24 Temmuz 2014 Perşembe

Medreseler*

-Bir nevi ilahiyat fakültesi ya da yüksek okul özelliği taşıyan ve Müslüman yüksek eğitiminin ana merkezi durumundaki medreseler; .... başlangıçta ilk ve orta dereceli eğitim .... IX-X. yy’da camilerde ya da camilere bağlı olarak yüksek eğitim programları uyguluyorlardı; bunlar esas olarak din bilimleriyle ilgiliydi.
-Medresenin klasik biçimiyle ortaya çıkışı XI. yy’da .... kimi zaman bir camiye bağlı, kimi zaman
kendi içinde mescidi bulunan bağımsız bir yer olurdu.
-Sonraları .... örgütlü yüksek okul halini almıştır..... ileride onlar da Batı’daki kolej ve üniversiteler gibi eğitimli sınıfın oluşması sürecinde önemli bir rol üstleneceklerdi.
-.... profeyonel din adamlar da devlette hizmet almak konusunda daha istekli hale gelmişlerdi. Osmanlı İmparatorluğu’nda Müslüman din adamları, hiç şüphesiz fethettikleri ülkelerde gördükleri Hristiyan dini örgütlerinden kısmen esinlenerek, hükümet sisteminin bir parçası halini almışlardır. Müftüle ile kadılar, devletin atamış olduğu ve kendilerine bir yetki alanı verdiği memurlardı.
-Din adamları, bu noktada askeriye ve bürokrasinin yanı sıra imparatorluk yönetiminin üçüncü kolu durumundalardı. ....
-Ulemanın devlete yaklaşması kaçınılmaz olarak halktan uzaklaşmasına yol açıyordu. .... Sıradan müslümanlar için ulemanın yerine çok daha farklı bir dindarlığın temsilcileri olan Sufi şeyhler geçti. Ortaçağ sonlarında sufiler .... tarikatlar halinde örgütlenmişlerdi. “Derviş” olarak da bilinen tarikat liderleri ve üyeleri , konvansiyonel İslamiyet’in birçok eksikliklerini gideriyorlardı. Derviş törenleri ve toplantıları .... insani gereksinimler için mücadelede yardım ve dayanışma sağlıyordu.-

Ortadoğu – Bernard Lewis*

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder