. .. .. Küçük kardeşim Prim, … .. kediye Düğün Çiçeği adını vermişti. … ..
… ..
Sonbaharda, az sayıda cesur ruh, elma toplamak için gizlice ormana süzülür. Anma Çayır’ı görüş alanlarından çıkarmamaya özen gösterirler. Her zaman, herhangi bir belayla karşılaşmaları halinde, koşarak, 12. mıntıkanın güvenli ortamına kaçacak kadar yakın mesafede kalırlar. “On ikici Mıntıka. Güven içinde ölebileceğiniz eviniz, “ diye mırıldanıyorum. Sonra, telaşla omzumun üstünden arkama bakıyorum. Burada, hiçliğin ortasında bile, birilerinin sizi duymasından korkarsınız.
Daha küçükken, 12. Mıntıka ve ülkemiz Panem’in çok uzak Capitol’ünde bizi yönetenler hakkında yumurtladıklarımla anneciğimin yüreğini ağzına getirirdim. Zamanla, bunun başımızı daha çok belaya sokacağını anladım. Dilimi tutmayı ve yüzümü, hiç kimsenin düşüncelerimi okuyamayacağı, ifadesiz bir maskeye dönüştürmeyi öğrendim. Okulda görevimi sessizce yapmam gerektiğini… Halka açık pazarlarda, sadece havadan sudan, kısa sohbetler etmeyi… Kazandığım paranın büyük kısmını borçlu olduğum karaborsa, Hob’da sadece takas konusunda konuşmakla yetinmeyi… Hatta, durumumun daha az can sıkıcı olduğu evimde bile, hassas konulara değinmekten kaçınırım. Toplama, yiyecek kıtlıkları ya da Açlık Oyunları gibi konulara girmem. Prim benim kelimelerimi tekrar etmeye başlarsa, o zaman sonumuz ne olur.
Ormanda beni, yanındayken kendim gibi davranabildiğim tek insan bekliyor: Gale. Yüzümdeki kasların gevşediğini; bizim yerimize, vadiye bakan kaya çıkıntısına ulaşmak için tepeye tırmanırken adımlarımın hızlandığını hissediyorum. Sık bir fundalık gizli yerimizi istenmeyen gözlerden koruyor. Beni beklediğini görünce, yüzümde güller açıyor. Gale, hep ormanda olmadığımız zamanlarda yüzümün hiç gülmediğini söyler.
“Hey, Catnip,” diyor beni görünce. Gerçek adım Katniss ama ismimi ona ilk söylediğimde, fısıldıyorum. Bu yüzden Gale, adımın Catnip olduğunu sanmış. Sonra deli vaşağın teki, ormanda bedava yiyecek bulmak için dolaşırken peşime takılınca, bu bana verdiği resmi lakap oluverdi. Sonunda vaşağı öldürmek zorunda kalmıştım çünkü av hayvanlarını ürkütüyordu. Hiç kötü bir can yoldaşı olmadığı için
buna üzüldüm bile denebilir.“Bak ne vurdum.” Gale, içinden ok geçen somununu havaya kaldırınca gülüyorum. Bu, bizim tahıl istihkaklarımızla yaptığımız o sıkı somunlardan değil, gerçek bir fırın ekmeği. Somunu ellerimin arasına alıp, oku çıkarıyorum ve bıraktığı deliği burnuma tutuyorum. Aldığım koku, ağzımın sulanmasına neden oluyor. Böyle iyi ekmekleri ancak özel günlerde görebiliyoruz.
... ..
… ..
… .. Açlık Oyunları’nın bait kuralları var. Her mıntıka ayaklanmalar karşı bir ceza olarak, haraç olarak adlandırılan, birer kız ve erkek evladını vermek zorunda. Bu yirmi dört Haraç, içinde alev alev yanan bir çölden, dondurucu bir çorak araziye kadar her şeyi kapsayan , geniş bir açık hava arenasına hapsediliyor. Birkaç haftalık bir süre boyunca, yarışmacıların ölümüne mücadele vermesi gerekiyor. Ayakta kalmayı başaran son mıntıka galip sayılıyor.
Çocukları mıntıkalarımızdan zorla alıp, bizler izlerken birbirlerini öldürmelerine mecbur etme, Capitol’üm bize, insaflarına muhtaç olduğumuzu hatırlatma yöntemiydi. Yeni bir ayaklanmadan asla sağ çıkamayacağımızı göstermek istiyorlardı…. .. asıl mesaj son derece açıktı. “Bakın, çocuklarınız nasıl elinizden alıp, kurban ediyoruz. Ve sizin yapabileceğiniz hiçbir şey yok. Parmağınızı birazcık kıpırdatacak olursanız, hepinizi yok ederiz. Tıpkı 13. Mıntıka’yı yok ettiğimiz gibi.
… ..
Ama olayın bir de cilvesi var. Diyelim bizler gibi fakirsiniz ve açlık çekiyorsunuz. İsteseniz, mozaik taşlarıyla değiş tokuş etmek üzere isminizin daha çok girilmesini talep edebilirsiniz. Her mozaik taşı bir kişinin yıllık tahıl ve yağ tefariğine denk geliyor. Bunu ailenizdeki bütün fertler için de yapabilirsiniz. Bu yüzden, on iki yaşındayken, benim adım dört defa girilmişti. İlki buna mecbur olduğum için, diğer üç tanesi ise kendim, Prim ve annem için birer mozaik taşına karşılık. Aslında bunu her sene yapmam gerekiyor. Girişleriniz artarak birikiyor. Yani şimdi an altıncı yaşımda, ismim sisteme tam yirmi defa girilecek. On sekiz yaşında olan ve yedi senedir tek başına ailesine destek veren ya da daha doğrusu ailesinin karnını doyuran Gale’nin ismi ise kırk iki defa girilecek.
… ..
*Açlık Oyunları & Suzanne Collins
Özgün adı : The Hunger Games
İngilizceden Çeviren: Sevinç Tezcan Yanar
Pegasus Yayınları
*https://tr.wikipedia.org/wiki/A%C3%A7l%C4%B1k_Oyunlar%C4%B1
*https://www.memorial.com.tr/hastaliklar/klostrofobi-nedir
*Klostrofobi bir kaygı bozukluğudur. Halk arasında kapalı alanda kalma korkusu olarak adlandırılan klostrofobik kişiler asansör, uçaklar, mağaralar, kilitli odalar bodrum katlar gibi kapalı alanlardan ve kısıtlanmalardan korkar. Birçok farklı durum veya duygu klostrofobiyi tetikleyebilir.
*https://en.wikipedia.org/wiki/Opossum
*Opossums (/əˈpɒsəm/) are members of the marsupial order Didelphimorphia (/daɪˌdɛlfɪˈmɔːrfiə/) endemic to the Americas. The largest order of marsupials in the Western Hemisphere, it comprises 93 species in 18 genera. Opossums originated in South America and entered North America in the Great American Interchange following the connection of North and South America.
… ..
Olaylar ilerledikçe rollerini anmaya çalışacağımız ve başlangıç olaylarının kahramanı; Katniss (Catnip) ve arhadaşı Gale,
YanıtlaSilBelediye Bşk. Undersee,
Başkanın kızı Madge,
12. Mıntıka eskortu Bayan Effie Trinket…
Katniss Everdeen
SilBir zamanların Kuzey Amerika olarak bilinen ve küllerinden yeniden doğan Panem Ülkesi..
YanıtlaSilKaranlık günler ve Mıntıkaların Capitol’a karşı ayaklanmaları.
On iki mıntıkanın yenilgiye uğraması
On13. Mıntıka’nın yok edilmesi
İhanet Anlaşması
Barışı güvence altına alacak yeni anlaşmalar
Karanlık günlerin tekrar yaşanmaması için, bir hatırlatma olarak Açlık Oyunları
14 Mıntıkadan oluşan bölge ve başkenti Capitol
Sil12. mıntıkanın; Meydan (çevresi dükkanlarla dolu, halk pazarı günleri bayrama yeri gibi,, kameralarla izlenen…
dikiş, Orman, çayır hob (takas yapılabilen)
Toplama günleri
Topumu kendi içinde bölmenin farklı avantajlar sağlaması…
Mozaik taşına isim yazdırılması
Açlık Oyunları’nın acımasız kuralları
Başlangıç ilginç olduğu kadar Roma dönemi gladyatörlerinin arenalardaki mücadeleleri ya da modern zamanların güçlü ülkelerinin sudan bahanelerle geri kalmış ülkelere; görünüşte demokrasi götürme iddiaları ile uzun vadeli stratejik hedeflerinin önünü açacak akla ziyan operasyonlarını hatırlatıyor….
SilCapitol ( Panem)
SilOyunlara seçilme ihtimalinin; on iki yaşını dolduranların ilk sene bir defa ve on sekiz yaşına kadar her yıl büyüyen yaşınızla birlikte birer birer artan miktar kadar kuraya girme sayısının arttığı bir seç
YanıtlaSilim sistemi; diğer bir ifade ile son seneye (on sekiz yaşına) geldiğinizde isiminiz kuraya tam yedi defa giriyor.
Açlık Oyunları, bir yönü ile fantastik bir öykü. Diğer taraftan, güncel olayların günümüzdeki akışını çağrıştıran bir yanı da var. Gerekçesi ne olursa olsun, kontrolü elinde bulundurmak ve kendi aidiyeti dışındaki insanların yaşam haklarını yok saymak, hatta kendi toplumu dışındakilerin insan olmadıklarını iddia etmek veya biz seçkin / seçilmiş / üstün insanlarız diğerleri şudur budur deme hakkını kendilerinde bulanların olduğu bir dünyayı yaşamaktayız. Büyük Ortadoğu Projesi adı altında Siyonist aşırılıkçıların 21. yüzyılın dünyasında seçilmiş insan oldukları iddiası ile çocuk, kadın, yaşlı ayrımı bile yapmadan ortaya koydukları vahşet romandaki olaylarla paralellik arz ediyor.
YanıtlaSilRoman kahramanı Katniss’in, kendi toplumu ile birlikte maruz kaldıkları, günümüz dünyasında yaşananlardan çok farklı görünmüyor…. bir tarafta açlıkla mücadele eden, sefillik içinde yaşam mücadelesi verenler , diğer tarafta diğerlerini köle gibi kullanan refah içindeki seçkinler….
SilRomana, fantastik yakıştırması belki de çok doğru olmayabilir….. aslında Habil-Kabil olayı ile başlayan ve iyilik ve kötülüklerin bir arada devam ettiği, dünyamız gerçeklerini dile getirmenin değişik bir modeli olarak da okunabilir….
SilGerçek dünyada olanlar ve “Açlık Oyunları”nda anlatılanlar arasındaki benzerlikler dikkat çekici;
Sil*Bir tarafta gücü elinde bulunduranların yazdığı senaryoları yazan azınlıktaki seçkinler,
*Diğer tarafta ise; bu düzeni kurgulayanların gözünde piyon rolünü oynamak zorunda bırakılan, zavallı çoğunluk….
Suzanne Collins’in, romanın sonlarına doğru ifade ettiği, “... Ayın gerçek mi, yoksa Oyun Kurucularının projeksiyonu mu olduğuna karar veremiyorum” cümlesi yazarın aklından geçenleri anlatıyor gibi…
SilOkuması kolay, sürükleyici bir eser...
YanıtlaSil