ 180 yılında Dalmaçyalılar, İlirya kralı Gentius’a karşı bağımsızlık ilan ederler. Romalılar, MÖ 168’de son İlirya kralı Gentius’u yenip kendisini MÖ 165’te Roma’ya esir olarak götürmüşlerdir. Kısa süre sonra bu bölge Roma kontrolü altına alınmış, idari yapılanma kurulmuştur.

Roma İmparatorluğu dönemi:

Hristiyanlığın bölgede yayılması:

Peçenek ve Kuman Türk boyları:

Orta Çağ ve sonu:

Osmanlı İmparatorluğu dönemi:


İlk Yugoslavya:Yugoslavya Krallığı, Yugoslavya adıyla kurulan ilk devlettir. Bu krallık 3 Ekim 1929 tarihinden önce “Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı” adıyla bilinmiştir. Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı, 1 Aralık 1918’de Sloven, Hırvat ve Sırp Devleti ile Sırbistan Krallığı’nın birleşmesiyle kurulmuş (13 Temmuz 1918 tarihinde Karadağ Krallığı bu birliğe eklenmiştir.) ve 13 Temmuz 1922 tarihinde Paris’teki Büyükelçiler Konferansı’nda uluslararası tanınması yapılmıştır.[4] Yugoslavya Krallığı, 1941 yılında Mihver Devletleri tarafından işgal edilmiş ve 1943-1945 yılları arasında da bir siyasi yapı olarak oluşturulmuştur.

I. Dünya Savaşı'nın önemli bir cephesi de Güney Slavlarının siyasi birlik yönünde attığı adımlar oldu. Daha savaşın başlarında Sırp, Hırvat ve Sloven kökenli politikacı ve aydınların bu amaçla Londra'da kurduğu Yugoslav Komitesi, yeni ve birleşik bir devleti savunan çevrelerin sözcüsü durumuna geldi. Yugoslav Komitesi ile sürgündeki Sırp hükûmeti temsilcilerinin Temmuz 1917'de imzaladığı Korfu Bildirisi'yle bu program ilk kez somut bir biçim kazandı. Bildiri temelde farklı ulusal ve dinsel toplulukların eşit haklarla yer alacağı, demokratik ilkelere dayalı bir anayasal monarşi kurulmasını öngörüyordu. Bu gelişme Habsburg (Avusturya) yönetimi altında olan Hırvatlar ve Slovenler arasında bağımsızlık mücadelesini de güçlendirdi. Aynı yıl örgütlenen Yugoslav Ulusal Konseyi açıkça Güney Slavları birliğini savunmaya başladı. Bunun gibi siyasi çalışma ve gelişmeler Yugoslavya Krallığı’nın oluşması ile sonuçlanmıştır.

İkinci Yugoslavya:Yugoslavya adına sahip ikinci devlet olarak tarihte görünen siyasi yapı Yugoslavya Demokratik Federal Cumhuriyetidir. Bu devlet yapısı, II. Dünya Savaşı sırasında direniş gerçekleştiren Yugoslavya Partizanları tarafından 1943 yılında Demokratik Federal Yugoslavya adıyla ilan edilmiştir. Ülkenin adı 1946'da Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti[5] ve nihayetinde 1963 yılında Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti[6] olarak değiştirildi.

II. Dünya Savaşı sırasında Mihver Devletleri saldırısı üzerine Bosna'ya çekilerek İşçi Tugayları'na dayalı yeni bir savaş taktiğini seçen Partizanlar, İtalyan, Alman, Ustaşa ve Çetnik birliklerinin Mart 1942'de giriştiği harekâttan sonra Bosna'nın kuzeybatı kesimini üs edindi. Josip Broz Tito'nun Kasım 1942'de topladığı Yugoslavya Antifaşist Ulusal Kurtuluş Konseyi (AVNOJ) direniş harekâtının bütün Yugoslav halklarını birleştirecek bir siyasal programa kavuşmasını sağladı.

Müttefiklerin Balkanlar'a çıkarma yapmasından önce Yugoslavya'daki Partizan hareketini boğmak isteyen Nazi yönetimi, 1942-1943 kışında toptan imhayı hedef alan yeni bir harekât düzenlediler. Öncelikle Çetnikleri saf dışı ederek konumlarını sağlamlaştıran Partizan kuvvetleri, ardından Alman kuşatmasını yararak Karadağ'ın Durmitor bölgesine geçtiler. Mayıs 1943'te bu bölgeye yönelik ikinci Alman kuşatma harekâtı da boşa çıktı. Üstün Alman birlikleriyle şiddetli çarpışmalardan sonra sarp bir geçidi aşan Partizan kuvvetleri sonunda Bosna'nın orta kesimine ulaşmayı başardı. Yugoslavya'nın bağımsızlık mücadelesinde bir dönüm noktası sayılan bu zafer, aynı zamanda Partizan hareketine Müttefiklerin siyasi ve askerî desteğini sağladı. İtalya'nın Müttefiklere teslim olmasından sonra Partizanların denetimine giren geniş kıyı şeridi, silah ve askerî gereç almak için önemli bir kapı durumuna geldi. Bu arada Kasım 1943'te ikinci toplantısını yapan AVNOJ, bir geçici hükûmet oluşturduğunu ilan etti. Mayıs 1944'te Tito'nun karargâhına yönelik son Alman saldırısını da atlatan Partizanlar, sonraki aylarda işgal kuvvetlerini Sırbistan'a doğru geriletmeye başladı.

Kasım 1945'teki seçimlerde, komünistlerin önderliğindeki Halk Cephesi'nin kazandığı büyük zaferin ardından, 2 Aralık 1945'te Yugoslavya Demokratik Federal Cumhuriyeti’nin kurulduğu ilan edildi, böylece kâğıt üstünde de olsa devam eden monarşi resmen sona erdi.Ocak 1946'da federal bir cumhuriyet yapısını öngören yeni anayasa yürürlüğe kondu.

… ..



*Guglielmo Marconi - Vikipedi (wikipedia.org)

*Birinci Marconi Markizi Guglielmo Marconi 25 Nisan 1874, Bologna, İtalya - 20 Temmuz 1937), İtalyan mucit ve elektrik mühendisi[1]; uzun mesafeli radyo iletişimi, Marconi yasası, telsiz telgraf sistemi üzerine yaptığı çalışmalarıyla ünlüdür. Marconi, radyonun mucidi olarak bilinir[2] ve kablosuz telgrafın gelişimine katkılarından ötürü Karl Ferdinand Braun ile 1909 Nobel Fizik Ödülü'nü paylaşmıştır.[3][4][5] Girişimci, iş insanı ve daha sonra Marconi Şirketi adını alan ve 1897 yılında İngiltere’de kurulan "The Wireless Telegraph&SignalCompany"nin kurucusu olan Marconi, kendinden önce gelen fizikçi ve araştırmacıların çalışmalarını kullanarak ve değişiklikler yaparak radyonun ticari bir başarı kazanmasını sağlamıştır.[6][7] 1929 yılında İtalya kralı Markoni’ye Markiz unvanıyla asalet bahşetmiştir.

Çocukluk ve gençlik yılları

Radyo çalışmaları

İlk deneyleri

Atlantik ötesi aktarım

Devam eden çalışmalar

Sonraki yılları

Kişisel yaşamı

Kazandığı ödüller ve madalyalar



*Astoria - Wikipedia

*Astoria is a placename, ultimately named for businessman John Jacob Astor (1763–1848), in the 1840s the wealthiest person in the United States and, as a hotel name, his great-grandson William Waldorf Astor (1848–1919).

The name was first used for Fort Astoria, built in 1811 at the mouth of the Columbia River (in what is now Oregon) for John Jacob Astor's Pacific Fur Company.


7 yorum:

  1. Nikola Tesla; daha genç yaşta kendine çizdiği gelecek planı ile kararlı bir şekilde yola çıkmış görünüyor. Matematik ve yeni buluşlar için heyecanlı bir yolcu… Üniversitedeki ilk yılında; birinci
    sınıfı geçmesi için yeterli olan der sayısının iki kadar olan dokuz dersi vermesi …. Dekanın, Gospiç’teki rahibe, “Oğlunuz olağanüstü bir deha,” diye yazması durumu açılıyor

    YanıtlaSil
  2. Tesla’nın hayatı sadece başarılarla değil, özellikle işsiz kaldığı dönemlerde çektiği sefaletle de dikkat çekici…..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vladimir Pistalo eserinde, Tesla’yı anlatırken, onun hayatın acılarını çeke çeke ilerlediğini anlaşılıyor… mesleki hayatı ve potansiyel akıl ve zekasını kullanma ortamı bulamadığında; Amerika’daki büyük şehir yaşamının karanlık yüzünü de detaylandırarak (belki de gereğinden fazla ayrıntılara girerek) sayfalara yansıtıyor…

      Sil
  3. Valdimir Pistalo, eserinde Tesla’yı tanıtmayı hedeflerken; asıl konu dışına çıktığında fantastik takılmakta … bu arada, I. Dünya Harbi günlerinde, zamanın yeni teknoloji ürünü harp silah araçlarıyla birlikte sahnelenen acımasızlıklar arasına; “Türkler Gelibolu’da makinalı tüfekleriyle Anzakları kırdı geçirdi…” derken Avusturyalıların dünyanın öteki ucundan gelerek, Türk topraklarında ne aradıklarını sorgulamamasını ve başka savaş sahnelerini anlatırken de, araya bir de; Batı’nın Ruslarla birlikte Türk topraklarında sahnelemeye çalıştığı “Türkler Ermenileri katletti…” algısını da kabul etmediğimizi not olarak yazmayı görev biliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Günümüzde halı olsanız bile “güçlülerin hukuku”nun geçerli olmasının ortaya çıkardığı adaletsizlikleri önlemek için güçlü olunması gerektiğine dikkat çekmek istiyorum.

      Sil
  4. Yazar, ilerleyen sayfalarda Tesla’nın düşüncelerini yansıtmaya çalışarak:
    “Bu, Doğu’yla Batı’nın savaşıdır.” iddialarına karşı yaptığı analizde;

    Batı’daki bir çok değerin, tarihi süreç içinde Doğu’dan Batı’ya aktığını anlatarak; kendisinin bu iki medeniyet arasında kalan Balkanlarda yaşadığını hatırlatıyor ve : “ … .. bu savaş teranesi Tesla’nın aklına pek yatmıyordu“ … .. , “Ne Batı’sı? Ne Doğusu?” “ cümleleri ile yorumunu tamamlıyor.

    YanıtlaSil
  5. Alıntı: "1752 yılında Benjamin Franklin, paratoner( Yıldırım savar)ı icat etti.
    Kiliselerin üstünde bir kaç ton ağırlığında metal çan olurdu.
    Bu yüzden yıldırımların çoğu kiliselere düşerdi.
    Papazlar önce çok itiraz ettiler.
    Yıldırım tanrının gazabıdır, burası tanrının evi,
    paratoner neymiş biz dua ederiz, yıldırım başka yere gider gibi bir sürü bağnazlık.
    Bir senede tam 400 kiliseye yıldırım düştü
    150 tane çan görevlisi cız bız oldu.
    En son İtalyanlar 1557 yılında en güvenli yer diye 150 ton barutu kilisenin mahzenine depo ettiler.
    Kiliseye yıldırım düşmesi nedeniyle şehrin altıda biri havaya uçtu.
    İnsanlar kiliselere gitmemeye başlayınca papazlar mecburen kiliselere paratoner taktırmaya başladılar.
    Müspet bilimin din hurafecilerine galip geldiği an işte bu andır.
    Bu tarihten sonra Avrupada papazlara kolay kolay kimse pirim vermedi. Avrupa kurtuldu…"

    Yıllar sonra ünlü bilim insanı Nikola Tesla şu sözleri söyledi ;
    "KİLİSEYE PARATONER TAKILDIĞINDA DİN VE BİLİM TARTIŞMASI BİTMİŞTİR"

    YanıtlaSil