Ben, Hasan, tartıcıbaşı Muhammed’in oğlu, ben Giovanni Leone de Medici; bir berberin sünnet ettiği, bir papanın vaftiz ettiği ben. Şimdi Afrikalı diye anılıyorum, ama Afrikalı değilim., Avrupalı da Arabistanlı da değilim. Bana Granadalı, Faslı, Zeyyatlı da derler ama ben hiçbir ülkeden, kentten ya da boydan değilim. Yolların oğluyum ben, ülkem kervan yaşamımsa yolculukların en beklenmedik olanı.
Bileklerim sırasıyla ipeğin okşayışlarını duyumsadı, kaba yünden incindi, prens bileziklerini ve kölelik zincirlerini taşıdı. Parmaklarım bin peçe araladı, gözlerim kentlerin yok oluşunu, imparatorlukların çöküşünü gördü.
Benim Arapça, Türkçe, Kastilya dili, Berberi dili, İbranice, Latince, sokak İtalyancası konuştuğumu duyacaksın; çünkü bütün diller ve bütün dualar benim dillerim, benim dualarım. Fakat be hiçbirine ait değilim. Ben yalnızca Tanrı’ya ve dünyaya aidim; ve yakında bir gün yine ona döneceğim.
Ve sen oğlum, sen benden sonra yaşayacaksın; beni anılarında yaşatacaksın. Ve kitaplarımı okutacaksın. Ve şu sahneyi yeniden göreceksin. Bir Napolili gibi giyinmiş baban, onu Afrika’ya götürmekte olan geminin güvertesinde, tıpkı uzun bir yolculuğun sonunda hesaplarını tutan bir tüccar gibi, bir şeyler karalamakta.
Fakat benim de yaptığım bir tür hesap değil mi? Ne kazandım, ne yitirdim? Ulu Tanrı’ya ne diyeceğim? Bana, türlü yolculukların beni alıp götürdüğü yerlerde geçirdiğim kırk yıl bağışladı: Zekâm Roma’da gelişti, tutkum Kahire’de , üzüncüm Fas’ta, çocukluk saflığımsa hâlâ Granada’da yaşıyor.
Granada Kitabı
Selma El-Hürre* Yılı
Hicri 894 (5 Aralık 1488-14 Kasım 1489)
O yıl kutsal Ramazan ayı yaz ortalarına rastlamıştı. Babam akşam olmadan pek sokağa çıkmazdı, çünkü Granada halkı gün içinde çabuk öfkeye kapılıyor, sık sık kavga çıkarıyordu ve iç karartıcı yüz ifadeleri
dindarlığın bir ifadesi sayılıyordu, çünkü yalnızca oruç tutmayan biri yakıcı güneşin altında gülümseyebilirdi, çünkü yalnızca Müslümanların yazgısına aldırmayan biri iç çatışmalardan bunalmış ve dışarıdan inançsızların tehdidi altında bulunan bir kentte gülümseyebilir ve dostça davranabilirdi.Ulu Tanrı’nın sonsuz kayrasıyla Ramazan’dan hemen önce, Şaban ayının son günü doğmuşum. Annem Selma iyileşene değin oruç tutamayacak, babam Muhammed ise, açlıkla, geçen sıcak günlere homurdanamayacaktı. Çünkü adını taşıyacak ve günün birinde silahlarını kuşanacak bir oğul sahibi olmak her erkek için haklı bir sevinç nedenidir. Dahası ben ilk oğuldum; kendisine Ebu’l Hasan (Hasan’ın babası) dendiği zaman babamın göğsü kabarmış, eliyle bıyıklarını düzeltmiş, üst katta beni yatırdıkları bölmeye bakarken iki elinin baş parmaklarını sakallarında yavaşça gezdirmişti. Yine de babamın bu taşkın sevinci, annem Selma’nınki kadar derin ve yoğun olmazdı. Annemin sancıları dinmemiş, bünyesi çok zayıf düşmüştü, ama bütün bunlara karşın benim dünyaya gelişimle o da yeniden doğmuştu; çünkü böylelikle evdeki kadınlar arasında ilk sırayı almış, önünde uzanan yıllar boyunca babamın gözündeki saygınlığını sağlama almış oluyordu.
… ..
Muskalar Yılı
Hicri 895 (25 Kasım 1489 - 13 Kasım 1490)
… ..
… ..
(s.34) “O sonbahar gününde Granada’nın ileri gelenleri sultana, sararmış yaprakların dallarına bağlı
olduğu kadar bile bağlı değildi. ..Kent halkı, yıllardan beri barış yanlıları ve savaş yanlıları diye
ikiye ayrılmıştı; her iki yanın da sultana aldırdığı yoktu.
“Kastilya’yla barış isteyenler, ‘Biz güçsüzüz, Rumiler ise güçlü. Mısır ve Mağrip’teki kardeşlerimiz bizi yalnız bıraktılar.
Düşmanlarımızsa, Roma’dan ve bütün Hıristiyanlardan yardım almaktalar. Cebelitarık, Alhama,
Ronda, Marbella, Malaga ve daha birçok yeri savaşlarda yitirdik. Barış olmazsa bunlar yeni yeni yerler
eklenecek. Askerler meyve bahçelerine zarar verdi, köylüler yakınıyorlar. Yollarda güvenlik kalmadı,
tüccarlar depolarını dolduramıyorlar.Yiyecek fiyatları gitgide yükselmekde. Yalnızca et ucuz çünkü
hayvanların hepsi, düşman önüne katıp götürmesin diye kesilmiş. Boabdil savaş çığırtkanlığı yapanları
susturmalı ve Granada kuşatılmadan önce Kastiya ile barış yapılmalı diyorlar.
“Savaş yanlıları olanlar şöyle diyorlardı: ‘Düşman bizi yok etmeyi aklına koydu, boyun eğerek geri çekilmesini
sağlayamayız. Bakın Malaga halkı teslim olduktan sonra tutsak edildi. Engizisyon sevilla, Zarogosa, Valencia, Truel ve Toledo
Yahudilerini yakmak için dağlar gibi odun yığdırdı.B yığınlar yarın Granada'da yükselecek, Müslümanlar için de. Buna direnip karşı koymaktan ve cihattan başka neyle engel
olabiliriz? İnançla savaştığımız zamanlar Kastilyalılara karşı hep üstünlük sağladık. Fakat
utkulardan sonra aramızda hep hayınlar türemekte; bu hayınlar yalnızca Tanrı düşmanlarını
evindirmekte, obnlara kentimizi n kapılarını açmakta; Boabdil’in kendisi bir gün Granada’yı
Fernando’ya teslim edeceğine söz vermedi mi? Loja’da üç yıl öncew böyle bir anlaşmaya imza
atmadı mı? Bu sultan bir hayındır. Sultanın yerini, orduda güven uyandıran ve kutsal savaşa
inanan gerçek bir Müslüman almalı’
… ..
Estağfirullah Yılı
Hicri 895 (14 Kasım 1490 - 3 Kasım 1491)
… ..
Hekimliği Hippokrates ve Maimondes’in kitaplarından, Galenos, er-Râzî, İbni Sina, Ebu’l Kassis, İbnü Zühr ve Maimonides’in kitaplarından öğrenmişti. … ..
… ..
Endülüs’te kültürekl etkinlikler çoktu; bu etkinliklerin ürünleri olan kitapların sabırla yapılan
kopyaları Çin’den Uzak Batı’ya dek öğrenim görmüş kişilerin ellerinden düşmüyordu. Sonra insanların
ruhsuzlaştığı, kalemlerin kuruduğu dönem geldi. … ..
… ..
Düşüş Yılı
Hicri 897 (4 Kasım 1491 - 22 Ekim 1492)
… ..
Kuşatmanın ilk aylarında çevredeki köylerde oturanlar, Granada’nın daha güvenli olduğunu
düşünmüşler, Guadzi ve Cebelitarık’tan gelen göçmenlerle birlikte kentimize sığınmışlar, … ..
… ..
Güçlü bir Müslüman ordusu Granada’yı özgürlüğüne kavuşturmaya ve kuşatanları cezalandırmaya
gelecek olsa… Fakat kimse gelmiyor. Bu ülkenin efendisi, Kahire sultanına ve Osmanlı sultanına
mektuplar yazdı. Size yanıt ceren oldu mu? … ..
… ..
(s.68)“Fakat Denia’lı ozanlardan birinin dediği gibi yazgı bukalemun derisinden bile daha değişkendir. Fatma
Granada’dan kaçarken Süreyya yine eski adını, İsabel de Solis adını aldı. İki oğlu S’ad’la Nâsır da
Granada’da vaftiz edilerek Don Fernando ve Don Juan adlarıyla Granada prensleri oldular. Sultan
ailesinden , babalarının inançlarına hayınlık edip İspanya soyluları arasına katılan yalnızca onlar
değildi. … ..
… ..
Mihrecan Yılı
Hicri 898 (22 Ekim-11 Ekim 1493)
… .. Babamın sesi yalvarıyor gibiydi, çünkü, Juan dediği adamın yanında, sarhoş oldukları besbelli,
ellerinde bambulara bağlı baltalar bulunan dört asker vardı. …
Verda bağırarak,
“Ama o benim kardeşim,” diye açıkladı.
Sonra bir şey demeden beklemekte olan adama doğru döndü ve,
“Juan, ben Esmeralda’yım, kız kerdeşin,” dedi
Bu sözlerden sonra kolunu sıkı sıkı tutan Muhammed’in elinden çekip kurtardı, askere doğru
koştu ve peçesini kaldırdı. Babamın rengi uçmuştu. Tir tir titremeye başladı. Verda’yı yitirmek üzere
olduğunu sezmişti… ..
… ..
“Onun canını yakma. Bana hep iyi davrandı. Benim kocam o,” diye yalvardı.
Kız kardeşini sıkı sıkı yakalayan asker bir an duraksadı, sonra daha yumuşak bir sesle,
“Bildiğime göre sen bir köleydin. Kenti biz aldığımıza göre artık köle değilsin,” dedi. “Kocan
olduğunu söylüyorsun onunla kalabilirsin; fakat hemen vaftiz edilmeli ve bir papaz evliliğinizi
onaylamalı.”
Verda bu sefer babama yalvarmaya başladı.
… ..
Ayrılış Yılı
Hicri 899 (12 Ekim - 1 Ekim)
… ..
“Gidin göç edin. Tanrı size yol göstersin;çünkü yabancıların egemenliğinde yaşamayı
kabul ederseniz, inancın alaya alındığı bir ülkede yaşamayı kabul ederseniz, Kitap ve
Peygamber’in , üstlerine hep nur yağsın her gün alaya alındığı ve aşağılandığı bir yerde
yaşamayı göze alırsanız, Müslümanlığın utanç verici bir görüntüsünü çizmiş olursunuz. Ulu
Tanrı bunun hesabını kıyamet günü sorar. Kitap’ta der ki, “O gün Ölüm Meleği size soracak:
‘Tanrı’nın toprakları yeterince geniş değil mi? Barınak bulmak için ana yurdunuzu bırakıp başka
bir yere gidemez miydiniz?’ Böylece yeriniz cehenneme ateşi olur.”
…
Fas Kitabı
… ..
Ayrılış Yılı
Hicri 899 (12 Ekim - 1 Ekim)
… ..
Hanlar Yılı
Hicri 900 (2 Ekim 1494- 20 Eylül 1495)
… ..
Bozguncular Yılı
Hicri 901 (21 Eylül - 8 Eylül 1496)
… ..
Yas Yılı
Hicri 899 (9 Eylül - 29 Ağustos 1497)
… ..
Gelincik Harun Yılı
Hicri 903 (30 Ağustos 1497 - 18 Ağustos 1498)
… ..
Engizisyoncular Yılı
Hicri 904 (19 Ağustos 1498 - 7 Ağustos 1499)
… ..
Hamam Yılı
Hicri 905 (8 Ağustos 1499 - 27 Ağustos 1500)
… ..
Öfkeli Aslan Yılı
Hicri 906 (28 Temmuz 1500 - 16 Temmuz 1501 Ekim)
… ..
Büyük Ezber Yılı
Hicri 907 (17 Temmuz 1501 - 6 Temmuz 1502)
… ..
Ayrılış Yılı
Hicri 899 (12 Ekim - 1 Ekim)
… ..
Savaşım Yılı
Hicri 908 (7 Temmuz 1502 - 25 Haziran 1503)
… ..
Ayrılış Yılı
Hicri 899 (12 Ekim - 1 Ekim)
… ..
… ..
… ..
… ..
Varsıllık Yılı
Hicri 915 (21 Nisan 1509 - 9 Nisan 1510)
… ..
“Talih sana güldü genç dostum. Sanki oğlulmuşsun gibi senin adına mutlu oldum. Fakat kendine
göz kulak ol. Çünkü varsıllık ve güç, sağduyunun düşmanıdır. Bir buğday tarlasında kimi
başakların dik durduğunu, kimilerinin de boyun büktüğünü görmüyor musun? Dik duranların içi
boştur. Öyleyse, … .. seni bana getiren Tanrı’nın yardımıyla sana varsıllık yollarını açan alçak
gönüllülüğü elden bırakma.”
… ..
*Afrikalı Leo & Maalouf
Özgün adı: Leon I’Africain
Çeviren: Gündüz Raşa
Yapı Kredi Yayınları
1.Baskı: İstanbul, Ekim 2019
*https://tr.wikipedia.org/wiki/Afrikal%C4%B1_Leo
*... ..
Kitap Hakkında: Eser, ara sıra, İslam ve Hristiyanlık inançlarının birbirlerine ve onlara inanan insanlar üzerinde oluşan karşılıklı etkileşimi ve benzerliklerini ortaya koymaktadır.
1489'da Granada’da Müslüman bir ailede doğan Hassan el-Wazzan (Afrikalı Leo), 1488’den 1527’ye kadar geçen her yılını oğluna, kendi yaşadıklarını, anne ve babasından dinlediklerini tarihî gelişmelerle birlikte bir anı defterine aktarmaktadır. Kitap, Hasan'ın hayatında çok önemli değişikliklerin yaşandığı dört şehrin isimleriyle dört bölümden oluşmaktadır: Granada, Fas, Kahire ve Roma.
*https://tr.wikipedia.org/wiki/End%C3%BCl%C3%BCs_Emev%C3%AE_Devleti
*Endülüs Emevîleri, Abbasilerin, Emevî hanedanına son vermesi ile 10. Emevi halifesi Hişam bin Abdülmelik'in torunu ve Muaviye bin Hişâm'in oğlu Abdurrahman, İspanya'ya giderek burada 756 yılında Endülüs Emevî Devleti'ni kurdu.[1] Abdurrahman, Abbâsîler ile mücadele etti, Franklara karşı başarılar kazandı.
Emevîler İspanya'da tam bir İslam egemenliği kurmuşlardı. Ancak zamanla, başa geçen hükümdarlar cihadı bıraktı ve saraylarda sefa sürmeye başladılar.Taht kavgaları ve sevdaları, kardeş kanının dökülmesi sebebiyle yıkım dönemi başladı. Ülke çevresinde gelişen Hristiyan birlikler zamanla daha fazla güçlendi. Aragon kralı Ferdinand ile Kastilya kraliçesi I. İsabel'in evlenmesi ve ordularını birleştirmesi ile Hıristıyanlar daha da güçlenmiş ve Yahudilerle Müslümanları Endülüs'ten çıkarmışlardır. Kemal Reis komutasında bir donanma ile kurtulan Yahudilerle Müslümanlar gemilerle doğuya getirilmişlerdir.
Endülüs Emevîleri'nin en parlak dönemi III. Abdurrahman (912-961) ve II. Hakem (961-976) zamanlarıdır. III. Abdurrahman, halife unvanını da kullanınca İslam tarihinde aynı anda Abbâsîler, Endülüs Emevîleri ve Fâtımîlerde olmak üzere ilk kez üç halife çıktı.
*https://tr.wikipedia.org/wiki/Kastilya_Krall%C4%B1%C4%9F%C4%B1
*Kastilya Krallığı (Castilla), İber Yarımadası'nda eski bir krallık. Endülüs Emevileri'nin çöküşünden sonra kurulmuş ve 1479'da yerini İspanya Krallığı'na bırakmış olan eski bir krallık. Şatolar ülkesi (Castlia) anlamına gelen Kastilya adı ilk kez 800 yılında İspanya'nın kuzeyinde yer alan Burgos ilinin kuzeyinde yer alan küçük bir yerleşim bölgesinde duyuldu.[1]
Bölge küçük kontluklar şeklinde yönetiliyordu ve bu kontlar Asturya ve León Krallıkları tarafından atanıyordu. Buranın ilk kontu F. Gonzales kontluğu babadan oğula devredilir hâle getirerek Asturya ve León’a karşı özerk bir hâle geldi. Bu arada Kastilya sınırları Müslüman topraklarına doğru yayılmaya başladı.[2]
*https://tr.wikipedia.org/wiki/Aragon_Krall%C4%B1%C4%9F%C4%B1
*Aragon Krallığı, 11. ve 15. yüzyıllar arasında bugünkü İspanya'nın kuzeydoğusunda var olmuş devlet.
Aragon Krallığı Katalonya ve Valensiya'nın yanı sıra Fransızların yaşadığı çeşitli bölgeler ile Akdeniz'in karşı kıyısındaki çeşitli toprakları da (Balear Adaları, Sicilya, Napoli ve Sardinya) içine alıyordu. 1035'te III. Sancho, küçük bir Pirene yurdu olan Aragon'u bağımsız bir krallık haline getirerek üçüncü oğlu I. Ramiro'ya bıraktı. Ramiro, bu dağlık bölgeye doğudaki Sobrarbe ve Ribagorza'yı da kattı.
12. yüzyılın sonlarında Müslüman Araplardan geri alınan topraklar üzerinden büyüdü. 1118'de Araplardan alınan Zaragoza başkent yapıldı. 1140'ta Aragon ile Katalonya'nın birleşmesi, daha çok Katalanlara yaradı. Katalanlar, kendilerini Kastilya'ya karşı savunmanın mali ve askeri sorumluluğunu, büyük ölçüde Aragon bölgesinde yaşayanlara düştüğünü bildikleri için ticarete ve denizlerde yayılmaya yöneldiler. 15. yüzyıla gelindiğinde Aragonlu soylular, tüccar Katalanların gücünü dengeleyebilmek için Kastilya ile birleşmeyi yeğlemeye başlamışlardı. İki krallık 1479'da birleşti; parlamentosu ile öteki yönetsel kurumlar, anayasal haklar 18. yüzyıl başlarında V. Felipe tarafından feshedilene değin özerkliğini korudu.
Eski Aragon Krallığı'nın sınırları 1833'e değin yönetsel bir bütün olarak varlığını sürdürdü ve o tarihte bugünkü üç ayrı ile (Aragona, Katalonya ve Valencia) bölündü.
*https://tr.wikipedia.org/wiki/M%C3%A1laga
*Málaga (Mâlaka), İspanya'da Endülüs Özerk Topluluğu içinde bulunan Málaga ili merkezi olan ve bir belediye idaresi bulunan kenttir.
İber Yarımadasının doğusunda, Endülüs Özerk Topluluğu arazileri güneyinde, Akdeniz sahillerinde "Costa del Sol (Güneş Sahili)" üzerinde kurulmuş bir liman ve sahil şehridir. Cebelitarık Boğazı'ndan 100 km doğuda ve en yakın Kuzey Afrika sahilinden 130 km uzaklıktadır.
*https://tr.wikipedia.org/wiki/XII._Muhammed
*XII. Muhammed (Arapç ya da Batı dillerindeki adıyla Boabdil (d. 1460? - ö. 1533?) İspanya'da hüküm süren Müslüman Nasri Hanedanı tarafından yönetilen Gırnata Emirliği'nin 22. ve son hükümdarıdır. Gırnata'nın 2 Ocak 1492 tarihinde Hristiyanların eline geçmesi sonucu hükümdarlığı son bulmuş ve İspanya'da Müslüman egemenliği sona ermiştir.
XII. Muhammed, Gırnata Emiri Ebu'l Hasan Ali'nin oğludur. 1460 civarında Granada'da doğdu. 1482 yılında tahta çıktı. 1484 yılında Kastilya Krallığı'yla yaptığı savaşta esir düştü. 1484 - 1487 yılları arasında 3 yıl Lucena'da esir hayatı yaşadı. Bu dönemde babası tekrar tahta çıktı. 1487 yılında Aragon Kralı II. Fernando ve Kastilya Kraliçesi I. Isabel'in egemenliğini kabul ederek serbest bırakıldı. Ülkesine dönerek tekrar tahta çıktı. Bundan sonra Baeza, Málaga ve Almería Hristiyanların eline geçti. 1489'da Almuñécar ve Salobreña düştü. 1491'e gelindiğinde Granada İspanya'daki tek Müslüman şehir durumuna gelmişti.
II. Fernando ve I. İsabel, Muhammed'e Gırnata'yı teslim etmesini söylediler. 2 Ocak 1492 tarihinde Gırnata teslim oldu. Böylece İspanya'daki Müslüman egemenliği sona erdi. XII. Muhammed İspanya'yı terk ederek Fas'a gitti ve 1533 civarında Fes'te öldü.
*https://en.wikipedia.org/wiki/Albaic%C3%ADn
*... .. The Albaicín (Spanish pronunciation: [alβajˈθin]), also known as Albayzín (from Arabic: ٱلْبَيّازِينْ, romanized: al-Bayyāzīn), is a district of Granada, i
*İbn Battuta - Vikipedi (wikipedia.org)
*İbn-i Battuta[not 1] (d. 24 Şubat 1304 - ö. 1369), Orta Çağ'da yaşamış olan Berberî Mağrip bilgini, kaşifi ve seyyahıdır. Rıhletü İbn Battûta diye bilinen seyahatnâmenin yazarıdır. Maliki mezhebine mensuptur. İbn-i Battuta, büyük ölçüde modern öncesi tarihte diğer tüm ünlü kaşiflerden daha fazla seyahat etmiş, toplam 117.000 km ile Zheng He'yi yaklaşık 50.000 km ve Marco Polo'yu da 24.000 km ile geride bırakmıştır.[1][2]
İbn-i Battuta, 1325'te Mekke'ye hacca giden zengin, Faslı bir Müslümandı. Bu esnada yaşadığı maceralar onu daha uzaklara yolculuk etmeye sevk etti. İbn Battuta, Avrupalılarca çok az bilinen Afrika, Orta Doğu ve Uzak Doğu'ya cesur yolculuklar yaptı. 28 sene boyunca durmadan gezdi. Mısır, Arap Yarımadası, Irak coğrafyası, İran coğrafyası, Anadolu'da bulunan belli başlı beylikleri, Bizans hâkimiyetindeki İstanbul'u, Orta Asya'yı, Hindistan'ı, Maldivler'i, Çin'i ve Endülüs'ü gezdi. Buralarda yaşayan toplumların devlet ve toplum yapılarını, inançlarını, adetlerini, farklı coğrafyaların doğal güzelliklerini, yapıtlarını ve ürünlerini inceleyen ünlü seyahatnamesini yazdı. Ayrıca birçok ülkede kadılık görevinde bulundu.
İbn-i Battuta'nın doğduğu şehir olan Tanca'dan Mekke'ye kadarki yolculuğu, 2009 yılında yayınlanan Journey to Mecca (Mekke'ye Yolculuk) isimli belgesel filmine konu oldu.[3]
*I. Selim - Vikipedi (wikipedia.org)
*I. Selim veya bilinen adıyla Yavuz Sultan Selim (Osmanlıca: سلطان سليم اول; d. 10 Ekim 1470 – ö. 22 Eylül 1520[3][4]), 9. Osmanlı padişahı ve 88. İslam halifesidir.[5] "Hâdim'ül-Haremeyn'uş-Şerifeyn" (İki kutsal caminin hizmetkârı) unvanına[6] ve divan edebiyatındaki "Selîmî" mahlasına sahiptir.[7] Babası II. Bayezid, annesi Gülbahar Hatun'dur.[8][9] Tahtı devraldığında 2.092.000 km2 olan Osmanlı topraklarını 8 yıl gibi kısa bir sürede 3 kat büyütmüş ve ölümünde imparatorluk topraklarının 1.702.000 km2'si Avrupa'da, 1.905.000 km2'si Asya'da ve 2.500.000 km2'si Afrika'da olmak üzere toplam 6.557.000 km2'ye çıkarmıştır. Padişahlığı döneminde Anadolu'da birlik sağlanmış, Mısır'da hüküm süren Memlûk Devleti'ne son verilmiştir. Ayrıca o devrin en önemli iki ticaret yolu olan İpek ve Baharat Yolu'nu da ele geçiren Osmanlılar, bu sayede doğu ticaret yollarını da tamamen kontrolü altına almıştır.
I. Selim Osmanlı tahtına, babası Sultan II. Bayezid'e karşı darbe yaparak çıkmıştır. Şehzade Selim, tahta çıkmadan önce vali olarak Trabzon'da görev yapmıştır. Şehzade Selim'e kızı II. Ayşe Hatun'u vermiş olan Kırım Hanı Mengli Giray, ona askeri destek sağlayarak tahta geçmesine yardım etmiştir. 1512'de tahta çıkan Sultan Selim,doğuda ortaya çıkan Şii Safevî tehlikesine karşı mücadeleye girişti. İran'a yaptığı seferde Safevî hükümdarı Şah İsmail'i Çaldıran Muharebesi ile mağlup etti, ülkenin başkenti Tebriz'e kadar ilerledi ve "Yavuz" lakabıyla anılmaya başladı. Bundan sonra Memlûk Devleti'ne karşı harekete geçti. ''Büyük Mısır Seferi'' olarak bilinen seferde yapılan Mercidâbık, Gazze, Ridâniye ve Kahire Muharebeleri ile Memlûkları yıkarak Suriye, Filistin, Mısır ve Hicaz'ı devletin topraklarına kattı. Bu seferler esnasında hiçbir hükümdarın göze alamadığı bir işi yaptı ki, Sina Çölü'nü 13 günde geçti. Seferden sonra Peygamber Muhammed'in Kutsal Emanetler olarak kabul edilen eşyalarını İstanbul'a getirtti.Yavuz Sultan Selim, Batı'ya sefer düzenlemek amacıyla yola çıktığı sırada, 22 Eylül 1520'de, şarbon hastalığına bağlı olarak şirpençe (aslan pençesi) denilen bir çıban yüzünden 49 yaşındayken öldü ve yerine oğlu Süleyman geçti. Yavuz Sultan Selim'in türbesi İstanbul'un Fatih ilçesindeki Yavuz Selim Camii'ndedir.
*Ridâniye Muharebesi - Vikipedi (wikipedia.org)
*Ridâniye Muharebesi, 22 Ocak 1517 yılında Osmanlı Devleti ile Memlûk Sultanlığı arasında geçen muharebedir. Muharebeyi I. Selim komutasındaki Osmanlı ordusu kazanmıştır.
*1516'da I. Selim, ordusuyla Memlûk Sultanlığı'na karşı Suriye ve Mısır seferine çıktı. Suriye'de Memlûklu hükümdarı Kansu Gavri komutasındaki Memlûk ordusuna karşı 24 Ağustos 1516'da Mercidabık Muharebesi'ni kazanan I. Selim komutasındaki Osmanlı ordusu Halep, Hama, Humus ve Şam'ı teslim aldı. Ardından Lübnan emirleri de Osmanlı hakimiyetini kabul etti. 21 Aralık 1516'da Sadrazam Hadım Sinan Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, Han Yunus Muharebesi'nde Memlûklu emirlerinden Canberdi Gazâlî'yi yenerek yoluna devam etti. I. Selim, Kudüs'ü teslim alıp ziyaret ettikten sonra Osmanlı ordusu Gazze'ye yöneldi.
*Mercidâbık Muharebesi - Vikipedi (wikipedia.org)
*Mercidâbık Muharebesi, 24 Ağustos 1516 tarihinde I. Selim komutasındaki Osmanlı Devleti ordusu ile Kansu Gavri komutasındaki Memlûk Devleti ordusu arasında gerçekleşen muharebedir. Suriye'nin Halep şehrinin kuzeyinde gerçekleşen muharebe, Osmanlı ordusunun mutlak zaferiyle sonuçlanmıştır. Muharebenin sonucunda Memlûk Sultanı Kansu Gavri ölmüş, Memlûk kuvvetleri bozulmuş ve Suriye toprakları Osmanlı Devleti egemenliğine açılmıştır.
*Büyük Mısır Seferi - Vikipedi (wikipedia.org)
*Büyük Mısır Seferi (Osmanlıca: بويوك ميسير صفري, romanize: Büyük Miṣr Seferi) veya 1516-1517 Osmanlı-Memlûk Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu ile Memlûk Devleti arasında Ağustos 1516 ile 22 Ocak 1517 tarihleri arasında Orta Doğu'da gerçekleşmiş olan bir dizi savaştır. Safevîler için Doğu Cephesi'ndeki Bıyıklı Mehmed Paşa’ya yardım için yola çıkan Osmanlı padişahı I. Selim, henüz yoldayken Koçhisar Muharebesi’nde Safevî ordusunun bozulması ve Memlûklerin Kuzey Suriye’de yığınak yapmaya başlaması üzerine güneye yönelerek, yaklaşık beş ay kadar süren bu savaşı başlatan taraf olmuştur. Bu sefer sırasında meydana gelen Mercidâbık, Gazze, Ridâniye ve son olarak Kahire muharebelerinde bozguna uğrayan Memlûk Devleti, ardından tamamen Osmanlılar tarafından ilhak edilmiş; Suriye, Filistin, Hicaz ve Mısır toprakları ele geçirilmiştir.
*Osmanlı tarafına, savaşın başından sonuna kadar Yavuz Sultan Selim baş kumandanlık etti. Memlûk ordularına ise Mercidâbık Muharebesi'ne kadar Kansu Gavri, onun bu savaşta ölümü üzerine de, sonrasında II. Tomanbay komuta etti. Bunun yanı sıra, Yenişehir Muharebesi’nde (1513) yenik düşerek boğdurulan Şehzade Ahmed'in oğlu Şehzade Kasım, amcası Yavuz Sultan Selim'e karşı Memlûk saflarında yer almış, ancak babasıyla aynı akıbeti paylaşmıştır.
… ..
1.Harekat: Suriye
Mercidabık Muharebesi
Gazze Muharebesi
2.Harekat: Mısır
Ridaniye Muharebesi
Kahire Muharebesi
1516-1517 Osmanlı-Memlûk Savaşı sırasında gerçekleşen muharebeler[değiştir | kaynağı değiştir]
… ..
*Michelangelo - Vikipedi (wikipedia.org)
*Michelangelo'nun Aziz Peter Basilikası'nda (1498–99) yer alan Pietà adlı eseri
*Basilica di San Pietro in Vincoli, Floransa
Maalouf, kitabında Endülüs Emevî devletinin Avrupa'nın batısındaki varlıklarının son bulduğu günler ve Fas'tan başlayarak Mısır, Kuzey Afrika kıyılarındaki ve Arabistan'daki Müslüman toplum sosyolojisini anlatıyor...
YanıtlaSilDevamında Yavuz Sultan Selim'in Ridaniye ve Mercidabık zaferleri ve Mısır Seferi'nin etkileri analtılmakta...
Sil