-Kadını kadın, erkeği erkek yapan
özelliklerin bir kısmı özaelliklerin bir kısmı genler, bir kısmı da sosyal
öğrenme ile kazanılır. Her iki cinsin de toplumsal rolünün önemli bir bölümü
yaşadığı ortam ve kültürel öğrenme işle ilgilidir. .... cinsiyet kimliğini oluşturan
özelliklerin büyük çoğunluğunun genetik olduğunu biliyoruz.
-Bu durum çocukluktan itibaren
böyledir.
-Meselâ kız çocukları, sözlü anlatım
konusunda erkek çocuklardan daha öndedir. Aynı
zamanda, oyunu yapılandırma, iş
birliği yapabilme konularında da erkek çocuklardan daha üstün oldukları.....
-Kızların “dişilik özellikleri”
diyebileceğimiz sevimli, sıcak kanlı olma, romantik duygularının baskın olması,
fare, böcek ve yılan gibi hayvanlardan korkmaları, kalıtım sebebiyledir.
-Erkek çocuklarının genlerine doğuştan
yazılan sertlik, dikbaşlılık, kolay kolay yola gelmeme ve heyecanlarına ket
vurma gibi farklı özellikler görürüz.
-İncelemeler, kız ve erkek
çocuklarındaki bu farklılıkların biyolojik yapıyla ilgili olduğunu ve buna bağlı olarak oyun
çeşitlerinin de değişitiğini gösteriyor.
Kız çocuklarının romantik duygularını daha çok ön plana çıkaran
bebeklerle evcilik oyunları oynamaları, erkek çocukların ise daha çok
saldırganlık içeren oyunlar oynamaları, biyolojik faktörlerle açıklanmaktadır.
Bu durum, evrimsel psikoloji açısından
şöyle ifade edilmektedir. İnsanlığın ilk çağlarında erkek ava çıkıp av etiyle
ailesini beslemek zorundayken, kadın anne rolünde ve çocuklarını koruyup
kollamak zorundaydı. Babanın evde olmadığı durumda annenin en ufak bir ses ve
gürültüde tedbir alabilmesi için fazla cesaretli olmaması, hatta korku
duygusunun gelişmiş olması gerekiyordu. Aksi taktirde çocuğu koruması mümkün
değildi. Buna mukabil erkeğin
saldırgan bir yapıya sahip olması, avcı
karekterinin gereği olarak görülüyordu. Daha sonra kültürler oluştukça sosyal
roller ortaya çıktı.
-Biyolojik bir özellik olarak herhangi
bir kültürel olguda erkeğin olaya ilk yaklaşımı mantıki olurken, kadının bakış
tarzını duyguları belirler. ...
-İki cinsin başarılı oldukları zekâ
alanları biribirinden farklıdır. Kadının dil zekâsı ve sosyal zekâsı daha
yüksekken erkeğin sayısal zekâsı daha gelişkindir. Bunlar genetik
özelliklerdir, fakat geliştirilmeleri şarttır. Herkes kendi yeteneğini ilerleterek
aradaki uçurumları kapatabilir.
-Bu durum, boş bir kağıda yazı yazmaya
benzer. Bu noktada biyolojik olarak kadın ve erkeğin eşit olduğunu söylemek
yanlıştır. Fakat biri diğerinden üstün değil, iki cins birbirinden farklıdır. Bir elmanın yarısı gibi ... Kadın kadın
olduğu için aşağı, erkek de âlâ değildir. Bir bütünün tamamlayıcısı gibi kadın ve erkek birbirinin tamamlayıcısıdır.
Kadın Psikolojisi–Prof.Dr. Nevzat Tarhan*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder