Her yaş döneminin kitabı kendine özeldir.
Okul öncesi dönemde "siz okuyun çocuk dinlesin", çocuk anlatmak istediğinde "sabırla ve ilgiyle dinleyin" anlayışı hakim olmalı ....
Anlamlı soru sorabilmek bilmeyi gerektirir. Bilmek için okumak gerekir. Okumak birikimi gerektirir. Okumak iyidir .... Bilinçli okuyan en sonunda yazmayı başarabilir ....
16 Ekim 2014 Perşembe
Bir Kadının Penceresinden *
Oktay Rıfat,
1970’li yılların İstanbul’unda yaşanmış
sıra dışı öyküsünü satırlara dökmüş. Kitabın giriş bölümündeki
“azgelişmiş toplum analizi” romanın kendisi kadar ilginç. Romanı okurken
“Anadolu insanı içinde bunlar da mı var?” diye sorabilirsiniz. Yanıtınız “evet”
de olsa “hayır” da olsa; roman kahramanı Filiz’in uç noktalardaki yaşam öyküsü
ustalıkla kelimelere yansıtılmış. ... Kitabı okurken; çocukluk yıllarında
yaşananların yetişkinlik dönemindeki etkilerini de görebilirisiniz....
-Filiz
koltuğa oturdu, ayaklarını uzattı. Açılan eteklerini kapamak gereği duymadı. Bu
yarı çıplak haliyle Selim’in hoşuna gideceğini
düşünüyordu belki de. ... Selim başını çevirdi. Bacaklarına bakıyormuş
gibi geldi Filiz’e. ... ... Filiz güldü:
“İnsanın Bedri gibi kocası olursa ....
-Olan
olmuştu, ... “Öcümü mü alıyorum yoksa!” Öç alınacak biri varsa o Bedri değildi herhalde. Kimdi öyleyse?
Sorular yanıtsız kalıyor, düşünce daldan dala sıçrıyordu. ... Sarhoş gibiydi
... .. bunca engeli göze
alabildiği için. Çocukluğuna dönüyordu sık sık.,
aşağılanmış çocukluğuna. ... .. üstüne
bu suçluluktan bir gölge düştüğünü sezer gibi olduğu için tedirgindi. Ama ok
yaydan çıkmıştı......
-Selim ...
birdenbire tökezledi. Biri itmişti sanki ardından, hem de birkaç kez. Bir taşa
takıldığını sandı önce, ama ...
anlamakta gecikmedi .. ..
10 Ekim 2014 Cuma
İskender *
Kitabı
okudukça; günlük hayatta karşılaşılan insanların
dış görünüşlerine bakarak anlayamayacağımız farklı yaşanmışlıklarının ve madalyonun
ters yüzünü oluşturan zenginliğin
farkına varıyoruz. İnsanoğlu, kendisinin bile tahmin edemeyeceği gelişmelerin
içinde kalabiliyor. Ülkeler değiştiriyor, dünyanın uzak köşelerine
dağılabiliyor.
Elif Şafak’ın
443 sayfalık romanını bir solukta okumanın sırrı yazarının ortaya çıkardığı
eserde gizli. Bir tarafta “içe dönük
gözlemci, sakin tabiatlı, sessiz, bir mağarada yaşayacak kadar münzevi;
zenginliği basit şeylerde, güzelliği yağmur damlasında bulacak mutavazı” hayatlar,
diğer yandan tam tersi karakterler. Hepsi bir arada sizi peşlerinden sürüklüyor.
Roman kahramanlarının yaşadıklarıyla üzülüyor, onlarla mutlu olabiliyorsunuz.
Bu arada
hayat dersleri çıkarmanız da mümkün. Bazı yaşamların “çalışma masası gibi,
düzenli, tertipli ve köşeli olmasını tanıdık buluyorsunuz. Ya ‘takdir edilen’ ya da ‘hor görülen’ şeylerden oluşan bakış açıları ... .. hayata
bakan gözün her şeyi satranç tahtasının siyah-beyaz kareleri gibi algılamasının
zorlukları, aradaki renklerin farkına varamayanların durumu ... diğer tarafta
sadeliğin ötesindeki
dünyasında önemsizmiş gibi görünen her cismin içersinde gizlediği zenginliğin farkına varabilenler, derdin olduğu yerde dermanın da bulunabileceğini bilenler, Hak’ın her yarattığının bir görevi/sırrı olduğunu kabullenenler ... bu âlemdeki her parçanın-parçacığın başkasını geliştirmek, iyileştirmek, değiştirmek için yaratıldığını düşünenler .. .. ne
sivrisineğin ateşböceğinden, ne de pirincin altından önemsiz olduğunu bilenler. Yüce Sarraf’ın tasarladığı kânatı okuyabilenler ... Ademoğulları ve Havva kızlarının tuhaflıkları ... kurtçuğa benzetsen alınanlar, ipekböceğine benzetildiğinde keyif duyanlar, böceklerden iğrenip, parmağına konan uğurböceğini hayra yoranlar, sıçanlardan tiksinip, sincaplara bayılanlar ....
dünyasında önemsizmiş gibi görünen her cismin içersinde gizlediği zenginliğin farkına varabilenler, derdin olduğu yerde dermanın da bulunabileceğini bilenler, Hak’ın her yarattığının bir görevi/sırrı olduğunu kabullenenler ... bu âlemdeki her parçanın-parçacığın başkasını geliştirmek, iyileştirmek, değiştirmek için yaratıldığını düşünenler .. .. ne
sivrisineğin ateşböceğinden, ne de pirincin altından önemsiz olduğunu bilenler. Yüce Sarraf’ın tasarladığı kânatı okuyabilenler ... Ademoğulları ve Havva kızlarının tuhaflıkları ... kurtçuğa benzetsen alınanlar, ipekböceğine benzetildiğinde keyif duyanlar, böceklerden iğrenip, parmağına konan uğurböceğini hayra yoranlar, sıçanlardan tiksinip, sincaplara bayılanlar ....
6 Ekim 2014 Pazartesi
İnanılmaz Tılsım -Bowvayne
Kitabı
okurken, başlangıçta anlamakta zorlanıyorsunuz. Geri dönüp kim kimdi soruna cevap
aradığınız oluyor. Romanda geçen isimler bile tek başına güçlü hafızayı
gerektiriyor; Danny Cloke, Imogene Falconer, Zerafet Teyze, Sırtlan Sarılgan,
Uzun Kuyruklu Pembe Benekli Ev Yıkan Guguk Kuşu, Yarma Oburkafa, Cyril
Atsineği, Hayalet Musallat, Ucuzcu Alin yeri, Toprağın Altı Yayıncılık,
Küçüklere Karşı Kütüphaneciler Kulübü, Mahşerde Manasız Muzırlıklar Mahkemesi,
Karanlık’ın ifritleri, bölge komiseri Ninnish, Feciye Atsineği, Sinsigöz Feciye, Kuşları Koruma
ve Kurtarma Kulübü, Bezelye Kafa, Bayan Safçim, Parşömen Kopyalayıcısı, Bezelye
Kafa, Dokuz Kuyruklu Kedi, Gri Kaz ... Okurken sizi etkileyen bölümler çocuklar için korkutucu olabilir. Yirmili yaşlara yaklaşanlar için ilgi çekici olabilir. .... okunması için gerekçe oluşturabilecek kıs alıntıları paylaşmaya çalışalım;
-Kötü hatıraların nerede bitip kabusların nerede başladığını
anlamak zordu, ama uyuyana kadar Danny'nin zihnindeki her şey koyu bir et suyu kıvamında dönüp durdu. Gün ışığı odaya dolduğunda Danny kendini çok yorgun hissediyordu. Kafası kış uykusuna yatmak üzere olan bir kaplumbağanın hızıyla çalışıyordu. ....
-Zerafet Teyze ..... "Ne olmuş yan?" diye omuz silkti. "Bu konuda yapabileceğin
-Kötü hatıraların nerede bitip kabusların nerede başladığını
anlamak zordu, ama uyuyana kadar Danny'nin zihnindeki her şey koyu bir et suyu kıvamında dönüp durdu. Gün ışığı odaya dolduğunda Danny kendini çok yorgun hissediyordu. Kafası kış uykusuna yatmak üzere olan bir kaplumbağanın hızıyla çalışıyordu. ....
-Zerafet Teyze ..... "Ne olmuş yan?" diye omuz silkti. "Bu konuda yapabileceğin
1 Ekim 2014 Çarşamba
Kadının sevi yaşamı, gelişimi ve bozuklukları *
-Sevi
yeteneğindeki sınırlılığa karşılık kadının, gizemselliğe kaçarak, güzelliğine
ve işvebazlığına sığınarak, kendini yanına yaklaşılmazlığın mağrur halesiyle
kuşatarak, gerek karekter, gerek vücut yapısıyla ilgili diğer pek çok iyi ya da
kötü önlemlere başvurarak erkeği cezbetmenin ve kendisine bağlamanın geçmişte
olduğu gibi günümüzde de üstesinden
geldiği görülür.
-Cezbetme ve kendine bağlamaya yönelik çaba kadında aşırı bir belirginlikle öne
çıkar, gerçek teslimiyet yeteneğindeki
eksikliği saklayıp gizleme amacını güder, çünkü yanlızca masalda değil,
yaşamda da böyle bir davranış cezalandırılır. Oysa gerçek sevgi cezbetip
kendine bağlamaz, sevileni özgür kılar. İster sevi, ister evlilik yaşamının
sağlıklı nitelik taşıyabilmesi için kadının cezbetme, açık ya da gizli
kıskançlık, depresif-mazoşist tutum, üstünlük taslama gibi zincir ve
kelepçelerden vazgeçmesi gerekmektedir. Erkek, tüm karakteri bakımından
zincirlere vurulmaktan çok, özgür yaşama eğilimi gösterir. ...
Ben bu dünyaya nasıl geldim? *
-Bir
önceki bölümdeki duruma eklenen bir şey daha vardır: Çocuğun kendilerine
yönelttiği “Ben bu dünyaya nasıl geldim?” sorusunu yanıtlarken anne ve
babaların hâlâ yaygın olarak başvurdukları yalan. Bütün bunlar bir araya
gelerek anne ve babaların açıksözlülük ve iyiyürekliliğine karşılık çocuktaki
güveni sarsarve dolayısıyla kendilerini büyütüp eğitenlere
Ben bu anne ve babanın çocuğu değilim, çünkü ... *
-Ben
bu anne ve babanın çocuğu değilim, onlar beni mutlaka bir başkasından çaldı, ya
da bir yerde buldu, belki de satın aldılar, çünkü böyle kötü kalpli, acımasız
bir anne ve baba gerçek bir anne ve babasayılmaz. Gerçek anne ve babam da belki
beni terketmiştir, ama
belki benim de bu mutsuzluğumda hiçbir suçları yoktur
onların.
-...
tedavi sürecinde, çocukken bir yaramazlık yaptıklarında anne ve babalarının
örneğin: “Git, geldiğin yere git, seni gözüm görmesin artı!”, ya da ; “Kime
çekmişsin, bilmem ki! Ama anne babana
çekmediğin kuşkusuz. Senin bu halini gören der ki, ya bir çingenesin ya da
sokakta bulunmuş bir çocuk!” gibi sözlerle kendilerini “kapı dışaı” ettiklerini
ne sık işitip duyarız.
Ursula ve Kurt *
-Kadınlar
vardır, asla doğru dürüst kadın olamazlar. Evlenseler, bir kocaya, bir yuvaya
kavuşsalar da yine başaramazlar bunu .....
-Herkes
tarafından sevilen “cici kızlar” olarak kalır. Otuzuna, hatta daha ileri
yaşlara kadar, .... kırkına, hatta daha yukarı yaşlara dek uzanır “cici
yaratıklığın” tümüyle kaybolmamasına özen gösterilir.
-Ama
saçlara ilk aklar düşmeye görsün , bu sözde kadınlar balıklama büyükanne
Kül Kedisi *
-Külkedisi
... .. kötü kalpli üveyanne sahnede
görünür. ... ..yazgıgının şamarları birbiri ardınca kızın yüzünde şaklar;
yazgı, hain üvey kızkardeşeler çıkarır karşısına; canım giysileri yağmalanıp
elinden alınır. Kendisi alay konusu edilir. Çevresinden soyutlanıp mutfakta bir
sürgün hayatı yaşamak zorunda bırakılır. Her türlü angarya işler yığılır
üzerine...
-Külkedisinin
yazgısı Pamuk Prenses’inkine şaşılacak ölçüde akrabalık
Kendi benliğimizden neden kaçarız? *
-..
Bizler kendi iç dünyamızdan, kendi benliğimizden köşe bucak kaçarız. Nedendir
acaba? Hani içimizde hiç hoşa gitmeyecek nesneler taşırız da, onun için
değildir pek. Bilinçdışına itilmiş nesnelere karşı kendimizi savunmak
sitememizden de pek kaynaklanmaz bu. Nedeni, daha çok, varlığımızın mutluluğuna
doğru yaklaşmaya cesaet edemeyişimizdir. Böylece bir girişimi göze alamayız bir
türlü. Ayrıca bunu yapmamıza izin de verilmez. İkili bir izin
Pamuk Prenses *
-Tüm
masallarda yaşamın en büyük doğruları ve gerçekleri saklı yatar; yanlız dış
gerçeğin değil, aynı zamanda ve özellikle iç gerçeğin, yani bilinçdışı
yaşamımızın doğruları ve yanlışlarıdır bunlar. Bizi yöneten ne varsa, hepsi
bilinçdışımızdadır. ...
-...
tıpkı masallardaki gibi kötü hayvanlar ve insanlar, zehirli yılanlar, kurtlar,
ürüyen köpekler, kurbağalar, ejderhalar, kötü kalpli üvey anneler, cadılar,
gulyabaniler, hepsi de
Modern Bir Uyuyan Prenses *
Yirmi
yedi yaşında bir kız; ... .. günün
birinde muayene haneme gelir, düzenli uyku uyuyamamaktan ve karar verme gücünü
tamamen yitirmiş olmaktan yakınır... .. işsiz güçsüz oturmuşhep, seki,z yıldır
nişanlı bulunduğu erkekle bir gün evleneceğini düşleyip durmuştur. Evlenmek
özlemiyle yanıp tutuşmuştur ama bir türlü gerekli adımı atamamıştır. Yüreğini
Uyuyan Prenses *
-Kuşkusuz
el bebek gül bebek büyütülmüş ve insan soydaşlarıyla gerçek ilişkilerden
soyutlanmış bir kızdı uyuyan Prenses. Ne çok kız vardır, uyuyan prensestir her
biri. .... tümü de anne ve babaların tek evladıdır. Evde kalmış ne çok kız,
beri yandan evli ne çok kadın vardır, ömür boyu bir uyuyan prenses aşamnı
sürdürür. Günlük hayatta, ama özellikle psikotrerapistlerin muayenehanelerinde
....; soğuk kimselerdir. Bazıları, cinsel yaşamları
Kurbağa prens*
-Sahip
olmayı amaçlayan sevgi, küçük bir sevgidir. Sevilen kişiyi ileri götürmeyen,
onu diriltip şenlendirmeyen, tersine ondan boyuna isteklerde bulunan, onu
köstekleyen , onu kendisine bağlayan bir sevgiye sevgi denemez. ...
-Kurbağa
Prens masalındaki ...
-..
Diyelim ki, bizim masaldaki “prenses” toplumun üst kesimine mensup bir kızdır.
Hayal
Kadın Psikolojisi – Gustav Graber*
-İsviçreli
psikolog ve psikoterapi uzmanı Dr.Gustav
Graber 1930’lu yılların anlayışını yansıtan çalışmalarını paylaşırken; aşina
olduğumuz masallardaki kadın kahramanların duygu dünyalarını da bizlere açıyor.
Kitabın sayfalarında ilerledikçe “Pamuk Prenses”, “Kül Kedisi”, “Kurbağa Prens”
ve
“Kırmızı Başlıklı Kız”ın sıradan birer çocuk masalı olmadığını, günümüz
kadınlarında da gözlemlenen davranışların arka planında yaşananların
Kadın & soğukluk *
-Kadının,
gelişim yıllarından alıp evliliğe taşıdığı güçlüklerden birisi: Soğukluk. ... .. bu kadının erkekle ilişkisindeki bir
bozukluğun göstergesidir. Kişisel içeriğinde .. ne olursa olsun, soğukluk her
zaman erkeğin cinsel olarak yadsıması demektir. ...
-Kendi
deneyimlerime dayanarak, ben soğukluğun yumuşak huylu olanlarının,
kadınlıkların
Beklentilerin yarattığı çatışmalar *
-Bu
tür iç çelişkilerin kendilerini cinsel alanda daha güçlü olarak ve kolayca dile
getirmesi çok doğaldır. .... Genellikle
dümdüz bir çizgi üzerinde yürüyen insanlar bile cinselliği, çelişik
fantezilerin oyun alanı yapmaya kolayca özenebilirler. Ve bütün bu değişik beklentilerin,
fantezilerin evliliğe de aktarılması çok doğaldır.
-Eğer
eşlerden birisinin ötekiyle olan ilişikleri bozulmuşsa, en derin nefret
kaynakları işte bu
cinsel ilişki olgusundan çıkabilir. ... .. Dolayısıyla
eğer bir başka bir insanı kendimize eş olarak seçseydik, bütün bunların
başımıza gelmeyeceğine kolayca inanırız. Oysa karşı cinse yönelik iç
tutumumuzun belirleyici etken olduğu gerçeğini, bunun balka eşle kuracağımız
ilişkide de benzer bir biçimde dile geleceğini görmezden gelmeye çok yakınız.
Başka bir deyişle sık sık- ya da her zaman- evlilikteki güçlüklerin tümünün
aslan payının, kendi gelişimimizin bir ürünü olarak, kendimize sunarız evlilik
sofrasına. ...
-...
erkeklere özgü bazı eğilimleri göstermek için ... .. karşı cinseyönelik bazı tutumların
çocukluk yıllarında kazanılmış olabileceğini ve kaçınılmaz olarak daha sonraki
ilişkilerde, özellikle evlilikte kendilerini ortaya vuracaklarını, bu
tutumların eşin kişiliğinden nispeten bağımsız olduklarını ....
Evlilik & bardağı taşıran son damla *
-....
çok bilinen doğal bir kaç neden vardır. Bunlar ister Kutsal Kitap’taki insanın
günahkâr olduğu yolundaki görüşleri kabul edelim, ister yarı deli olduğumuzu
ileri süren Mark Twain’e inanalım, ya da daha çağdaş terimlerle bunu bir nevroz
olarak adlandıralım, bizim insan olarak sahip olduğumuzu bildiğimiz insanın
doğal sınırlarından kaynaklanmaktadır. Ve bütün bu farklı görüşler tek bir
istisna tanırlar; Kendimiz. .. evlenme
kararını .. düşünen .. şunu
Aynı insanla uzun süre yaşamak *
-Sorun
yüzeyde oldukça basit- ve çözümsüz- gözükmektedir. Aynı insanla uzun süre yaşama programı
genelde, özellikle de cinsel ilişkiler alanında skıcı ve boğucu bir hava
yaratmaktadır. Dolayısıyla yavaş yavaş soğuma ve kopma kaçınılmaz gibidir. ... .. Monoton ve sıkıcı geçen yıllardan
ötürü evliliğin olanca parlaklığını, canlılığını, ruhunu
Evlilik sorunları *
-Neden
güzel evlilikler böylesine seyrektir? ... Acaba evlilik, ortadan kalkmak üzere
olan bir yanılsama mıdır? Ya da özellikle çağdaş insan onu ayakta tutabilme
gücünden yoksun mudur? Kabul edemediğimiz başarısızlık, evlilik kurumunun
kendisine mi aittir ya da bu, yürümeyeceğine inandığımız zamanki kendi
başarısızlığımız mıdır?
-Neden
evlilik genellikle sevginin ölümü
olmaktadır? Kaçınılmaz bir yasaymış gibi bu
İç dünyamızın çöle çevrilmesi *
-Evlilik
toplumsal bir kurumdur. ... ..
Kayserling, çağlar boyu evlikliklerde yaşanan değişmez mutsuzluğa rağmen
insanları evliliğe itmeyi sürdüren şeyin ne olduğuu sorar. ... .. bizi evliliğe
iten şeyin,... .. Bu nedenle evliliğin başlangıç konumu, yukarıda anılan
bilinçsiz arzuların ağır, tehlikeli yüküyle yüklüdür. Bu arzuların varlığı
ısrarla korunmasını önleyecek bişr yol bulunmadığını, .. .. , bu tehlikenin
şöyle ya da böyle kaçınılmaz olduğunu da
Ketlenmiş kadınlık *
-Kadınlar
arasında .. soğukluğun .. yaygın oluşu, .... .... bütün bu rahatsızlıklraın olmadığı durumda
bilebir ilişki –yani erkeğe yönelik tutum – bozulacak ya da eksik kalacaktır.
... İster ilgisizlik ya da duygusuzlkta, ister aşırı kıskançlıkta , güvensizlik
ya da siiinirlilikte, yersiz zamansız isteklerde, aşağılık duygularında, sevgi
ihtiyacı ya da kadınlarda sıkı fıkı
Kadın Psikolojisi – Karen Horney
-Kitabın
ön sözünde vurgu yapıldığı üzere; Horney’e göre “yaratılış, doğuştan gelen ve
yaşam boyunca değişmeden kalan bir şey değil, tersine beden-çevre iç
etkileşiminin şekillendirebileceği esnek olasılıklara karşılk veren bir şeydir.
Karen Horney(1885-1952)’in kaleme aldığı 308 sayfadan oluşan “Kadın
Psikolojisi” daha çok Freud’un temel teorilerini analiz eden denemeler olarak
yorumlanabilir. Konuya ilgi duymayanlar için pek de
Dur, düşün, konuş! & Dur, düşün, yap! *
-“Dur,düşün,konuş!” ve “Dur,
düşün, yap!” sözlerini slogan haline getirip çerçeveletip duvarlarına
asmalıdırlar. İnsanlar, konuştuklarında karşısındakilere zarar vermemek için,
“Acaba bunu söylersem karşımdaki ne düşünür?” sorusunu kendilerine
sormalıdırlar.
-Bazı
kimseler, karşıdakinin hislerini öenmesemeyip onu sinirlendirdiğinde, kendisini
“gol” atmış gibi mutlu hisseder.
İşte o zaman evlilik, eşler arasında bir iletişm olmaktan çıkıp bir maç ya da
musabaka haline dönüşür.Genetik algoritma *
-Şahsiyet oluşumunda genetik
algoritmaya göre yönelmeler söz konusudur. Kimlik oluşumunu teşkil eden
unsurların %40’ı genler, %40 toplumsal öğretiler, %20’lik oranı da kişinin
kendine kattığı birikimler sonucu meydana gelir.
-Çocuk hayatı öğrenirken anne-babayı
gözlemler ve âdeta kamera gibi kaydeder. Bunun sonucunda genetik programın
sosyal özellikleri biçimlenir. Ergenlik dönemiyle birlikte kendisi
Genetik algoritma *
-Kadın, herhengi bir şeyin işine
yarayıp yaramadığından çok, hoşuna gidip gitmmesine, güzel olup olmamasına
bakar. ... Erkek ise kadından farklı olarak olaylara kâr zarar hesabıyla ve
daha objektif baktığı için hadiselerin
ruhsal hareketlerini anlamakta güçlük çeker. .... mantıkla duygunun kol kola
yürümesi gerekiyor. ...
-Bireyselleşme sürecinin büyük
bir kısmı hormonlarla ilgilidir. .....
kadının genlerine saygı
Kadın ve erkeğin biyolojik yapıları *
-Kadını kadın, erkeği erkek yapan
özelliklerin bir kısmı özaelliklerin bir kısmı genler, bir kısmı da sosyal
öğrenme ile kazanılır. Her iki cinsin de toplumsal rolünün önemli bir bölümü
yaşadığı ortam ve kültürel öğrenme işle ilgilidir. .... cinsiyet kimliğini oluşturan
özelliklerin büyük çoğunluğunun genetik olduğunu biliyoruz.
-Bu durum çocukluktan itibaren
böyledir.
-Meselâ kız çocukları, sözlü anlatım
konusunda erkek çocuklardan daha öndedir. Aynı
Kadınlarda depresyon *
-Depresyondaki kadınların en büyük
sıkıntısı, “anlaşılamamak”tır. Şeklen bakıldığında organları yerindedir.
Hayatları gayet muntazam, maddi ve manevi refahları yerinde olduğundan âdeta
rahatlığın onları sıktığı düşünülür. Depresyondaki bir kadının yakınları ona
”Gez, dolaş, kafanı dağıt, takma kafana, kendi kendinin doktoru ol.” gibi
telkinlerde
Annelik hüznü *
-Doğumdan sonraki iki haftada
kadınların %70’inde hafif, orta ve şiddetli olmak üzere farklı oranlarda
duygulanım değişiklikleri yaşanır. Hafifi üzüntü, ağlamanın yanında artan
korkular, bunun belirtileridir. Anne, aile ğüyelerinin yardımına ihtiyaç duyar.
-“Annelik hüznü” olarak da
tanımlanacak bu dönem doğaldır. Doğum gibi güç bir olayın
Doğum sonrası depresyonu *
-Son
yapılan araştırmalar, bebeklerin anne karnındayken duygusal hafızalarının
çalıştığını, annesi tarafından istenen ve sevilen çocukların daha sağlıklı
geliştiğini ve büyüdüğünü göstermektedir. Doğum sonrası annenin bebeğe
dokunması ve yakın olmasının çok önemli olduğu anlaşılmıştır. Darwin’in “Anne
çocuk arasındaki savaşı anne kazanmalıdır; çocuk
Zihinsel farklılılar & kadın-erkek *
-....
“trafik canavarı” dediğimiz tiplerin daha çok erkekler arasın dan çıktığını,
gebelik park yeri kazalarını en çok kadınların yaptığını ... biliriz.
Kadınların arabaları geri geri ve geri paralel etmede başarısız olmaları, onların
beyinlerinden kaynaklanıt. Mekândaki algı becerisi, beyinde cismin uzaydaki
yeini algılamayla ilgilidir.
-Yine
dokunma duyusu da, cildi erkeklere nazaran yumuşak ve duyarlı olan kadınlarda
daha
İçtenlik *
-Doğru
bir şekilde tartışmayı bilmemeleri,
-Evliliği
monotonluktan kurtarma çabalarının yetersiz oluşu,
-Tarafların
birbirlerini değiştirmeye çalışmaları,
-Cinsel
problemlerini konuşmamaları,
-Para
sıkıntısı gibi sorunlar evlilikte mutluluk puanını düşüren durumlar gibi
Bağışlayıcı olmak *
-Başkasının
hatası yüzünden kalbi kırılan kişi “sen
dili”yle değil, “ben dili”yle
konuşmayı başarmalıdır. Semavi bağışlayıcılık idealdir, ancak herkes bunu
başaramaz. Bağışlamayı zamana bırakan insan, karşı tarafı suçlayıp yargılamak
gibi kolay bir yol yerine kendini
Kadın-erkek & farklar *
-....
Kadınlar tek konu üzerinde daha iyi yoğunlaşırlar.
-Erkeğin
10 dakikada yaptığı plânı, kadın 15 dakikada yapar.
-...
Kadınlar... alış veriş sırasında güzel elbise gördüklerinde, mağazanın önünde
dakikalarca kalabilir, televizyonseyrederken spikerin anlattıklarına değil,
giyindiklerine dikkat ederler. .... Uzun vadeli plân yapmakta zorlanırlar.
-İnsan
bir otobüs yolculuğunda nasıl ki yolcu olduğunu unutmaz, otobüsün sadece
kendine
Hayatımızın doğal parçaları & engeller-sorunlar *
-Kişilik
tiplerinin bazılarında “zordan kaçma” eğilimi vardır. Bunlar, engellerin
hayatın bir parçası olduğunu düşünmezler. Hâlbuki, kötü olan engeller değil,
tembellik ve zorluğu aşmak için çaba sarf etmemektir. Meselâ yol inşaatlarında
projesi çizilen çalışma devam ederken, umulmadık bir kaya ya da beklenmedik
.... çıkabilir. Ama bu sebeple yol
Tipler *
-.... lüzum gördüklerinde istediklerini yaptırmak için ağlarlar. Bu ağlama karşısında hemen yumuşayıp teslim olunursa, bundan sonra kadın erkeği istediği noktaya götürecektir. Bu tip kadınlarla karşılaşan erkekler, onlara nazikçe mendil uzatmalı, fakat kendileri doğru bildiklerini yapmalıdırlar.
-İnciten
insanlarla yaşayanlar, kendilerini karşı tarafın isteklerini yerine getirmeye
ve
Son karar verici kadın & erkek *
-Bazı
erkekler, eşlerinin her yaptığı işe karışırlar. Evin düzeninden yemeğin ve
sofranın biçimine kadar hep son kararı veren taraf olmak isterler. .... bazı
kadınlar, eşlerine annelik yaparlar. Diş fıçalamalarından “Cüzdanını aldın mı?”
demeye kadar sürekli müdahale içindedirler. Bu iyi niyetli çabalar karşı tarafı
.... rahatsız eder. Ev hayatında kadın, dışarıdaki
Psikolojik duvar *
-Erkek
olgunlaştıkça almayı değil vermeyi öğrenir ve vermekle başarılı olacağını
görür. Duyguların önemini kavrar, estetik değerleri ciddiye alır. ....
-Kadın
olgunlaştıkça yeni verme stratejileri geliştirir. İstediklerini alabilmek için
mantıklı yaklaşımlar ve zamanlamalar bulur. .... Düşüncesiz duygunun mutlu
etmeyeceğini öğrenir. Ayrıca
Üzüntü anında kadın & erkek *
-Üzüntü
anında erkeğin ve kadının beyni farklı çalışır. Erkek sessizleşir, kabuğuna
çekilir, konuşmak yerine düşünmeyi tercih eder. Bir çözüm bulduğunda
sessizliğini bozar. Kabuğuna çekilme,gazete okuma şeklinde olabilir.
-Bu
arada kadın kendisinin dinlenilmediğini zanneder. ... üzülen kadın,
rahatlamayı, güvendiği birisini arayarak sorunlarını konuşmakta bulur.Kadınlar
kendilerini
Kadın-erkek & psikolojik ip uçları *
-Kadınların
erkekler konusunda en çok dile getirdikleri yakınma, erkeklerin onları
dinlemediği ve anlamadığı hususudur. Kadının ilişkideki önceliği, paylaşmak ve
yakınlık hissetmektir. Erkeğin önceliği ise yetenekli, yeterli ve güçlü
olduğunu hissetmesidir. Erkekler doyumu başarıda ve sonuç almada bulurken,
kadınlar paylaşma, değer verilme ve
Sevgi dili *
Kişilik
yapılarındaki farklılıklar kadın erkek arasında oldukça belirgindir. .... İki
cinsin de karşı tarafın kendisinden farklı olması gerektiğini bilmesi,
ilişkinin sağlıklı olması için ilk adımdır. Aksi takdirde bizim hissettiğimizi
onun da hissetmesini veya bizim istediğimizi istemesini arzularız. Bu ise ne
mümkündür, ne de doğru ve gerekli. Çünkü insanlar tek tip
Kadın Psikolojisi **
-Günümüz
insanının iletişim problemleri gittikçe daha çok gündem oluşturmaktadır. Aile
içi sorunların yeri ise özel bir yere sahip bulunmaktadır. İnsanların
biribirlerini anlaması ve karşı tarafa daha bir anlayışla yaklaşması için karşı
cinsin tanınmasını ön plana çıkarmaktadır. Nevzat Tarhan’ın bu kitabını
okumanız için gerekçe oluşturabilecek
kısa alıntılar ve
Kadın Psikolojisi
Kitapçılara
gidildiğinde, “psikoloji” raflarında her konunun psikolojisi ile ilgili
kitaplar arasında “Kadın Psikolojisi” başlıklı kitap çeşitleri dikkati çeker.
Aynı durum “Erkek Psikolojisi” için geçerli mi? Kitap evlerinin raflarında
bulamayabiliriz. Bu durum belki de ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır.
“Kadın
Psikolojisi” başlığı altında kaleme alınan üç ayrı kitap içindeki kısa
alıntıları
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)