1 Şubat 2023 Çarşamba

Sultan ve Kraliçe*

Katolik güçlerin I. Elizabeth’e karşı düzenlediği komploları ve suikastları, 1570 yılında Papa’nın onu aforoz etmesi izledi. Ülke içinde ve dışında katolik kuşatması altında kalan Elizabeth “düşmanımın düşmanı dostumdur” düsturuyla hareket ederek, İspanya’nın başını çektiği Katolik devletlerle çatışma hâlinde olan Müslüman devletlerle modern çağa kadar eşi benzeri görülmeyecek siyasi, ekonomik, askeri ve ticari ilişkiler ve ittifaklar kurdu.


İngiltere bu süreçte Babıâli’yle anlaşmalar imzaladı. Kraliçe, Sultan’ın kendisine eşitiymiş gibi muamele etmemesine aldırmadan Sultan’la ve Sultan’ın eşi Haseki Safiye Sultan’la mektuplaştı. Sultan’a zamanı için teknoloji harikası bir kurmalı saat-org hediye etti. Hatta Katolik Hıristiyanlara karşın kullanmaları için Müslüman devletlere mühimmat desteği sağladı.


Bu yeni ilişkiler ve ittifaklar İngiliz toplumunda Müslümanlara dair farkındalığı artırdı ve bu farkındalık, oldukça karışık ve kafa karıştırıcı bir şekilde de olsa da, başta Shakespeare'in Othello ve Venedik Taciri eserleri olmak zere, o dönem üretilen çok sayıda kültürel ürüne yansıdı.


… ..

… .. Elizabeth’in tahta çıktığı 1558 yılı (bu yıl aynı zamanda Faslı elçinin doğduğu yıldır … ..

Elizabeth her yıl 17 Kasım’da Windsor’daki yazlık ikametgâhından, Richmond’dan ya da Hampton Sarayı’ndan gelip özenle tertiplenmiş bir törenle Londra’ya girerdi. … ..

… .. Elizabeth yaşlanıyordu. Evlenmeyi ya da bir erkek veliaht belirlemeyi reddetmesi krallığı gerçekleşmesi an meselesi bir siyasi halef kriziyle karşı karşıya bırakıyordu. Daha da kötüsü , tahtına talip güçlü ve enerjik bir genç adamın siyasi meydan okumasıyla karşı karşıyaydı: Yakın zamanda kendisine muhalefet etmeye başlamış eski gözdesi II. Essex Kontu Robert Devereux. Yakışıklı, karizmatik, siyaseten hırslı ve kararlı bir militan Protestanlık yandaşı olan Essex Kontu, ihtiyatlı bir

yaratılışa sahip Elizabeth’in kendisini bütünüyle hasretmekte gönülsüz olduğu İspanya’yla savaş politikasının sıkı bir savunucusuydu. İrlanda’da 1599 yazında baş gösteren Katolik isyanını ezmek amacıyla düzenlediği askeri harekâtın fecaatle sonuçlanmasından sonra gözden düşmüştü. Aynı yılın Eylül ayında izinsiz olarak Londra’ya dönmüş, sonraki yılın Haziran ayında görevi ihmal suçundan mahkeme önüne çıkarılıp suçlu bulunarak ev hapsine alınmıştı. Her yıl tahta çıkış yıldönümü müsabakalarına katılan Kont’un 1600 yılı Kasım’ında düzenlenen şenliklerdeki yokluğu dikkati çekiyordu. Kont o sıralarda, kutlamaların düzenlendiği Whitehall’a bir kaç yüz metre uzakta, Strand’da bulunan Essex Şatosu’nu güçlendirip kraliçesine karşı kendisinin önderlik edeceği bir isyana hazırlanmmakla meşguldü.

… ..

… ..   Elizabeth’in 45 yıllık hükümranlığına özgü sebeplerle, ki bu sebepler arasında Papa V. Pius’un 1570’de onun dramatik aforozu da vardır, Protestan İngiltere pek çok İslamî krallıkla ilişki tesis etti ve bu ilişkiler İngiliz kadın ve erkeklerinin 16.yüzyıl dünyasındaki yerlerine ait anlayışlarında önemli bir rol oynadı.Söz konusu bağlantılar Elizabeth dönemi İngilizlerinin seyahat etme ve işlerini yürütme şekillerini, yemeklerini, giyimlerini, evlerini döşeme biçimlerini , din anlayışlarını ve Shakespare ile Marlowe dahil dünyanın en iyi oyun yazarlarından bazılarıyla onurlandırılmış tiyatro dünyalarını etkiledi.

Tudor Hanedanı’nın İslamî dünyaya yoğun ilgisi Elizbeth’in babası VIII. Henry’ye hatta belki daha da gerilere kadar gider. 

… ..


… ..İzmir halılar… .. Karaman ve Suriye’nin yeşil, kırmızı motifli seccadeleri … ..

Hatta 16.yüzyıl İngiltere’sinin dili, İslam ülkeleriyle ticari mübadeleler olan yeni kelimelerle doluydu. “Sugar” (Şeker), “candy” (şekerleme), “crimson” (kıpkırmızı) (Türkçe “kırmızı”dan geliyor), “turquoise” (turkuvaz) (ya da “Turkey stone (Türk taşı)”), indigo” (çivit otu), ve “tulip” (lale), (Farsça dulbend (tülbent) Türkçe telaffuzundan geliyor, ya da “turban” sözcüklerinin tamamı, esasen İngiliz dünyası ile İslam dünyası arasındaki ticaretin etkileri sayesinde, İngilizceye bu dönemde girmiş ve modern anlamlarını kazanmışlardır.”

… ..

… ..   16.yüzyıl İngiltere’sinde, bu dinin takipçilerini tanımlamak için çok çeşitli sözcükler kullanılıyordu: “Muhammediler”, “Osmanlılar”, “Sarazenler”, “Mağribiler”, “Paganlar” ya da Türkler”. Bu sonuncusu sık sık bugün Müslüman olarak kabul edilebilecek herkesi kapsayan bir şemsiye kavram olarak kullanılırdı. Bu terimler dehşet ve tiksintiden merak ve ilgiye kadar çok farklı kanaat ve varsayımlar içerirdi. Tudor döneminde hemen hiçbir zaman İslamı kendi teolojik bağlamı içinde anlama çabası sergilenmedi.; bunun yerine iki inanç sistemi arasındaki ilişkileri belirleyen son derece etkili yanlış tasvirler, fikirler ve anlayışlar ortaya kondu. Elizabeth yönetimi altında kısa bir süreliğine serpilen dostane ilişkilerin kaynağı doğal bir dostluk ilişkisi ve hoşgörü değil amaca uygunluk, menfaat ve reel politikti. … ..

… ..

… ..

… .. kraliçenin matbaacıları seyyah ve muharrir John Pory’nin A Geopraphical Historie of Africa, written in Arabicke and İtalian by John Leo a More, borne in Granada, and brought up in Barbarie (Granada’da Doğmuş, Berberi Ülkesinde Büyümüş Bir Faslı Olan John Leo c More Tarafından Arapça ve İtalyanca Yazılmış Afrika Coğrafi Tarihi) isimli kitabını basıyordu.  Pory’nin isminde zikrettiği “more”u, yani Faslı’yı Hıristiyan okuyucular daha çok Leo Africanus olarak biliyorlardı; zira asıl ismi el-Hasan bin Muhammed el-Vazzân olan Leo, Grenada’da doğup Fas’te büyümüş bir Müslümandı. 1518’de Akdeniz’de bir gemideyken Hıristiyanlarca esir alındıktan sonra din değiştirip Katolik olmuş, Afrika’yı anlatan bu kitabını 1520’de Roma’da yazmıştı. Kendisi İngilizceye çevirmeden önce Latince, İtalyanca ve Fransızca olarak yayımlanan kitabın İngilizce çevirisini Robert Cecvil’e adayan Pory,  bu işe çok doğru bir zamanda giriştiği hissiyatındaydı, “zira Faslı elçi -ki kralının ülkesi bu kitapta uzun uzadıya ve ayrıntılı olarak irdeleniyor- devlet meseleleri nedeniyle son günlerde el üstünde tutuluyor”du. Pory bu kitabı Elizabeth’in tahta çıkışının yıldönümü şerefine yayımlanmıştı; fakat aynı zamanda, muhtemelen resmi bir ittifak kurulmasını onaylamak üzere oldukları Afrikalı Müslüman bir müttefik hakkında kraliçenin bakanlarına çok kritik bilgiler sunuyordu.

… ..

… ..

Elizabeth hükümranlığı altında geçen yaklaşıkn elli yıl zarfında Protestan İngiltere o güne kadar hiç olmadığı kadar İslama yaklaşmıştı. El-Annuri’nin elçilik misyonuna emeği geçen Fas ve İngiliz sarayı mensupları İngiliz-İslam ilişkilerinde yeni bir sayfa açıklaması arzusundaydı. İspanya’yı ortak düşman olarak gören Elizabeth İngiltere’si ile Fas’ın Saadi Hanedanı’nı birbirine bağlayacak bir anlaşma gerçekten mümkün görülüyordu. Hristiyanlık ile İslam arasındaki düşmanlığın kökleri Haçlı Seferleri’nin öncesine, Müslümanların 8. yüzyıl başlarında Avrupa’daki işgallerine kadar gidiyordu; ama nispeten yakın bir zaman önce, Reformasyon döneminde Katolikler ile Protestanlar arasında ortaya çıkan bölünme, İslam ile Hıristiyanlık arasındaki basit ayrışmayı karmaşık bir hale sokarak Elizabeth gibi tecrit olmuş bir hükümdara kendisinden çok daha güçlü Fas, İran ve Osmanlı İmparatorluğu saraylarıyla ittifak kurma imkânı verdi.Pek çok Katolik ve Priten İngiliz için bu ittifaklar menfur şeylerken, devlet adamları ve tüccarlar için kârlı ve askeri açıdan mantıklı hamlelerdi. … ..

… … 

Bu kitap, Elizabeth döneminde Müslüman topraklara seyahat eden İngilizlerin dikkat çekici hikâyelerini, bu seyahatlerinde neler öğrendiklerini ve memleketlerine döndüklerinin hayatlarını nasıl etkilediğini anlatıyor. … ..

… .. Elizabeth ile İslam arasındaki yakınlaşmadan dehşete düşen Katolik Avrupa, Protestanlarla Müslümanları aynı sapkınlığın iki yüzü olarak bir ve aynı şeymiş gibi gösterme gayretindeydi. Osmanlı İmparatorluğu’nun dünyanın en kudretli ve başarılı askeri makinesi sayıldığı bir çağda olası bir İngiliz-Osmanlı ittifakı, Avrupa ve Akdeniz’deki Katolik hegemonyasını doğrudan bir tehdit olarak algılanıp alarm zillerini çaldırıyordu.

… ..

…. ..

… .. Venedikliler Konstantinopolis'in 1453’te düşüşünden sonra Sultan II. Mehmed’le her iki tarafa da yarar sağlayan ticari anlaşmalar yapmış; 1536 yılında ise Fransa kralı I. Fraçois, Sultan I. Süleyman ile ortak düşmanları Habsburg İmparatoru V. Charles’a karşı bresmi bir Fransa-Osmanlı ittifakın kurmuştu. … …    …    Bu kitabın amaçlarından biri de Elizabeth İngiltere'sinin nasıl iki inanç sistemi arasında hassas bir denge siyaseti yürüttüğünü, dönemin Avrupa’sında bir benzeri daha olmayan bu siyasetin tam da I. Elizabeth’in dini ve diplomatik dini ve diplomatik siyasasının bir sonucu olduğunu göstermektir. … …

… ..    

… ..    ..   Oysa gerçek durum hiç de böyle değildi. Bilakis İspanya, İran ve Osmanlı İmparatorluklarının egemen olduğu bir dünya jeopolitiğinin ıç sınırlarındaki periferik bir oyuncu olan, Elizabeth dönemi İngilizleriydi ve bu İngilizler mütemadiyen dostane ilişkiler kurmaya çalışltığı Müslüman güçlerin üstünlüğünü çeşitli defalar kabul etmişti.  Bu demek değildi ki Elizabeth yönetimindeki İngiltere, Hıristiyanlarla Müğslümanların mükemmel bir şekilde anlaştığı, sonra kaybettiğimiz mutlu mesut bir dünyanın parçasıydı; o dönemde dinler arası dostane ilişkilerin olduğunu iddia etmek yanıltıcı olur, zira yok gibiydi. Bu ilişkilerin karşılıklı kuşkular, yanlış anlamalar ve müphem duygular üzerinde yükseldiğine pek kuşku yok. Bu ilişkilerin çok çeşitlim sonuçları oldu fakat uygarlıklar arasında derin bir çatışmanın tarafları olduklarına inanıyor gibi de görünmüyorlardı. Elizabeth dönemine, hatta içinde bulunduğumuz döneme ışık tutan tarih, incelikli ve karmaşık nbir tarih.



Tunus’un Fethi


1554 Haziran’ında Manş Denizi’ne yelken açmış İngiltere’nin müstakbel ilk İspanyol kralını , zamansız bir fırtına karşılamıştı. İngiltere Kraliçesi I. Mary’yle yakında gerçekleşecek evliliğin önceden kararlaştırılmış bir sonucu olarak  Hansburg Prensi Philip (gelecekte İspanya ve Portekiz’in kralı, Yeni Dünya’nın büyük kısmının hâkimi olacaktır), Tudor İngiltere’sinin  sonraki tarihi üzerinde kalıcı etkiler yaratacak bir ittifakla, jure uxoris, yani evlilik üzerinden kazanılmış bir hak kapsamında İngiltere ve İrlanda Kralı olmak üzereydi. Kral VIII. Henry’nin, birinci eşi İspanyol Aragonlu Catherine’den olma en büyük kızı Mary henüz altı yaşındayken annesinin yeğeni Kutsal Roma İmparatoru V. Charles’la nişanlanmış, gelgelelim ensest niteliğindeki hanedan  içi evliliklerle kurulan ittifaklarda sıkça görüldüğü üzere, Mary’nin sonradan evlendiği kişi Charles’in oğlu olmuştu.  VIII. Henry’nin İngiltere Kraliçesi’ni Roma Katolik Kilisesi’nden ayırma kararı almasından önce, İspanya ile İngiltere arasındaki bu tür ittifaklar kraliyet ailesine mensup kuzenler arasında münasip formaliteler olarak görülürdü. Fakat Martin Luther’in papalığın otoritesine meydan okuyan Doksan Beş Tez’inin tetiklediği Reformasyon’nun ve Henry’nin 1533’te Catherine’den boşanma kararı almasının etkisiyle her şey değişti. Mary’nin radikal bir Protestan ama sağlığı bozuk ve çocuksuz erkek kardeşi  ’te öldüğünde, İngiltere ve İspanya

derin bir dini bölünmenin karşıt tarafları durumdaydı.

Philip evlendikten sadece beş gün önce Southampton’da İngiltere’ye ayak bastı; Prens’i getiren küçük İspanyol filosuna, yirmi sekiz İngiliz yelkenlisinden oluşan bir filo limanın içine kadar eşlik etmişti. … ..

… ..

O akşam Philip ilk kez müstakbel eşi Mary’yle buluştu. Mary genç nişanlısından ilk görüşte etkilenmişti. … ..

… …

… … Philip İspanyolca konuşurken, annesinin ana dilini anlamakla birlikte iyi konuşamayan Mary Fransızca konuşmuştu.

Kamusal söylem ne olursa olsun, Philip için bu aşk evliliği değil mantık evliliğiydi ve Philip’in babası V.Charles’ın emriyle gerçekleşiyordu…. ..

… .. Kral bu evliliğin tensel nedenlerle değil, bu krallığın restorasyonu ve (Flandre’deki) devletlerin muhafazası amacıyla gerçekleştirildiğini biliyor. Demek ki bu evlilik İngiltere’yi yeniden papalığın nüfuz alanına soktuğu gibi, Charles’a Felemenk diyarında sorun çıkaran dominyonlarına karşı sağlam bir koz verecek, ayrıca Charles’ın bir diğer hasmı imparator I. François’ya karşı İngiltere’yi bir müttefik haline getirecekti. Daha önce gördüğümüz gibi François, Habsburgların bir diğer büyük hasmı Osmanlı İmparatorluğu ve onun Hıristiyanların “Muhteşem” olarak bildiği sultanı I. Süleyman ile ittifak kurmuştu…. ..

… ..     Mary tacını takıp tahtına oturduktan, Katolik İspanyol Philip’le evlenme niyetini açığa vurduktan sonra kendisine karşı muhalefet daha da büyüdü. 1554 Ocak’ında Sir Thomas Wyatt, İspanya’yla evlilik yolunda akrabalık ve birlik kurulması planlarına karşı bir isyan başlattı. Hızla bastırılıp Wyatt infaz edilmişse de isyan İngiliz Reformasyon hareketini destekleyip İspanyollarla evliliğe karşı çıkanlar ile papalık otoritesine sadık kalıp yirmi yıllık dini sapmanın sonu olarak gördükleri bu evliliği memnuniyetle karşılayanlar arasında kutuplaşmış ülkenin ruhunu yakalamıştı.  … ..

… …   Unvan listesi bu evliliğin dini ve uluslararası boyutunu yansıtyordu. Evli çift artık İngiltere, Fransa, Napoli, Kudüs ve İrlanda’nın kral ve kraliçesi, inancın savunucuları; Philip ayrıca İspanya ve Sicilya’nın Prensi, Milano, Burgonya ve Brabant’ın Dükü, Habsburg, Flandre ve Tiraol’ün Kontuydu. Evlilikle ilgili olası rahatsızlık ve kaygıları yatıştırmak “ amacıyla 

İngiliz tarafı herkese Philip’in Kral III. Edward soyundan geldiğini, dolayısıyla -bir yazarın ifadesiyle “İngiliz Philip” olduğunu hatırlatıp evliliği yücelten şiirlerin yayılmasını sağladı. “Bize Philip’in İngiliz olduğunu söylüyorlar diye yazan Philip’in bir danışmanı, Mary’nin anne tarafından hiç kuşkusuz İspanyol olduğunu eşdeğer bir memnuniyetle izliyordu. 


… …

… …  Pek çok Hıristiyanın esas derdi, İslamın 7. ve 8. yüzyıllarda dini ve polkitik bir güç olarak hızlı bir başarı

sergilemesiydi. Bu başarının zirve yaptığı dönemde Emevi Halifeliği (MS 661-750), Suriye ve Arabistan yarımadasından doğuda Pakistan ve Afganistan'da batıda ise İspanya ve Portekiz’e kadar Kuzey Afrika’ya yayılmış, başkenti Şam olmak üzere, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük teokratik devletlerinden birini tesis etmiştir. İslamın ortaya

koyduğu politik kuvvet ve teolojik birliğin tam aksine yüzyıllar boyunca pagan Roma İmparatorluğu’nun zulmüne uğramış Hıristiyanlığın Roma’nın çöküşünden sonra yüz yüze kaldığı şey ise Konstantinopolis

merkezli doğu Ortodoks Kilisesi ile Roma merkezli batı Latin Kilisesi arasındaki bölünme olmuştu.

… ..



Tunus’un Fethi

… ..

… ..    Araplar ancak 732 yılında, Fransa’nın orta kesimlerindeki Tours’da yenilgiye uğratılabilmişti; İspanya’nın tamamını fethetmiş , 1187’de ise Kudüs’ü almışlardı. Lİncoshire doğumlu teolog ve Arapça uzmanı Kettaon’lı Robert 1143’te İspanya’da Arapça öğrendiği sırada Kuran’ın ilk Latince çevirisini tamamladı. İsminden de (Lex Mahumet pseudoprophete, Sahte Peygamber Muhammed’in Dini) anlaşılabileceği gibi kitap, İslamı bir Hıristiyan sapkınlığı ya da Robert’ın kendi ifadesiyle “ölüm yağdıran” bir

din gibi gösterecek sapkınlığı şeklinde tasarlanmıştı; … ..

… ..

… ..    1530 yılı itibarı ile Hıristiyan dünyasının kapısına dayanmış olan Osmanlı İmparatorluğu’nun hayret verici yükselişiydi. Osmanlılar 1453’te Konstantinopolis’i aldıktan sonra Mısır ve Suriye’yi fethetmiş, Hint Okyanusu’nda Portekizlilere kafa tura hale gelmişlerdi. 1520’li yıllarda Balkanlar’da gerçekleştirdiği bir dizi askeri harekât Belgrad ve Macaristan’ın istilasıyla sonuçlanarak Osmanlıları üç kıtada 15 milyon insana hükmeden bir İslam imparatorluğuna dönüşmüştü. Erasmus’un bahse konu eserini yazmasından yalnızca aylar önce, Avrupa

içindeki Osmanlı emperyal gelişmesi, Osmanlı ordusunun Viyana kapılarına dayanmasıyla zirve noktasına

varmıştı. Muhteşem Süleyman , Venedikli kuyum ustalarının kendisi için ve bilinçli bir tercihle Habsburg ve papalığın taçlarını taklid ederek yaptığı, mücevherlerle bezenmiş mübalağalı bir miğferi giyip kent kapılarının hemen

dışında tören geçişi yaparak, kuşatılmış Hıristiyan güçleriyle alay etmişti. Hıristiyan dünyasını Osmanlılara

karşı birleştirmenin neredeyse olanaksız olduğu anlaşılıyordu: Venedik, Osmanlılarla barışçıl ticari ilişkilerini sürdürüyordu; Fransızlar ise Habsburgların önüne set çekmek amacıyla sürekli olarak Süleyman'la diplomatik ve askeri ittifak ilişkileri kurma peşindeydi. … ..

… ..

Mary tahta çıktıktan sonra sembolik meseleleri hızla bir kenara bırakıp pratik meselelere yoğunlaştı.

Babasının ve babası tarafından kardeşinin dış politika ve ticaret alanındaki siyasetleriyle şaşırtıcı derecede bir süreklilik içinde uluslararası ticareti teşvik etti. Daha 1520’lerde dönemin tüccarları VIII. Henry’ye İspanyol, Portekiz ve Osmanlı imparatorlujklrının kürsel ticaret üzerindeki hâkimiyetinin kendi ticari çıkarlarını kovalamak için pek de güzel bir

alan bırakmadığı bilgisini vermişlerdi. Ülkenin batısında, yeni keşfedilen Amerika kıtaları üzerinde İspanya

hâkimiyet kurmuş, buraların gümüş ve altınını sömürüyordu. Ülkenin güneyinde, Afrika ve doğu ticaret yollarını Portekiz tekeline almış, İngiliz tüccarların Fas ve Gine’yle ticaret yapma çabalarına çoktandır karşı koyuyordu. Doğu’da ise  Asya’yla kara bağlantısı Osmanlıların kontrolündeydi. Sevilla’da faaliyet gösteren İngiliz tüccar Robert Thorne 1527’de Henry’ye yazdığı mektupta emperyal rakiplerini saf dışı bırakıp Endonezya takımadalarındaki baharat

adalarına erişebilmesinin tek yolunun tüccarlarına Kuzey’e doğru yelken açma emrini vermek olduğu

tavsiyesinde bulundu. … .. 

… ..


1555 yılı sonlarında çalışmaya başlayan Homem, zarif süslemelere üç yıllık yoğun bir emek verdikten sonra

eserini tamamlayabildiğinde onu artık Mary’ye sunamazdı, zira Kraliçe 17 Kasım 1558’de ölmüş, yerine baba tarafından kız kardeşi Elizabeth geçmişti. … .. 



Sultan, Çar ve Şah


Yeni kraliçe 1558 Kasım’ında tahta çıkışının daha ilk günlerinde, 15 Ocak 1559’da Westminter Kilisesi’nde gerçekleştirilecek tahta çıkıştörenini planlamaya başlamıştı. Elizabeth’in tahta çıkış

töreni Mary’nin yalnızca beş yıl önce gerşekleşen tahta çıkış törenine görünüşte çok benzese de, çok çarpıcı teolojik

farklılıklar içeriyordu; zira Elizabeth baba tarafından erkek kardeşinin Protestan reformları ile baba tarafından kız kardeşinin Katolik restorasyonu arasında bir yol tutturmak gibi çok hassas bir işe girişmişti.  … ..

… ..


Aslında İspanya Kralı ve Hollanda Lordu unvanlarına da sahip olmakla birlikte siyasi pragmatizmden hiç nasiplenmemiş Philip, eşi Mary’nin ölümünün üzerinden iki ay bile geçmemişken..   … 

… .. Elizabeth’e evlenme teklifinde bulundu … ..

… .. Ondan kurnaz Elizabeth, kendisinin sonuçta kayınbiraderi olmasını gerekçe göstererek teklifi kolayca reddetti. … ..

… ..

… .. Jackinson yaşadığı dönemde Elizabeth dönemi seyyahlartının büyük öncülerinden biri olarak görülürdü . … ..

…  … 1553 Kasım’ında henüz 24 yaşındayken Suriye şehrine vardı. Halep, komşusu Şam’la birlikte dünyanın en eski şehirlerinden biriydi. İpek yolu’nun batı ucunda konumlanıp İran ipeği ve Hint baharatları ticaretindeki rolüyle bilinen şehir yüzyıllardır doğulu ve batılı tüccarları kendisine çekiyordu. Şehir,

Osmanlıların 1517’de Mısır’daki (yönetim deki askeri kast) Memlükleri yenilgiye uğratmasının ardından Osmanlı kontrolüne girmiş, bölgede yaşayan Yahudi, Ermeni ve İtalyan tüccarlar için hızlı bir çekim merkezi haline gelmiş ve bu topluluklar şehirde sürekli ticarethaneler

açmışlardı. Jenkinson şehrin elli altı pazarı ve devasa merkezi sûkundaalınıp satılan ipeğin nicelik ve niteliğinin cazibesine kapılıp şehre vardığında, Halep bölgenin başat ticaret merkezi Şam’ın yerini çoktan almaya başlamış, geniş kesimler tarafından İslam dünyasının Venedik’i olarak görülür olmuştu. 

Aynı yılın 4 Kasım’ında çok farklı bir ziyaretçi şehre girdi. Sultan I. Süleyman komşu İran Safevi İmparatorluğu’na karşı düzenlediği sefer kapsamında dev bir Osmanlı ordusuyla Halep’e girdiğinde Jenkinson’da oradaydı. 16. yüzyılın en büyük ordularından birinin, “bizzat Büyük Türk” Sultan Süleyman olduğu halde, muazzam bir ihtişam ve debdebeyle yürüyüşünü merakla izledi. Jenkinson’ın bir kumaş tüccarı olması şahit olduğu bir sahneyi bir askeri törenden ziyade bir moda şovu gibi tasvir

edebilmesini mümkün kıldı. 88 bin adamın askeri yürüyüş düzeninde geçişini izlerken şunları not etmişti: … ..

… ..   Öylesine göz kamaştırıcı ve şaşaalı bir güç gösterisiydi ki bu, Süleymen “Muhteşem” lakabının hakkını

veriyordu.

Jenkinson huşu dolu anlatısını “Büyük Sufi”, yani  Şah İsmail “ile savaşmak üzere İran içlerine doğru yürüme niyetindeki” Süleyman'ın ordusunun “Halep'te kışlayacağı” bilgisini vererek bitirir. … ..

… .. Jenkinson tanıklık ettiği şeyin, Osmanlı ile İran imparatorları çatışmanın, sonraki süreçte İngiltere-İslam ilişkileri üzerinde çok eerin etkiler yaratacak yeni bir sayfası olduğunun pek farkında değildi. Bu çatışma aynı zamanda Jenkinson’ın İngiltere’si de dahil Hıristiyan dünyasını allak bullak eden dini Reformasyon süreciyle esrarengiz benzerlikler taşır. Bu,

Osmanlıların İranlı Safevilere karşı üçüncü askeri seferiydi ve İslamın Sünni (Osmanlı) ve Şii (İran) kolları arasında yaşanan, kökleri Muhammed’in 632’de ölümünden sonra ümmetin, yani Müslüman cemaatin siyasi kontrolü için verilen mücadelelere kadar giden yüzyıllarca yıllık husumetim

ürünüydü.

Meselenin merkezinde “Halifat Resul Allah”, yani “Allah’ın elçisinin helefi” bir başka deyişiyle halifelik

unvanı vardı. Bu dönem boyunca İslam’ı yiyip bitiren soru, halifenin cemaat tarafından mı belirleneceği yoksa doğrudan

Muhammed’in soyundan gelen biri tarafından mı üstlenileceğiydi. Gerilim yükselip hizipler katılaştıkça

ümmet, fitne ismiyle bilinen bir iç savaş sürecine sürüklendi. Muhammed’in kuzeni ve kızı Fatıma’nın

kocası Ali bin Ebu Talip, 656’da soyundan gelen bir hak olarak halifelik talebinde bulundu; ama hemen,

Muhammed’le doğrudan bir akrabalığı bulunmayan Ümeyye kabilesinden Şam Valisi Muaviyye’nin meydan okumasıyla karşılaştı. Ali, 661 yılında eski bir militan tarafında Bağdat’ın güneyindeki Kûfe’de öldürülünce Muaviye rakipsiz halife

ve Şam merkezli Emevi Hanedanı’nın ilk temsilcisi oldu. Müslüman emperyal gücünün merkezini, bu gücün kısa ve çalkantılı tarihinde ilk kez

Arabistan yarımadasının dışına taşıdı. 

… ..


Şiiler halifelerin otoritesini reddettikten sonra, saklı imamın dönüşünden önceki her vtürlü siyasi yönetim formuna da kuşkuyla yaklaşmaya başladılar. bununla birlikte 15. yüzyılın sonlarında Timurlu Hanedanı yönetimindeki İran’da yaşanan bu parçalanma, tasavvufu (İslamın mistik boyutunu) benimseyen  çok sayıda ve çeşitte Şii liderin ortaya çıkışını teşvik etti; bunların en militanı Kuzeybatı İran’da bulunan Erdebilli Safevilerdi. Kırk yıldır manevi ve siyasi liderlik yapan Şeyh İsmail Safevi bütün Azerbaycan ve İran’da verdiği mücadeleyi 1501’de zafere taşıyarak kendisini birinci İran Şahı ilan etti ve fethettiği Tebriz merkezli Safevi İmparatorluğu’nu kurdu. İsmail , İran tarihinde bir dönüm noktası olmak üzere; Onikinci  Şiiliği imparatorluğun resmi dini haline getirip uzun süredir kayıp Mehdi’nin kendisi olduğunu ilan etti. Müritlerinin  kendisini bir tanrı olarak görüp taptığı İsmail hiç vakit kaybetmeden Sünni komşusu ve hasmına, yani Osmanlılara karşı cihat ilan edip Anadolu ve Suriye seferine girişti; bu seferde Bağdat’ı fethettiği gibi karşısına çıkan bütün Sünni kutsal mekânları yerle bir etti. İranlı vakanüvistler İsmail’in Tebriz’i fethettiğinde “Ebubekir, Ömer ve Osman (Sünni halifeler) çarşılarda lanetlenecek, bunu reddedenler öldürülecektir” emrini verdiğini belirttikten sonra şu yorumda bulunur: “O günlerde insanlar on iki imamın usullerini bilmiyordu (ama) …  Şii inancının güneşi günbegün yükseliyordu.”








*Sultan ve Kraliçe &  Jerry Brotton

Elizabeth’in İslam Dünyasıyla İlişkilerinin anlatılmamış Hikâyesi


Özgün adı: The Orient Isle : Elizabethan England and the Islamic world

İngilizceden Çeviren: 

Koç Üniversitesi Yayınları

1.Baskı: İstanbul, Nisan 2022



*Tudor Hanedanı - Vikipedi (wikipedia.org)

*Tudor Hanedanı ya da Tudor Dönemi, (Galce: Tudur ya da Tewdwr; İngilizce: Royal House of Tudor), 1485 ile 1603 yılları arasındaki dönemde İngiltere Krallığı'nı idare eden, Galler kökenli hanedan ve hanedanın iktidarda olduğu döneme verilen isim. Söz konusu dönem, İngiliz tarihinin en parlak dönemlerinden biri olarak gösterilir. VII. Henry güçlü bir merkezi otorite kurdu ve VIII. Henry zengin bir devletin ve güçlü bir monarşinin temellerini attı. İngiltere'deki ailesi (Galce: Tudur), İngiltere ve İrlanda'yı 1485'ten 1603'e kadar, 118 yıl boyunca yöneten, Galler kökenli kraliyet ailesidir. Kurucusu Henry Tudor'dur. Aralarından üçü (VII. Henry, VIII. Henry ve I. Elizabeth) İngiltere'yi Orta Çağ'dan çıkarıp gelecek yüzyıllarda dünyanın büyük bir kısmına egemen olan güçlü bir Rönesans devletine dönüşmesine önemli katkı sağlamışlardır.

… ..


*Saadiler - Vikipedi (wikipedia.org)

*Saadiyan veya Saadi Hanedanı 1549 ile 1659 yılları arasında Fas’ı yöneten Faslı Arap hanedanıdır.

Saadiler 1509-1549 yılları arasında yalnızca Fas’ın güneyinde hüküm sürüyorlardı. 1528 yılına kadar da Vaddasi sultanlarını tanıyorlardı. Saadilerin Fas üzerindeki hakimiyeti Sultan Mohammed ash-Sheikh'in 1554 yılında Tadla Savaşı’nda Vattasileri ortadan kaldırması ile başladı. Sultan Ahmad el Abbas'ın yönetiminin 1659’da sona ermesiyle Saadiler devri de kapanmış oldu.

… ..




*Doksan Beş Tez - Vikipedi (wikipedia.org)

*Doksan Beş Tez ya da özgün adıyla Endüljansların Kudretine ve Yararına Dair İfşaatlarla İlgili Münazara (Latince: Disputatio pro declaratione virtutis indulgentiarum), kilise vaizleri tarafından Endüljans (günahların affedildiğini gösterir belge) satışına karşı, 1517'de Martin Luther tarafından yazılmış ve Protestan Reform'un başlamasına sebep olduğu iddia edilen akademik şerh, doksan beş maddelik eleştiri.[1]

Günah Affı Belgesi (Endüljans) satışını ve satışa izin veren Katolik Kilisesi ile Papa'nın tutumunu eleştiren doksan beş tez; Katolik Kilisesi'nin Avrupa'daki siyasi gücünün zayıflamasında önemli bir etken olarak kabul edilir.

… ..


*Reformation - Wikipedia

*Reform veya Yenilikçi Devrim 16. yüzyılda başlatılarak tüm Avrupa’yı etkilemiş ve Katolik Kilisesi’ne karşı yapılmış dinsel bir harekettir. Bu hareket Avrupa'nın değişim ve dönüşümüne sebep olmuştur.

Katolik Kilisesi’nin aşırı zenginleşmesi ve yozlaşması, siyasetle ve dünyasal etkinliklerle daha fazla ilgilenmeye başlaması birçok din adamının tepkisini çekmiş ve reform hareketlerine yol açmıştır. Reform hareketleri önce Almanya’da, sonrasında ise Fransa, İngiltere ve Kuzey Avrupa ülkelerinde de etkili olur.[1] Bu reform hareketi Hristiyanlığın yeni ve büyük üç mezhebinden Protestanlığın oluşmasını sağlamıştır.

Reform hareketinin önderi Cermen kökenli teolog ve filozof Martin Luther’dir. Luther’in kaderi kendinden önce ortaya çıkan ve sapkın olarak ilan edilip yakılan reformcular gibi olmamıştır. Büyük bir başarı yakalamış ve Avrupa tarihinin akışını değiştirmiştir. Bu dönemde Almanya Papalık tarafından sömürülüyordu. Bundan dolayı İtalya’ya büyük bir nefret duyuluyordu. Martin Luther de bu durumdan fazlasıyla yararlanmıştır. Martin Luther Roma’ya yaptığı bir ziyaret sırasında Papa’nın Hristiyanları kandırdığını, haksız olarak zevk ve lüks içinde bir hayat yaşadığını fark etti. Luther bu durumu gördükten sonra Hristiyanlığın amacına dönmesi gerektiğini söylemiş ve Roma Kilisesi’ne (Katolikliğe) karşı oluşacak büyük bir hareketin temellerini atmıştır. Böylece Luther on yıl içinde kendisini ilk “Protestan”[2] isyanının başında bulmuştur.

Bir rahibin Almanya’da affedilme sertifikaları (Endüljans) satmaya başlaması ise bardağı taşıran son damla olmuştu. Bu sistem Papalığın kasasına büyük gelir sağlıyordu. Bu duruma Luther’in yanı sıra Saksonya Elektörü[3] de büyük tepki göstermiştir. Affedilme sertifikalarını satan rahip bölgeden sürülmüştür. Luther, ilk kez bir eylemle Katoliklere meydan okuyarak hükümdarının izlediği siyaseti destekliyordu.[4]

… …




*
I. Mary - Vikipedi (wikipedia.org)

*I. Mary (18 Şubat 1516 - 17 Kasım 1558) İngiltere'nin ilk hükümdar kraliçesidir. Tahta geçtiğinde İngiltere Protestanlığın etkisi altındaydı lakin İngilizler hâlâ büyük ölçüde Katolik idi. Kraliçe

katı kurallar uygulayarak protestanları idam ettirdi hatta canlı canlı yaktırdı (297 Protestan'ı idam etti) ve koyu katolik olan İspanya kralı II. Felipe ile evlendi, hiç çocuğu olmadı. II. Felipe ile evlenerek Habsburg ve Tudor hanedanları birleşmiştir ve I. Mary ve II. Felipe şu unvanları kullanmışlardır: "Philip ve Mary, Tanrının lütfuyla, İngiltere, İspanya, Fransa, Napoli, Kudüs,

İrlanda ve Sicilya Kralı ve Kraliçesi, inancın Savunucuları, Avusturya Arşidük ve Arşidüşesi, Burgunya, Milano

ve Brabant Dükü ve Düşesi, Habsburg, Flandre ve Tirol Kontu ve Kontesi". Protestanları idam ettirmesinden ve

Protestan propagandasından dolayı Kanlı Mary olarak anılır. I. Elizabeth döneminde geliştirilen birçok yeniliğin

temeli, Mary'nin hükümdarlığında başlamıştır.

Çocukluğu ve Sonraki Yılları :

Mary VIII. Henry ve ilk karısı Aragonlu Catherine'nin kızı olarak 1516 yılında doğdu. Annesinin ülkeye veliaht verememesi ve babasının Anne Boleyn'e aşık olması sonucu babası annesinden boşandı ve Anne Boleyn ile evlendi. Mary de gayrimeşru ilan edildi. 1 Haziran 1533'te Anne Boleyn dini bir törenle kraliçe ilan edildi. Anne Boleyn'in kraliçe olmasıyla Mary'nin tüm hayatı değişti. Henry ve Anne 3 yıl evli kaldılar. Anne 7 Eylül 1533'te ileride İngiltere'nin en önemli hükümdarlarından biri olacak Elizabeth'i doğurdu. Elizabeth'ten sonra iki düşük daha yapan Anne, krala bir erkek evlat veremedi. Mary ve Elizabeth'in ilişkisi prenseslik

yıllarında güzeldir ama daha sonradan bu güzel ilişki bozulmuştur. Anne Boleyn zina suçundan idam edildikten sonra babası Jane Seymour ile evlendi. … … ..


Tahta Çıkışı :

VI. Edward ülkeyi ancak 6 yıl yönetebildi ölmeden önce babasının taht sırasını değiştiren Edward tahta kendisinden sonra

kardeşi Mary ve eğer çocuksuz ölürse Elizabeth'in çıkmasını istememiş ve tahtın varisini Jane Grey olarak ilan etmiştir. Mary'nin bu olayı çok büyük bir ihanet olarak algıladığı ve çok üzüldüğü ama yine de

kardeşiyle savaşmayı reddettiği söylenir ve muhtemelen verem yüzünden ölümü üzerine tahta Dük John

Dudley tarafından oğlu Guilford Dudley ile evlenmek şartıyla VIII. Henry'nin kardeşinin torunu Leydi Jane Grey geçirildi. Fakat Mary halk arasında oldukça popülerdi ve halkının desteğini de arkasına alarak kolayca bir ordu kurdu ve

Londra'ya girdi. Londra'da çok büyük bir direnişle karşılaşmadan kendini kraliçe ilan etti ve Jane ve

beraberindekiler Londra Kulesi'ne kapatıldı. Sıra İngiltere kraliçesi taç giyme törenine geldiğinde halkın kafasında soru işaretleri vardı çünkü

daha önce hiçbir kadın taç giymemişti. … ..

… … 

İsyan ve Leydi Elizabeth :


Evliliği :

Kraliçe 37 yaşında iken hem ülkesini beraber yönetmek hem de veliaht vermek amacıyla koca arayışlarına

başladı. Mary evleneceği kişi tarafından yönetilmek istemiyordu ve adayın İngiltere halkının seveceği biri olması gerekiyordu.

Mary'ye birçok öneri sunuldu ilk adaylardan biri IV. Edward'ın büyük torunu olan 25 yaşındaki Edward Courtenay idi

ama Mary tebaasından bir ile evlenmek istemedi. Kral Juan'ın kardeşi Portekizli Dom luis tarafından 2 kere

evlenme teklifi aldı. İmparator Charles'ın kardeşinin oğlu Maximilian da damat adayları arasındaydı en son Mary

İspanya Prensi II. Felipe ile evlenmeye karar verdi. Annesinin son mektuplarından birinde Mary'ye herhangi bir koca düşünmemesini veya

arzulamamasını tavsiye etmişti. Mary üvey annelerinin başına gelenlerin farkındaydı ve bu yüzden bir prensesken asla aşık olmayacağına politik bir evlilik yapacağına yemin etmişti. Elizabeth ve Jane Grey'i tahta çıkarmak isteyenlerin isyanının hezimetle sonuçlanmasının ardından Kraliçe ve Prens evlendiler. Böylece İngiltere'nin katolikleşmesinin önünde bir engel kalmamakla birlikte Aragon'lu Catherine'in VIII. Henry tarafından reddinin ardından yarım kalan İngiltere-İspanya müttefikliği kaldığı yerden devam etme fırsatı buldu.

İngiltere halkı II. Felipe'i pek sevmemesi üzerine Mary “Şimdi size mümkün olan en iyi hakla hükmediyorum ve

özgür bir kadın olarak, alemimizin insanlarından herhangi bir kadın veya erkek özgürse, uygun bir partner

seçmek

için tam hakkım ve yeterli yılım var” “Benim için kendi hayallerinize göre bir koca adayı belirlemeniz tamamen

boşuna ama bunun yerine koca seçimimin benim seçimim olmasına izin verin bu evlilik düşman topraklarında bir

saldırı olursa önlemeye de yardımcı olacak” demiştir ve halk buna büyük bir destekle cevap vermiştir. … ..

… ..


Hamilelikleri :

Son Yılı :




*
İngiltere Elizabeth I - wiki34.com

*İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth , genellikle Bakire Kraliçe , Gloriana veya İyi Kraliçe Bess ( 7 Eylül 1533 , Greenwich - 24 Mart 1603 , Richmond )

olarak

anılır , 17 Kasım 1558'den günümüze İngiltere ve İrlanda Kraliçesi idi . onun ölümünden. Elizabeth , Tudor

hanedanının beşinci ve son hükümdarıydı . İngiltere Elizabeth I - https://tr.wiki34.com/wiki/Isabel_I_de_

Inglaterra



 

*I. Selim - Vikipedi (wikipedia.org)

*I. Selim (Osmanlıca: سلطان سليم اول) veya bilinen adıyla Yavuz Sultan Selim (d. 10 Ekim 1470 - ö. 22 Eylül 1520), Osmanlı İmparatorluğu'nun 9. padişahı ve 88. İslam hâlifesidir.[2] "Hâdimü'l-Haremeyni'ş-Şerîfeyn" (iki kutsal caminin hizmetkârı) unvanına[3][4] ve divan edebiyatındaki "Selîmî" mahlasına sahiptir.[5] Babası sekizinci Osmanlı padişahı II. Bayezid,[6] annesi II. Gülbahar Sultan'dır.[7][8] 1512-1520 yılları arasında süren yalnızca 8 yıllık saltanatında imparatorluğu muazzam bir hızla genişletti[9] ve özellikle 1516 ile 1517 yılları arasında düzenlediği sefer ile tüm Doğu Akdeniz ile Mısır dahil önemli Orta Doğu bölgelerini ele geçirdi.[10] Padişahlığı döneminde Anadolu'da birlik sağlandı ve Mısır'da hüküm süren Memlûk Devleti'ne son verildi. Devrin en önemli iki ticaret yolu olan İpek ve Baharat Yolu'nu da ele geçiren Osmanlılar, bu sayede doğu ticaret yollarını da tamamen kontrolleri altına aldılar.

10 Ekim 1470 tarihinde Amasya'da doğan ve şehzadeliğini Trabzon'da geçiren I. Selim, Osmanlı tahtına babası Sultan II. Bayezid'e karşı darbe yaparak çıktı. Şehzade Selim'e kızı Ayşe Hatun'u vermiş olan Kırım Hanı Mengli Giray,[11] ona askeri destek sağlayarak tahta geçmesine yardım etti. 1512'de tahta çıkan Sultan Selim, babasının son dönemlerinde doğuda ortaya çıkan Şii Safevî tehlikesine karşı mücadeleye girişti.[12] İki sene sonra İran'a yaptığı seferde Safevî hükümdarı Şah İsmail'i Çaldıran Muharebesi ile mağlup etti, ülkenin başkenti Tebriz'e kadar ilerledi ve bundan sonra "Yavuz" lakabıyla anılmaya başladı.[13] 1515'te, Sadrazam Hadım Sinan Paşa öncülüğünde gerçekleşen Turnadağ Muharebesi ile Dulkadiroğulları Beyliği'ni ortadan kaldırdı ve Anadolu'daki Türk siyasi birliğini tam anlamıyla sağladı.

İran seferinden sonra Memlûk Devleti'ne karşı harekete geçen I. Selim, ''Büyük Mısır Seferi'' olarak bilinen seferde yapılan Mercidâbık, Gazze, Ridâniye ve Kahire muharebeleri ile Memlûkleri yıkarak Suriye, Filistin, Levant, Mısır ve Hicaz gibi stratejik bölgeleri devletin topraklarına kattı.[14] Seferden sonra İslam peygamberi Muhammed'in Kutsal Emanetler olarak kabul edilen eşyalarını İstanbul'a getirtti.[15][16] 1520'de Batı'ya doğru yola çıkan Sultan Selim, 22 Eylül 1520 tarihinde Çorlu'da bulunan ordugâhında, sırtında çıkmış olan büyük bir çıban yüzünden 49 yaşındayken öldü ve yerine oğlu Süleyman geçti.[17][18] Türbesi İstanbul'un Fatih ilçesindeki Yavuz Selim Camii'nde yer almaktadır.

1520'deki ölümü sırasında Osmanlı İmparatorluğu, Selim'in 8 yıllık hükümdarlığı sırasında yüzde yetmiş kadar büyüyerek yaklaşık 3,4 milyon kilometrekareye yayıldı.[9][19] Selim'in Orta Doğu'yu ve özellikle İslam dünyasının kalbi olan bölgeleri fethetmesi ve Mekke ve Medine şehirlerine giden hac yollarının kontrolünü üstlenmesi, Osmanlı İmparatorluğu'nu önde gelen Müslüman devletlerden biri yaptı.[20] I. Selim'in fetihleri, imparatorluğun coğrafi ve kültürel ağırlık merkezini önemli ölçüde Balkanlar'dan Orta Doğu'ya kaydırdı.[20]

İlk yılları :

Trabzon sancakbeyliği dönemi :

I. Bayezid'in son seneleri ve şehzadeler meselesi :

Tahta çıkışı :

Baba-oğul mücadelesi :

Yeniçerilerin ayaklanması ve Selim'in cülûsu :

Kardeşlerin ortadan kaldırılması :

İran Seferi :

Osmanlı-Safevî ilişkileri :

Çaldıran Muharebesi :

Turnadağ Muharebesi :

Fırat-Dicle Seferi :

Büyük Mısır Seferi :

Mercidâbık Muharebesi  :

Ridâniye Muharebesi (1517) :

Şah İsmail'in elçi göndermesi :

Kızılbaş Celal Ayaklanması :

Ölümü :

Hâlifelik :

Donanma faaliyetleri :

İmar faaliyetleri :

Edebi eserleri :

Şah İsmail ile ilginç diyalogları :

Alevi katliamı iddiası :

Ailesi :

Eşleri

  1. Ayşe Hafsa Valide Sultan - I. Süleyman, Hatice Sultan, Fatma Sultan ve Hafize Sultan'ın annesi.

  2. II. Ayşe Hâtûn - Şah Sultan, Beyhan Sultan ve Gevherhan Sultan'ın annesi.

Not: I. Selim'in dört eşi olduğu belirtilmektedir.[123]

Erkek çocukları

  1. I. Süleyman

  2. Şehzade Orhan

  3. Şehzade Musa

  4. Şehzade Korkut

  5. Şehzade Salih[124][125][126]

  6. Üveys Paşa

Not: I. Selim'in, küçük yaşta ölen oğullarının olduğu bazı kaynaklarda[127] belirtilirken, bazıları[91][128] bu çocukların varlığından bahsetmemektedir. Bu konuda muhtelif görüşler vardır.

Kız çocukları

  1. Hatice Sultan, Karadağ Sancak beyi İskender Paşa'nın eşi (ö.1530). İkinci eşinin Pargalı İbrahim Paşa olduğu bazı kaynaklarda iddia edilse de bu bilginin yanlış olduğu kanıtlanmıştır.

  2. Beyhan Sultan, Ferhad Paşa'nın eşi.

  3. Fatma Sultan, Mustafa Ağa (boşandı), Kara Ahmed Paşa ve Hadım İbrahim Paşa'nın eşi.

  4. Şah Sultan, (ö. 1572). Lütfi Paşa'nın eşi, boşandılar.

  5. Hafize Sultan, (ö. 10 Temmuz 1538) Dukakinoğlu Ahmed Paşa ve Boşnak Mustafa Paşa'nın eşi.

Not: Kız çocuklarının sayısının 9 olduğu söylenmektedir.[123]


*Safevîler - Vikipedi (wikipedia.org)

*Safevî İmparatorluğu (Azerice: Səfəvilər İmperiyası, Farsça: شاهنشاهی صفوی, romanize: Şehinşahi-yi Safevî), Safevîler veya Safevî Devleti,[8] 1501 ve 1736 yılları arasında varlığını sürdürmüş, sıkça modern İran tarihinin başlangıcı olarak kabul edilen, İran tarihindeki en önemli hanedanlıklardan biri olan Türk kökenli Safevi Hanedanı tarafından yönetilmiş devlet. Bugünkü İran, Azerbaycan, Ermenistan, Irak, Afganistan, Türkmenistan ve Türkiye'nin doğu kesiminde varlığını sürdürmüş, Şiî Onikiciliği resmî mezhep olarak kabul etmiş ve İran'ın varisi olduğu Safevî Hanedanı'nın devletidir.[9][10]

Safevî Devleti'nin kuruluşuna destek veren Türkmen boyları şunlardır: Şamlı, Ustaclu, Dulkadirlu, Tekeli, Afşar, Kaçar, Çağırganlı, Karamustafaoğlu, Şadıllı, Beğdili, Humuslu, Varsaklar.[11]

İsmail Safevî, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın torunu olan[4][12] Akkoyunlu Emiri Elvend Mirza'yı Şarur (Nahçıvan) yakınlarında yendikten sonra 1501 yılının Temmuz ayında Tebriz'de kendisini Şah ilan etti. Bundan sonra İran'ın tamamını ele geçirerek, Mayıs 1502'de resmen Safevî Şahı olan I. İsmail sonraki 235 yılda Orta Doğu'ya büyük etki yapacak bir Şiî devletinin temelini atmıştır.

Adı :

Devletin kuruluşunda rol oynayan oymaklar :

Safevî Hanedanı :

Tarihçe :

Erdebil Şeyhliğinden Safevî Şahlığına :

Yükselişi :

Şah Tahmasp (1524-76) :

Muhammed Hudâbende :

Şah Abbas dönemi :

Safevî Devleti'nin çöküşü :

Devlet yapısı :

Askeriye :

Birlikler :

Kızılbaşlar :

… ..

… ..

Dil :

Din :

Devlet Mezhebi Olarak Şiîlik'in Tesisi :

Safevîlerin İran'ı Şiileştirmesi :

Kültür :




*Felemenk - Vikipedi (wikipedia.org)

*Felemenk (Osmanlıca: فلمنك, Orta Felemenkçe ve Yüksek Almanca: Vlaming, Fransızca: Pays Bas) veya Flandre, Kuzeybatı Avrupa'da Ren Irmağı deltası çevresindeki Alçak Ülkeler veya Aşağı Ülkeler (Low Countries) denilen alanda günümüzde Hollanda ile Belçika'nın yer aldığı bölgeye verilmiş olan addır. 1830 yılına kadar bu coğrafyada siyasi olarak çeşitli kontluk ve dukalıklar varlık sürdürmüştür.

Gerek Avrupa, gerek Osmanlı tarihinde Felemenk terimi, 16. yüzyılın ortasından beri Burgonya Krallığı çevresini meydana getiren 17 eyaleti içeren geniş bir bölgeyi tanımlar.

Günümüzde Benelüks adıyla da bilinen söz konusu topraklar başta Hollanda olmak üzere Belçika, Lüksemburg, Fransa ve Almanya'nın bir bölümünü[1] kapsar. O zamanki Birleşmiş Hollanda Krallığı'nın yerini de, sonradan daha dar sınırlar içinde bugünkü Hollanda Krallığı almıştır.

Etimolojisi

Bölge Felemenkçede Nederlanden olarak adlandırılmaktadır. Neder, 'aşağıda, altta," anlamına gelmektedir. Landen ise land (ülke, yer, toprak) kelimesinin çoğuludur.

Aynı mantıkla bölgeye İngilizcede Low Lands (Alçak Ülkeler), Fransızcada Pays Bas (Alttaki Topraklar), Almancada Niederlande (Alçak Ülke) denmektedir.

Zamanla tüm bu terimler bugünkü Hollanda Krallığını tarif etmek için kullanılmakla birlikte tarihsel olarak bugünkü kabaca Benelüks bölgesini tarif etmekte kullanılmıştır. Ülkenin bölünmesi ise Napolyon işgali'ne dayanmaktadır.

Türkçeye Vlaming kelimesinin Fransızca söylenişinin derivasyonuyla geçmiştir. Vlaming kelimesi Vlaam kelimesinin sıfat halidir (İngilizcedeki -ish, Türkçedeki -ce/çe/ca/ça eki gibi).


































*pogonologie — Wiktionnaire, le dictionnaire libre (wiktionary.org)

*Science de la barbe, de la manière de la tailler ou de sa signification socioculturelle.


*Sakalın bilimi, nasıl kesileceği veya sosyokültürel anlamı.




*Maria Temryukovna - Wikipedia


*Kısa bilgiler:


*Mariya Temryukovna (1544-1 Eylül 1569; Kabardeyce: Мариэ Темрыкъуэ и пхъу; Rusça: Мари́я Темрюко́вна) veya doğum adıyla Goşenay İdar (Kabardeyce: Идар Гуэщэней), Orta Çağ Çerkes prensesi ve Rus Çariçesi. Kabarda baş prensi Temruk'un kızı ve ilk Rus çarı IV. İvan'ın ikinci eşi.

Biyografi:

Ardından, 17 yaşında iken, IV. İvan (Korkunç İvan/İvan Grozni) ile evlendirildi (1561). IV. İvan'dan Vasiliy adı verilen bir oğlan çocuğu oldu, ancak oğlu ve kendi erken öldüler (1569). Saray içi rekabetler sonucu her ikisinin de zehirlenerek öldürüldükleri söylenir. Mariya, bir Sibirya yolculuğu sırasında ağır hasta olarak yatağa düşmüş, hastanın başında kocası, doktoru ve erkek kardeşi sabaha değin beklemiş, Mariya, ateşler içinde ve kendinden geçmiş halde çok özlediği annesinin adını Çerkesçe olarak gece boyunca sayıklamış ve gün ağarırken de can vermiştir.

Rus-Kabartay dostluğunun bir simgesi olmak üzere, Mariya'nın (Goşevnay İdar) Sovyetler döneminde, Rusya'ya bağlı Kabardey-Balkar Cumhuriyeti başkenti Nalçik'te dikilen heykelinin yüzü ve sağ eli Moskova'yı işaret etmektedir (Bk. "Adigece eğitim, asimilasyon durumu ve geleceğimize ilişkin bir değinme-1, internet"). Heykelin Kabardeylerin Rusya'ya olan bağlılığını simgelediği söylenir. Bu son yıllarda Mariya Temrukovna'nın yaşamını konu alan aynı adlı bir film, Adıge Cumhuriyeti Devlet Televizyonu tarafından Adıge film yapımcısı Bayan Yemıj Muliet'e hazırlattırılmıştır. Filmde Adıge, Kabartay ve Rus sanatçıları rol almışlardır. Ayrıca Rusya Federasyonu Devlet Ödülü sahibi ünlü Adıge yazarı İshak Meşbaş'ın "Adıgeh'er" (Адыгэхэр=Adıgexer=Çerkesler) adlı 752 sayfalık Adıgece romanı (Maykop, 2005) Mariya Temrukovna ekseninde 16. yüzyıl Rus-Çerkes ilişkilerini konu edinmektedir





13 yorum:

  1. 1500’lü yılların İngiltere’sindeki taht oyunları, Katolik Papa’lığın din istismarına itiraz seslerinin yükseldiği ve buna bağlı Protestan anlayışının hanedanlık seviyesinde mücadelelere yansıması ve İspanyol ve Portekizliler başta olmak üzere geleceğin dünya ticaretinin yeni pazarlara açılması mücadelesine sonradan katılma çabaları içindeki İngiliz tüccarları ve İngiliz yönetiminin uzak mesafeli ticareti teşvik etmesi anlatılıyor…

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı dönemde Kanuni Sultan Süleyman ile Avrupa içlerine kadar ilerleyen Müslüman güçlerin de etkisiyle İslamiyet'in ortaya çıkardığı etkilerle tanışma sonrasında gelişen olayların ayrıntılara inilerek anlatıldığı doyurucu bir eser…..

      Sil
    2. Yazar Jerry Brotton, eserinde tüccarların ilgi alanlarının sürekli gelişimi, yeni pazarların bulunması ve hakimiyetleri altına alınmasının; ülkelerin stratejik gelişmeleri ile doğrudan ilgili olduğuna da örnekleriyle dikkat çekiyor…..

      Sil
    3. Günümüzde de yaşanan acımasız vekaletler aracılığıyla yönetilen çatışmaların arka planında dünya ticaretinden daha fazla pay kapmak ve bu şekilde ülkelerin diğerlerini kontrol edebilme yeteneklerini geliştirmede ekonomik gücün kazanılması ve diğer milli güç unsurlarının desteklenmesindeki önemi konusunda farkındalığa katkı sağlıyor….

      Sil
    4. Tüccarlar ve ticaret yolu ile ekonomik gücün büyütülmesinde; etik değerlerin nasıl alt üst edildiğinin o günün tiyatro sahnelerinde de yer alması (sf.120) yazarın kendi cümleleri aşağıdaki gibi ifade ediliyor:
      Wilson’ın oyunu her biri ayrı ayrı aşkı, vicdanı ve parayı temsil eden ve bu isimlerle anılan üç leydi arasındaki mücadeleye odaklanıyordu. Oyun, Leydi Aşk v e Leydi Vicdan’ın Londra’da Para ve çalışanlarının (ayrı ayrı iki yüzlülüğü, sahtekârlığı, mukaddesat ticaretini ve tefeciliği temsil eden tipik kötücül karakterler) geleneksel sivil erdemleri yıkıma uğratıp onların yerine para peşinde koşmayı koymasından şikâyet ettiği bir sahne ile açılır. Yaşanan sorunun adı, İngiltere’ye giren ve çok yüksek faizle alınmış yabancı mallar şeklinde konulur. ….



      Sil
    5. Kitabın ilerleyen sayfalarında; günümüzde yaygın olarak kullanılan “din istismarının" insanlık dışı katliamlar ve akçeli işler başta olmak üzere ahlak dışı kullanımının tarihi geçmişinden ilginç örnekler veriliyor….

      Sil
  2. https://enyiyiarkadaskitap.blogspot.com/2016/01/osmanlda-ve-iranda-mezhep-ve-devlet.html

    YanıtlaSil
  3. Jerry Brotton eserinde, 1500’lü ve 1600’lerin başlarındaki İngiliz kral ve kraliçelerinin ülkeyi idare ederken kurdukları uluslararası denge ve bu arada Doğu’da giderek güçlenen İslam’la birlikte Osmanlı İmparatorluğunun oyun kuruculuğu karşısında Batı’nın hem İslam karşısındaki tutumları, hem de Kanuni Sultan Süleyman’la başlayan ve ardılları ile devam ettirilen sonuç belirleyici hamleleri anlatılıyor…

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sözkonusu dönemde ülkeler arası ilişkilerde inanç boyutundaki farklılıkların oynadığı rol ve ticaretin bu inanç farklılıklarına tüccarların ortaya çıkardığı pazardan pay kapma,yeni pazarlar arayışı anlamındaki gayretlerin öncelik kazanmasına da vurgu yapılıyor….

      Sil
    2. Bütün bu ilişkilerin farklı sosyal yapıların birbirlerini tanımasını, ilişkilerin geliştirilmesi ve daha da ötesinde; özellikle İngiliz tiyatrosunun Shakespeare başta olmak üzere tiyatro eserlerinde küçümsenmeyecek kadar geniş bir yer edindiği yer edindiği anlatılırken neredeyse İngiliz Tiyatrosunun tarihinden örenler veriliyor….

      Sil
    3. İngiliz tiyatro tarihinden örnekler verilmesinin de ötesinde tarihe mal olmuş ve isim yapmış "eser eleştirileri" de ayrı bir özellik taşıyor...

      Sil
    4. Eserin tümü için daha radikal bir eleştiri yapmak gerekirse; Batı dünyasının kutsal yerler olarak kabul ettiği ve aynı zamanda kadim zamanların Konstantinopolis'inin, günümüz de ise enerji kaynakları başta olmak üzere Dünya ticareti üzerinde önemli bir ulaşım köprüsü olarak görülen Ortadoğu bölgesinin kontrolün sağlanması hedefinin arka planı olarak ifade edilebilir....

      Sil
    5. ABD Başkanı George W. Bush'un, 11 Eylül'de düzenlenen intihar saldırıları sonrasında yaptığı bir konuşmada saldırılara karşı başlatılan savaşı 'Haçlı seferine' benzetmesi hatırlanacak olursa; Yazar özellikle Osmanlı'nın yükselme devri ile Batı Dünyasında ortaya çıkardığı endişelerin yansımalarını anlamayı da kolaylaştıran bilgiler veriyor

      Sil