24 Temmuz 2014 Perşembe

Osmanlı’yı çöküşe götüren yol ıı*

-Tarihteki diğer önüm noktaları gibi İslamiyet ile Hristiyan dünyası arasındaki güç ilişkisindeki dönem noktasını kesin olarak belirlemek güçtür.
-Viyana surlarını kuşatmış bekleyen Türk orduları altmış günün ardından 12 Eylül 1683’te çekilmeye başladılar. Bu, Türkler’in Viyanayı almak üzere ikinci kuşatmaları ve yenilgileriydi. İki
kuşatma birbirinden çok farklıydı. 1529 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın orduları ilk kez Viyana surlarına gelmişler, tüm Güneydoğu Avrupa’yı ele geçirmişlerdi. Artık Hristiyan dünyasını tehdit eden yüzlerce yıllık fetih dalgasının zirvesindeydiler.
-Türkler düzenli olarak çekilmişlerdi ve kesin bir yenilgi yoktu. Kuşatma ile Habsburg ve Osmanlı imparatorları arasında, Macaristan’ı, dolayısıyla da Orta Avrupa’yı hakimiyet altına alma mücadelesinin verildiği yüz elli yıllık bir pat durumu başlamıştı.
-Ancak, ikinci kuşatma ile beraberindeki yenilgi, çok daha farklıydı. Türk ordularının Viyana’dan çekilmesinin ardından başka yenilgiler de gelmiş, birçok eyalet ve şehir kaybedilerek Osmanlı orduları bozguna uğramıştı.
-26 Ocak 1699’da Karlofça Anlaşması imzalandı. Bu anlaşma ile yanlızca Osmanlı ve Habsburg imparatorlukları arasında değil, genel anlamda Hristiyan ve İslam dünyaları arasındayeni bir aşama başlamış oldu.
-Dönüşümü anlamanın hükümlerinde ve pazarlıklarında görmek mümkündür.
-Avrupa’ya yayılmalarının ilk aşamalarında asıl anlamıyla anlaşma yapmak söz konusu değildi;  bunlarda da bazı görüşmeler yapılırdı ve zafer kazananların yenilenlere dayattıkları şartları gündeme gelirdi.
-İlk olarak 1606’da Zitvatorok’ta düşmanla eşit koşulda görüşme yapmışlardı ama Karlofça’da daha dramatik bir değişiklik meydana gelmişti. Osmanlılar .... düşmanlarının belirlediği şartlara göre imzalamışlardı.
-Yeni bir taktik olarak .... özellikle İngiltere ve Hollanda olmak üzere Batı Avrupa devletlerinden yardım istemişlerdi.
-Yeni askeri ilişkilere dayalı bu yeni diplomasi, daha sonraki yüzyıllarda örnek teşkil etmiştir.
-Osmanlılar durumun fakındaydılar. .... neden yenildiklerini tartışıyorlardı.
-Bu tartışmaya XVIII. yy başlarında resmi çevrelerde başlandı, uzunca bir süre entelektüellerin dar çerçevesinde kaldı. Halkın büyük bölümü, çoğunlukla da iç eyaletlerde yaşayanlar, dünyanın değişen durumundan habersizdi.  Tartışma zamanla üst sınftaki halk, Türkler ve Müslüman dünyasına yayıldı.
-Önce Rus, sonra da Batı Avrupa’da ordularının ilerlemeyi sürdürmelei, çok fazla müslüman toprağının Avrupa egemenliğine girmesi ve İslam ülkelerinin aleyhine olan ticari gelişmelerle, değişimin daha da güçlü bir şekilde farkına varılmaktaydı.
-Ortadoğu pazarları, Batı’nın verimli üretimi ve Batı sömürgeleriden ucuza mal olan  tekstil ve başka ürünlerle dolduruluyordu.
-Eskiden Ortadoğu’nun Batı’ya ihraç ettiği pamuk, kahve ve şeker gibi ürünler, bunları sömürgelerden sağlayan Batılı tüccarlar aracılığıyla Ortadoğu’ya ihraç ediliyordu.

Ortadoğu – Bernard Lewis*

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder