Oktay Rıfat,
1970’li yılların İstanbul’unda yaşanmış
sıra dışı öyküsünü satırlara dökmüş. Kitabın giriş bölümündeki
“azgelişmiş toplum analizi” romanın kendisi kadar ilginç. Romanı okurken
“Anadolu insanı içinde bunlar da mı var?” diye sorabilirsiniz. Yanıtınız “evet”
de olsa “hayır” da olsa; roman kahramanı Filiz’in uç noktalardaki yaşam öyküsü
ustalıkla kelimelere yansıtılmış. ... Kitabı okurken; çocukluk yıllarında
yaşananların yetişkinlik dönemindeki etkilerini de görebilirisiniz....
-Filiz
koltuğa oturdu, ayaklarını uzattı. Açılan eteklerini kapamak gereği duymadı. Bu
yarı çıplak haliyle Selim’in hoşuna gideceğini
düşünüyordu belki de. ... Selim başını çevirdi. Bacaklarına bakıyormuş
gibi geldi Filiz’e. ... ... Filiz güldü:
“İnsanın Bedri gibi kocası olursa ....
-Olan
olmuştu, ... “Öcümü mü alıyorum yoksa!” Öç alınacak biri varsa o Bedri değildi herhalde. Kimdi öyleyse?
Sorular yanıtsız kalıyor, düşünce daldan dala sıçrıyordu. ... Sarhoş gibiydi
... .. bunca engeli göze
alabildiği için. Çocukluğuna dönüyordu sık sık.,
aşağılanmış çocukluğuna. ... .. üstüne
bu suçluluktan bir gölge düştüğünü sezer gibi olduğu için tedirgindi. Ama ok
yaydan çıkmıştı......
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder