Kitabı
okudukça; günlük hayatta karşılaşılan insanların
dış görünüşlerine bakarak anlayamayacağımız farklı yaşanmışlıklarının ve madalyonun
ters yüzünü oluşturan zenginliğin
farkına varıyoruz. İnsanoğlu, kendisinin bile tahmin edemeyeceği gelişmelerin
içinde kalabiliyor. Ülkeler değiştiriyor, dünyanın uzak köşelerine
dağılabiliyor.
Elif Şafak’ın
443 sayfalık romanını bir solukta okumanın sırrı yazarının ortaya çıkardığı
eserde gizli. Bir tarafta “içe dönük
gözlemci, sakin tabiatlı, sessiz, bir mağarada yaşayacak kadar münzevi;
zenginliği basit şeylerde, güzelliği yağmur damlasında bulacak mutavazı” hayatlar,
diğer yandan tam tersi karakterler. Hepsi bir arada sizi peşlerinden sürüklüyor.
Roman kahramanlarının yaşadıklarıyla üzülüyor, onlarla mutlu olabiliyorsunuz.
Bu arada
hayat dersleri çıkarmanız da mümkün. Bazı yaşamların “çalışma masası gibi,
düzenli, tertipli ve köşeli olmasını tanıdık buluyorsunuz. Ya ‘takdir edilen’ ya da ‘hor görülen’ şeylerden oluşan bakış açıları ... .. hayata
bakan gözün her şeyi satranç tahtasının siyah-beyaz kareleri gibi algılamasının
zorlukları, aradaki renklerin farkına varamayanların durumu ... diğer tarafta
sadeliğin ötesindeki
dünyasında önemsizmiş gibi görünen her cismin içersinde gizlediği zenginliğin farkına varabilenler, derdin olduğu yerde dermanın da bulunabileceğini bilenler, Hak’ın her yarattığının bir görevi/sırrı olduğunu kabullenenler ... bu âlemdeki her parçanın-parçacığın başkasını geliştirmek, iyileştirmek, değiştirmek için yaratıldığını düşünenler .. .. ne
sivrisineğin ateşböceğinden, ne de pirincin altından önemsiz olduğunu bilenler. Yüce Sarraf’ın tasarladığı kânatı okuyabilenler ... Ademoğulları ve Havva kızlarının tuhaflıkları ... kurtçuğa benzetsen alınanlar, ipekböceğine benzetildiğinde keyif duyanlar, böceklerden iğrenip, parmağına konan uğurböceğini hayra yoranlar, sıçanlardan tiksinip, sincaplara bayılanlar ....
dünyasında önemsizmiş gibi görünen her cismin içersinde gizlediği zenginliğin farkına varabilenler, derdin olduğu yerde dermanın da bulunabileceğini bilenler, Hak’ın her yarattığının bir görevi/sırrı olduğunu kabullenenler ... bu âlemdeki her parçanın-parçacığın başkasını geliştirmek, iyileştirmek, değiştirmek için yaratıldığını düşünenler .. .. ne
sivrisineğin ateşböceğinden, ne de pirincin altından önemsiz olduğunu bilenler. Yüce Sarraf’ın tasarladığı kânatı okuyabilenler ... Ademoğulları ve Havva kızlarının tuhaflıkları ... kurtçuğa benzetsen alınanlar, ipekböceğine benzetildiğinde keyif duyanlar, böceklerden iğrenip, parmağına konan uğurböceğini hayra yoranlar, sıçanlardan tiksinip, sincaplara bayılanlar ....
Romandaki
heyecan verici-sürükleyici derslerle dolu hayatlar ... basit ayrıntılarda sırlar
dünyasına açılan kapılar ....romanın okunması gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder