... .. çalışma, yalnızca bir
petrol tarihi değil aynı zamanda enerji
kaynaklarının tarihi niteliğindedir.
Osmanlı, neft ve petrol sözcüklerini sık sık birlikte
kullandığından, bu uygulamayı, yani neft ve petrol sözcüklerini petrol gibi
Batı kökenli bir sözcüğün birlikte kullanılması uygulamasını kitabın adına da
yansıtan yazar, böylece Osmanlı’nın bu iki medeniyet arasında kaldığını ama
her ikisinden de belirli ölçülerde yararlanmaya çalıştığını vurgulamak
istemiştir. Diğer birçok alanda olduğu gibi, enerji konularındaki tüketim
trendlerini de başarıyla yakalayan Osmanlı İmparatorluğu’nun, üretim
teknolojilerinde çağına ayak uyduramaması yüzünden yaşadığı sıkıntılar onun yok
olmasına kadar uzanan nedenler zincirinin önemli bir halkasını oluşturmaktadır.
Eski Osmanlı topraklarında günümüzde uygulanmaya
çalışılan uluslararası enerji politikalarının genleri binlerce yıl geriye
gitmektedir. Bu genetik şifreyi çözmeden bölgenin ve ülkemizin bugününü
kavramaya çalışılması, yanlış değerlendirmeler yapılmasına yol açabilecektir.
Osmanlı’da Neft ve Petrol bu açıdan önemli bir kaynak eser işlevini görecektir.
İmparatorluğun İlk Günlerinden Sultan Abdülâziz Dönemine
kadar (1299-1868)
Babil’in
Sönmeye Ateşi
Odun
ve Kömür Katranından Neft’e
Neft
bir Ma’den mi?
Yarde
Biter Madenlerden
Âteş’i
Nemrûd’dan Âteş’i Neftê
Kömür
Çıkarılsın, Güzel Şeydir
Fransa,de
Tott ve Jeoloji
Tanzimât
ve Abdülmecid’in Kömürleri
Türk
ve Avrupa Kafası
II. Abdülhamid Dönemi’nin Başları (1868-1898)
Abdülhamid
Döneminde Madencilik
93
Harbi’nden Meşrutiyet’e Uzanan Uzun Yol
Amerika’yla
Petrol Sorunları
Ahmed
Necati Efendi’nin İmtiyazı
Sadrazam
Mhmed Kâmil Paşa
Tokmakyan,
Boissevainis ve Sabuncu’nun Başarısız Girişimleri
Timurzadelerim
Van Gölü Sevdası
Halil
Rıfat Paşa’nın Trakya Sevdası
Mahdum
Cavid Bey’in Katli
Şûrâ-yı
Devlet’in Hazîne-i Hâssa’sı
II. Abdülhamid Döneminin Sonları (1898-1908)
Kırık Küpler, Küçük Heykelcikler
*Osmanlı’da Neft ve Petrol & Volkan Ş.
Ediger
Nezih Demirbilek Facebook)
YanıtlaSilGülbenkyan, (29 Mart 1869, Üsküdar – 20 Temmuz 1955, Lizbon) uluslararası petrol sanayiinin doğmasında ve gelişmesinde önemli rol oynamış ve bu arada uluslararası siyasi ilişkilerde de etkili olmuş Ermeni iş adamı.
Kendisi soyağacını M.S. 4. yüzyılda Van Gölü güneyinde hüküm sürmüş Reşduni Ermeni prenslerine dayandırmış, ailesinin 11. yüzyılda Kapadokya'ya göçtüğünü, Bizans İmparatorluğu'nda asalet ifade eden Vart Badrik ismini, sonradan Türkçeye çevirerek Gülbenkyan şeklinde anılmaya başladıklarını, Kapadokya'da sanata ve sosyal hayata büyük hizmetleri geçtiğini iddia etmişse de, bunlar şüpheyle yaklaşılması gereken bilgilerdir.
Gülbenkyan ilköğrenimini Kadıköy'de Aramyan-Uncuyan okulunda yapmış, sonradan Saint Joseph Fransız Lisesi 'ne geçmiştir[1]. Avrupa'da sürdürdüğü öğreniminin ilk durağında Marsilya'da bir süre kalarak Fransızca'sını geliştirmiş, daha sonra Londra'nın ünlü King's College üniversitesinde jeoloji mühendisliği diplomasını almıştır.
1891'de 22 yaşındayken Kafkasya gezisine çıkmış, özellikle Bakü petrol yatakları, onu petrolün geleceğin yakıtı olacağı konusunda ikna etmiştir. Gezi hatıralarını kitap olarak yayınlamış, ayrıca ünlü şarkiyatçılık dergisi Revue des Deux Mondes için iki makale yazmıştır. Bu makalelerinin Osmanlı Devleti'nin ilgisini çekmesi üzerine, özellikle Osmanlı İmparatorluğu 'nun petrol kaynaklarını ve özellikle de Mezopotamya'daki petrol rezervlerini ele alan bir raporu padişah II. Abdülhamit 'e sunulmak üzere hazırlamıştır.
Bir sonraki aşamada Gülbenkyan, o dönemde Hollanda sömürgesi olan Endonezya'da keşfedilmiş petrol kaynağını değerlendirmek için kurulmuş Hollandalı Shell şirketinin, bir İngiliz-Hollanda ortaklığı haline getirilmesiyle doğan günümüzün petrol devi Royal Dutch Shell 'in kuruluşunda yer alarak petrol sektörüne doğrudan girmiştir. Bu şirket ABD de John D. Rockefeller tarafından kurulmuş zamanının diğer petrol devi Standard Oil 'e rakip olarak ortaya çıkmaktaydı.
Gülbenkyan Royal Dutch Shell çerçevesinde Basra Körfezi kıyı şeridindeki petrol yataklarının işletilebilmesi için (özellikle Osmanlı İmparatorluğu ve İran nezdinde) gerekli girişimleri yürütmekle sorumluydu. 1898'de Paris ve Londra'daki Osmanlı elçiliklerine mali müşavir tayin edilmesiyle Gülbenkyan bir yandan da aynı zamanda bir Osmanlı memuru sıfatı edinmişti. Bu arada İngiliz vatandaşlığını da almıştır. 1910'da Jön Türk hükûmeti idaresinde Osmanlı Bankası'na da danışmanlık yapmaya başlamış, petrol bölgeleri üzerindeki nüfuzunu artırmaya çalışan yeni oyuncu Almanya ile müzakerelerde rol oynamıştır.
SilBu çerçevede, 1912'de Irak petrol yataklarını işletmek üzere, Royal Dutch Shell'in % 25, Alman yatırımcıların toplam % 25, Türkiye Milli Bankası 'nın % 35 ve Kalust Gülbenkyan'ın da % 15 hissesine sahip olacağı Turkish Petroleum Company (T.P.C.) kurulmuştur. 1913-14'te Anglo-Persian Oil Company 'nin de ortaklığa dahil olmasıyla hisselerde yeni ayarlamalar yapılmış, Gülbenkyan'ın hissesi % 5'e indirilmiştir. 'Mr. Five Percent' (Bay Yüzde Beş) lakabı o dönemden kalmadır. I. Dünya Savaşı 'nda Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanmasıyla kurulan Irak hükûmeti ile Turkish Petroleum Company arasındaki müzakereleri de Gülbenkyan yürütmüş ve T.P.C.'nin 1925'te gerekli imtiyazı almasını sağlamıştır. Ancak bu aşamada ABD şirketleri de devreye girmiştir. Bunun üzerine Gülbenkyan bir kez daha taraflar arasında arabuluculuk yaparak, Anglo-Persian Oil Company, Royal Dutch Shell Group, Compagnie Française des Pétroles ve Near East Development Corporation (Amerikan petrol şirketlerinden oluşan bir konsorsiyum) arasında Red Line Agreement (Kırmızı Çizgi Anlaşması) olarak bilinen anlaşmanın 1928'de akdedilmesini sağlamış, Osmanlı İmparatorluğu'nun eski toprakları üzerinde anlaşma taraflarının sözsahibi olacağı petrol yatakları arasındaki kırmızı çizgileri bizzat çizmiştir. Yüzde beşlik payını Turkish Petroleum Company'nin yerine yeni kurulan Iraq Petroleum Company bünyesinde de muhafaza etmiştir.
1930'lu yıllardan itibaren hayatının sonuna kadar Gülbenkyan ilgisini sanat koleksiyonculuğu üzerinde yoğunlaştırmıştır. Önceleri Paris'te topladığı koleksiyonunu daha sonra güvenlik mülahazalarıyla kısmen Londra'ya aktarmış, aktardığı parçalardan bazılarını sonradan British Museum ve National Gallery 'ye bağışlamıştır. 1942'de II. Dünya Savaşı 'nın ortasında tarafsız Portekiz 'e yerleşme kararı alan Gülbenkyan hayatının kalan kısmını burada geçirmiş ve 6000 parçalık paha biçilmez koleksiyonunun tamamını tek bir çatı altında toplamaya dönük çalışmalar üzerinde yoğunlaşmıştır. Lizbon merkezli olarak faaliyetlerini uluslararası ölçekte halen sürdüren ve dünyanın en büyük vakıflarından biri olan Kalust Gülbenkyan Vakfı 'nı kurmuş, müze hayali ise ölümünden sonra gerçekleşmiştir. Ermeni diyasporası na ve Kudüs'teki Ermeni Patrikliği ne yaptığı yardımlarla da tanınmaktadır. Londra'da St. Sarkis Ermeni Kilisesi 'ni inşa ettirmiş, 1930'da Bogos Nubar Paşa, 'nın ölümüyle 2 yıllığına General Union of Armenian Welfare (Genel Ermeni Yardımlaşma Birliği)'nin başkanlığını yapmıştır. (alıntı)