1 Ekim 2014 Çarşamba

Pamuk Prenses *

-Tüm masallarda yaşamın en büyük doğruları ve gerçekleri saklı yatar; yanlız dış gerçeğin değil, aynı zamanda ve özellikle iç gerçeğin, yani bilinçdışı yaşamımızın doğruları ve yanlışlarıdır bunlar. Bizi yöneten ne varsa, hepsi bilinçdışımızdadır. ...
-... tıpkı masallardaki gibi kötü hayvanlar ve insanlar, zehirli yılanlar, kurtlar, ürüyen köpekler, kurbağalar, ejderhalar, kötü kalpli üvey anneler, cadılar, gulyabaniler, hepsi de
büyülenmişliklerinden kurtarılır. Hayatta bizim başımıızı sürekli dertlere sokan bu kahredici güçler, her fırsatta bizim yardımımıza koşan nesnelere dönüşür. En değerli şeylei ele geçirmemizi sağlayacak yetenekle bizi donatırlar.
-Doğum travmasıyla temel yapısı bakımından ortaya çıkan ben’imiz, masllardaki büyülenmişliklere  ... benzer bir durumda bulunur, sökonusu durumdan da ancak ruhun derinliklerinde saklı yatan güçlerin uyandırılıp etkinlik kazandırılmasıyla kurtarılabilir. ... Sen kendi iç dünyanı ele geçir, onu esenliğe kavuştur bir kez. Dış dünyayı, örneğin sana göre sevgiliyi, mutlu bir yaşamı da elde edersin o zaman.
-Uyuyan Prenses, yüz yıl süren uykusu sırasında sağlıklı bir değişim geçirir. Erkek karşısındaki korkusunu ve erkeğe karşı kendini savunma girişimlerini, ona karşı içinde beslediği intikam duygusunu”tüm boyutlarıyla” yaşar, yener hepsini ve olgun bir kadın olup çıkar.
-Aynı durum, yedi dağın ardındaki büyük ormanda, yedi cücelerin yanında Pamuk Prenses’in de başına gelir. İki rakip; üvey anne ve Pamuk Prenses arasındaki savaş, Pamuk Prenses’in yenilgisiyle sonuçlanır. Pamuk Prenses ormanda öldürülmesi için avcının eline teslim edilir. Tıpkı Uyuyan Prenses’te olduğu gibi, buluğ çağında ilk kan akacaktır. Kanı akıtan bir erkek değil, avcıdır bu kez. Ne var ki avcı, Pamuk Prenses’e kıyamaz, salıverir onu.  Pamuk Prenses de dağların ardına kaçar, yedi cücelere, bizim ruhumuzun, bizim bilinçdışımızın simgesini oluşturan yer altındaki bu yaratıkların yanına varıp onlara hizmet eder. Evden uzakta yaşadığı süre içinde alabildiğince tehlikeli pek çok sınavdan geçer. Peşini bırakmayan üvey annesini üç kez yaşlı bir kadın kılığında karşısında bulur. ....
-Her üç sınavda da Pamuk Prenses kendini beğenmişliğin ve boş heveslerine (ayakkabı bağı, tarak, elma) yenik düşer ve hak ettiği cezayı görür. Ama ruhunun temelinde saklı yatan, özben’den kaynaklanan ve masalda kendilerine hizmet ettiği cüceler kılığında boy gösteren iyi güçler imdadına yetişir.Sonunda prens de görünmekte geç kalmaz ve Pamuk Prenses kraliçeliğe yükselir. Üvey annesi ise hak ettiği cezaya çarptırılır.
-Anne ve kız rakiptir birbirine. Masallarda kin, özellikle kötü (üvey) annenin üzerine yansıtılır. Uyuyan Prenses masalında da böyledir; masalda unutulup şölene çağılmayan on üçüncü peri, anneyi hedef tutan kıskançlık ve kin duygularını simgeler. Kral kızının kulede başına gelen kazadan sorumlu yaşlı örücü kadın da yine anneye karşı duyulan kin ve nefretin kamufle edilmiş dışavurumudur.
*-Pamuk Prenses’te kızına rakip olan kötü kalpli annenin tüm bayağılığı, üvey annenin şahsında gayet açık seçik göz önüne serilir. İyi kalpli anne hayatta değildir artık. Masalda yaşam öyküsü anlatılan Pamuk Prenses’in doğumunda ölür. Yoksa ane katili midir Pamuk Prenses? Adeta canına kastedip, Pamuk Prenses’in hepsinden ancak kıl payı yakayı kurtarabildiği bütün korkunç olaylar, ruhundaki suçluluk duygusunun yatışmasını sağlamak için kızın kendi kendisine verdiği cezalar olmasın sakın? Ve gerçekten de öyledir. Peki, ya Pamuk Prenses’i öldürmesi istenen avcı? Kızın tebdili ıyafet etmiş babası mıdır yoksa? Karısının bir dediğini iki etmeyen kılıbık bir babayı mıyansıtmaktadır? Pamuk Prenses masalında bu baba sanki hiç yaşamıyormuş gibi ele alınır. Yanlız bir tek yerde söz açılır kendisinden: Aradanbir yıl geçer geçmez kral tutmuş, başka bir kadınla evlenmiş.” Peki, bunu nasıl yapabilmiştir. Kadının ağına yakalanmış olmalıdır mutlaka; ikinci kadınla evlenirken kızı Pamuk Prenses’i hiç umuramamıştır, evlendiği kötü kalpli tarafından büyülenmiştir çünkü. Anlaşılan zayıf karakterli biridir! Hatta kadının kışkırtmasına kulak vererek, onu isteğiüzerine öz yavrusunu kıymaya kalkar!
-İşte gündüz ve gece düşlerinin Pamuk Prenses’in ruhunu böylesine işgenceler içinde kıvrandırdığı düşünülebilir. Öz kızını öldürme girişimi, bu inanlımaz masalda dile getirilen özyaşam öyküsünde isteristemez kamufle edilerek avcının üzerine aktarılır. Ve orman derinliklerinde, zalim babanın yüreğinde yeniden insanlık duyguları uyanır, sevgi deilse bile acıma duygusu duyar kızına karşı.
-... Doris yirmi yaşındaydı ....ilk çocukluktan kaynaklanan anılardan biri bir türlü yakasını bırakmıyordu Doris’in. ...

Kadın Psikolojisi–Gustav Graber*

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder