1 Ekim 2014 Çarşamba

Kendi benliğimizden neden kaçarız? *

-.. Bizler kendi iç dünyamızdan, kendi benliğimizden köşe bucak kaçarız. Nedendir acaba? Hani içimizde hiç hoşa gitmeyecek nesneler taşırız da, onun için değildir pek. Bilinçdışına itilmiş nesnelere karşı kendimizi savunmak sitememizden de pek kaynaklanmaz bu. Nedeni, daha çok, varlığımızın mutluluğuna doğru yaklaşmaya cesaet edemeyişimizdir. Böylece bir girişimi göze alamayız bir türlü. Ayrıca bunu yapmamıza izin de verilmez. İkili bir izin
verilmeyiştir bu: Bu kez içten kaynaklanır, bir üst-ben vardır içimizde (Freud), ben’e egemen bir çeşit şeytansal güç vardır, bizi kollar durur, “yüzümüze indirilecek bir tokadı” hazırda bulundurur hep; mutluluğun o büyük nimetlerine yaklaşmaya görelim, tokadı hemen yüzümüzde hissederiz.
-Bizi mutluluğa kavuşmaktan alıkoyan bu güce övgü olarak insanlık tarihinin yapraklarına neler kaydedilmemiştir! Bu ne  çok ululanıp yüceltilişidir acının. ... gerçek dindarlığın, gerçek uygarlığın soylu aracısıdır acı. Bu da işte söz konusu yasağın öbür yüzünü oluşturur: Özben’imizin mutluluğunu yaşamak iznini bize  vermeyen yanlız kendi içimizdeki üst-ben değildir, çevre de böyle bir yasakla çıkar. Sanki bir dış-ben oluşturur çevre ve üst-ben gibi, onun kadar kıskançlık, onun kadar çekememezlikle acı verir ve ıstırabın zincilerinden insanların kendilerini kurtarmasına  göz yummak istemez.
-Ama kurtuluşun mucizesi... ... ruhumuzun karanlık kuyularına gizlenmiş yaşam ve mutluluğa düşman ben-güçleri’nin yıkılmasıdır ki, üzerindeki örtüyü kaldırıp gerçek varlığımızı açığa çıkarırı.

Kadın Psikolojisi–Gustav Graber*

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder