-Tarihteki
diğer önüm noktaları gibi İslamiyet ile Hristiyan dünyası arasındaki güç
ilişkisindeki dönem noktasını kesin olarak belirlemek güçtür.
-Viyana
surlarını kuşatmış bekleyen Türk orduları altmış günün ardından 12 Eylül
1683’te çekilmeye başladılar. Bu, Türkler’in Viyanayı almak üzere ikinci
kuşatmaları ve yenilgileriydi. İki
kuşatma birbirinden çok farklıydı. 1529
yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın orduları ilk kez Viyana surlarına gelmişler,
tüm Güneydoğu Avrupa’yı ele geçirmişlerdi. Artık Hristiyan dünyasını tehdit
eden yüzlerce yıllık fetih dalgasının zirvesindeydiler.
-Türkler
düzenli olarak çekilmişlerdi ve kesin bir yenilgi yoktu. Kuşatma ile Habsburg
ve Osmanlı imparatorları arasında, Macaristan’ı, dolayısıyla da Orta Avrupa’yı
hakimiyet altına alma mücadelesinin verildiği yüz elli yıllık bir pat durumu
başlamıştı.
-Ancak,
ikinci kuşatma ile beraberindeki yenilgi, çok daha farklıydı. Türk ordularının
Viyana’dan çekilmesinin ardından başka yenilgiler de gelmiş, birçok eyalet ve
şehir kaybedilerek Osmanlı orduları bozguna uğramıştı.
-26
Ocak 1699’da Karlofça Anlaşması imzalandı. Bu anlaşma ile yanlızca Osmanlı ve
Habsburg imparatorlukları arasında değil, genel anlamda Hristiyan ve İslam
dünyaları arasındayeni bir aşama başlamış oldu.
-Dönüşümü
anlamanın hükümlerinde ve pazarlıklarında görmek mümkündür.
-Avrupa’ya
yayılmalarının ilk aşamalarında asıl anlamıyla anlaşma yapmak söz konusu
değildi; bunlarda da bazı görüşmeler
yapılırdı ve zafer kazananların yenilenlere dayattıkları şartları gündeme
gelirdi.
-İlk
olarak 1606’da Zitvatorok’ta düşmanla eşit koşulda görüşme yapmışlardı ama
Karlofça’da daha dramatik bir değişiklik meydana gelmişti. Osmanlılar ....
düşmanlarının belirlediği şartlara göre imzalamışlardı.
-Yeni
bir taktik olarak .... özellikle İngiltere ve Hollanda olmak üzere Batı Avrupa
devletlerinden yardım istemişlerdi.
-Yeni
askeri ilişkilere dayalı bu yeni diplomasi, daha sonraki yüzyıllarda örnek
teşkil etmiştir.
-Osmanlılar
durumun fakındaydılar. .... neden yenildiklerini tartışıyorlardı.
-Bu
tartışmaya XVIII. yy başlarında resmi çevrelerde başlandı, uzunca bir süre
entelektüellerin dar çerçevesinde kaldı. Halkın büyük bölümü, çoğunlukla da iç
eyaletlerde yaşayanlar, dünyanın değişen durumundan habersizdi. Tartışma zamanla üst sınftaki halk, Türkler ve
Müslüman dünyasına yayıldı.
-Önce
Rus, sonra da Batı Avrupa’da ordularının ilerlemeyi sürdürmelei, çok fazla
müslüman toprağının Avrupa egemenliğine girmesi ve İslam ülkelerinin aleyhine
olan ticari gelişmelerle, değişimin daha da güçlü bir şekilde farkına
varılmaktaydı.
-Ortadoğu
pazarları, Batı’nın verimli üretimi ve Batı sömürgeleriden ucuza mal olan tekstil ve başka ürünlerle dolduruluyordu.
-Eskiden
Ortadoğu’nun Batı’ya ihraç ettiği pamuk, kahve ve şeker gibi ürünler, bunları
sömürgelerden sağlayan Batılı tüccarlar aracılığıyla Ortadoğu’ya ihraç
ediliyordu.
Ortadoğu – Bernard
Lewis*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder