1 Ekim 2014 Çarşamba

Kadın Psikolojisi – Karen Horney

-Kitabın ön sözünde vurgu yapıldığı üzere; Horney’e göre “yaratılış, doğuştan gelen ve yaşam boyunca değişmeden kalan bir şey değil, tersine beden-çevre iç etkileşiminin şekillendirebileceği esnek olasılıklara karşılk veren bir şeydir. Karen Horney(1885-1952)’in kaleme aldığı 308 sayfadan oluşan “Kadın Psikolojisi” daha çok Freud’un temel teorilerini analiz eden denemeler olarak yorumlanabilir. Konuya ilgi duymayanlar için pek de
sürükleyici olduğu iddia edilemez. Horney yaptığı analizlerde ikna edici tespitler olduğu kadar ve davranış bozukluğu gösteren hastalarına ilişikin olan ve kültürümüzün sınırlarını aşan yorumlar da yapıyor.  Özellik arzeden özet alıntılar:
-... Simmel, bu tarihsel gerçekleri görmenin bu denli güç olmasına neden olarak şunları söylüyor: İnsanlığın erkek ve kadın doğası konusunda yaptığı değerlendirmelerde kullanılan ölçütler, “Cinsler arasındaki farklılıktan kaynaklanan doğal ölçütler olmayıp, temelde kendi içinde erkeksidirler... ... , çünkü “insan” kavramıyla “erkek” kavramının ilkel özdeşleşmesibu tür bir uygarlığı var olmaktan alıkoyar. Kaldı ki, birçok dilde bu, her iki kavram için aynı sözcüğün kullanılmasına neden olmuştur. ...
-..pek çok alandaki yetersiz, önemsiz başarılar küçümseyici bir tavırla “kadınca” diye adlandırılırken, kadınların gerçekleştirdiği büyük ve göze çarpan başarıların bir övgü anlatımı olarak “erkekçe” diye adlandırılmasının nedeni budur.
-Bilimin tamamı ve değerlendirmeler gibi, kadın psikolojisi de son günlere dek sadece erkeklerin bakış açısından ele alınmıştır. Erkeğin nesnel geçerliliğe neden olan avantajlı bu durumunu, onun kadına yönelik öznel, duygusal ilişkilerine bağlanması kaçınılmazdır ve Delius’a göre günümüz kadın psikolojisi, aslında erkeklerin isteklerinin ve hayal kırıklıklarının bir güvencesine karşılık gelmektedir.
-Bu durumdaki çok önemli bir başka etken de kadınların, kendilerini erkeklerin arzularına uyarlamaları ve bu uyarlamayı kendi doğalarıymış gibi algılamalarıdır. Başka bir deyişle, kendilerini erkeklerin arzularının, isteklerinin gözüyle görmüşler; bilinçsiz olarak erkeksi güdülenişine boyun eğmişlerdir. ...
-... sorun bugün analiz bize tanımladığı kadarıyla kadın evriminin erkeksi ölçülerle hengi oranda yargılandığı ve bu nedenle bu yargılamanın, kadının gerçek doğasını belli bir kesinlikle dile getirmekten ne denli uzak olduğudur.
-...Simmel, “Toplumsal açıdan erkeğe daha çok önem verilmesini belki de erkeğin güç üstünlüğünden kaynaklandığını” ve tarihsel açıdan cinsler arasındaki ilişkinin kabaca sahip-köle ilişkisi olarak tanımlanabileceğini söyler. Her zaman olduğu gibi burada da “sahibin ayrıcalıklarından birisi, her zaman sahip olduğunu düşünmek zorunda kalmaması, buna rağmen kölenin, köle olduğunu hiçbir zaman unutmamasıdır.” ...
-Aslında bir kız doğuştan başlayarak, sürekli olarak erkeklik kompleksini kamçılayan bir deneyimle – ister acımsızca, ister sevecenlikle dile gelsin, kaçınılmaz olarak – aşağılık bir yaratık olduğu inancıyla karşı karşyadır.
-... Uygarlığımızın bugüne dek gelen tümüyle erkeksi yapısı yüzünden bütün sıradan uğraşlar erkekler tarafından kapışıldığı için, kadınlar için gerçekten kendi doğalarını doyuracak bir yüceltmeye ulaşmak sanıldığından daha zordur. Bu da, erkeklere özgü işlerde onların yaptıklarının aynısını doğal olarak yapamamalarından ötürü ve bu başarısızlık gerçekten aşağı yaratıklar olmanıngerçek bir temeli varmış gibi algılandığı için, aşağılık duygularını etkiliyor olabilir.
-Toplumda kadınların pratik olarak geri planda bıraılmasının, kadınlıktan kaçışa yönelik bilinçdışı güdülerini ne denli büyük ölçüde güçlendirip pekiştirdiğini kestirmek olanaksızmış gibi geliyor. ...

* Kadın Psikolojisi – Karen Horney

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder